1923 yılında yozgat’ta dünyaya gelen, hayatının bir bölümünü orada geçirip 1999 yılında vefat ettikten sonra yine o topraklara dönen abbas sayar’ın romanları ve hikayeleri de orta anadolu insanının hayatını anlatır. abbas sayar’ın hayatı, romanlarındaki hayatlara benzer, ya da o, romanlarını kendi hayatından aldığı ilhamla yazmıştır. kitaplarındaki kahramanların hiç uzağına düşmeyen, onlar gibi yaşayıp onları yazan sayar’ın karşısına çıkan ilk engel, anadolu’nun bağrından kopup istanbul’a gelenleri şehir kapısında bekleyen şeydir: parasızlık... sayar, parasızlık yüzünden geç girdiği üniversiteyi yine parasızlık yüzünden bitiremez. üstelik, düşlerindeki okuldur bırakıp gitmek zorunda kaldığı, istanbul üniversitesi edebiyat fakültesi türk dili ve edebiyat bölümü... üniversite öğrenimi, hayatında yarım kalan tek şeydir, ardında bıraktığı ve derlenmeyi bekleyen şiirleri sayılmazsa... gazete bayiliğiyle işe başlayıp bozlak adıyla bir kültür ve sanat gazetesi çıkaran, edebiyat fakültesinde okuyamamış olsa da şiirler yazarak edebiyat dünyasına giren sayar, adını 1970 yılında trt sanat ödülleri yarışması’nda derece alan ilk romanı yılkı atı’yla duyurdu. o yıllarda bir “edebiyat olayı” olarak nitelendirilen bu romanın ardından gelen çelo (1972) romanı 1973 türk dil kurumu roman ödülü’nü, can şenliği (1974) romanı ise 1975 madaralı roman ödülü’nü getirdi sayar’a. yozgat’ta bir dönem de çiftçilik yapan yazar, ömrünün son yıllarını ayvalık’ta resim yaparak, roman ve şiir yazarak geçirdi. abbas sayar’ın kitapları daha önce e ve can yayınları’ndan çıkmıştı.
"ekonomik ömür" lerini doldurmuş , doğaya başıboşsalıverilmiş attır.
abbas sayarın aynı adı taşıyan romanı 1970 yılında trt ödülünü almıştır , geniş özeti kutuphanem net ten alıntıyla şöyledir:
kitap ibrahim adlı köylünün hayalleri ve yakınmalarıyla başlıyor. ibrahim; çok zengin olduğunu, arsalar aldığını, diğer köylülerin gözünde büyük bir yeri olduğunu, kervansaraylar yaptırdığını ve insanların bu kervansaraylarda dinlenmek için seve seve kaldıklarını hayal ediyor. bir yandan da havaya, çeşmeye, insanlara söyleniyor.(1. bölümün özeti)
daha sonra ibrahim evine gidiyor. karısına ve kızına bağırıp çağırdıktan sonra dorukısrak adlı atını yılkıya göndermek istediğini oğullarına söylüyor. mustafa ve hasan dorukısrağı alıp tepeye götürüyorlar ve kısrağı orada bırakıyorlar. ancak kısrak köye geri dönüyor. ahır kapısına yaslanıyor ama kapıyı açamıyor. bu yüzden geceyi bir evin otluğunda geçiriyor. sabah tekrar ahıra gidiyor, kapıyı açmayı deniyor ama kapı açılmıyor. tam o sırada ibrahim’in karısı kapıyı açınca dorukısrağı karşısında görüyor. ibrahim kısrağı içeri almıyor, oğullarıyla tekrar tepeye yollatıyor. kısrak tekrar köye dönüyor. ahırın kapısına yaslanıyor ama kapı açılmıyor. ibrahim kısrağı görüyor ve köye geldiği için ona dayak atıyor. kısrak geceyi yine bir evin otluğunda geçiriyor, ibrahim onu dövdü diye çok hırslanıyor. yazar daha sonra dorukısrağın hikayesini anlatıyor: dorukısrak belirsiz bir babanın çocuğu oluyor. oluyor olmasına ama köyün en güçlü, en hızlı atı da oluyor. yarışlarda ödüller kazanıyor; bazıları kısrağı satın almak istiyor ama ibrahim satmıyor. doru 12 yaşındayken al tay doğuyor. gün geçtikçe kısrak yoruluyor, güçsüzleşiyor. böylelikle ibrahim ona bir koşum atıymış gibi muamele ediyor. yani ibrahim işine geldiği bir durumda attan faydalaniyor; işine gelmeyince onu unutuveriyor.(2. bölümün özeti)
kaşifinoğlu’nun devrik köyünde bir işi çıkıyor. tombak emmi kaşifinoğlu’na devrik’e doru ile gitmesini söylüyor. kaşifinoğlu kısrağı alıp köye gidiyor. kısrağı da geri yolluyor. kısrak köye döndüğünde yağmur yağıyor. kapıyı açmayı tekrar deniyor ama nafile... köylüler kısrağa acıyorlar, yardım etmek istiyorlar ama ibrahim’den çekiniyorlar. doru ibrahim’den nefret ettiği için artık köyde kalmak istemiyor ve dolaşmaya başlıyor. çok yalnız olduğunu hissediyor ve acı acı kişniyor. bir anda cevap alıyor, başka bir at da ona kişniyor. bu atın adı da çılkır kırat. çılkır ve doru çok mutlu oluyorlar. (3. bölümün özeti)
çılkır, doru ile birlikte demirkır aygır’ın yanına gidiyor. demirkır bedeni ile gücü temsil ediyor. çılkır’ın zulümlü hayatı anlatılıyor. doru ve çılkır birlikteler ve yalnızlıklarını unutuyorlar. doru mutluluğundan ibrahim’i bağışlıyor. çılkır ve demirkır doru için kavga ediyorlar. çılkır yaralanıyor. daha sonra demirkır; çılkır’a acıyor, doru’yu da küçümsüyor. tüm atlar kışa karşı mücadele veriyorlar. aniden kurtlar geliyor, ancak demirkır kurtları yeniyor. kurt yediği çiftenin etkisiyle yorgun düşüyor ve ölüyor.(4. bölümün özeti)
ibrahim’in karısı yine doru’yu düşünüyor. ibrahim ise yaptıklarının usul olduğunu söylüyor ve karısının düşüncelerine karşı çıkıyor. herkes ibrahim’e kısrağı yılkıya yolladığı için çok kızıyor.(5. bölümün özeti)
tüm atlar kışın etkisiyle aç kalıyorlar, yorgun düşüyorlar ve sağlıklarını kaybediyorlar. atlar yılkının hayatın bir parçası olduğunu kabullenmiş duruma geliyorlar. doru çok durgunlaşıyor; cansız, sağlıksız ve kendinde değil. çılkır doru’nun bu haline çok üzülüyor. doru bir gün dolaşırken tekerlek izleri görüyor. eski anıları; güçten düşünce nasıl da arabaya koşulduğunu hatırlıyor. bu anılar ona güç veriyor ve kısrak köye iniyor. ahır kapısına başıyla vuruyor, vuruyor... ama kapı asla açılmıyor. o da her zamanki evin otluğuna gidiyor. köylüler kısrağın harap olmuş halini görünce eti senin, kemiği benim diye paylaşıyorlar atı. ancak hıdır emmi, kısrağa bakmayı istediği için kısrağı o alıyor ve ahırına koyuyor.(6. bölümün özeti)
tepede kurtlar yine beliriyorlar. kurtlar bu kez çok hırslanıyorlar ve çılkır’a saldırıyorlar. çılkır ölüyor ve aygır üzüntüsünü gizleyemiyor.(7. bölümün özeti)
bu arada doru köyde bayağı iyileşiyor. güneşli bir günde hıdır emmi kısrağı salıyor ve herkes hıdır emmi’ye övgüler yağdırıyor. doru tepeye gidiyor ancak kısrağı çılkır değil demirkır karşılıyor. kısrak çılkır’ı bulamıyor ve yine yalnız kaldığı düşüncesine kapılıyor. çünkü eşi olarak benimsediği kırat artık yanında değil.(8. bölümün özeti)
abbas sayarın aynı adı taşıyan romanı 1970 yılında trt ödülünü almıştır , geniş özeti kutuphanem net ten alıntıyla şöyledir:
kitap ibrahim adlı köylünün hayalleri ve yakınmalarıyla başlıyor. ibrahim; çok zengin olduğunu, arsalar aldığını, diğer köylülerin gözünde büyük bir yeri olduğunu, kervansaraylar yaptırdığını ve insanların bu kervansaraylarda dinlenmek için seve seve kaldıklarını hayal ediyor. bir yandan da havaya, çeşmeye, insanlara söyleniyor.(1. bölümün özeti)
daha sonra ibrahim evine gidiyor. karısına ve kızına bağırıp çağırdıktan sonra dorukısrak adlı atını yılkıya göndermek istediğini oğullarına söylüyor. mustafa ve hasan dorukısrağı alıp tepeye götürüyorlar ve kısrağı orada bırakıyorlar. ancak kısrak köye geri dönüyor. ahır kapısına yaslanıyor ama kapıyı açamıyor. bu yüzden geceyi bir evin otluğunda geçiriyor. sabah tekrar ahıra gidiyor, kapıyı açmayı deniyor ama kapı açılmıyor. tam o sırada ibrahim’in karısı kapıyı açınca dorukısrağı karşısında görüyor. ibrahim kısrağı içeri almıyor, oğullarıyla tekrar tepeye yollatıyor. kısrak tekrar köye dönüyor. ahırın kapısına yaslanıyor ama kapı açılmıyor. ibrahim kısrağı görüyor ve köye geldiği için ona dayak atıyor. kısrak geceyi yine bir evin otluğunda geçiriyor, ibrahim onu dövdü diye çok hırslanıyor. yazar daha sonra dorukısrağın hikayesini anlatıyor: dorukısrak belirsiz bir babanın çocuğu oluyor. oluyor olmasına ama köyün en güçlü, en hızlı atı da oluyor. yarışlarda ödüller kazanıyor; bazıları kısrağı satın almak istiyor ama ibrahim satmıyor. doru 12 yaşındayken al tay doğuyor. gün geçtikçe kısrak yoruluyor, güçsüzleşiyor. böylelikle ibrahim ona bir koşum atıymış gibi muamele ediyor. yani ibrahim işine geldiği bir durumda attan faydalaniyor; işine gelmeyince onu unutuveriyor.(2. bölümün özeti)
kaşifinoğlu’nun devrik köyünde bir işi çıkıyor. tombak emmi kaşifinoğlu’na devrik’e doru ile gitmesini söylüyor. kaşifinoğlu kısrağı alıp köye gidiyor. kısrağı da geri yolluyor. kısrak köye döndüğünde yağmur yağıyor. kapıyı açmayı tekrar deniyor ama nafile... köylüler kısrağa acıyorlar, yardım etmek istiyorlar ama ibrahim’den çekiniyorlar. doru ibrahim’den nefret ettiği için artık köyde kalmak istemiyor ve dolaşmaya başlıyor. çok yalnız olduğunu hissediyor ve acı acı kişniyor. bir anda cevap alıyor, başka bir at da ona kişniyor. bu atın adı da çılkır kırat. çılkır ve doru çok mutlu oluyorlar. (3. bölümün özeti)
çılkır, doru ile birlikte demirkır aygır’ın yanına gidiyor. demirkır bedeni ile gücü temsil ediyor. çılkır’ın zulümlü hayatı anlatılıyor. doru ve çılkır birlikteler ve yalnızlıklarını unutuyorlar. doru mutluluğundan ibrahim’i bağışlıyor. çılkır ve demirkır doru için kavga ediyorlar. çılkır yaralanıyor. daha sonra demirkır; çılkır’a acıyor, doru’yu da küçümsüyor. tüm atlar kışa karşı mücadele veriyorlar. aniden kurtlar geliyor, ancak demirkır kurtları yeniyor. kurt yediği çiftenin etkisiyle yorgun düşüyor ve ölüyor.(4. bölümün özeti)
ibrahim’in karısı yine doru’yu düşünüyor. ibrahim ise yaptıklarının usul olduğunu söylüyor ve karısının düşüncelerine karşı çıkıyor. herkes ibrahim’e kısrağı yılkıya yolladığı için çok kızıyor.(5. bölümün özeti)
tüm atlar kışın etkisiyle aç kalıyorlar, yorgun düşüyorlar ve sağlıklarını kaybediyorlar. atlar yılkının hayatın bir parçası olduğunu kabullenmiş duruma geliyorlar. doru çok durgunlaşıyor; cansız, sağlıksız ve kendinde değil. çılkır doru’nun bu haline çok üzülüyor. doru bir gün dolaşırken tekerlek izleri görüyor. eski anıları; güçten düşünce nasıl da arabaya koşulduğunu hatırlıyor. bu anılar ona güç veriyor ve kısrak köye iniyor. ahır kapısına başıyla vuruyor, vuruyor... ama kapı asla açılmıyor. o da her zamanki evin otluğuna gidiyor. köylüler kısrağın harap olmuş halini görünce eti senin, kemiği benim diye paylaşıyorlar atı. ancak hıdır emmi, kısrağa bakmayı istediği için kısrağı o alıyor ve ahırına koyuyor.(6. bölümün özeti)
tepede kurtlar yine beliriyorlar. kurtlar bu kez çok hırslanıyorlar ve çılkır’a saldırıyorlar. çılkır ölüyor ve aygır üzüntüsünü gizleyemiyor.(7. bölümün özeti)
bu arada doru köyde bayağı iyileşiyor. güneşli bir günde hıdır emmi kısrağı salıyor ve herkes hıdır emmi’ye övgüler yağdırıyor. doru tepeye gidiyor ancak kısrağı çılkır değil demirkır karşılıyor. kısrak çılkır’ı bulamıyor ve yine yalnız kaldığı düşüncesine kapılıyor. çünkü eşi olarak benimsediği kırat artık yanında değil.(8. bölümün özeti)
demet sağıroğlu nun şarkısıdır:
savruldum
bir kuru yaprak gibi ordan oraya savruldum
yanildim
örselenmis iliskiler içersinde unutuldum
darildim
askina hörmet ettin
askimi kenarda unuttun
yoruldum
ne yapsam ne etsemde kalbimde yine sükutsun
yaz geçti
gönlüm artik bu askin öksüzü
bir gizdi
geldi geçti simdi bu askgülüzü
istemesende
dinlemesende
sanadir bu sarkilar
solugum bitse
sesim tükense
askim sarkimda yasar
istemesende
dinlemesende
sanadir bu sarkilar
ecelim gelse
solugum bitse
askim sarkimda yasar
savruldum
bir kuru yaprak gibi ordan oraya savruldum
yanildim
örselenmis iliskiler içersinde unutuldum
darildim
askina hörmet ettin
askimi kenarda unuttun
yoruldum
ne yapsam ne etsemde kalbimde yine sükutsun
yaz geçti
gönlüm artik bu askin öksüzü
bir gizdi
geldi geçti simdi bu askgülüzü
istemesende
dinlemesende
sanadir bu sarkilar
solugum bitse
sesim tükense
askim sarkimda yasar
istemesende
dinlemesende
sanadir bu sarkilar
ecelim gelse
solugum bitse
askim sarkimda yasar
karacaoğlan ın sözleriyle haluk levent seslendirdiği şarkıdır, tam etiketi şöyledir: söz: karacaoğlan ek söz: ilker özcan müzik: ilker özcan ekleme: haluk levent .
ela gözlü benli dilber
sendolasın benim gibi
zülfün sökük boynun bükük
bahçende güller bitmesin
kapından hekim geçmesin
dalında bülbül ötmesin
gel yanıma sarıl bana
ela gözlüm yandım sana
gel yanıma sarıl bana
ela gözlüm yandım sana
ela gözlü benli dilber
sendolasın benim gibi
zülfün sökük boynun bükük
bahçende güller bitmesin
kapından hekim geçmesin
dalında bülbül ötmesin
gel yanıma sarıl bana
ela gözlüm yandım sana
gel yanıma sarıl bana
ela gözlüm yandım sana
gel yanıma sarıl bana
ela gözlüm yandım sana
gel yanıma sarıl bana
ela gözlüm yandım sana
ela gözlü benli dilber
sendolasın benim gibi oy
ela gözlü benli dilber
sendolasın benim gibi
zülfün sökük boynun bükük
bahçende güller bitmesin
kapından hekim geçmesin
dalında bülbül ötmesin
gel yanıma sarıl bana
ela gözlüm yandım sana
gel yanıma sarıl bana
ela gözlüm yandım sana
ela gözlü benli dilber
sendolasın benim gibi
zülfün sökük boynun bükük
bahçende güller bitmesin
kapından hekim geçmesin
dalında bülbül ötmesin
gel yanıma sarıl bana
ela gözlüm yandım sana
gel yanıma sarıl bana
ela gözlüm yandım sana
gel yanıma sarıl bana
ela gözlüm yandım sana
gel yanıma sarıl bana
ela gözlüm yandım sana
ela gözlü benli dilber
sendolasın benim gibi oy
bunun bilgisozluk teki meali : sözlük beni durdur lan allahsız dır.
alın size fikir : illa cerden çöpten entry mi gireceksin baslik bulamadiysaniz, deyimler ve atasözleri sözlüğünden seçmece ya yorumlayarak ya da copy paste ile vaktiniz varsa sözlüğe ekleyin ,öğrenin öğretin..
(bkz: hediyenin iyisi kötüsü olmaz) anlamına gelen atasözümüzdür.
(bkz: aramaya inanmak)
not: sol frame in üst tarafında ara butonuna bi tıklayın bakalım kafanızdaki konuyla alakalı neler yazılmış , amerikayı tekrar keşfetmenize gerek yok...
edit: hiç bulamadınız ukde doldurun efendim...
not: sol frame in üst tarafında ara butonuna bi tıklayın bakalım kafanızdaki konuyla alakalı neler yazılmış , amerikayı tekrar keşfetmenize gerek yok...
edit: hiç bulamadınız ukde doldurun efendim...
bu oylara da alışılmalıdır , tepkisiz toplum olmaz diyenlerin kulakları çınlasın bu arada ama eksi oy verenlerin de bir bildiği vardır elbet ve herkesinki nasılsa en doğrudur ,ve bu sebeptendir ki eksi oy alan da veren de bizdendir.
kapı kelimesine baktığınızda aslında doğu ile batı kültürlerinin bakış açılarının ne kadar farklı olduğunu da görürsünüz , aynı anlama gelen door(ing),porte(fr) ,tor(al), θύρα (thura okunuyor yunancada) açılım ,açıklık ,çıkış anlamlarında gelirken mesela türkçede kapı ( kapamaktan) arapçada bab ise kapalı ,tamamlanmış bölümden gelmekte...
onu ilk olarak okan bayülgen e ayar vermeye çalışırken tanıdık...
nasıl yani diyenler için magazinel kısmı buralarda:http://uk.youtube.com/watch?v=g0ieraoja3w
edit: youtube adresindeki g0i ve ao büyük harflerle yazıldığında doğru görüntüye gidiyor...
nasıl yani diyenler için magazinel kısmı buralarda:http://uk.youtube.com/watch?v=g0ieraoja3w
edit: youtube adresindeki g0i ve ao büyük harflerle yazıldığında doğru görüntüye gidiyor...
yakında erkek için olan light blue da türkiye de piyasaya çıkacak , merakla bekliyoruz...
ve o basligi acan bilgic de halt eder , ne bu hali sozlugun son bir haftadir , populerlik kazanmak veya egonuzu tatmin edeceginiz yer burasi degil ,okuma yazma biliyorsunuz diye etrafa tehditler yağdıracağınız, birilerini tu kaka ilan edip , cumhuriyete,atatürke ,dile kökene ,en kutsala ,ona buna b.k atarak laf sokarak adam olmayı umuyorsanız , kimsenin ses çıkartmamasını da onaylama olarak algılıyorsanız , sadece kavga edenlerin çıkarttığı seslere ayarlıysa kulagınız işte buraya yazıyorum yeriniz burası değil .
doğrudan çağrışım: baslik parsellemek .
sayin jedi hazır el atmışken bir de niklerinde _ gibi karakterler bulunan bilgiçler içinde bir şey geliştirseniz diyodum ya da data base den mesela beni toptan urban yapın siz sağ ben selamet .
yazdığı bir entry deki bir kelime değil bir virgül hoyratça bir sessizlik yarattı beynimde hala kurtaramıyorum o duraklamadan.
yazdıklarını okurkense garip bir duygu var : metrodan melodisi uzaktan gelen ve yaklaşıp yanından ben para atmadan geçmeme rağmen müziğinden cömertce sunan bir müzisyene duyulan borç gibi , .
yazdıklarını okurkense garip bir duygu var : metrodan melodisi uzaktan gelen ve yaklaşıp yanından ben para atmadan geçmeme rağmen müziğinden cömertce sunan bir müzisyene duyulan borç gibi , .
ayni gun hem expert3 hem wish gidiyor , mesajlasma imkanı olmadıgı gibi herhangi bir acıklama da yok kimselerden ,kim neden gidiyor ,bu insanlar sozlugu severlerdi ne oldu da hesap iptaline kadar olay büyüdü ...
mutlaka ama mutlaka satılan ürünün boyutu ve ml si hakkında ayrıntılı bilgi almalı ve cm olarak verilen boyutları evde mesela bir gazete kağıdı üzerinde çizip gerçek boyutunu gözünüzle görmelisiniz , neden bunu yazıyorum tv yanıltıcı , yürüme bandında yürütürken veya koşarken minik minik adımlar attırıyorlar , kozmetik satarken tanıtımı yapan kişinin elindeki ürünün bir büyük boyu ama reklamda ml bilgisi verilmediği için ucuz fiyatla görünüyor oysa gönderilen küçük boy ....
nicelik değil nitelik önemlidir unutmayın , binlerce entry m olacak diye kendinizi yormayın ,okuyanların da bir canı olduğunu aklınızda tutun..
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?