suphe

sözlükte bulunan ya da bulunma ihtimali olan sapıkları, bayan yazarları özel mesaj ile cinsel anlamda ciddi olarak rahatsız eden ya da etme eğilimi olan yazarları tespit ederek yüce bir görev edindiğini düşündüğüm ve bayan olduğunu sanmadığım güzel bir insan. vizyon sahibi insanlar bulunduğu her ortamı olumlu anlamda değiştirmiştir ve bu mecranın daima temiz, amacına riayet eden bir oluşum olarak kalabilmesini bu tip insanlar sağlayacaktır.

bu adamın ülkemize tüm etkilerini bir saniyeliğine kenara bırakırsak, tabiri caizse şimdiye dek üretilen en kaliteli turnusol kağıdı olduğunu söylemek hiç de yanlış olmaz. herkes nasıl da rengini belli etti son 10 senedir, ilginç ve manidar.

bundan 30 yıl sonra arkasına dönüp bakacak ve bütün mütevaziyetini bir kenara bırakıp alacak eline kahvesini, altında kahverengi kadife bir pantolon, üstünde yeşil bir oduncu gömleği ve 43 numara pamuklu terlikleriyle çıkacak evinin balkonuna ve şöyle diyecek;
" ben bu dünyaya iyi birşeyler bırakabildim, ya siz ? "

mezuniyetine sahip olduğum mühendislik dalı ve ülkemizde geleceğin meslekleri arasında bana göre başı çeken meslektir. metalürji ve malzeme mühendisliği ile çokça karıştırılması normaldir çünkü çoğunlukla aynı dersler okutulmaktadır. çalışma alanları ülkemizde çok fazladır. özellikle demir çelik, döküm, çimento, beton, alüminyum, seramik, cam gibi sektörlerde çok fazla istihdam olanağı bulunmaktadır. metalürji ve malzeme mühendisliğinin gölgesinde kalsa da tavsiye edebileceğim iyi bir meslek dalıdır. üniversitede bu bölümü tahsilini sürdüren bir öğrenci, autocad ve solidworks gibi çizim programlarını öğrenip, ıso 9001-2008 ve ıso ts 16949 sertifikalarını alır ise tadından yenmez ve aranan iyi bir mühendis olacaktır.

hala bazı değerlerin aynı kalabildiğine inanmamı sağlamış güzel sözlük.
bazen bilgi kazanımlarının kaynaklarını yanlış yerlerde aradığını fark eder insan, futbol ile ilgili bir bilgiyi firma ürün kataloglarında aramak gibidir bu. bende şimdiye dek beynimde dolaşan ve belirli bir kotayı dolduran bilgilerin çoğunu yanlış yerlerde öğrendiğimi fark ettim bugün. bu sebepten dolayı bilgilerimin kaynağını bir tekele bağlamak amacı ile benim nazarımda farklı bir sözlük oluşumuna sahip olan bu sözlüğe, şimdilik sayfa aralarında bir ayraç olarak katılmış bulunmaktayım.
bir sayfa olarak varlığımı sürdürebilmek dileğiyle artıkın, ne derler böyle durumlarda bilmesem de sanırım şöyle bir başlangıç yapılabilir diye düşünüyorum.
merhaba.

uzun zamandır üzerine uzun uzun düşündüğüm bir konu olarak zihnimde yankılanan durumdur. bizim insanımız enterasan insanlar arasında başları çekmektedir bu konuda. üniversite sonrasını baz alir isek, tahsilini tamamladigi bölüm uzerine en ufak bir arastirma yapmasi, makale okuması onerilmiyor cevresi tarafindan. ornegin bir muhendislik ogrencisinin tum hayati boyunca basarili bir kariyeri olmamasi icin en ufak bir sebep bulunmuyor, bunun icin tek bir kriter bulunmakta, kendini gelistirmek.
meslegiyle ilgili gerek cizim programlari ogrenilebilir gerekse tecrubelerin karsilik beklenmeden paylasildigi faydali siteler arastirilip elbette ki bulunabilir ama bizim insanimiza sosyal paylasim siteleri cok daha cekici gelmekte ne yazik ki.
tum bunlar acikca ortadayken ulkenin cehaleti uzerine konusmak biraz komik kaciyor acikcasi.

30 kişilik serseri grubunun sevgilinize laf atması sırasında duyulduğunda ip man’e dönüşmenizi sağlayacak rammstein parçasıdır.

ülkemizin cahil kesimidir ne yazık ki, tek iletişim aracı televizyon olan köylerimizdeki insanlarımızdır. tüm medya gücünü (alo fatih elinde bulunduran bir iktidar partisinin, halkı tarafsız bir şekilde düşünmeye sevk etmesi zaten beklenemezdi. dini islam olan bir ülkeye yüzlerce cami yaparsan, çeşme olmayan mahallelere çeşme kurarsan, otobüsü olmayan bir köye otobüs ayarlarsan milletimiz bunu bir hizmet sayar ve "adamlar çalışıyo yaa" diye diye oyunu büyük bir güven ile verir. çünkü bizim insanımızın cahiliyeti tahsil derecesine bakmaz, tembel bir insan topluluğu olmamızın getirileri bunlardır işte.. bu dolaylı yoldan da olsa bir nevi sürü psikolojisidir. bizim milletimiz kolay para peşindedir, bu yüzdendir ki iddaa bayilerinin dolup taşması..
futbol ile uyutulan bir erkek cinsi ile izdivaç programları ile uyutulan kadın cinsini ve sosyal medya diye nitelendirilen facebook, twitter gibi beyin göçüne yardım eden araçlar oldukça ülkemizin geleceğinin iyi yada kötü oluşu, "ece"nin yeni aldığı elbiseden ya da "emre"nin jilet gibi ayakkabı fotografları kadar çekici gelmiyor insanımıza tabiki..
"muhtaç olduğunuz kudret damarlarınızdaki asil kanda mevcuttur" demişti o güzel insan ama..

genellikle popülaritesi olmayan liglerdeki yüksek bütçeli takımların kalecilerinde görülen yalnızlıktır. bir petrol zengini ya da babadan zengin bireylerin satın aldığı kulüplere alınabilecek en iyi oyuncular alınarak bir yıldızlar topluluğu oluşturulur. bu kulüpler genellikle şampiyonlar ligi, uefa avrupa ligi gibi turnuvalarda da yer almayan ülke takımlarıdır.
15-16 takımlık ligde diğer bütün takımlar parasızlıktan kırılırken bu takımda üst düzey oyuncular olunca da tak tak topunu oynayarak rakip takımın yarı sahasında 90 dakikanın tümünü beşer altışar golleri atarak maçlarını kazanırlar.
işte bu takımların kalecilerinde gitgide büyüyen bir yalnızlık baş gösterir. takım arkadaşları rakibi paramparça ederken bu garibim öylece kalede bekler, çocukluğumuzda halı kenarındakı abidik gubidik şekilleri saydığımız günler gibi bu kalecimizin de kale direklerinin kenarında çıkmayan çimleri inceler, neden çıkmadığını düşünür, acaba kalitesiz tohumlaşma mı uygulandı diye yer bitirir kendini. eski sevgilileri gelir aklına, yaslanır kale direğine düşünür de düşünür ve bir sigara yakar.

medyanın iplerini ellerinde sımsıkı tutan ve şahsi menfaatine uygun şeyleri televizyonlarda gösteren bir politikacının kendine güvenen sözleri. ne olursa olsun, bu sözleri kalkıp da diğer parti liderleri ne yazık ki söyleyemiyor, çünkü onlar hallerinden memnun, olan ile yetinmekteler. roller yıllardır güzel oynanıyor. biz bu parlamentonun milletvekillerine dair yeni maaş düzenlemelerini içeren yasa tasarısını en ufak bir itiraz etmeden bir gecede geçirdiğini de unutmadık.
ben lafa değil icraata bakarım diyerek ülkem reklamlarını süsleyen sloganın haklılık payı da yok değil hani.
muhalefet partilerimizin parti politikaları, faydalı olsun ya da olmasın iktidar partisinin çalışmalarının faydasızlığını ortaya çıkarmaya çalışmaktan ibaret, kendi çaplarında farklı araştırma ya da sistemleşme eğilimi göstermiyorlar, çünkü onlar muhalefet ya görevleri bundan ibaret, tüküreyim onların muhalefetine de atatürkçülüğüne de !

insan hayatında yadsınamaz bir önemi bulunduğu halde görmezden gelinen, gelinmek istenilen bir sorundur.
birey buyudukce davranışlarının alabilecegi sekiller, girecegi kaliplar ve cevre faktorunun en derin yansimalari cocukluk doneminde yer almaktadir. bu donemde en guzel anilar biriktirilir, arkadaslik kavraminin temelleri bu donemde atilir. kisacasi ortalama 75 yillik insan hayatini belirleyen donem cocukluktur.
bu sebeplerden dolayı cocuklugunda boyle bir igrenclige maruz kalan cocugun cinsiyeti ne olursa olaun, psikolojisi mahvolacaktir.
dolayisiyla annelerin dedigi gibi tanimadigimiz insanlardan seker, cikolata gibi yiyecekler almamaliyiz.
bu tembih hala gecerliligini korumaktadir.

bilmelidir ki sadece bilginin konuşulduğu bir sözlüğe gelmiştir, tercihinden dolayı tebrikler kendisine.
hoşgeldin diyelim.

müziğin evrensel olduğunun en büyük kanıtıdır.

son zamanlarda herhangi bir bilgi icerdigine inanmadigim entryler girmekte olan yazarimizdir. elestirimi yapici olarak algilar ve beni de kendi entrylerim acisindan elestirirse sevinirim ve kendisi tarafindan ukala olarak yanlis anlasilmam umarim.

uzun zamandır iyi, babacan adam maskesini çıkararak özü olan terörizm ve özerklik yanlısı tavrına bürünen öcalan yalakası insanımsı. bu adama azcık da olsa sempati besleyenin ülkeyi sevdiğinden şüphe ederim. gezi olaylarında eylemci güzel insanların yanında gibi gözükerek destek bulmaya çalışmıştı ve başarılı da olmuştu. umarım bu adamın gerçek yüzü unutulmaz.

cumartesi gecesi çalışmaktan iyi olduğu su götürmez bir gerçektir.

televizyonlarımızın uydu alıcıları ile oynadığımız halde düzelmemiştir. cehape’nin işi olabilir bu.

tavuk yerken devamlı temizlik ve kalite kriterlerini göz önünde bulunduran şahsıma, güven veren yüzüyle adeta bir tokat atmıştır.başkentimize de bu yakışırdı.

kendisini tanımasam da eskilerden olduğu anlaşılıyor, nick altı entrylerinden. zamanında güle güle diyemesek de tekrar geldiği için hoş geldin diyebiliriz sanırım.

sanırım sadece bizim ülkede var bu durum. en küçük muhtarından tut, en büyük makamdakine kadar her politikacının vaatleri inşaat sektörü üzerine. 11157 tane çeşme yapılacak, 1478 tane üst geçit yapılacak, 2264 tane alt geçit yapılacak, orta gelirli vatandaşımız otursun diye toki evleri yapılacak, bıdı bıdı bıdı..
biri de eğitim sistemi incelenerek yeni dersler eklenecek, çocuklarımızın gelecekteki tercihlerine yardımcı olması sebebiyle uygulamalı eğitim müfredatları getirilecek gibi farklı seçim vaatleri öne sürsünler ama nerde.
aynı tas aynı hamam..