kaç adet kaza namazı kılmanız gerektiğini gösteren sitedir.
http://www.kazanamazi.org
belin herhangi bir nesne tarafından kapatılıp, görülememesi durumudur. öyledir.
provokator ile hiçbir alakası olmayan kişidir. ne iş yaptığı henüz bilinmemektedir.
7 ve 8 mart 2008de dubaide gerçekleşecek festival. katılacak gruplar ise şöyledir:
7 mart 2008
korn
machine head
nervecell
slapshock
as i lay dying
8 mart 2008
velvet revolver
marky ramone
spoonfeedas
slapshock
juliana down
muse
7 mart 2008
korn
machine head
nervecell
slapshock
as i lay dying
8 mart 2008
velvet revolver
marky ramone
spoonfeedas
slapshock
juliana down
muse
adından da anlaşıalacağı gibi dubaide her sene düzenlenen rock festivali. genel olarak gelen gruplar ise cidden muhteşemdir bir festival açısından. fakat ülkede içki içmek normal şartlar altında yasak olduğundan bu festivaller içkisiz nasıl oluyor çözmek zor tabi.
(bkz: rock n zemzem)
(bkz: rock n zemzem)
ülke mantığı değil bir işletme mantığıyla yönetilen ülkedir. ayrıca gidenler acaiptir ama çok memnun dönerler bu ülkeden.
mehter marşlarından bir tanesidir.
istanbulun belki de en faal inşaat firması. şehirin dört bir yanında sitelerini ve iş merkezlerini görebilirsiniz. en azından bir eksper olarak söylemem gerekir ki elime gelen her talebin 1/3ünde bir eksioglu ibaresi geçmekte.
süper eşantiyonlar gönderir. böyle renkli renkli post itler, süper ajandalar filan. başka da bir hayrı olmaz zaten vatana millete. özellikle gayrimenkul değerleme uzmanı olan çalışanlarına hayatı zından eder.
edit: sanırım halkbank beni duydu ve yeni bir talep gönderdi. gönderdikleri faks mübalasız, hiç abartmıyorum 3 metre.
edit: sanırım halkbank beni duydu ve yeni bir talep gönderdi. gönderdikleri faks mübalasız, hiç abartmıyorum 3 metre.
saat 11:30 evden çıktım. arkadaşımla buluşacağım, eski günleri yad edeceğiz. saat 12:30da kadıköydeyim, saat 13:30da arkadaşımla buluşmam gerekirken arkadaşımı arayıp "şöyleyken böyle" diyip bir bahane yaratıyorum ve ekiyorum onu. çünkü aklım takımımda. hafta içi leverkusenden 5 gol yemişler, moralleri bozuktur, onları desteklemem lazım diyorum. zaten ayaklarımın beni otobüsten iner inmez götürdüğü biletix bayisinde alıyorum soluğu.
dışarılarda sürttükten sonra saat 17:30da alıyorum yeni açıktaki yerimi. stadın boş olacağını düşünürken neredeyse yer bulamayacığımın farkına varıyorum. herkes gelmiş takımına sahip çıkmış. bütün kalbiyle takımını destekliyor. bütün oyuncular önce topluca tribünlere çağrılıyor, akabinde tek tek çağrılıp alkışlanıyor. "olur böyle şeyler takmayın kafanızı, biz hep arkanızdayız sizin. aynı 14 sene şampiyon olamadığınız zamanlardaki gibi" mesajı sesler kısılana kadar tezahurat yapılarak veriliyor.
hakem ve tayyipin takımı da sahaya geldikten sonra maç başlıyor. seyirciler it gibi bağırırken tirbünlerde sahada ruhsuz bir takım. herkes şok içinde. hayatında sol bek oynamamış olan ahmad barussonun yaptığı hataları izliyoruz. yine hayatında hiç ön libero oynamamış emre güngör ne yapacağını bilmez halde dolaşıyor. allahtan kallinin aklı otuzuncu dakikada başına geliyor da bu iki oyuncunun yerlerini değiştirip biraz çeki düzen veriyor.
galatasarayda bir ayhan akman gerçeği vardı. takımı toplar, savunmaya yardım ederdi, atak başlatırdı. o görevi orkuna vermiş artık anladık. bir kere ileriye pas atmaz mı bir adam ya. ha denedi, onlar da direk rakibe. sol kanatta da sanırım alt yapıdan çıkarılan yeni bir çocuk vardı. daha çok genç belli. topla ne yapacağını bilmiyordu ama olacak gibi bu çocuk. üstelik galatasaray büyük bir iş yapmış ve yurt dışından getirmiş bu çocuğu türkiyeye. sanırım carrusca adı. ileride adını duyabiliriz sıkça.
bütün tirbündekiler lincolne inanılmaz sert çıktılar. bilmiyorum televizyondan ne kadar görüldü ama tabiri caizse lincoln sahada resmen dayak yedi ve hakem abimiz sağolsun yetmiş küsürüncü dakikada utana sıkıla bir kart çıkardı kasımpaşasporlu bir topçuya. kısacası lincolnu de bir şekilde oyundan düşürmeyi becerdiler. alexin fenerbahcede ilk günlerindeki acizliğini gördüm ve kahroldum. forvet hattında ise orta saha bu kadar boktan oynayınca ümit karan ve shabani nonda hiçbir şey yapamadılar. gariplerime top gelmedi ki adam gibi.
sırada orkun uçar var. bu adamın artık bu takımda işi yoktur. sen 5 gol yiyorsun, taraftar geliyor seni destekliyor, frikikten saçma sapan bir gol yiyorsun. e müsade et bu taraftara. o soğukta gelip seni desteklemişiz ne olursa olsun, biraz da kızalım. ama orkun uşak efendi ne yapıyor. seyirciye el kol hareketleri, bir artislikler. seyirci zaten sezon başından beri sana güvenmiyordu orkun, her maçta tedirgindi sen kalede olunca. ama sen bu krediyi bu maçtan sonra seyirciye el kol hareketleri yaparak çok feci harcadın.
hakeme ise bir şey demek istemiyorum. olmayan bir faule faul dedi. o faulun sağladığı frikikten gelen golle tayyipin takımı maçı kazandı. biz ise evlerimize seslerimiz kısık, boynumuz bükük döndük. 20bin kişinin bir ağızdan yaptığı, iç ısıtan tezahuratları hatırlayarak;
(bkz: i love you hagi)
ve
"taçsız kral metin oktay
tek aşkıydı galatasaray
senin gibi cimbomluyu
unutur mu bu taraftar"
dışarılarda sürttükten sonra saat 17:30da alıyorum yeni açıktaki yerimi. stadın boş olacağını düşünürken neredeyse yer bulamayacığımın farkına varıyorum. herkes gelmiş takımına sahip çıkmış. bütün kalbiyle takımını destekliyor. bütün oyuncular önce topluca tribünlere çağrılıyor, akabinde tek tek çağrılıp alkışlanıyor. "olur böyle şeyler takmayın kafanızı, biz hep arkanızdayız sizin. aynı 14 sene şampiyon olamadığınız zamanlardaki gibi" mesajı sesler kısılana kadar tezahurat yapılarak veriliyor.
hakem ve tayyipin takımı da sahaya geldikten sonra maç başlıyor. seyirciler it gibi bağırırken tirbünlerde sahada ruhsuz bir takım. herkes şok içinde. hayatında sol bek oynamamış olan ahmad barussonun yaptığı hataları izliyoruz. yine hayatında hiç ön libero oynamamış emre güngör ne yapacağını bilmez halde dolaşıyor. allahtan kallinin aklı otuzuncu dakikada başına geliyor da bu iki oyuncunun yerlerini değiştirip biraz çeki düzen veriyor.
galatasarayda bir ayhan akman gerçeği vardı. takımı toplar, savunmaya yardım ederdi, atak başlatırdı. o görevi orkuna vermiş artık anladık. bir kere ileriye pas atmaz mı bir adam ya. ha denedi, onlar da direk rakibe. sol kanatta da sanırım alt yapıdan çıkarılan yeni bir çocuk vardı. daha çok genç belli. topla ne yapacağını bilmiyordu ama olacak gibi bu çocuk. üstelik galatasaray büyük bir iş yapmış ve yurt dışından getirmiş bu çocuğu türkiyeye. sanırım carrusca adı. ileride adını duyabiliriz sıkça.
bütün tirbündekiler lincolne inanılmaz sert çıktılar. bilmiyorum televizyondan ne kadar görüldü ama tabiri caizse lincoln sahada resmen dayak yedi ve hakem abimiz sağolsun yetmiş küsürüncü dakikada utana sıkıla bir kart çıkardı kasımpaşasporlu bir topçuya. kısacası lincolnu de bir şekilde oyundan düşürmeyi becerdiler. alexin fenerbahcede ilk günlerindeki acizliğini gördüm ve kahroldum. forvet hattında ise orta saha bu kadar boktan oynayınca ümit karan ve shabani nonda hiçbir şey yapamadılar. gariplerime top gelmedi ki adam gibi.
sırada orkun uçar var. bu adamın artık bu takımda işi yoktur. sen 5 gol yiyorsun, taraftar geliyor seni destekliyor, frikikten saçma sapan bir gol yiyorsun. e müsade et bu taraftara. o soğukta gelip seni desteklemişiz ne olursa olsun, biraz da kızalım. ama orkun uşak efendi ne yapıyor. seyirciye el kol hareketleri, bir artislikler. seyirci zaten sezon başından beri sana güvenmiyordu orkun, her maçta tedirgindi sen kalede olunca. ama sen bu krediyi bu maçtan sonra seyirciye el kol hareketleri yaparak çok feci harcadın.
hakeme ise bir şey demek istemiyorum. olmayan bir faule faul dedi. o faulun sağladığı frikikten gelen golle tayyipin takımı maçı kazandı. biz ise evlerimize seslerimiz kısık, boynumuz bükük döndük. 20bin kişinin bir ağızdan yaptığı, iç ısıtan tezahuratları hatırlayarak;
(bkz: i love you hagi)
ve
"taçsız kral metin oktay
tek aşkıydı galatasaray
senin gibi cimbomluyu
unutur mu bu taraftar"
(bkz: spoiler)
2004te hayatını kaybetmiş polonyalı komple sanatçıdır. şariliği, söz yazarlığı, yazarlığı vardı ve gitar konusunda da usta bir abimizdi. toprağı bol ola bu abimizin.
iki sene önce metallica ile yollarını ayıran, daha doğrusu metallicanın götüne tekmeyi koyduğu adamdır. ne de iyi etmiştir.
sırf online oynamak için eşek yüküyle para verip aldığınız oyunu yüksek ping değerleri yüzünden oynayamadığınız zaman ağzınıza gelen cümlelerden en sevgi pıtırcığı olanıdır.
cnbc e’den kat kat daha fazla izlenebilitesi olan kanaldı kesinlikle. dizi manyağı yapmazdı insanları. müthiş kaliteli filmler ve süper konserler verirdi.
(bkz: o eski halinden eser yok şimdi)
(bkz: o eski halinden eser yok şimdi)
kadıköy’de 37 resmi maçın ardından fenerbahce’nin yenilgiyle tanıştığı maç olmuştur. aslında başlığı 23 subat 2008 fenerbahce "sinan kaloğlu" maçı şeklinde açmak isterdi şu deli gönül mamafih format formattır. maçın iki golünü de sinan attı ve fenerbahce defansını darma duman etti.
fenerbahce için kıstas sayılacak bir maç değildir bu zira ideal 11lerinden 9 kişi yoktu kadroda ve anlaşılan bir şey daha var ki fenerbahce’nin gençleri henüz olmamış.
ya ayrıca bu sinan kaloğlu denen adam sanırım fenerbahce maçlarına cialis yiyip çıkıyor. evet içmiyor yiyor.
edit: ha bir de zicoyu bu maça kadar takdir ederdim ama bu maçta kadroda çok büyük hataları oldu. tecrübesiz gençlerin yanına tecrübeli 2-3 oyuncu serpiştirmek gerekirdi.
fenerbahce için kıstas sayılacak bir maç değildir bu zira ideal 11lerinden 9 kişi yoktu kadroda ve anlaşılan bir şey daha var ki fenerbahce’nin gençleri henüz olmamış.
ya ayrıca bu sinan kaloğlu denen adam sanırım fenerbahce maçlarına cialis yiyip çıkıyor. evet içmiyor yiyor.
edit: ha bir de zicoyu bu maça kadar takdir ederdim ama bu maçta kadroda çok büyük hataları oldu. tecrübesiz gençlerin yanına tecrübeli 2-3 oyuncu serpiştirmek gerekirdi.
tuncay’ın omuzuyla attığı muhteşem gol elle oynadığı gerekçesiyle sayılmamıştır. yazık olmuştur. cidden süper vurdu omuzuyla.
edit: gözlerime attırayım. koluyla atmış işte ibiş. tuncaydan da başka bir şey beklenmez zaten.
edit: gözlerime attırayım. koluyla atmış işte ibiş. tuncaydan da başka bir şey beklenmez zaten.
inanılmaz bir şekilde devam eden maç. 9. dakikada tuncay sanlı ile boro öne geçti. bu arada benim yemek geldi onu almaya kapıya gittim bir döndüm fernando torres iki kere malı masaya vurmuş.
mühendislik olark dmcnin ürettiği en kötü arabalardan birisidir. fakat malum back to the future filmi ile karizması tavan yapmıştır. e zaten dmcnin bu modelinden başka da bilinen öyle aman aman bir modeli yoktur.
(bkz: time of your life)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?