ayndınlanmadan nasibini almış anne/baba tarafından kız çocuğa verilen ad.
öğretimde bulunmayan sistem.
(bkz: o senin dar olmandandır)
1961 anayasası hiçbir emperyal gücün elini süremediği en aydınlık türkiye cumhuriyeti anayasasıdır, fakat ne yazık ki ışığıyla birlikte tarihin karanlık sayfalarına muhtemelen sonsuza kadar orada kalmak üzere gömülmüştür. yerini emperyalistlerin parmağıyla hazırlanmış 1982 anayasası almıştır.
sözlük içerisinde günde iki, üç kere periyodik olarak rastlanan rutine binmiş dakikalardır. hem zevkli, hem de sinir bozucu olabilir.
(bkz: ortam gerilince ben de estirdim)
(bkz: ortam gerilince ben de estirdim)
ülkemizdeki özgürlük düşmanlığının sözcüklere dökülmüş mükemmel örneği. dönemin dikta rejimi kendisini ancak bu kadar güzel anlatabilirdi, onları da ayrıca tebrik etmeli .
"...çünkü bu haliyle şeriatı tam olarak yaşamamıza imkan yok" diye devam etmesi muhtemel cümledir. amaç anayasayı din kitabı yapmaktır.
türkiye cumhuriyeti’nin tarihi boyunca gördüğü en modern, çağdaş, özgürlükçü 1961 anayasasının feshedilip yerine 82’de abd uşağı cunta tarafından hazırlanan günümüz anayasasının getirilmesine zamanın devlet başkanı kenan evren’in yaptığı açıklama.
(bkz: anayasa bize bol geldi)
(bkz: 1961 anayasası)
faşist cuntacıların hazırladığı o özgürlük düşmanı dandik 82 anayasasından bir de kemalizm kalkarsa...
elveda zaten kısıtlı olan özgürlüğümüze...
elveda.
elveda zaten kısıtlı olan özgürlüğümüze...
elveda.
(bkz: akp meclisten kalksın)
düşünceleri uğruna yalnızca ölmemiş, düşünceleri uğruna ölümü de kabul etmiştir. engizisyon galilei’ye yaptığı gibi ona da bir çok kez işbirliği önerisi götürmüştür, fakat bruno galilei’nin yaptığının aksine bu önerileri elinin tersiyle itmiştir. galilei’den bu yönüyle ayrılan bruno inançları uğruna ölmüştür. bruno "ölüm düşünceden olacaksa hoşgeldi, safa geldi" anlayışı içerisindendir.
bruno’yu bruno yapan önemli değerlerin başında küçük yaşta edindiği ’diyalektik’ ve ’mantık’ sanatları gelir.
bruno’yu bruno yapan önemli değerlerin başında küçük yaşta edindiği ’diyalektik’ ve ’mantık’ sanatları gelir.
italyan filozof. rönesans felsefesini biçimlendiren filozofların en önemlilerinden biridir ve şair yönüyle de edebiyata en yakın duranıdır.
soylu bir ailenin çocuğu olarak 1548 yılında italya’nın nola kasabasında dünyaya geldi. onaltı yaşındayken dominiken adını taşıyan bir tarikatta yer aldı. kopernikus sistemiyle tanışınca, bruno tarikat mensubu bir kişi olmaktan sıyrıldı ve buna bağlı olarak hıristiyan inancıyla arasındaki bütün bağları koparttı. kiliseye karşı bir sistem içinde yer aldığından din sapkınlığı ile suçlandı. engizisyon baskısından kurtulmak için roma’ya ardından kuzey italya’ya kaçtı.
dinsizlikle suçlandığı için hiçbir yerde kalıcı olarak yaşayamadı, sürekli gezdi. cenevre’ye geçti, ardından güney fransa, paris ve londra’da devam etti yaşamına. 1582 yılında sorbonne üniversitesi’nde bir kürsü elde etti. londra’da yapıtlarının bir bölümünü bastırdı. londra’dan kısa bir süreliğine yine paris’e geçen bruno, bu defa da almanya’ya gitti ve eserlerini yayımlatma çabalarını sürdürdü. daha sonra zurich’e geçen bruno, bir italyan aristokrat tarafından venedik’e davet edilince bu daveti kabul etti. burada galileo galilei ile tanıştı. mocenigo adlı bir aristokratla tartışınca, onun tarafından engizisyon’a teslim edildi. ona, düşüncelerinden vazgeçmesi ve sonsuz evren görüşünün din sapkınlığı olduğunu kabul etmesi durumunda kilise tarafından affedileceği söylendi. ama o, gördüğü bütün işkencelere karşın, görüşlerinden taviz vermedi ve ölüme mahkum edildi.
bruno, "dünya dönüyor"u da içeren bir çok görüşünden engizisyon işkencelerine rağmen dönmedi. bruno’nun burnunun, kulaklarının, parmaklarının işkencelerde kesildiği bilinir; buna rağmen bruno vazgeçmemiş ve direnmiştir. galileo gibi pes etmemiştir.
ölüm kararını bruno’ya bildiren yargıç, ondan şu cevabı almıştır: "ölümümü bildirirken siz benden daha çok korkuyorsunuz". kilisenin bu kararı, 1600 yılının şubat ayında, roma’da campo dei fiori meydanında bruno’nun diri diri yakılması ile yerine getirildi.
bruno evrenin sonsuzluğu yanında evrenin birliği ilkesini de benimser. buna göre ortaçağ felsefesi’nde temel alınan gök ile yer ayrılığını rededer. bruno; tanrı’nın ve evrenin birbirinden farklı iki töz olmadığı, ama aynı gerçekliğin iki sonsuz görünümü olduğunu kabul eder. ona göre her şey tanrısal kuvvetin görünüşüdür:
"ne gördüğüm hakikati gizlemekten hoşlanırım, ne de bunu aşıkça ifade etmekten korkarım. aydınlık ve karanlık arasındaki, bilim ve cehalet arasındaki savaşa her yerde katıldım. bundan dolayı her yerde zorlukla karşılaştım ve cehaletin babaları olan resmi akademisyenlerin yanı sıra kalın kafalı çoğunluğun öfkesinde hedef olarak yaşadım."
düşüncelerinin açıklanmasının kendisi için çok tehlikeli olduğunu bildiği halde, yukarıdaki cümlesinden de anlaşılacağı gibi, yazı ve konuşmalarında düşüncelerini hep böyle açıkça ifade etmiştir.
bruno tarihin unutulmaz devrimcilerden biri sayılır.
soylu bir ailenin çocuğu olarak 1548 yılında italya’nın nola kasabasında dünyaya geldi. onaltı yaşındayken dominiken adını taşıyan bir tarikatta yer aldı. kopernikus sistemiyle tanışınca, bruno tarikat mensubu bir kişi olmaktan sıyrıldı ve buna bağlı olarak hıristiyan inancıyla arasındaki bütün bağları koparttı. kiliseye karşı bir sistem içinde yer aldığından din sapkınlığı ile suçlandı. engizisyon baskısından kurtulmak için roma’ya ardından kuzey italya’ya kaçtı.
dinsizlikle suçlandığı için hiçbir yerde kalıcı olarak yaşayamadı, sürekli gezdi. cenevre’ye geçti, ardından güney fransa, paris ve londra’da devam etti yaşamına. 1582 yılında sorbonne üniversitesi’nde bir kürsü elde etti. londra’da yapıtlarının bir bölümünü bastırdı. londra’dan kısa bir süreliğine yine paris’e geçen bruno, bu defa da almanya’ya gitti ve eserlerini yayımlatma çabalarını sürdürdü. daha sonra zurich’e geçen bruno, bir italyan aristokrat tarafından venedik’e davet edilince bu daveti kabul etti. burada galileo galilei ile tanıştı. mocenigo adlı bir aristokratla tartışınca, onun tarafından engizisyon’a teslim edildi. ona, düşüncelerinden vazgeçmesi ve sonsuz evren görüşünün din sapkınlığı olduğunu kabul etmesi durumunda kilise tarafından affedileceği söylendi. ama o, gördüğü bütün işkencelere karşın, görüşlerinden taviz vermedi ve ölüme mahkum edildi.
bruno, "dünya dönüyor"u da içeren bir çok görüşünden engizisyon işkencelerine rağmen dönmedi. bruno’nun burnunun, kulaklarının, parmaklarının işkencelerde kesildiği bilinir; buna rağmen bruno vazgeçmemiş ve direnmiştir. galileo gibi pes etmemiştir.
ölüm kararını bruno’ya bildiren yargıç, ondan şu cevabı almıştır: "ölümümü bildirirken siz benden daha çok korkuyorsunuz". kilisenin bu kararı, 1600 yılının şubat ayında, roma’da campo dei fiori meydanında bruno’nun diri diri yakılması ile yerine getirildi.
bruno evrenin sonsuzluğu yanında evrenin birliği ilkesini de benimser. buna göre ortaçağ felsefesi’nde temel alınan gök ile yer ayrılığını rededer. bruno; tanrı’nın ve evrenin birbirinden farklı iki töz olmadığı, ama aynı gerçekliğin iki sonsuz görünümü olduğunu kabul eder. ona göre her şey tanrısal kuvvetin görünüşüdür:
"ne gördüğüm hakikati gizlemekten hoşlanırım, ne de bunu aşıkça ifade etmekten korkarım. aydınlık ve karanlık arasındaki, bilim ve cehalet arasındaki savaşa her yerde katıldım. bundan dolayı her yerde zorlukla karşılaştım ve cehaletin babaları olan resmi akademisyenlerin yanı sıra kalın kafalı çoğunluğun öfkesinde hedef olarak yaşadım."
düşüncelerinin açıklanmasının kendisi için çok tehlikeli olduğunu bildiği halde, yukarıdaki cümlesinden de anlaşılacağı gibi, yazı ve konuşmalarında düşüncelerini hep böyle açıkça ifade etmiştir.
bruno tarihin unutulmaz devrimcilerden biri sayılır.
(bkz: giordano bruno)
istediği kadar "eppur si muove" demiş olsun asla bir bruno olamamış şahıstır.
"...stalin de yok, bu sefer bu iş tamam."
"merkel kimmiş?"
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?