çekip gidelim uzaklara,
hayalimizdeki olmayana.
aynı zamanda bir erkek adıdır da.
emperyalizmin duvarı, ağlama duvarı, cami duvarı, kale duvarı, hapisane duvarı, şu duvarı, bu duvarı, zart duvarı, zurt duvarı... yıkın duvarı. yıkalım duvarları.
(bkz: o duvar o duvarınız vız gelir bize vız)
#584107
(bkz: o duvar o duvarınız vız gelir bize vız)
#584107
nazım şöyle demiş
sevmek mükemmel iş delikanlım.
sev bakalım...
mademki kafanda ışıklı bir gece var,
benden izin sana,
seeeeev
sevebildiğin kadar...
(bkz: sev kardeşim)
sevmek mükemmel iş delikanlım.
sev bakalım...
mademki kafanda ışıklı bir gece var,
benden izin sana,
seeeeev
sevebildiğin kadar...
(bkz: sev kardeşim)
neden tüm kapılar açık değil ki? ya da neden bırakılmaz biz açalım kapıları? aç kapıyı ya da çekil, açacağım kapıyı. ver anahtarı, yoksa kırarım bu kapıyı.
açıyor musun? aman, çekil, bana ver anahtarı. hah, şöyle... şimdi hoşçakal kardeşim, canım, güzelim, canım kardeşim. çok teşekkür ederim, zahmet olmasın sana; hiç uzanma sen, değme o tokmağa. sen gidebilirsin. ben açarım kendi kapımı kendim. yine de teşekkür ederim. neden sana açtırmadım diye soruyorsan eğer, ben birini açıp diğerini kapamayacağım; hepsini açacağım. bırakalım açık kalsın, bırakalım isteyen girsin, isteyen çıksın. herkes dilediği gibi dilediği şekilde yaşasın, tek yasa sevgi olsun, sadece insanları üzenlere kapılar yasak olsun. tek yasak da bu olsun. herkes birbirine kapıları açsın, içeri bulutlar girsin. gülmeyi bilen çocuklar gelsin...
önce kapıların hepsini açalım, birer birer, yorulmadan. yorulsak bile durmadan... sonra kapıları tamamen kaldıralım ortadan, tüm kapıları işlevsiz hale getirince susamadan. belki, sonra, bakarsın duvarları da yıkarız. aramızda hiçbir şey olmaz, havadan başka. o zaman ne anahtara, ne zile ihtiyaç kalır. ne özlem olur, ne de öfke. asla canımız yanmaz, çarpmayız. çarpacak duvar kalmadıktan sonra canımızı istesek de yakamayız.
duvarların yıkıntıları üzerinde, buluşmak seninle bir akşamüstü... elini avcumda bulup yitirmek, yitirmek... ellerin bir martı, telaşlı ve ürkek... (#143809)
(bkz: duygusal entry)
açıyor musun? aman, çekil, bana ver anahtarı. hah, şöyle... şimdi hoşçakal kardeşim, canım, güzelim, canım kardeşim. çok teşekkür ederim, zahmet olmasın sana; hiç uzanma sen, değme o tokmağa. sen gidebilirsin. ben açarım kendi kapımı kendim. yine de teşekkür ederim. neden sana açtırmadım diye soruyorsan eğer, ben birini açıp diğerini kapamayacağım; hepsini açacağım. bırakalım açık kalsın, bırakalım isteyen girsin, isteyen çıksın. herkes dilediği gibi dilediği şekilde yaşasın, tek yasa sevgi olsun, sadece insanları üzenlere kapılar yasak olsun. tek yasak da bu olsun. herkes birbirine kapıları açsın, içeri bulutlar girsin. gülmeyi bilen çocuklar gelsin...
önce kapıların hepsini açalım, birer birer, yorulmadan. yorulsak bile durmadan... sonra kapıları tamamen kaldıralım ortadan, tüm kapıları işlevsiz hale getirince susamadan. belki, sonra, bakarsın duvarları da yıkarız. aramızda hiçbir şey olmaz, havadan başka. o zaman ne anahtara, ne zile ihtiyaç kalır. ne özlem olur, ne de öfke. asla canımız yanmaz, çarpmayız. çarpacak duvar kalmadıktan sonra canımızı istesek de yakamayız.
duvarların yıkıntıları üzerinde, buluşmak seninle bir akşamüstü... elini avcumda bulup yitirmek, yitirmek... ellerin bir martı, telaşlı ve ürkek... (#143809)
(bkz: duygusal entry)
kayıtsız, karşılıksız seven, yalnızca seven insanın, sevmeyi seven, yalnızca seven, amacı sevgi, güzellik dolu bir dünya, güzellik dolu bir hayat, barış olan insanın, iyiyi isteyen insanın insancıl sözleri.
(bkz: bugün ne çok sevdim ben de anlamadım)
(bkz: bugün ne çok sevdim ben de anlamadım)
(bkz: sevesim var)
#89249
tüm insanlar sevilmeli insanlar tarafından. ve tüm insanlar sevmeli insanları. ve bu iki kelime asla düşmemeli ağızlardan insanlar varolduğu sürece, çünkü insan sever insanı korkmadan. aşık olur kendisine gerçek insan, insanlığa olan borcunu hiç dert yapmadan. düşünceyi, hareketi, aydınlığı ve en önemlisi insanı sever insan. insanların içindedir dört duvar arasında bile kopmaz bağıyla insan. seni seviyorum insan. seviyorum seni yarın, geleceksin çünkü yine yarın. seni seviyorum güneş, parlayacaksın tekrar bizler için çünkü. seni seviyorum hava, su, ateş, toprak, şu, bu... insana zarar vermeyen her şey! hepinizi seviyorum. seni de seviyorum, seni de. ve seni de. ayrıca seni de. seveni seviyorum.
korkmadan sevmek istiyorum. kavga etmeyi seviyorum. görmeyi. öğrenmeyi... umut, seni seviyorum. kaybetmekten kortuğum kadar seviyorum kazanmayı, geleceği, geleceği kazanmayı... ve kaybedebileceğim her şeyi seviyorum. sarılmak ve öpmek, kaybedebileceklerimin hepsini, binlerce kez, bıkmadan. öpmeyi seviyorum. sarılmak, seni de seviyorum.
’seni seviyorum’, en çok seni seviyorum. bu kadar güzel olduğun için, iki kelimeyle harikalar yaratılabildiğinin bir ispatı olduğun için. neden bilmiyorum, her şeyi seviyorum. tek sevmediğim, bu kadar seven ve sevilen varken neden hala kimselerin birbirini sevmediği.
gerçi insandan bahsetmeli, sevgi deyince, seven denince. insan, gerçek insan, seni ölesiye seviyorum.
tüm insanlar sevilmeli insanlar tarafından. ve tüm insanlar sevmeli insanları. ve bu iki kelime asla düşmemeli ağızlardan insanlar varolduğu sürece, çünkü insan sever insanı korkmadan. aşık olur kendisine gerçek insan, insanlığa olan borcunu hiç dert yapmadan. düşünceyi, hareketi, aydınlığı ve en önemlisi insanı sever insan. insanların içindedir dört duvar arasında bile kopmaz bağıyla insan. seni seviyorum insan. seviyorum seni yarın, geleceksin çünkü yine yarın. seni seviyorum güneş, parlayacaksın tekrar bizler için çünkü. seni seviyorum hava, su, ateş, toprak, şu, bu... insana zarar vermeyen her şey! hepinizi seviyorum. seni de seviyorum, seni de. ve seni de. ayrıca seni de. seveni seviyorum.
korkmadan sevmek istiyorum. kavga etmeyi seviyorum. görmeyi. öğrenmeyi... umut, seni seviyorum. kaybetmekten kortuğum kadar seviyorum kazanmayı, geleceği, geleceği kazanmayı... ve kaybedebileceğim her şeyi seviyorum. sarılmak ve öpmek, kaybedebileceklerimin hepsini, binlerce kez, bıkmadan. öpmeyi seviyorum. sarılmak, seni de seviyorum.
’seni seviyorum’, en çok seni seviyorum. bu kadar güzel olduğun için, iki kelimeyle harikalar yaratılabildiğinin bir ispatı olduğun için. neden bilmiyorum, her şeyi seviyorum. tek sevmediğim, bu kadar seven ve sevilen varken neden hala kimselerin birbirini sevmediği.
gerçi insandan bahsetmeli, sevgi deyince, seven denince. insan, gerçek insan, seni ölesiye seviyorum.
bir idealist idealine, amacına varırsa bir hedefi, düşündüğü, istediği kalmayacağı için bir daha üretmeyeceği için buraları sonsuza kadar terkedecektir.
(bkz: martin eden)
not: idealler büyük olmalı, hayaller ulaşılmaz, hedefler realist. ideale ulaşılmamalı, sadece peşinden koşulmalı; kişi ideale ulaşmaya çalışmalı, ama başaramamalı. hayaller gerçek olmamalı, eğer gerçek olurlarsa hayallerin tüm güzelliği silinip gidecek, insan da umutsuzluk ortaya çıkacaktır ve de mutsuzluk. ama hayaller olmalı kaçınılmaz, yoksa yine mutsuzluk ve umutsuzluk bizi bekler. ayrıca arada ulaşabileceklerimiz de olmalı, umutları pekiştirmek, mutlulukla temas içinde olmak adına. bunlar olursa herhalde başarı da olur, mutluluk da, asla tükenmeyecek umut da. hayata bol öpücük, insanlar bol sarılmalar... neşe, mutluluk, otlar, böcekler, varolmanın dayanılmaz mutluluğu. uçalııım haydi. kardeşlik! barış! mut bol bol... ölümsüzlük, asla varamayacağımız, ama varmak için çırpınacağımız. tek bildiğim hiçbir şey bilmediğimdir, haydi ideale koşalım, idealizme. nasıl olsa asla yakalayamacağız, bizler asla martin eden olamayacağız...
(bkz: martin eden)
not: idealler büyük olmalı, hayaller ulaşılmaz, hedefler realist. ideale ulaşılmamalı, sadece peşinden koşulmalı; kişi ideale ulaşmaya çalışmalı, ama başaramamalı. hayaller gerçek olmamalı, eğer gerçek olurlarsa hayallerin tüm güzelliği silinip gidecek, insan da umutsuzluk ortaya çıkacaktır ve de mutsuzluk. ama hayaller olmalı kaçınılmaz, yoksa yine mutsuzluk ve umutsuzluk bizi bekler. ayrıca arada ulaşabileceklerimiz de olmalı, umutları pekiştirmek, mutlulukla temas içinde olmak adına. bunlar olursa herhalde başarı da olur, mutluluk da, asla tükenmeyecek umut da. hayata bol öpücük, insanlar bol sarılmalar... neşe, mutluluk, otlar, böcekler, varolmanın dayanılmaz mutluluğu. uçalııım haydi. kardeşlik! barış! mut bol bol... ölümsüzlük, asla varamayacağımız, ama varmak için çırpınacağımız. tek bildiğim hiçbir şey bilmediğimdir, haydi ideale koşalım, idealizme. nasıl olsa asla yakalayamacağız, bizler asla martin eden olamayacağız...
(bkz: idealizm)
bilgisi olmayanın fikri olmaz, olamaz. bilmeden üretemez insan, üretmeden türetemeyeceği gibi. türetmek için, hatta daha da önemlisi üretmek için önce bilmesi, bir yerlerden öğrenmesi, sentezlemesi, kapması lazımdır insanın.
bilmeyen insan açtır fikre, düşünceye bilmeden. bilmez çünkü düşündüğünü sanmaktadır, beyni aç bir olan tok kişidir o. bilmeyen insan düşüncelere sahip olmak ister. düşünceleri olmayan, düşünmeyen, düşünemeyen, yaratamayan, üretmeyen ve türetemeyen birey bir üçüncü dünya ülkesi gibi üretmek yerine satın alacaktır.
aynı gelişmiş ülkeler gibi zaten kötü mallarını kakalamak üzere tetikte bekleyen insanlar bulunmaktadır etrafta. bu insanlar bulduklarına zekrederler işte ideolojiyi, şunu, bunu. empoze edilme olayı böylece gerçek olur. aç beyne sahip tokun beyni doyar, en azından doymuş gibi olur.
beynine enjekte edilecek fikirlerle bir de bu empoze edildiğinden habersiz, cahil kimseler çıkıp da sanki kendilerinden haberdarmış gibi dünyadan bahsederler. biliyormuş gibi savunurlar kendilerine ait olmayan fikirleri, düşünceleri, düşünce müsveddelerini. acı olan budur. aslında olmayan bilgileri yoluyla savundukları kendilerine ait olmayan düşünceleri savunmaları da değildir acı olan. acı olan anlamadıklarını savunmalarıdır. keşke bilmeyip de savunsalar, ama anlarmış gibi yapsalar...
insan beyni açtır. asla doymaz, eğer doyuyorsa bir sorun var demektir. ideolojik empoze yoluyla fikir ve bilgi elde ettiğini sanan bireylerin beyinleri doyar, çünkü bu empoze edilmenin bir parçasıdır. bu durumda beyin en büyük işlevini yerine getirmez olur, kendisine ihanet eder. üretmekten, düşünmekten kaçar.
ideolojik empoze gerçekten basittir, hem de altı kişiye ancak bir kitabın düştüğü ülkemizde çok çok basittir. empoze edilmiş insandan kaçılmalıdır, empoze edenden değil. eğer beyniniz üretiyor, düşünüyor ve işlevlerini yerine getiriyorsa, eğer insansanız empoze olmassınız zaten. ideolojik empoze dediğimiz olay empoze edilmeye açık beyinler içindir. ama ne yazık ki empoze edilmeye açık bir çok beyin var gezinen ortalıkta.
bilgisi olmayanın fikri, zikri olmaz. bu durumda ancak varmış taklidi yapar. bilgisi olmayan empoze edilmeyi kendisi istemektedir zaten, en azından doymuş taklidi yapabilmek için. unuttuğu, asıl sorun olan noktaysa bu konuda, beynin asla dolmayacağı, doymayacağıdır. beyin doyduysa, insan yılmıştır. beyin açsa, insanlığın getirdiği en büyük eserlerden biri, bilim iş başındadır. ya beyin toksa? beyin toksa... zaten beyin toksa varolan bir insan da yoktur herhalde. düşünüyorum öyleyse varım, düşünmüyorsun öyleyse yoksun. insan değil; bir nokta, bir virgül bile değilsin, bir hiçsin.
asla kavga olamazsın, asla kavganın olamayacağı gibi. asla olmayacağın gibi. empoze edilmiş insan yavrusuyla, cahil insan birdir; cahil insanla da, düşünemeyen insan; düşünemeyenle de olmayan. yani birlik değil sıfırlık. insan düşünceleriyle varolur, ölümsüzlük bir fikir olunarak elde edilebilir ancak. fikir olamayan, fakat fikir üreten insan uzun süre yaşar; fikirlere sahip olan insan yalnızca yaşar, sürünerek belki de. fikirsiz, bilgisiz insansa doğduğu gün ölmüştür.
güneş doğar, ama ölmez. o bir fikirdir. insan, insan doğar. bazıları güneş olur, parlar, asla sönmemek üzere umutla ve yumuşak bir ateşle yanar, asla ölmez. ateşi asla söndürülemez, bunun yanında tutsak da edilemez. eğer olur da sönerse, ölürse emin olun ki artık heryerdedir. heptir, ölümsüzdür.
bazı insanlar doğdukları gibi kalır, yaşar ve ölürler. bunlar merak eder, öğrenir, geliştirir. insanlığın gereğidir bu. bu kimseler de üretirler, fakat kendileri insan doğup güneş ölenler gibi fikre dönüşemezler. adları yalnız değil insanlıkla anılır, insanlığın yükselişinde, insanlık merdiveninde bir basamak olurlar. bir de bir başka şekilde insan doğup başkalaşanlar vardır, başka bir şeye başkalaşır bunlar. bunlar doğar, ikinci fırsatlarla çok sefer karşılaşırlar, ama bilincinde olmazlar. biyolojik ömür sona erince ölür gider bu kimseler. ve ancak kimse olmuşlardır, doğdukları gibi gitmiş ve yaşamamış olmuşlardır. yaşamamışlardır, yaşamış ya da yaşamamamış olmaları hiçbir şeyi değiştirmemiştir.
ideolojik empoze son tip insana yapılabilir, empoze edilse de aynidir. yaşamamıştır, başı dik yürümemiştir. insanlığın gereğini yerine getirmemiştir. varsa eğer, savunduğu kavgayı sevememiştir.
empoze edilmiş beyin hangi yönde empoze edilmiş olursa olsun kavgasını sevemez. insanları, hareketi, düşünceyi, aydınlığı, kitabı, defteri, kalemi, eli kalem tutanları sevemez. sevmek istese de beceremez. eğer sevmek istiyorsa zaten empoze edilemez. insanların içinde olamaz. seni, beni, sizi sevemez.
yabancı madde almış kişi, ideolojik olarak empoze edilmiş, uyuşturulmuş, kendinin olmayana ’benim’ demiş kişi, kendisi değildir artık. ölmüştür zaten o, artık bir başkası yaşamaktadır bedeninde. bir başkası kullanmaktadır dilini, elini, kolunu, tüm bedenini. artık bir başkasının ideaları, ideolojisi hüküm sürmektedir sürünen bedeninde. hüküm sürecektir başka bir çok sürünen, sürünecek, sürünmüş bedende.
matematiğe dökersek olayı: ideolojik empoze eşittir bir başkasının kopyalanması eşittir ölüm küçüktür insanlık eşittir idea.
bilmeyen insan açtır fikre, düşünceye bilmeden. bilmez çünkü düşündüğünü sanmaktadır, beyni aç bir olan tok kişidir o. bilmeyen insan düşüncelere sahip olmak ister. düşünceleri olmayan, düşünmeyen, düşünemeyen, yaratamayan, üretmeyen ve türetemeyen birey bir üçüncü dünya ülkesi gibi üretmek yerine satın alacaktır.
aynı gelişmiş ülkeler gibi zaten kötü mallarını kakalamak üzere tetikte bekleyen insanlar bulunmaktadır etrafta. bu insanlar bulduklarına zekrederler işte ideolojiyi, şunu, bunu. empoze edilme olayı böylece gerçek olur. aç beyne sahip tokun beyni doyar, en azından doymuş gibi olur.
beynine enjekte edilecek fikirlerle bir de bu empoze edildiğinden habersiz, cahil kimseler çıkıp da sanki kendilerinden haberdarmış gibi dünyadan bahsederler. biliyormuş gibi savunurlar kendilerine ait olmayan fikirleri, düşünceleri, düşünce müsveddelerini. acı olan budur. aslında olmayan bilgileri yoluyla savundukları kendilerine ait olmayan düşünceleri savunmaları da değildir acı olan. acı olan anlamadıklarını savunmalarıdır. keşke bilmeyip de savunsalar, ama anlarmış gibi yapsalar...
insan beyni açtır. asla doymaz, eğer doyuyorsa bir sorun var demektir. ideolojik empoze yoluyla fikir ve bilgi elde ettiğini sanan bireylerin beyinleri doyar, çünkü bu empoze edilmenin bir parçasıdır. bu durumda beyin en büyük işlevini yerine getirmez olur, kendisine ihanet eder. üretmekten, düşünmekten kaçar.
ideolojik empoze gerçekten basittir, hem de altı kişiye ancak bir kitabın düştüğü ülkemizde çok çok basittir. empoze edilmiş insandan kaçılmalıdır, empoze edenden değil. eğer beyniniz üretiyor, düşünüyor ve işlevlerini yerine getiriyorsa, eğer insansanız empoze olmassınız zaten. ideolojik empoze dediğimiz olay empoze edilmeye açık beyinler içindir. ama ne yazık ki empoze edilmeye açık bir çok beyin var gezinen ortalıkta.
bilgisi olmayanın fikri, zikri olmaz. bu durumda ancak varmış taklidi yapar. bilgisi olmayan empoze edilmeyi kendisi istemektedir zaten, en azından doymuş taklidi yapabilmek için. unuttuğu, asıl sorun olan noktaysa bu konuda, beynin asla dolmayacağı, doymayacağıdır. beyin doyduysa, insan yılmıştır. beyin açsa, insanlığın getirdiği en büyük eserlerden biri, bilim iş başındadır. ya beyin toksa? beyin toksa... zaten beyin toksa varolan bir insan da yoktur herhalde. düşünüyorum öyleyse varım, düşünmüyorsun öyleyse yoksun. insan değil; bir nokta, bir virgül bile değilsin, bir hiçsin.
asla kavga olamazsın, asla kavganın olamayacağı gibi. asla olmayacağın gibi. empoze edilmiş insan yavrusuyla, cahil insan birdir; cahil insanla da, düşünemeyen insan; düşünemeyenle de olmayan. yani birlik değil sıfırlık. insan düşünceleriyle varolur, ölümsüzlük bir fikir olunarak elde edilebilir ancak. fikir olamayan, fakat fikir üreten insan uzun süre yaşar; fikirlere sahip olan insan yalnızca yaşar, sürünerek belki de. fikirsiz, bilgisiz insansa doğduğu gün ölmüştür.
güneş doğar, ama ölmez. o bir fikirdir. insan, insan doğar. bazıları güneş olur, parlar, asla sönmemek üzere umutla ve yumuşak bir ateşle yanar, asla ölmez. ateşi asla söndürülemez, bunun yanında tutsak da edilemez. eğer olur da sönerse, ölürse emin olun ki artık heryerdedir. heptir, ölümsüzdür.
bazı insanlar doğdukları gibi kalır, yaşar ve ölürler. bunlar merak eder, öğrenir, geliştirir. insanlığın gereğidir bu. bu kimseler de üretirler, fakat kendileri insan doğup güneş ölenler gibi fikre dönüşemezler. adları yalnız değil insanlıkla anılır, insanlığın yükselişinde, insanlık merdiveninde bir basamak olurlar. bir de bir başka şekilde insan doğup başkalaşanlar vardır, başka bir şeye başkalaşır bunlar. bunlar doğar, ikinci fırsatlarla çok sefer karşılaşırlar, ama bilincinde olmazlar. biyolojik ömür sona erince ölür gider bu kimseler. ve ancak kimse olmuşlardır, doğdukları gibi gitmiş ve yaşamamış olmuşlardır. yaşamamışlardır, yaşamış ya da yaşamamamış olmaları hiçbir şeyi değiştirmemiştir.
ideolojik empoze son tip insana yapılabilir, empoze edilse de aynidir. yaşamamıştır, başı dik yürümemiştir. insanlığın gereğini yerine getirmemiştir. varsa eğer, savunduğu kavgayı sevememiştir.
empoze edilmiş beyin hangi yönde empoze edilmiş olursa olsun kavgasını sevemez. insanları, hareketi, düşünceyi, aydınlığı, kitabı, defteri, kalemi, eli kalem tutanları sevemez. sevmek istese de beceremez. eğer sevmek istiyorsa zaten empoze edilemez. insanların içinde olamaz. seni, beni, sizi sevemez.
yabancı madde almış kişi, ideolojik olarak empoze edilmiş, uyuşturulmuş, kendinin olmayana ’benim’ demiş kişi, kendisi değildir artık. ölmüştür zaten o, artık bir başkası yaşamaktadır bedeninde. bir başkası kullanmaktadır dilini, elini, kolunu, tüm bedenini. artık bir başkasının ideaları, ideolojisi hüküm sürmektedir sürünen bedeninde. hüküm sürecektir başka bir çok sürünen, sürünecek, sürünmüş bedende.
matematiğe dökersek olayı: ideolojik empoze eşittir bir başkasının kopyalanması eşittir ölüm küçüktür insanlık eşittir idea.
dünyanın en kolay işi. hele fikri, bilgisi olmayan bireylerin çoğunlukta olduğu dünyamızda çok çok basit. empoze edilen için de, eden için de, her yönden, her bakımdan, neye göre kime göre olursa olsun basit. görecesi mörecesi yok bu işin, o derece basit.
wikipedia’da şöyle güzel paylaşılası bir örnek var, paylaşayım dedim...
"fatih sultan mehmet’in istanbul un fethine rolex saatine bakarak başlaması"
"fatih sultan mehmet’in istanbul un fethine rolex saatine bakarak başlaması"
yanlış nesnenin, kimsenin yanlış yerde olması durumu. mesela roma imparatorluğu’na karşı atilla’nın baruta sahip olması.
benzeri bir başka olay için:
(bkz: anakronizm)
benzeri bir başka olay için:
(bkz: anakronizm)
(bkz: barut komplosu)
(bkz: barut komplosu)
resmi için:
http://tinyurl.com/2o5gm5
not: resimde guy’ın arkasında bulunan yapı rahatça anlaşılabileceği üzere patlatma girşiminde bulunmuş olduğu parlamento binasıdır.
http://tinyurl.com/2o5gm5
not: resimde guy’ın arkasında bulunan yapı rahatça anlaşılabileceği üzere patlatma girşiminde bulunmuş olduğu parlamento binasıdır.
bir grup yönetim karşıtı ingiliz tarafından oluşturulmuş dönemin ingiltere kralını ve diğer soyluları öldürmek için 5 kasım 1605 tarihli, parlemento binası’nı havaya uçurma komplosu. başarısız girişim. komplonun sahibi ve diğer komplocuların elebaşı robert catesby, komployu gerçekleştirme görevini üstüne almış olansa guy fawkes’dır.
barut komplosu kral james’e karşı yapılmış onlarca başarısız suikast girişiminden yalnızca biridir. günümüzde, barut komplosu iki açıdan ele alınır. birinde komplonun karşı reform hareketi olduğu iddia edilir, diğerindeyse bir anarşi hareketi olduğu.
başarısız olan komplo sonuç olarak halka zarar vermiş, protestan kral birinci james komplocuların da birer katolik olması nedeniyle tüm katolikleri sürmüştür ülkesinden. ingiliz katolikler zor duruma düşmüştür.
bir de 5 kasım gecelerinde, ingiltere’de, komplonun başarısızlığı milli şenliklerle kutlanır. bu kutlama gecesine guy fawkes gecesi, havai fişek gecesi, barut gecesi ve komplo gecesi denir. bu eğlencelerde temsili bir guy fawkes asılır, temsili barutlar patlatılır, ’yaşasın birleşik krallık’ denir. kötüdür.
komplocuların tasviri resmi için:
http://tinyurl.com/35d3xz
ayrıca,
(bkz: v for vendetta)
(bkz: guy fawkes)
barut komplosu kral james’e karşı yapılmış onlarca başarısız suikast girişiminden yalnızca biridir. günümüzde, barut komplosu iki açıdan ele alınır. birinde komplonun karşı reform hareketi olduğu iddia edilir, diğerindeyse bir anarşi hareketi olduğu.
başarısız olan komplo sonuç olarak halka zarar vermiş, protestan kral birinci james komplocuların da birer katolik olması nedeniyle tüm katolikleri sürmüştür ülkesinden. ingiliz katolikler zor duruma düşmüştür.
bir de 5 kasım gecelerinde, ingiltere’de, komplonun başarısızlığı milli şenliklerle kutlanır. bu kutlama gecesine guy fawkes gecesi, havai fişek gecesi, barut gecesi ve komplo gecesi denir. bu eğlencelerde temsili bir guy fawkes asılır, temsili barutlar patlatılır, ’yaşasın birleşik krallık’ denir. kötüdür.
komplocuların tasviri resmi için:
http://tinyurl.com/35d3xz
ayrıca,
(bkz: v for vendetta)
(bkz: guy fawkes)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?