confessions

schneemann

- Yazar -

  1. toplam entry 163
  2. takipçi 1
  3. puan 47465

dünyanın yedi harikası

schneemann
yeni yedi harika seçimi büyük bir kampanya ile internet üzerinden yapılmaktadır, hatta sonuçlar 07.07.07 tarihinde lizbon’da duyurulacaktır. türkiye’den ayasofya ya da hadgi sophia oylamada yer almaktadır. fakat ayasofya’nın an itibariyle pek şansı kalmamıştır, zira 21 adaydan son 7 içindedir istatistiklere göre.

oylamaya katılmak için:

http://www.new7wonders.com

adresinden "vote online" seçeneğini kullanabilirsiniz. kişisel olarak ben, "turkey national champion" sıfatını aldığımdan türkiye’den bu oylamanın katılımını arttırmaya çalışmakla yükümlüyüm. oy kullanırken national champion code kısmına " 7772133" numarasını girerseniz bana lizbon’da canlı canlı sonucun açıklanmasını izleme şansını verebilirsiniz.

tsk, öptüm, bays.

(bkz: teraziye tık emeğe saygı)

15 nisan 2007 fenerbahçe vestel manisaspor maçı

schneemann
ağlayarak skora etki etmenin mümkün olmadığının kavranması gerektiği maç olmuştur, ister giray bulak 10 kişi defans yapar, isterse tüm takım defans yapar, bu ne feneri ne ahmeti ne de uzaylı zekiye’yi ilgilendirir. ağlamak yok, skoru değiştirmeye yönelik takım kurgusu ve taktiksel donanım vardır, o da yoksa nah şampiyon olursunuzdur.

dolores o riordan

schneemann
artık yaşlandı,pardon yaşlanmadı. sadece çoluk çocuğa karıştı. o büyüleyici sesiyle artık çocuklarına ninni söyleyecektir. sanırım dünyanın en şanslı çocukları da onlardır, zira dolores’in sesiyle uykuya dalan çocuk dünyanın en huzurlu uykusunu çeker sanırım.
işte tam bunları düşünürken, bir solo albümle bizim de tekrar şanslı, minik, uykuya dalmak için onun sesini duymayı bekleyen çocuklara dönüşmemizi sağlamıştır. human spirit dinleyerek uyuyabilirsiniz mesela.

yokluk görmemiş rafine zevkli yurdum gençi

schneemann
yokluk görmemiş kişidir. ankara’nın doğusuna geçmemiş kişidir. damda yatmanın zevkine erişememiş kişidir. yine aynı damdan küreklerle kar’ı temizleme zevkine de erişemeyecek kişidir. cheesecake’lerin,tiramisuların arasında kaybolup, bayat ekmekle yapılan tatlının keyfine varamamış kişidir. ilk kazandığı parayla eve sıcak ekmek götürme gibi dünyanın en kutsal duygusundan bihaber kişidir. 3 kat çorap giyerek dünya’nın en verimli futbol ayakkabısını yine n kat kağıtın buruşturulmasıyla oluşan aerodinamik topla oynamamış kişidir. bir evde kaynakların verimli ve ekonomik kullanılmasının kullanmadığı ışıkları ve muslukları kapatarak sağlandığını zanneden insandır. oysa 10 ev aynı tuvaleti kullanan insanlar vardır bir yerlerde. sürekli ithal ürünleri, yemekleri, giysileri, elektronik aletleri kullanıp kendi öz halkının yaptığı güzelliklerden yoksun kalan insandır. yürümenin, bisiklete binmenin, hatta eşeğe binmenin tadını bilmeyen, her yere özel aracıyla giden insandır. oysa her gün kilometrelerce karla kaplı yolu incecik yamalı ayakkabılarıyla okumak için yürüyen çocuklar vardır. yüksek kalorili amerikan fast food’larından kazandığı kalorileri yakmak için değil; başka yol olmadığı için, okula gidip büyük adam olması gerektiği için yürüyen çocuklar. yaşıtları kardeşleri okusun diye iki işte birden çalışırken kendisi her ayın 10’unda banka hesabına yatan paralarla kolunu bile kaldırmadan geçinebilmektedir ve aynı yaşıtları 10 hane bir evde otururken, kendisi en nezih semtte koca evde tek başına paşalar gibi yaşamaktadır. onun babası okuyup güzel meslek sahibi olabilmiştir ama diğerinin babası okuma yazma bile bilmemektedir ve bu kendi suçu değildir, çünkü tam okula başlayacağı sene köyü yakılmıştır bir türlü anlayamadığı nedenlerden dolayı. mecburen göç edip büyük şehirde ölmemek için küçük yaşta selpak satmaya başlamıştır. aşk, sevgili, kız/erkek arkadaş konularında master yapmış kişidir. ama hiç birinin gerçek anlamını ömrü boyunca anlayamayacak kişidir. çünkü o kadar basittir ki, her bakımdan. aşık olmuştur belki kendince, ama aşk olmamıştır hiç, olamayacaktır da. çünkü birileri sevdaları uğruna canlarını verirken kendisi zora gelince ayrılma yolunu seçmiş, ne de olsa başkasını bulacağından emin şekilde yapmıştır bunu. ayrılmak kavramını o kadar basite indirgemiştir ki, ayrılmanın ölmekle eş anlamlı sayıldığı yerler olduğunu bilmiyordur bile. son olarak babası bunları kendisine anlatarak "biz bu hallerdeydik, o günlerden bugünlere geldik işte, size bunları yaşatmamak için çok çalıştım evladım, umarım kıymetini bilirsin" diyince, "aman baba eskidendi o napalım, artık böyleyiz işte" diyerek cevap vermiş kişidir.

ha ayrıca belki bu kişi son doğum günü pastası frambuazlı cheesecake olan kişidir, her allahın günü fast-food’ların dibine vuruyordur, ama en azından neyin ne olduğunu az çok öğrenmiştir. iyi ki her şey bir süre sonra var hale gelmiştir, doğuştan var değildir.

eklektisizm

schneemann
angeline jolie’nin dudaklarını alalım, mena suvari’nin gözlerini, britney’nin burnunu, sonraaaa liv tyler’in çekiciliğini, uma thurman’ın bakışlarını, üstüne biraz da kirsten dunst yanakları son olarak da tek eksiğimiz giselle bündchen fiziği. işte sana eklektisizm.

the city magazin

schneemann
mersin’in ilk ve tek magazin dergisi. 9. sayısıyla okurlarına merhaba diyecektir bu ay. benim de eylülden beri takipçisi olduğum, genel yayın yönetmenine ocak ayından itibaren de patron şeklinde hitap etmem gerekirken, özden abi diye seslendiğim dergidir. yolu açık olsundur, hak ettiği yere en kısa sürede gelecektir, son 2 aydır daha aktüel bir dergi olma yolunda emeklemektedir. bulursanız okuyun, bulamazsanız şimdilik bunlarla idare edin:
http://img201.imageshack.us/img201/7396/lunaparkhi0.jpg
http://img201.imageshack.us/img201/8353/lunapark21xy8.jpg
http://img180.imageshack.us/img180/2261/lunaparkkgq7.jpg

bacardi breezer

schneemann
kıbrıs’tayken alkole doymamı sağlayan onyüzbinmilyon içecekten biri. türkiye’de bulunmaz pek, bacardi’nin ürünüdür. miller şişesiyle birebir aynı boyuttadır sanırım. alkol oranı da yüzde yedi civarıdır diye biliyorum. karpuzlusu ve limonlusunu deneme fırsatım oldu. süper, enfes, muhteşem, şahane, tadına doyum olmaz bir içecektir. kıbrısta 2 milyon civarı bir fiyata her bakkaldan temin edilebiliyordu, taş çatlasa 3 milyondu yanlış hatırlamıyorsam. ana maddesi rom’dur tabi ki tahmin edileceği üzere. hadi içtim bir sürü ama bir tane bile yavru vatandan getirmek aklıma gelmedi, olabilir anlıyorum ama insan bari o güzelim şişesini boş olsa bile bavulun bir köşesine sıkıştırmaz mı? kafama sıçıyim.

lan bi de unutmuşum söylemeyi, ben kıbrıs tayken o kadar da adam yerine koymazdım bu breezer’ı, eve döndüm baktım ki millet manyağı olmuş, pek bir kıymetliymiş de haberim yokmuş.

mojito

schneemann
dünyanın en güzel kokteyli olabilir mesela. nane’nin en alkolik hali. iki tanesi bir büyük rakı eder kafa bakımından. aynı zamanda ekonomik değer olarak da aşağı yukarı aynı kıvamdadırlar aslında. bizim memlekette yapabilene rastlamadım pek. zaten aval aval suratıma bakacak garson diye de sorma gereği duymadım. bi denemek lazım ama.
asıl olayı rom, şeker kamışından mamul esmer şeker, lime, soda water ve kırılmış buz parçacıklarıdır.
5 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol