superkahraman

birinden hoşlanırsınız...

hah işte tam da budur.

genelde rp oyunlarında belli sınıflara has bir yetenek. özellikle savaşçı sınıflarda kılıç kullanımı uzmanlığı geliştiğinde sıkça gözlenmektedir. şöyleki; diğer sınıflar ancak tek bir hedefe saldırı düzenleyebilirken, bu konuda uzmanlaşmış savaşçılar birden fazla hedefe aynı anda saldırı düzenleyebilmektedirler. elinizde tuttuğunuz iki kılıçla birden havada dönerek atak yapma bir örnek olabilir. 10 adet düşmana aynı anda hasar verilebilir bu yetenek sayesinde.

aynı kullanım sanırım saldırı konusunda uzmanlaşmış büyücülerde de var, lakin pek oynamadığım için bilemiyorum.

genelde online ortamlarda hafiften acemiyseniz, grup lideri tarafından;

kızgın bir ifade ile
"who s this idiot always keep doin eyoi"
yada gayet sakin ve cool bir ifadeyle
"dont eyoi"

diye bir laf duyar ve anlam veremessiniz. eyoi ne lan derken bunun area of effect in kısaltılmışı olduğunu anladığınızda iş işten çoktan geçmiş, grup mordor yollarında çoktan derbeder olmuştur bile.

(bkz: hayalperest)

amerika ve avrupa ülkelerinde her köşe başında rahatlıkla bulunabildiği söylenen, türkiye de ise gölgesi bulunmayan alet. varsa bilen söylesin...

kızıl saçlı ve beyaz tenliler için -kadın olsun erkek olsun farketmez- son derece zor bir eylem.

sanat icra eden insanların, performanslarını sergilerken seyircisinden aldığı "alkış" adı verilen eylemin, cenazelerinde de sergilenmesi olayıdır.

tabiki sanatçı kişinin performansının, izleyicisi tarafından alkış olarak geri dönen cinsten omlası pek önemlidir.

zira örnek olarak porno film starlarının performansları izleyicileri tarafından alkış yerine başka türlü karşılık bulmaktadır. haliyle cenazede milyonlarca kişinin aynı anda çok sevdikleri sanatçılarını son yolculuğuna yollamalarını izlemek pek keyif verici ve hijyenik olmayacaktır.

aynı zamanda başka bir örnek olarak çok sevilen bir hard rock yada heavy metal kişisinin ölümü ardından cenazede milyonlarca kişinin taksimden teşvikiyeye kadar yolu herhangi bir müzik olmadan headbang yaparak katetmesi pek akıl karı da değildir.

örnekler çoğaltılabilir.

(bkz: cenazede zil takıp oynamak)

aslına bakılırsa gerçeği de olsa yapması da olsa her iki durumda da gereksiz ve zararlı gibi duran eylem. gerçeğini süslemeye çalışmak zaten beyinsiz ve hayata olan saygısını arkadaşlarına hava atmak için hiçe sayan burjuvanın saçma bir eyleminden başka bişey değil. fakat bunun yerine bu kadar saçma, günlük ve farazi bi iş için geri dönüşümü olmayan, eylem bittikten sonra ise ertesi gün başka hiçbir amaç için kullanılamayacak olmasından dolayı çöp olacak milyonlarca plastik ağacın kullanılması doğayı en az gerçeğinin kullanılması kadar tahrip ediyor olmalı.

karşıdan yakarım seni diye cevap gelirse kaçmak gerekebilir.

burdan bakınca pek atasözü gibi durmuyor. biraz daha tüketim toplumu çağı içinde söylenmiş bir laf gibi duruyor. genelde özlü sözler söyleyen atalar endüstri devriminden dolaylı olarak tüketim toplumundan önceki çağlarda yaşamıştır diye tahayyül ederim ben şahsen.

fakat şunun şurasında her tür metanın paha ile biçimlendirilmesi, emeğin bile bir pahasının olduğu bir döneme giriş yaptığımız endüstri devrimi kaç yüz yılı devirdiki bu laf atasözü olsun.

kısaca anlamını açmak gerekirse;

pahallısını alın.

içerdiği teşebbüs kelimesi, girişilen eylemin istenilen sonucu doğurmadığı halleri tarif etmesinden dolayı üzerinde düşünülmesi gereken bir ironi oluşturmakta.

çekilebilecek her şeyi bir kerede yapma eylemi.

kredi kartı ödemeleri
herhangi bir sinema filmi sahnesi

(bkz: 50 karakter)

olması gerekeni; herkes gibi olmaktansa hiç kimse olmayı tercih etmek olan eylem. şöyle ki;

herkesin dahil olmak için can attığı yada doğuştan dahil olduğu bir eylemi, durumu yada kültürü çeşitli sebeplerden ötürü (marjinal olmak, korku duymak..vs) bilinçli olarak terketme yada red etme durumudur. çoğunlukla doğru sonuçlar vermez.

mesela -erkekseniz eğer- güzel bir kıza aşık olduğunuzu ama açılamadığınızı düşünün bir an. doğal olarak bu kızın etrafındaki herkes bu kızdan etkilenmekte ve beraber olmak isteyecektir. kişi bu noktada kendini başlıkta bahsi geçen konu ile ilişkili olarak geri çeker, sanki o kız yokmuş gibi davranmaya başlar. o kız için artık kendisi tercihli olarak bir hiçkimsedir.

küçük çocuklarda -sanırım 80 kuşağında yoğunlukla- görülen bir sendrom. ilk defa bir ingilizce kelime duyup da bu kelimenin fonetik olarak türkçe karşılığının da tesadüfen hemen hemen aynı olduğunu öğrendiği an başlayan travmatik bir süreçtir. zannederki her kelime böyle kullanılmaktadır her cümle böyle kurulmaktadır.

radyo kelimesinin ingilizcede ki karşılığı reydiyo dur.
televizyon kelimesinin ingilizcede ki karşılığı da televijın dır.
bu sebeple ki karnıbaharın da ingilizcede ki karşılığı bir anda kğernıbahğır oluvermiştir genç bünyede. artık o ingilizceyi sökmüştür 8 yaşında. taki orta okula gelip de ingilizce dersinde parmak kalıdırıp;

"mğerhıba öğretmiğınım, bniğım adim lölölö"

diyene kadar.

kuru olup olmadığını test etme eylemidir. cevapları verirken yuvarlağın kenarlarını dışarı taşırmadan karalamak gerekir. dışarı taşarsa kenarlar ıslanır, test başarısız olur.

adından da anlaşılacağı üzere izmir yöresine ait bir güzellemedir. osmanlı zamanıda ortaya çıktığı düşünülmektedir. o dönem içinde yaşayan rum ve ermeni kadınlar için kullanılan bir deyimdir kendisi.

tabi zamanla bu unutularak kendi üzerimize alıp sırf izmirli olduğu için güzel olduğunu düşünen kızlar türemiştir.

(bkz: izmir in kızları güzeldir)

korku sahibi ve kendine güven eksikliği olan her bireyin, karşısına çıkan fırsatları kaybetme ihtimalini, yüzde50 den yüzde100 e çıkartan psikolojik ruh hali.

benim yarim karşı ki dağda jandarma jandarma