confessions

sepulturk

- Yazar -

  1. toplam entry 8064
  2. takipçi 1
  3. puan 100471

sinan güler

sepulturk
muratcan güler’in kardeşi. atletik yetenekleri abisininkini bile geçer ve abisinden daha iyi bir şutordür. abisinden şimdilik tek eksiği tecrübedir. önümüzdeki sezonlarda adından çokça bahsedilecektir. ayrıca bu sezon bence beşiktaşın en isabetli transferlerinden birisidir.

alt alta cümle yazıp şair olmak

sepulturk
genellikle liseli kızlarımızda görülen triptir bu. günlüğüne yazdığı bir sike benzemeyen cümleleri alt alta yazarlar, sonra yine aynı zeka seviyesine sahip sınıf arkadaşlarına okuturlar. malum sınıf arkadaşları da içlerinde bulunan depresif kişilikten ötürü içinde "ayrılık, yalnızlık, hüzün" geçen her şeyi muhteşem sandıklarından bu şair olma hevesiyle yanıp tutuşan arkadaşa verirler gazı.

gazı alan arkadaş kendisine şair damgasını saniyesinde yapıştırır. akabinde bazı dergilere şiir sandığı günlük yazılarını gönderir. tabi dergilerde çıkmaz. hevesi kırılır mı, asla! tv programlarına faks çeker hemen. oralarda da okunmaz. fakat nasıl nal gibi bir ego varsa hatayı kendisinde değil yazılarını yayınlamayan yayın kuruluşlarına maleder. en sonunda da kendisine internette interaktif ortamlar bulur ve format dahilinde giydirir bu yazılarını şiir kıyafetleriyle. format dahilinde oldukları doğrudur ama ben ne desem laf değil.

(bkz: bilgiçlerin şiirleri)

adidas süperstar

sepulturk
adidas’ın muhteşem ayakkabı modelidir. yetmişli yıllarda adidas’ın converse ile girdiği rekabette çıkardığı üründür ve günümüze kadar ulamıştır. en son resmi olarak giyen ünlü basketbolcu antoine walkerdı. her ne kadar ünlü olmasam da bir basketbolcu olarak benim de 1 yıl kullandığım ayakkabıydı. ne air jordanlar, ne kb8ler giymiş biri olarak diyebilirim ki aralarındaki en rahat ayakkabıdır.

yeni modelleri artık tamamen modaya ayak uydurmuştur bu modellerin ve bir sike benzememektedir. bundan yaklaşık 10 sene önce aldığım model ise tip olarak tam bir su aygırına benzemektedir fakat muhteşem rahattır. iki parmakla topuk ve burun kısımları bir araya getirilebilinirdi.

26 aralık 2007 kuzey ırak operasyonu

sepulturk
ayrı bir başlık açmak gerekir miydi bilmiyorum ama işte başlıktan belli olan olaydır. daha çok duyacağız böyle haberleri. vur-kaç taktiğiyle ilerlemekte ordu. ne kadar etkili bir taktiktir bu vur-kaç taktiği az çok herkes fikir yürütebilir. kuzey ırak’a girip orada aylarca kalınması gerekirken bu operasyonlar biraz garip kalmaktadır.

http://tsk.mil.tr/10_arsiv/10_1_basin_yayin_faaliyetleri/10_1_basin_aciklamalari/2007/ba_42.html

delik çorapla misafirlige gitmek

sepulturk
delik kısımın ayak parmakları altına sıkıştırılmasıyla örselenecek durumdur. fakat bu delik tam ayağın üst kısmındaysa çorap sıkıştırılırken iyice aşağıya çekilir ve soket çorap kıvamına gelir. bu da eğer ciddi bir konu konuşuluyorsa insanların sizi ciddiye almamalarına yol açar. dikkat edilmesi gerektirir.

polis kimseyi dövmez

sepulturk
sebepsiz yere kendisi dayak yemeyen, arkadaşları tüm gece nezarette yatmayan, büyüklerinden işkence hatıralarını duymayan görmeyen, ülkücü gençlik tarafından sıkıştırıldığında bir de polisten dayak yemeyen insanların komik bulduğu deyimdir. kaldı ki hiç kimsenin hiçbir sebeple hiç kimseye kaba kuvvet uygulamasının bir açıklaması olamaz. düşük maaşmış, gece nöbetleriymiş, kılmış, tüymüş. o zaman bu ülkede herkesin birbirini dövmesi gerekir. bu ülkenin %60’ı açlık sınırının altında bir ücretle çalışıyor. olayları basite indirgemek ne kadar kolay geliyor insanlara. bu hikayede dayak yiyen bir insandır. polis postalının ne kadar can yaktığını da bilmeyenlere itinayla tattırılır haberiniz olsun.

polis kimseyi dövmez

sepulturk
ulan bir hafta tatil yaptım, dedim ki millet biraz uslu durur bu arada, azmazlar, saçmalamazlar ama ohooooo, celalettin cerrah emmi patlatmış bombayı. kendisi direk olarka böyle bir söz söylemiş maraton programında. sebep ise polislerin lig tv kameramanlarını dövmesi üzerinde şansal ve erman’ın bayramlık ağızlarını açmasıdır.

şimdi polis kimseyi dövmez lafı üzerine herhangi bir yorum yapma ihtiyacı bile hissetmiyorum. youtube’da bile ufacık bir aramayla gerekli dökümanları bulabilirsiniz. benim burada takıldığım daha düne kadar polisler için methiyeler düzen, üzerlerinde bir ton kısıtlama olduğunu idia eden, polislerin istedikleri zaman dayak atabilmesi gerektiğini savunan erman toroğlu’nun kendi canı yanınca nasıl da aslan kesildiğidir.
48 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol