metropolitan dünya türküsü.
ibrahim tatlıses esprisi tadında bir kelime oyunu.
klasik insan refleksi, lastik bile patlasa illa açıp sanki anlıyormuş gibi bir de uzun uzun bakarlar, çevreden gelenler de kırk yıllık motor ustası gibi yorumlar yaparlar genelde...
zorunlu edit: kaputu açıp baktım ama "da" kırılmış, sanayide taktırıcaz artık çıkma bir "da" bu başlığa...
zorunlu edit: kaputu açıp baktım ama "da" kırılmış, sanayide taktırıcaz artık çıkma bir "da" bu başlığa...
hepimizin başına gelmiştir yada bir şekilde şahit olmuşuzdur bu olaya. evdeki hesabın bakkala uymaması durumunun en güzel örneğidir. bakkala koşarak gidilir, bunlar ne kadar diye sorulur cevap sizin elinizdekinden çok daha yüksek bir miktar olur genelde, bu paraya ne olur sorusu gelir bir hevesle ama almak istediğiniz şeyi alamamanın üzüntüsü de geçmemiştir henüz, bunlardan iki tane olur diyip en dandik sakızları işaret eder bakkal amca. iğrenç bir durumdur vesselam...
türk filmi klişesidir. abla içeriye kahveleri götürmeye gittiği sırada kapıdan hemen kafasını çıkartıp damat adayını süzer, abla gelince de kıkır kıkır gülüp elini ağzıyla kapatır. ne işe yaradığını hala anlayamadım ama her filmde olduğuna göre türk aile yapısını yakından ilgilendiren bir rolü olsa gerek...
matrix izleyip günlerce elinde kaşıkla gezen adamlardan pek farklı değildirler. işi abartıp, sen misin lan dünyayı ele geçirmeye çalışan diye tekme tokat dalanlar da varmış zavallı blendera, miksere ama bana daha denk gelmedi öylesi maalesef.
askerlikten yırtmak için ikinci üniversiteyi okumak, akabinde dur işleri yoluna koyayım da sonra giderim diyerek tecil için yüksek lisansa başvurmak, onu da bitirince, yahu iki yıl daha takılayım da sonra kafam rahat giderim diyerek master’a başlamak, gider böyle...
edit: üstüme gelip ağlatmayın lan, ben de biliyorum kaçış olmadığını...
edit: üstüme gelip ağlatmayın lan, ben de biliyorum kaçış olmadığını...
futbol hakkında yapılabilinecek en iğrenç espri olması kuvetle muhtemel iş, oluş...
sabahtan beri hiçbir şey yazılmamış olmasından ötürü gösterilecek bir tepkidir.
(bkz: allah rızası için)
(bkz: başının gözünün sadakası olsun)
(bkz: allah rızası için)
(bkz: başının gözünün sadakası olsun)
müslüm gürses’in, bob dylan’ın mr tambourine man’ini muhteşem coverladığı, son albümünden bir parça.
sözleri de şu şekilde;
ah felek söyle bana ne yapmam gerek
hayat berbat gel bu eli saymayalım
ah felek söyle bana ölmek mi gerek
hayat berbat biz yeniden baslayalım
doğan pişman doğduğundan pes ettim bundan
çekil hayatımdan
git basımdan hayır çyle bela istemem
doğan pişman doğduğundan ben bıktım bundan
düs artık sırtımdan
git basımdan felek bçyle oyun olmaz olsun
ah felek söyle bana ne yapmam gerek
hayat berbat gel bu eli saymayalım
ah felek söyle bana ölmek mi gerek
hayat berbat al sırtımdan kamburunu
biz yeniden baslayalım...
sözleri de şu şekilde;
ah felek söyle bana ne yapmam gerek
hayat berbat gel bu eli saymayalım
ah felek söyle bana ölmek mi gerek
hayat berbat biz yeniden baslayalım
doğan pişman doğduğundan pes ettim bundan
çekil hayatımdan
git basımdan hayır çyle bela istemem
doğan pişman doğduğundan ben bıktım bundan
düs artık sırtımdan
git basımdan felek bçyle oyun olmaz olsun
ah felek söyle bana ne yapmam gerek
hayat berbat gel bu eli saymayalım
ah felek söyle bana ölmek mi gerek
hayat berbat al sırtımdan kamburunu
biz yeniden baslayalım...
müslüm gürses’in temple of king coverı.
eğer seni kırdıysam
darıl bana
ama bir gün beni ararsan
bak ruhuna
birden gecem tutarsa
güneşi çevir bana
sevgilim bağışla
biraz zor olsa da
affet beni akşamüstü
gölgem uzarken
öğleden sonra affet
ne zaman istersen
affet beni gece vakti
ay doğmuş süzülürken
sabaha kalmadan affet
tam ayrıldık derken
çünkü sen çölüme yağmur oldun
sen geceme gündüz oldun
sen canıma yoldaş oldun
sen kışıma yorgan oldun
yazarın notu: yıllardır dinlediğim en güzel parça. eline diline yüreğine sağlık müslüm baba.
eğer seni kırdıysam
darıl bana
ama bir gün beni ararsan
bak ruhuna
birden gecem tutarsa
güneşi çevir bana
sevgilim bağışla
biraz zor olsa da
affet beni akşamüstü
gölgem uzarken
öğleden sonra affet
ne zaman istersen
affet beni gece vakti
ay doğmuş süzülürken
sabaha kalmadan affet
tam ayrıldık derken
çünkü sen çölüme yağmur oldun
sen geceme gündüz oldun
sen canıma yoldaş oldun
sen kışıma yorgan oldun
yazarın notu: yıllardır dinlediğim en güzel parça. eline diline yüreğine sağlık müslüm baba.
örnek vermek gerekirse;
hani ıssız bir yoldan geçerken
hani bir korku duyar da insan
hani bir şarkı söyler içinden
işte öyle bir şey
hani eski bir resme bakarken
hani yılları sayar da insan
hani gözleri dolar ya birden
işte öyle bir şey
hani yıldızlar yanıp sönerken
hani bir yıldız kayar ve insan
hani bir telaş duyar ya birden
işte öyle bir şey
hani bir yağmur yağar da bazen
hani gök gürler ya arkasından
hani şimşekler çakar peşinden
işte öyle bir şey
hani ıssız bir yoldan geçerken
hani bir korku duyar da insan
hani bir şarkı söyler içinden
işte öyle bir şey
hani eski bir resme bakarken
hani yılları sayar da insan
hani gözleri dolar ya birden
işte öyle bir şey
hani yıldızlar yanıp sönerken
hani bir yıldız kayar ve insan
hani bir telaş duyar ya birden
işte öyle bir şey
hani bir yağmur yağar da bazen
hani gök gürler ya arkasından
hani şimşekler çakar peşinden
işte öyle bir şey
son gakın biraz boğuk çıkması durumu.
sağolsun sözlük yazarları yedirdiler içirdiler, iyice semirttiler hayvanları, üstüne bir de sigara ikram ettiler, hayvanda ses teli namına bir şey kalmadı haliyle.
sağolsun sözlük yazarları yedirdiler içirdiler, iyice semirttiler hayvanları, üstüne bir de sigara ikram ettiler, hayvanda ses teli namına bir şey kalmadı haliyle.
ssgin en büyük çakallığıdır. artık yazar alımlarını kayıtlı okurlar içinden yapacağını belirtmiştir ve yazar olmak isteyen herkesi okur hesabı almaya mecbur etmiştir. hem insanlar kıyısından da olsalar bir yere ait olmayı severler o yüzden yazar adayları için de cazip bir olaydır bu. şimdi 10.000 üyesi olan bir site değil 60.000 üyesi olan ciddi bir oluşumdur ekşi sözlük. reklam alırken de üyesi sayısı orantısında daha yüksek bir fiyat isteyebilecektir artık. önce sözlük fikri ile geldi şimdi de reklam gelirlerini arttırabileceği en kolay yöntemi buldu, bu ticari zekayı bir iktisatçı olarak ben ayakta alkışlarım...
halen çoğu jamaika yerlisi daha konuşmayı başaramazken, bu adamdan mr. and mrs. brown tadında akademik bir ingilizce beklemek abesle iştigaldir.
sanki bob marley değil de geronimo söylüyormuş gibi değerlendirilirse tüm gizemi kalkacaktır şarkının.
sanki bob marley değil de geronimo söylüyormuş gibi değerlendirilirse tüm gizemi kalkacaktır şarkının.
türbanlıları arabistana, sakallıları ummana, devrimcileri rusyaya, şeriatçıları irana, kürtleri ıraka gönderelim, hazır hepsi siktirip gitmişken biz de orta asyaya dönelim, otağımızın ortasında ateş yakıp kımız içelim olsun bitsin bu mesele. neyini tartışıyoruz ki?
edit: karadenizlileri unuttuk iyi mi? onlar da bulsun artık kafalarına göre bir yer, her şeyi de ben düşünemem ya.
edit: karadenizlileri unuttuk iyi mi? onlar da bulsun artık kafalarına göre bir yer, her şeyi de ben düşünemem ya.
özellikle mitokondrilerdeki reaktif enzimlere çok büyük faydaları olan süper bir eylemdir.
evet tanımımızı yaptığımıza göre asıl konuya gelelim;
öncelikle şunu fark ettim, bakın sözlük bayanları ben de şiddete maruz kalan kadınların yanındayım hepinize selam ederim, hem severim hem ilgilenirim çok feci bir şeyim, bir de sevimliyim ki sorma gitsin gibisinden sempati kaygılı, tribünlere oynayan yazarların varlığını inkar etmek imkansız. şimdi kimse yok ben şöyleyim yok ben öyleyim diye üstüne alınmasın bu olayı aman diyeyim, bu fikrim ne derseniz deyin pek de değişmeyecektir. zaten ben de patagonyadan bahsedeceğim yazımda yani herhangi bir polemiğin anlamı yok. yetmiş milyonluk ülkede yaşıyoruz ve bu ülke taksimden ibaret değil, anadoluda kadını dövmekle bırakmazlar, çocuklarını da (sanki babaları o değilmişçesine) döverler, bu yetmez işkence yaparlar, hepsi geçip de yatma saati gelince de üstlerine çıkıp eşşek siker gibi sikerler. bir kere seni seviyorum cümlesini duymamıştır anadolu kadını, bir kez bile olsa yataklarına kahvaltı gelmemiştir, bir kez bile anneler günüymüş, kadın günüymüş, doğumgünüymüş, at günüymüş, kıl günüymüş dur şu kadının da sevgiye şefkata ihtiyacı var, yılda bir gün dahi olsa seveyim sayayım denmez onlara. varsa yoksa içip içip aslan kesilen kocadan yediği sopalar vardır. genelde belirgin bir sebep yoktur ama bu ritüelin gerçekleşmesi için sebebe de gerek yoktur. bir kere karısını dövmeyen adama adam demez töre, öyle bir vurdu mu duvara çarpacaksın yoksa ne anlamı kalır adamlığının. bu düzen böyle gelmiş böyle gider kimse burda tüü kaka falan gibi yapmacık hallere girmesin, hepimiz farkındayız ki yüzyılların örfleri adetleri. ne kimsenin bunu değiştirmeye gücü yeter ne de anadolu kadınından bu konuda destek alabilir. öyle görmüş kendilerini ona alıştırmışlardır sonuçta gençlikleri boyunca. neyse uzun sözün kısası şudur, kadın dövmek artık birleştirici bir çimento gibi olmuştur anadoluda. yok "sen yanlış biliyorsun trake" diye itiraz edecek arkadaşlara da mtv ve cnbc-e izlemeyi bırakıp çevrelerinde olup bitene de birazcık dikkat etmelerini öneriyorum.
şahsi not: ben dövmem arkadaş, yatağına kahvaltı da götürürüm, kabatoj bayramı dahil tüm özel günlerde onun için ekstradan çaba da gösteririm. buradan da tüm sözlük bayanlarına da selam ederim.
evet tanımımızı yaptığımıza göre asıl konuya gelelim;
öncelikle şunu fark ettim, bakın sözlük bayanları ben de şiddete maruz kalan kadınların yanındayım hepinize selam ederim, hem severim hem ilgilenirim çok feci bir şeyim, bir de sevimliyim ki sorma gitsin gibisinden sempati kaygılı, tribünlere oynayan yazarların varlığını inkar etmek imkansız. şimdi kimse yok ben şöyleyim yok ben öyleyim diye üstüne alınmasın bu olayı aman diyeyim, bu fikrim ne derseniz deyin pek de değişmeyecektir. zaten ben de patagonyadan bahsedeceğim yazımda yani herhangi bir polemiğin anlamı yok. yetmiş milyonluk ülkede yaşıyoruz ve bu ülke taksimden ibaret değil, anadoluda kadını dövmekle bırakmazlar, çocuklarını da (sanki babaları o değilmişçesine) döverler, bu yetmez işkence yaparlar, hepsi geçip de yatma saati gelince de üstlerine çıkıp eşşek siker gibi sikerler. bir kere seni seviyorum cümlesini duymamıştır anadolu kadını, bir kez bile olsa yataklarına kahvaltı gelmemiştir, bir kez bile anneler günüymüş, kadın günüymüş, doğumgünüymüş, at günüymüş, kıl günüymüş dur şu kadının da sevgiye şefkata ihtiyacı var, yılda bir gün dahi olsa seveyim sayayım denmez onlara. varsa yoksa içip içip aslan kesilen kocadan yediği sopalar vardır. genelde belirgin bir sebep yoktur ama bu ritüelin gerçekleşmesi için sebebe de gerek yoktur. bir kere karısını dövmeyen adama adam demez töre, öyle bir vurdu mu duvara çarpacaksın yoksa ne anlamı kalır adamlığının. bu düzen böyle gelmiş böyle gider kimse burda tüü kaka falan gibi yapmacık hallere girmesin, hepimiz farkındayız ki yüzyılların örfleri adetleri. ne kimsenin bunu değiştirmeye gücü yeter ne de anadolu kadınından bu konuda destek alabilir. öyle görmüş kendilerini ona alıştırmışlardır sonuçta gençlikleri boyunca. neyse uzun sözün kısası şudur, kadın dövmek artık birleştirici bir çimento gibi olmuştur anadoluda. yok "sen yanlış biliyorsun trake" diye itiraz edecek arkadaşlara da mtv ve cnbc-e izlemeyi bırakıp çevrelerinde olup bitene de birazcık dikkat etmelerini öneriyorum.
şahsi not: ben dövmem arkadaş, yatağına kahvaltı da götürürüm, kabatoj bayramı dahil tüm özel günlerde onun için ekstradan çaba da gösteririm. buradan da tüm sözlük bayanlarına da selam ederim.
öyle öyleyse, öbürküler de berikilere böyle böyle dediyse bilemediğimiz şeydir. (yani öyledir gibi geldi bana)
edit: bunun ötesinde; filansa filan, o kısma ben bakmıyorum bi yorum yapamam.
edit: bunun ötesinde; filansa filan, o kısma ben bakmıyorum bi yorum yapamam.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?