şöyledir;http://www.languefrancaise.net/images/reiser.gif
edit: on a le plus beau pays du monde: dünyanın en iyi ülkesine sahibiz.
on est le plus intelligents: en zeki biziz.
düşününce uygulanabilir olduğu anlaşılan istek.
viki-mania nedir göstermiş bilgiçtir.
(bkz: orgazm evreleri)
eğer toplum vermediyse "anne", "baba", "abla", "kardeş" ad ve görevlerini; "böyle süregelmiş değil", "en başından beri böyleymiş, en başta da böyleymiş" ise denilen; korkunç, iğrenç, lanetlenmesi gereken ilişki türüdür ensest ilişki.
insanlar uyuşmak ister. özellikle düşünen, soran; sorduklarına yanıt bulamayan, sıyırmak üzere olan insanlar. sizin tabirinizle "çok kasan" insanlar. yavaşlatılmış intihar da olabilir, ama bu kullanandan başkasını ilgilendirmez. onun tercihidir. dünyaya gelmek onun tercihi olmasa da, yaşama devam etmek veya ölmek onun tercihidir. bir seçiştir. ve evet, sevgili klişe, her seçiş bir vazgeçiştir. uyuşturucu neden kötüdür? kötü müdür? ben de iyi ve kötüyü ayrı kavramlar olarak bilirdim, öyle sanırdım; ben küçükken çok salaktım. hala küçüğüm, hala salağım. uyuşturucu kullanmak, hedef haline gelmeyi kabul etmektir. kendine yakıştırılan sıfatları; aptal, özenti, zavallı. evet tüm bu aşağılayıcı sıfatları kabul etmektir, aşağılık olmayı kabul etmektir. "vah vah", "kendine yazık ediyor" laflarını sıkça işitmeyi kabul etmektir.i never promised you a rose garden kitabında doktor eski bir hastasını anlatır.. kadın kendine akıl almayacak zararlar vermektedir, fiziksel olarak. neden bunu yapmaktadır? "dünya bana zarar vermeden ben kendime zarar veriyorum, onun bana zarar vermesini engelliyorum". sonra doktor hastayı tedavi eder, uzun uğraşlar sonucunda. 2. dünya savaşı zamanıdır, kadın yahudidir. toplama kampına alınır ve orada ölür. belki böyle bir şeydir uyuşturucu. ve evet, dünya bu kadar kötüyken, onun iyi olması beklenilemez. bu yazıdan benim uyuşturucu kullandığım sonucu çıkarılabilir pek tabii, fakat ben sadece farklı bir şekilde bakmaya çalıştım. a a. başaramadım.
12 eylül döneminde bulunan muhteşem çözüm; sağcı ve solcu mahkûmları aynı hücreye tıkmak.. belki de amaç birbirlerini birbirlerine temizletmektir.
bir entrymdeki şiir, onun şiiri sanılmıştır. oysa pablo neruda’nındır. tabii ki bu onu gururlandırmalıdır fakat bu hataya düşen kişi için aynısını söyleyemeyeceğim.
hayata verdiğim değeri küçümse,
hayatın bana verdiklerini küçümse.
umudumu küçümse,
umudun benle alay edişini küçümse.
hayallerimi küçümse,
hayallerime olan inancımı küçümse.
ama asla,
asla acılarımı küçümseme.
hayatın bana verdiklerini küçümse.
umudumu küçümse,
umudun benle alay edişini küçümse.
hayallerimi küçümse,
hayallerime olan inancımı küçümse.
ama asla,
asla acılarımı küçümseme.
(bkz: reklamın iyisi kötüsü olmaz)
"dostumun dostu benim de dostumdur" mantığıyla hareket ederekten arkadaş adayım olduğunu söyleyebileceğim bilgiç. ayrıca, geç de olsa hoşgelmiş.
savaşma seviş çağrısının zıttı.
sevişmek işi.
skor sayısı, performans vb. şeylerin önemli olduğu bir tür spor, sanat olanı için (bkz: sevişme).
orospu çocuğu veya vatan haini gibi yakıştırmaların yanında hiç kalan lakap.
(şimdi şöyle bir açıklama yapmayı düşündüm yazmadan önce: "onun fikirlerine tamamen katılmasam da, hatırlanması gereken.." vs. vs. sonra gereksiz buldum bunu. önemli değil düşündüğüm, hissettiğimi yazdım.)
karanlık hakimken dünyaya,
yönetim zorbaların elindeyken,
en ufak bir aydınlık kırıntısı,
yok edilirdi genç beyinlerden.
bunlardan biriydi;
ibrahim kaypakkaya.
alnı ak, gözü kara..
coşkuyla yükselirdi sesi.
herkes bakıyordu köylüye,
sömürüp ezeceği,
bir hayvan gözüyle.
kim uğraşırdı ki, halkı eğitmekle?
ibrahim ve arkadaşları,
bu işe kalkıştılar.
sorunlarını bir bir dinleyip,
çözümlerini anlattılar.
köylüler çok sevdi gençleri;
ne de olsa onlar,
içlerinden birileriydi.
bağırlarına bastılar öz oğulları gibi.
bir yanda onlar,
bir yanda korkaklar.
korkaklar ki;
yazgılarından kaçarlar.
başladı av o yıllarda,
can düşmanı aydınlık olanlar,
düştüler yollara,
çıktılar dağlara.
komüniste vatan haini dediler,
“vatanını sevenler,
hepsini öldürmeliler,
öldürmemize, yardım etmeliler.”
inandı kara cahil,
memnundu çıkarı olan,
yıldızlandı gökyüzü,
acıdan duvarlar örüldü.
gözlerini ışığa çevirenin
gözleri oyuluyordu.
bunu yapan köpek,
yaptığından gururluydu.
onlardan biriydi,
ibrahim kaypakkaya,
alnı ak, gözü kara..
işık yolcularının lideri.
hiçbir zaman başı öne eğilmedi,
tek bir sır dahi vermedi.
umutsuzluk sardı işkencecileri.
en sonunda, konuşmuyorsa temizlensin dendi.
işte böyleydi,
ser verip sır vermeyen
bir yiğidin hikayesi.
sonu kötü bitti.
karanlık hakimken dünyaya,
yönetim zorbaların elindeyken,
en ufak bir aydınlık kırıntısı,
yok edilirdi genç beyinlerden.
bunlardan biriydi;
ibrahim kaypakkaya.
alnı ak, gözü kara..
coşkuyla yükselirdi sesi.
herkes bakıyordu köylüye,
sömürüp ezeceği,
bir hayvan gözüyle.
kim uğraşırdı ki, halkı eğitmekle?
ibrahim ve arkadaşları,
bu işe kalkıştılar.
sorunlarını bir bir dinleyip,
çözümlerini anlattılar.
köylüler çok sevdi gençleri;
ne de olsa onlar,
içlerinden birileriydi.
bağırlarına bastılar öz oğulları gibi.
bir yanda onlar,
bir yanda korkaklar.
korkaklar ki;
yazgılarından kaçarlar.
başladı av o yıllarda,
can düşmanı aydınlık olanlar,
düştüler yollara,
çıktılar dağlara.
komüniste vatan haini dediler,
“vatanını sevenler,
hepsini öldürmeliler,
öldürmemize, yardım etmeliler.”
inandı kara cahil,
memnundu çıkarı olan,
yıldızlandı gökyüzü,
acıdan duvarlar örüldü.
gözlerini ışığa çevirenin
gözleri oyuluyordu.
bunu yapan köpek,
yaptığından gururluydu.
onlardan biriydi,
ibrahim kaypakkaya,
alnı ak, gözü kara..
işık yolcularının lideri.
hiçbir zaman başı öne eğilmedi,
tek bir sır dahi vermedi.
umutsuzluk sardı işkencecileri.
en sonunda, konuşmuyorsa temizlensin dendi.
işte böyleydi,
ser verip sır vermeyen
bir yiğidin hikayesi.
sonu kötü bitti.
erkekler için,
(bkz: yok öyle bir şey)
(bkz: yok öyle bir şey)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?