başı örtülü teyzelerim bir ellerinde baston bir ellerinde bayrak anıtkabir yollarını arşınlarken, türbanlı teyzelerim o gün evlerinden çıkamamıştır.
kaybolan cüzdanların sahneye teslim edilip duyuru yapıldığını an itibariyle duyduğum mitingdir. bu miting ne hırsızların, ne çıkarcıların, ne de provakatörlerin yeri değildir . gurur duydum evet.
başbakan rte ın yüzölçümü hesabı yapması münasebetiyle kaç kişinin orada olduğunu açıklamasını beklediğim mitingdir. başkanım bir kişi fazla say ben de varım demek istediğimdir.
bir.çok sıkıldım
iki.yerim çok dar
iki.yerim çok dar
medyanın 14 nisan tandoğan mitingi nde yediği lafları hazmedemediğinden mi olacak bilemedim ama yoğun ilgi gösterdikleri mitingdir ayrıca.
ben küçükken çok salaktım evet, ağlarken gözyaşlarımı dilimle yakalamaya uğraşır, tuzlu olduğunu anlayınca tuz kaybettiğimi düşünür, gider tuz yerdim.
(bkz: ben küçükken çok iğrençtim)
(bkz: ben küçükken çok iğrençtim)
burada çok kaldık artık kendi sözlüğümüzü kurma zamanımız geldi, seni kendi sözlüğünün moderatörü yapacağım demek istediğim biricik sevdiceğimdir. nesil nesil çocuklarımız olsun, pembe panjurlu ev temamız olsun...
(bkz: senden sözlüğüm olsun istiyorum )
(bkz: senden sözlüğüm olsun istiyorum )
sanırım bugün birileri evlerinden çıkamadı. zira bizden olmayan kimse yoktu...
orduyu göreve çağıran kimse göremedim ben, hem ordu yerli yerinde durmaktadır ki görevi de zaten budur. kimse boşuna darbe paranoyasına girmesin.
çoğu insanın iddia ettiği gibi asker darbe yanlısı değildir. anayasada da belirtildiği üzere türkiye cumhuriyetin bekçisi, rejimin devamının garantisidir. bunu herkesin anlaması gerekir ki, cumhuriyetin tehlikede olduğu bir ülkede ne laiklik, ne demokrasi ne refah,huzur ne de kardeşlik söz konusu olabilir. demokrasi elden gidiyor diye inleyen bünyelere söylenecek tek söz şudur ki, cumhuriyetin şeriata, al bayrağın yeşile döndüğü bir ülkede demokrasi bulma ümidi bir ütopya değil midir? sivil hareketi küçümseyen bünyelerin, yüzbinlerce insanı hiçe sayan devlet adamlarının çıkıp demokrasiden sözetmesi ne derece doğrudur? ben kimim ki bunları söylüyorum di mi? ben şu halimle bunları söyleyebilecek bilinçteyken kelli felli adamlar bunları bilmiyor mu, yoksa gözleri öylesine körleşmiş ki acaba sadece ceplerini doldurma gayesindeler mi? ya da sanırım ben siyaset batağına girmemiş, kirlenmemiş olmamdan mı böyle konuşuyorum? neden bu kadar asabiyim? çünkü kandırılıyorum, kandırılıyoruz. demokrasi elden gidiyor diyerek cumhuriyetimizin altını oyuyorlar, ab diyerek sömürgeleştiriyorlar, globalleşme diyerek bölüyorlar, ve bizim kardeşliğimiz, iyi niyetimiz, çokkültürlülüğümüz elden gidiyor. canım acıyor. fransa 301 i kaldırın derken sözde ermeni soykırımı nı kabul ediyor ve kabul etmeyeni içeri tıkıyor, kendisi fransız milliyetçiliğiyle aşılanırken vahşileşirken, bu topraklarda ermeniyi kürdü rumu türkü birbirine düşürüyor, kendisi haberleşme ağını kimselerin eline vermezken türk telekom umuzu özelleştirin diye direktif veriyor, sonuçta kendisi tek yürek olup birleşmeye uğraşırken bizi parçalıyor. teröre hayır diyip kuzey ırak ta terörü besliyor. evet hazmedemiyorum evet. canım acıyor, içim sızlıyor. yazmak istiyorum içimde ne varsa dökmek. yeter artık diye bağırmak. ama kimse beni duymuyor.
üç gündür sigara içmeyen bünyenin bıraktım lan galiba ben bu illeti nidalarıyla gezerken birden ağlamaklı olup özledim seni diyerek inlemesine sebebiyet veren sigara.
siyasilere mikrofon verilmeyeceği, sadece akademisyenlerin konuşacağı bir mitingdir ayrıca. buradan da insanların siyasi bir amaçları, rant kavgaları, koltuk sevdaları olmadığı açıkça görülmektedir. yoksa siz sıfırları görmediğiniz gibi, insanları görmediğiniz gibi, amaçları da mı görmüyorsunuz demek istediğimdir. bu kadar demokrasi fazla mı geldi demek istediğim, bu demokrasi kılıcı döndü sizi mi vurdu diye sormak istediğimdir.
kırklareli nden gelen bi teyzenin abdullahlar değil mustafalar için geldik diyerek ağladığı ağlattığı mitingdir.
...as a woman, i have no country...
(bkz: iman ya da hatip olarak üniversiteliler)
(bkz: ilahiyat fakülteleri de mühendislik derslerini verecekmiş)
(bkz: alternatif cem uzan vaadleri)
(bkz: ilahiyat fakülteleri de mühendislik derslerini verecekmiş)
(bkz: alternatif cem uzan vaadleri)
şimdi bu tarz arkadaşlar kendilerini istanbul ya da izmir e öylesine adamışlardır ki, yaşamak durumunda kaldıkları başka şehirlerde yaşadıkları her güne lanet etmekle kalmaz, sevenleri de anlamamak için özel çaba harcarlar. aaa nasıl olur da denizi olmayan, böyle sıkıcı bir şehiri seversin diyerek karşılarındakilere burun kıvırırken, bir şehri sevmenin kendi tekellerinde olmadığını da unuturlar. aaa ben denizsiz, boğazsız asla yaşayamam derken, siz sanırsınız ki bu arkadaşlar yalı da doğup büyümüş, e normal alışmışlar kokusuna, yapamazlar tabi... ama gel gör ki aslında boğaz dedikleri şey, taburenin üstüne çıkmakla mütevellit tuvalet penceresinden görebildikleri su birikintisinden ibarettir . bir de bu arkadaşları kendi şehirlerinde görmek gibisi vardır ki, tavsiye edilesidir. trafiğinden, insanlarından, kirliliğinden dem vurmaya başladıkları an aynayı yüzlerine çevirmek, hatta kafalarında kırmak istersiniz.
şehirleri oldukları halleriyle sevmek güzeldir oysa ki, istanbul u boğazıyla, tarihiyle, mimarisiyle; ege yi samimi insanlarıyla, sakinliğiyle; doğu yu hırçınlığıyla, kasvetiyle; karadeniz i her şeyiyle; ankara yı da bir cumhuriyet yaratmışlığı ve 80 yıllık tarihiyle sanatıyla, saygısı ve kültürüyle...
şehirleri oldukları halleriyle sevmek güzeldir oysa ki, istanbul u boğazıyla, tarihiyle, mimarisiyle; ege yi samimi insanlarıyla, sakinliğiyle; doğu yu hırçınlığıyla, kasvetiyle; karadeniz i her şeyiyle; ankara yı da bir cumhuriyet yaratmışlığı ve 80 yıllık tarihiyle sanatıyla, saygısı ve kültürüyle...
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?