confessions

tayfa75

- Yazar -

  1. toplam entry 2868
  2. takipçi 2
  3. puan 64072

joe le taxi

tayfa75
temiz 19 senesi var.
okul olarak kapısından girilen son yapıda ikinci sene. daha taze ogrenilmis bir kac kelime fransizca. o zamanlar, neden oldugu bilinmeyen bir ingilizce meraki ile hor gorulmesine ragmen, bu dili sevdiren hatun kisisinin soyledigi bu parca.

vanessa paradis soyluyor eski gunlerin anisina. ben de diyorum ki a votre sante mes amis.


joe le taxi,
y va pas partout,
y marche pas au soda.
son saxo jaune
connaît toutes les rues par cœur,
tous les p’tits bars,
tous les coins noirs
et la seine,
et ses ponts qui brillent.
dans sa caisse,
la musique à joe,
c’est la rumba,
le vieux rock au mambo.
joe, le taxi,
c’est sa vie,
le rhum au mambo,
embouteillage.
il est comme ça,
joe - joe - joe.
dans sa caisse,
la musique à joe résonne.
c’est la rumba,
le vieux rock au mambo bidon.
vas-y joe,
vas-y joe,
vas-y fonce,
dans la nuit, vers l’amazone,
joe le taxi,
et xavier cugat,
joe le taxi,
et yma sumac,
joe - joe - joe,
joe, le taxi,
c’est sa vie,
le rhum au mambo,
embouteillage,
joe le taxi,
et les mariachis,
joe le taxi,
et le cha-cha-chi,
joe le taxi,
et le cha-cha-chi,
vas-y joe,
vas-y fonce,
dans la nuit, vers l’amazone.

sigara

tayfa75
en güzel bir adet tesbih ile birakilabilen merettir.
ekseriyetle, el aliskanligi seklinde bunyede bas gosteren bir rahatsizliktir. en guzel tedavi eli alternatif mesguliyetlere yonlendirmektir. agiz aliskanligi kismi ile ilgili olarak da bol bol c vitaminli meyva tavsiye edilmektedir.

onun amına sen koy

tayfa75
şu sıra yükselen bir kufurumuzdur.
muhabbet esnasinda, muhabbeti ceviren taraflardan birine herhangi bir sekilde yanlisi olmus birinin adi gecmesi ile yanlisa ugramis vatandasin karsisindakinden bu konudaki yardım talebini dile getirdigi istek cumlesidir ayni zamanda.
bu mevzu bahis yanlisi yapan karakter, tuttugu takimin gol atamayan golcusu olur, topa kosmayan kalecisi olur, borcunu odemeyen bir vatandas olur, sozunde durmayan bir yurttas olur, milleti seyinin ucunda gezdiren bir memleket yoneticisi olur, olur da olur kisacasi.

deneme

tayfa75
“allah razı olsun bu köprüyü yapandan” diye geçirdi içinden fırat. “bir başka güzel bu şehir, gecenin bu saatlerinde. hayatın ta kendisi, istanbul’ a hayat veren şu boğaz. çevresinde olup biten, her ne kadar etkilese de kendisini, tüm bunlara ilgisiz, akıyor bir aşağı, bir yukarı serin suları.

bir şehirden, bir boğazdan ya da hayattan nasıl bir ilgi bekleyebilirdi ki insan? neden, yalnızlığının nedeninin bu şehir olduğunu düşünmüştü bunca zaman? buna benzer binlerce soru ardı ardına, zihninde aralanan kapıdan sızmak üzereyken, fırat geldiği günü anımsadı bu güzel “ yalnızlık krallığına ”.

erken yazın, güzel bir çarşamba sabahıydı, elinde bir tek bavul ile haydarpaşa garı’ nda trenden indiğinde. 25 senelik yaşanmışlıkları taşıyan tek bir bavul. o gün “50 de yanına bir ikincisini alırım artık” demişti kendi kendine, iskelenin yanındaki büfede çay ve sigara altı bir şeyler atıştırmak için merdivenleri birer birer inerken.

şimdi düşününce o gün bu kadar etkilememişti bu şehir kendisini. “ farkında bile değildim belki de, o kıyısında oturup, engin maviliğinde şu an ne olduğunu bile unuttuğum korku ve heyecanlarıma daldığım, boğazın ve şehrin”.

neydi beklediği bu şehirden? bir insan ne beklerdi herhangi bir şehirden? aslında kendinden başka birinden bir şey beklememeyi öğrendiğini/hayatın kendisine öğrettiğini düşünmüştü çoğu zaman, ama etrafında en azından kendisinden bir şey bekleyen birilerine ihtiyaç duyuyordu artık. bir adım sonra olacakların canını yakacağı birinin, var olmasını ve bir anda o’ nu hatırlayıp, o adımı atmaktan vazgeçmesi için bir sebebi olmasını istiyordu. biri ve ya birileri için varlığının bir anlamı olsun istiyordu.
kendine yaşam, yormuştu fırat’ ı.

***

bir gece öncesinden kendi elleri ile hazırladığı, börek ve poğaçalar ile uğurlamıştı, ilk tren yolcuğunda, bir ömür süreceğini bilmedikleri yalnızlığına fırat’ ı gözleri yaşlı annesi. ilk kez tanışacağı yeni insanlar ile paylaşıp, kendi yokluğunda evladına sahip çıkacak dostlar edinsin diye. iyi şeyleri paylaşmasını iyi bilirdi oğlu. cebinde, gönlünde iyi ne varsa paylaşırdı herkesle. ah bir de acılarını ve hüzünlerini paylaşmasını öğrenseydi şu evladı.

okumaya gidiyordu fırat. kendisi de dâhil, kimse bir fark yaratmasını beklemiyordu fırat’ tan. o da, buna uygun olarak okudu, sadece okudu. dört sene boyunca insanlar oldu çevresinde, insanların çevresinde oldu. hayatlara dokundu, hayatına dokunuldu. bittiğinde bavulunda birkaç resim, zihninde birkaç anı ile terk etti, içinde ülkenin çakma yöneticilerini barındıran şehri.

ev.
yuva.
sıla.

evine döndü fırat, ama zihnindeki pusula başka yönleri işaret ediyordu. bir şey hatta birçok şey değişmişti. okumaya giderken ardında bıraktığı şehir artık bir başka şehirdi, kendisini de bir başka fırat’ a dönüştürmüştü bu şehirden uzak geçen dört sene. kendine yeni bir yuva bulma ihtiyacı peyda oldu içinde. her gece yatağına uzandığında uzaklara giden bir tren içinde hayal eder olmuştu kendisini. bir zaman hayali ile yetindi yolculuğun. varı yoğu tek anasını da yitirince bir bahar günü, verdi kararını.

bir bilet.
bir bavul.

“umut” dedi “gereksiz bir şey. ben bir şeyler yapacağım, bir şeyler olacak ve yaşayacağım. zamana bırakmalı her şeyi. beklememeli hiçbir şey ve umut etmemeli. sadece varsın ve yaşıyorsun hepsi bu. aradaki boşlukları nasıl dolduracağımızı zaman gösterecek.” bilmediği ya da farkında olmadığı; insanların adaletsizliğinden yakındığı hayatı, kendi gibi adalet ile bir işi olmayan zamana emanet etmek pişmanlıkların atasıydı.

çalıştı fırat. ekmeğini taştan/terinden çıkardı. yaşamlar gördü, insanlar gördü birbirinden beklentileri olan. kendisinin beklemediklerini, diğerlerinin birbirlerinden bekledikleri ile karşılaştırdı. “bir gün, benden de bunları bekleyen biri ile karşılaşırsam?” dedi. ve ikiyi bir yapma umudu filizlendi içinde farkına bile varmadan. pusulasının gösterdiği yönde ilk adımıydı bu. sonunda kendi yuvası olabilir miydi?

çalıştı fırat. ekmeğini taştan/terinden çıkardı. hayalini kurduğu sılaya varmak için. hayat yolculuğu içinde kendine belirlediği istasyona kadar ilgilenmedi, diğer istasyonlar ile. hep bir sonraki istasyon mu acaba diyerek vazgeçti molalardan. bir pencere ardından izledi hayatı / hayatını.

şimdi bu gece bir başka güzel görünüyordu şehir fırat’ a. üzerinde durduğu parmaklıklardan bakarken, altında salına salına ege ile karadeniz arasındaki serin yolcuğuna çağıran denize ve ışıltılı istanbul gecesine. belki de daha önce hiç böyle gerçekten bakmamıştı bu şehre…

düşündü;
yolculuk?
sıla?
hayat?...


22 kasım 2008 - 01:26


21 ocak tarihli editimiz : fona dondur yolumdan ekliyoruz.
-------------------------------------------------------spoiler------------------------------------------------------

dondur
sapmayacak sandigim yolumdan beni dondur
sondur
icimde yanan bu kor inadi askinla sondur
hadi beni dondur
yolumdan dondur

-------------------------------------------------------spoiler------------------------------------------------------

gözyaşlarım

tayfa75
bir murat yilmazyildirim parcasi.

meltemler dokundukça yanaklarıma
uykum gelir
tatlı bir düş alır beni
gülen yelkeni bana getirir

gözyaşlarım toprak olur
memende beslenir
gözyaşlarım yağmur olur
kalbinde gizlenir

çiçekler döküldükçe saçlarıma
uykum kaçar
acı bir düş yakar beni
gülen yelkeni ufka atar

gözyaşlarım toprak olur
memende beslenir
gözyaşlarım yağmur olur
kalbinde gizlenir

kelimeler uğradıkça dudaklarıma
içine korku girer
deli bir nöbet alır beni
gülen yelken feryad eder

gözyaşlarım toprak olur
memende beslenir
gözyaşlarım yağmur olur
kalbinde gizlenir

ayrı düşer hayatlar birbirlerinden koparlar
nedeni hiç bilinmez niye bitiverir mutlu aşklar
hiçbir şey yapmadım kötü olmak adına
sevgiye saygılıydım çünkü hayatı öğretti bana

ölümler ağladıkça gözlerimde
ecelim gelir
hoş bir melek uğrar yanıma
gülen yelkeni son kez sevdirir

gözyaşlarım toprak olur
memende beslenir
gözyaşlarım yağmur olur
kalbinde gizlenir

i m yours

tayfa75
bir jason mraz parcasi.


well you done done me and you bet i felt it
i tried to be chill but you’re so hot that i melted
i fell right through the cracks
now i’m trying to get back
before the cool done run out
i’ll be giving it my bestest
and nothing’s gonna to stop me but divine intervention
i reckon it’s again my turn to win some or learn some

but i won’t hesitate no more, no more
it cannot wait, i’m yours

well open up your mind and see like me
open up your plans and damn you’re free
look into your heart and you’ll find love love love love
listen to the music of the moment, maybe sing with me
all - ah peaceful melody
and it’s our god-forsaken right to be loved love loved love loved

so i won’t hesitate no more, no more
it cannot wait i’m sure
there’s no need to complicate
our time is short
this is our fate, i’m yours

scooch on closer dear
and i will nibble your ear

i’ve been spending way too long checking my tongue in the mirror
and bending over backwards just to try to see it clearer
but my breath fogged up the glass
and so i drew a new face and laughed
i guess what i’m be saying is there ain’t no better reason
to rid yourself of vanity and just go with the seasons
it’s what we aim to do
our name is our virtue

i won’t hesitate no more, no more
it cannot wait i’m sure
there’s no need to complicate
our time is short
this is our fate, i’m yours

well no no, well open up your mind and see like me
open up your plans and damn you’re free
look into your heart and you’ll find that the sky is yours
please don’t, please don’t, please don’t
there’s no need to complicate
cause our time is short
this is out fate, i’m yours


http://tinyurl.com/yvh8qc
89 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol