biraz lostu biraz saw serisini andırıyor. genel olarak başarısız bulunmasına rağmen ben sevdim. izlerken sıkılmıyorum en azından.
diğer ülkelerde yetişenlere göre daha şanslıdırlar ve sorunları da yok denecek kadar azdır. ülkemiz haricindeki bir ülkede evde hamam böceği görüldüğü anda hemen evden çıkılır, ilaçlama şirketi çağırılır ve şirket de kökleri kuruyana kadar beyinlerine beyinlerine verir ilacı. ne çocuk kalır ne kadın ne yaşlı... hiçbirinin gözünün yaşına bakılmaz.
ama bizde öyle mi? bazı kendini bilmez ayak altında dolaşan hamam böceklerinin ezildiği duyulmuştur tabii ki ama en azından toplu katliam yapılmamıştır. bir çok hamam böceği yuvasında sıcak sıcak sessiz sakin varlığını sürdürmektedir.
ama bizde öyle mi? bazı kendini bilmez ayak altında dolaşan hamam böceklerinin ezildiği duyulmuştur tabii ki ama en azından toplu katliam yapılmamıştır. bir çok hamam böceği yuvasında sıcak sıcak sessiz sakin varlığını sürdürmektedir.
balkondan sizi dinlediğini saklama gereği bile hissetmez bir çoğu.
- sipsi annenler yarın mı geliyor sonraki gün mü?
- sipsi annenler yarın mı geliyor sonraki gün mü?
çoğu insanın yapmam dediği, hemen hemen hepsinin de yaptığı eylem. yaparsınız yapmazsınız çok da umurumda değil de bazen dürüstlüğün çok da anlamı yok. yani insan her zaman dürüst olmamalı diyorum, ara sıra olmalı ama, ya da hiç olmasın bilemedim. neyse... yıllar yıllar önce banyo kapısının önünden geçerken içeride bulunan er kişinin ayna karşısında parmaklarını kullanmak suretiyle yüzüne dokunduğunu görmüştüm.
- siyah noktalarını mı sıkıyorsun?
+ yok ya burnumu karıştırıyorum keh keh...
yani şimdi niye söylersin ki bunu? evet de siyah nokta sıkıyorum peeling yapıyorum, yüzümü pudralıyorum de. dürüstlüğün ne alemi var ki o noktada. tabii gençtim o zamanlar, ne kadar rahat bir adam ya çok tatlıııığğğğ yerim ben o burnuu hımmssss şeklinde düşünmüştüm. şimdi görsem aynı tepkiyi vermem büyük ihtimalle. bari banyonun kapısını kapat derim. belki de demem. belki de getir ben karıştırayım senin parmaklar çok kalın rahat girmez şimdi derim. bilemiyorum, adamına göre değişir herhalde...
- siyah noktalarını mı sıkıyorsun?
+ yok ya burnumu karıştırıyorum keh keh...
yani şimdi niye söylersin ki bunu? evet de siyah nokta sıkıyorum peeling yapıyorum, yüzümü pudralıyorum de. dürüstlüğün ne alemi var ki o noktada. tabii gençtim o zamanlar, ne kadar rahat bir adam ya çok tatlıııığğğğ yerim ben o burnuu hımmssss şeklinde düşünmüştüm. şimdi görsem aynı tepkiyi vermem büyük ihtimalle. bari banyonun kapısını kapat derim. belki de demem. belki de getir ben karıştırayım senin parmaklar çok kalın rahat girmez şimdi derim. bilemiyorum, adamına göre değişir herhalde...
zeynep casalininin eşiymiş.
http://magazin.haberturk.com/herkes-bunu-konusuyor/haber/543609-kocam-dunyanin-en-yakisikli-erkegi
http://magazin.haberturk.com/herkes-bunu-konusuyor/haber/543609-kocam-dunyanin-en-yakisikli-erkegi
bu kitap nedeniyle hanefi avcı hakkında içişleri bakanlığı soruşturma başlatmış.
şeytan tüylü yarim · (1)
murat tosun · (1)
murat tosunun şöyle bir google görsellerine baktım da, gideri var gibi duruyor ama yine de bilemedim şimdi...
murat tosun · (1)
murat tosunun şöyle bir google görsellerine baktım da, gideri var gibi duruyor ama yine de bilemedim şimdi...
öyle bir yazmış ki, sabah sabah defalarca okudum.
şunları bir araya toplayayım. "bir güzel muhabbet ederiz" diye düşündüm.
mutfak işinden de anlarım, donattım sofrayı, bayağı uğraştım.
hepsinin, ayrı ayrı ne yemekten, ne içmekten hoşlandığını iyi bilirim.
bayağı da para gitti..
birinin yediğini öteki yemez. ötekinin içtiğini beriki içmez...
dört kişilik sofra kurdum. mumları da yaktım.
hatırladım... hepsi eric satie severdi.
müziği de ayarladım.
geldiler.
yirmi yaşımı, otuz beş yaşımın karşısına oturttum.
kırk yaşımın karşısına da ben geçtim.
yirmi yaşım, otuzbeş yaşımı tutucu buldu.
kırk yaşım ikisinin de salak olduğunu söyledi.
yatıştırayım dedim, "sen karışma moruk" dediler.
büyük hır çıktı.
komşular alttan üsten duvarlara vurdular..
yirmi yaşım kırk yaşıma bardak attı..
evin içine de ettiler..
bende kabahat.
ne çağırıyorsun tanımadığın adamları evine...
şunları bir araya toplayayım. "bir güzel muhabbet ederiz" diye düşündüm.
mutfak işinden de anlarım, donattım sofrayı, bayağı uğraştım.
hepsinin, ayrı ayrı ne yemekten, ne içmekten hoşlandığını iyi bilirim.
bayağı da para gitti..
birinin yediğini öteki yemez. ötekinin içtiğini beriki içmez...
dört kişilik sofra kurdum. mumları da yaktım.
hatırladım... hepsi eric satie severdi.
müziği de ayarladım.
geldiler.
yirmi yaşımı, otuz beş yaşımın karşısına oturttum.
kırk yaşımın karşısına da ben geçtim.
yirmi yaşım, otuzbeş yaşımı tutucu buldu.
kırk yaşım ikisinin de salak olduğunu söyledi.
yatıştırayım dedim, "sen karışma moruk" dediler.
büyük hır çıktı.
komşular alttan üsten duvarlara vurdular..
yirmi yaşım kırk yaşıma bardak attı..
evin içine de ettiler..
bende kabahat.
ne çağırıyorsun tanımadığın adamları evine...
sezen aksu, ali kocatepe ve coşkun demirin beraber seslendirdiği inanılmaz eğlenceli şarkı.
heya heya heyamola heyamola hey
heya heya heyamola heyamola hey
öylesine cömert ki denizlerin sultanı
sanki ziyafet sunar coşkulu insanlara
başdöndürücü bir haz duyar mavi yolcular
arşipel yatağında ve kuytu koylarında
gel gel, gel gel
aşklar yüceleşir, dostluklar kenetlenir
doğaya döner insan şu mavi yolda
heya heya heyamola heyamola hey
heya heya heyamola heyamola hey
doruklardan ağaçlar sel gibi akar suya
denize selam durur çamlar o yamaçlarda
parıltılar ok gibi delerken karanlığı
gökten denize düşer yıldızlar gece koyda
gel gel, gel gel
aşklar yüceleşir, dostluklar kenetlenir
doğaya döner insan şu mavi yolda
heya heya heyamola heyamola hey
heya heya heyamola heyamola hey
bazen çivit renginde masmavi yanar deniz
bazen zümrüt yeşili büklerin içindeyiz
ormanlar gölge gölge mavi yolun üstünde
şenlenir yüreğimiz anlatılmaz zevkteyiz
gel gel, gel gel
aşklar yüceleşir, dostluklar kenetlenir
doğaya döner insan şu mavi yolda
heya heya heyamola heyamola hey
heya heya heyamola heyamola hey
heya heya heyamola heyamola hey
heya heya heyamola heyamola hey
öylesine cömert ki denizlerin sultanı
sanki ziyafet sunar coşkulu insanlara
başdöndürücü bir haz duyar mavi yolcular
arşipel yatağında ve kuytu koylarında
gel gel, gel gel
aşklar yüceleşir, dostluklar kenetlenir
doğaya döner insan şu mavi yolda
heya heya heyamola heyamola hey
heya heya heyamola heyamola hey
doruklardan ağaçlar sel gibi akar suya
denize selam durur çamlar o yamaçlarda
parıltılar ok gibi delerken karanlığı
gökten denize düşer yıldızlar gece koyda
gel gel, gel gel
aşklar yüceleşir, dostluklar kenetlenir
doğaya döner insan şu mavi yolda
heya heya heyamola heyamola hey
heya heya heyamola heyamola hey
bazen çivit renginde masmavi yanar deniz
bazen zümrüt yeşili büklerin içindeyiz
ormanlar gölge gölge mavi yolun üstünde
şenlenir yüreğimiz anlatılmaz zevkteyiz
gel gel, gel gel
aşklar yüceleşir, dostluklar kenetlenir
doğaya döner insan şu mavi yolda
heya heya heyamola heyamola hey
heya heya heyamola heyamola hey
birbirini tamamlar, daha doğrusu birini yaparsanız diğerini yapmanız da kolaylaşır. şöyle ki: spor yapan kaslı, fit bir adamın seks partneri bulması daha kolaydır. aynı şekilde seks yapan bir insanın spor yapması da kolaylaşır, çünkü seksin ne kadar güzel bir şey olduğunu görünce bol bol spor yapayım ki partnerimi elimden kaçırmayayım, formumu koruyayım da beni bırakmasın, hep sevişelim seks seks seks sevişmek! diye düşünür.
unutulmaması gereken şey; her güzel şey gibi bunların da fazlası zararlıdır. çok fazla spor yaparsanız o yorgunlukla partnerle buluştuğunuzda elinizi kaldırmaya gücünüz kalmayabilir. aynı şekilde çok fazla seks yaparsanız da otomatik olarak poponuz büyür, spor yapsanız da faydası olmaz, ya da büyümez, bilmiyorum, uydurdum bu kısmı evet.
unutulmaması gereken şey; her güzel şey gibi bunların da fazlası zararlıdır. çok fazla spor yaparsanız o yorgunlukla partnerle buluştuğunuzda elinizi kaldırmaya gücünüz kalmayabilir. aynı şekilde çok fazla seks yaparsanız da otomatik olarak poponuz büyür, spor yapsanız da faydası olmaz, ya da büyümez, bilmiyorum, uydurdum bu kısmı evet.
protestanlarda, katolik ve ortodokslardan farklı olarak kendi kararını verebilecek yaşa gelene kadar yapılmayan eylem. sorulan kabul sorusuna evet cevabının alınmasının ardından kişinin alnına dini görevli tarafından haç çizilir. kişi kendi rızasıyla dini kabul etmiş olur.
tam olarak anlayamadığım eylem. aile büyüklerinden biri islam dinine mensupsa mutlaka yapılıyor anladığım kadarıyla. bebekken benim de kulağıma ezan okunmuş lakin 18 yaşıma geldiğimde de kendi isteğimle başka bir dini seçip vaftiz oldum. vaftizle benzer bir durum olduğunu düşündürüyor lakin tam anlamıyla aynı da diyemiyorum. aynıysa en son yapılan mı kabul oluyor? ben şimdi neyim, tanrım, neyim ben, neyim neyim?
(bkz: akıl karışıklığı)
(bkz: entrye bak ne biçim)
(bkz: akıl karışıklığı)
(bkz: entrye bak ne biçim)
(bkz: seni gidi seni)
(bkz: haydari)
hakan yılmazın doğu türkülerinde harikulade yorumladığı türküdür.
gurbete gidişimdir
gonca gül derişimdir
eğil eğil öpeyim
belki son görüşümdür
derelerde saz olur (hoydananay)
gül açılır yaz olur (hoydananay)
ben yarime gül demem (hoydananay)
gülün ömrü az olur (hoydananay)
bülbül yuvada inler (hoydananay)
susar kalbini dinler (hoydananay)
benim gönlümde sensin (hoydananay)
senin gönlünde kimler (hoydananay)
gurbete gidişimdir
gonca gül derişimdir
eğil eğil öpeyim
belki son görüşümdür
derelerde saz olur (hoydananay)
gül açılır yaz olur (hoydananay)
ben yarime gül demem (hoydananay)
gülün ömrü az olur (hoydananay)
bülbül yuvada inler (hoydananay)
susar kalbini dinler (hoydananay)
benim gönlümde sensin (hoydananay)
senin gönlünde kimler (hoydananay)
utanmak durumu.
bir de sertab erenerin bu yaz albümünde yer alan şarkı. bunlar da sözleri:
bakma incitir beni
sözlerin kurşun sanki
susma anlat her şeyi
benim sevdiğim gibi
o seni sever miydi
çekip gitsen bekler miydi
yok yok olmaz başkası olmaz
geçse de yüz yıl bu aşk bitmez
dur gitme böyle olmaz
olur bir kez, gel utanma.
bir de sertab erenerin bu yaz albümünde yer alan şarkı. bunlar da sözleri:
bakma incitir beni
sözlerin kurşun sanki
susma anlat her şeyi
benim sevdiğim gibi
o seni sever miydi
çekip gitsen bekler miydi
yok yok olmaz başkası olmaz
geçse de yüz yıl bu aşk bitmez
dur gitme böyle olmaz
olur bir kez, gel utanma.
ezginin günlüğü, alagözlü yar albümünde çok güzel yorumlamıştır. şükriye tutkun’dan da dinlemiştim ama ezginin günlüğü’nün verdiği tadı vermiyor açıkçası.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?