californianin havasini teneffüs edip, suyunu içen neredeyse her grup gibi enfes şarkılar yapabilen bir gruptur. here comes the rain again coverı tekrar tekrar dinlenilesidir.
(bkz: olur öyle)
öterek geleceğim zirve olacak.
edit: bu ne lan? ne içmişim ben öyle. ama geliyorum kesin.
edit: bu ne lan? ne içmişim ben öyle. ama geliyorum kesin.
elfen lied anime serisinde ana karakterlerden biri. üreme yeteneğine sahip, vektörleri sayesinde kendi genlerini taşıyan çocukların doğmasını sağlayabilen tek diclonius, bir nevi diclonius larin kraliçe arısı.
ayrıca yaptığım araştırma sonucunda lucynin rastgele seçilmiş bir isim olmadığını, bilinen en eski dişi fosilin, insanlığın anası denilen fosilin adının da lucy olduğunu öğrendim. bu da akıllıca düşünülmüş bir detay.
ayrıca yaptığım araştırma sonucunda lucynin rastgele seçilmiş bir isim olmadığını, bilinen en eski dişi fosilin, insanlığın anası denilen fosilin adının da lucy olduğunu öğrendim. bu da akıllıca düşünülmüş bir detay.
elfen lied anime serisinde vektörlerden enfeksiyon kapmış insan ebeveynler sayesinde dünyaya gelen ve üreyemeyen dicloniuslardır. örnek vermek gerekirse direktör kurama’nın kızı mariko silpelit’tir.
ayrıca ebeveynlerinden biri elf diğeri insan olan melez yavrucaklara da silpelit denmektedir.
almanca kökenli bir kelimedir.
ayrıca ebeveynlerinden biri elf diğeri insan olan melez yavrucaklara da silpelit denmektedir.
almanca kökenli bir kelimedir.
elfen lied anime serisinde adı geçen insanlığın bir sonraki evrimi olduğu düşünülen, insanları öldürmek için yanıp tutuşan, doğuştan vektör denilen ve sırtlarında bulunan 4 adet kola sahip olan, kafalarında küçük boynuzcukları olan yaratıklardır.
öncelikle şunu belirtmeliyim ki az sonra yazıcaklarım feci derecede spoiler içermektedir ama nerelerde içerir nerelerde içermez belli olmadığından dolayı ben ilk baştan uyarımı yapayım.
bu animeyi aslında o kadar da bu işin içinde olmayan, anime diyince aklına sadece pokemon gelen biri olarak eleştirmem ne kadar doğru olur bilmiyorum ama hakkında bir şeyler yazmadan edemeyeceğim de açık.
13 bölümlük seriyi art arda izlemek kesinlikle benim metabolizmam üzerinde aşırı bir duygusal yüklenmeye sebep oldu, ara ara bazı bölümlerde ağladığım da oldu lakin son bölümde direktör kurama sonradan kızı olduğunu öğrendiğimiz küçücük kızcağız görünümünde ve manyak bir katil ruhuna sahip kızı mariko ile ölüme yolculuğa çıkarken bu ağlamalar pönkürtü ve hüngürtü denilen reaksiyonlarla süslendi. ayrıca 12. bölümde kouta nın geçmişi yani küçük kız kardeşi kanae nin koutadan kendisini affetmesini isterken lucy tarafından parçalanışı, babasının kafasının kopartılışı kesinlikle izleyenleri koutanın yerine kendilerini koymalarını sağlayıp acıyı kat kat artırıyor. bunun kasıtlı bir hareket olduğunu düşünmekteyim. ayrıca filmde bir çok sahnede çıplaklık var lakin bu çıplaklığın çoğunluğu saflık ve çocuksu duygular çağrıştırıyor. tabii mayunun üvey babasının onu taciz etmesi dışındaki sahnelerden bahsediyorum.
aynı zamanda seride aşırı derecede yüksek miktarda kan, organ, uçan kol ve bacaklar görülebiliyor. özellikle ilk bölümde ilk 5-10 dk içinde lucy dediğimiz diclonius türü üyesi baş karakter tabiri caizse çatır çatır adam kesiyor, doğruyor, biçiyor, yeri gelince kalemi bir ok gibi fırlatıp kafayı deliyor. serinin tümünde bu uçan kollar, bacaklar sıklıkla görülebiliyor, zamanla alışıyor insan.
ayrıca değinmek istediğim bir konu ise animenin müzikleri, özellikle girişindeki lilium ve lilium un music box versiyonunun konuyla alakası, şarkının vuruculuğunun nokta atışı yapmasına sebebiyet veriyor. serinin tümünde en beğendiğim noktalardan biri de bu şarkının çok doğru noktalarda, iyi ayarlanmış dozlarda duyulması ve yaşanan hisleri kat kat arttırması idi.
sonuç olarak anime bilgisi pokemon dan ibaret olan ve zevkli bir kaç saat geçirmek isteyen biri için bu seri inanılmaz derecede güzel, duygusal ve etkileyici ama mantık hatası aramak, kılıf uydurmak isteyen biri için de bir o kadar sinir edici bir anime serisi.
bu animeyi aslında o kadar da bu işin içinde olmayan, anime diyince aklına sadece pokemon gelen biri olarak eleştirmem ne kadar doğru olur bilmiyorum ama hakkında bir şeyler yazmadan edemeyeceğim de açık.
13 bölümlük seriyi art arda izlemek kesinlikle benim metabolizmam üzerinde aşırı bir duygusal yüklenmeye sebep oldu, ara ara bazı bölümlerde ağladığım da oldu lakin son bölümde direktör kurama sonradan kızı olduğunu öğrendiğimiz küçücük kızcağız görünümünde ve manyak bir katil ruhuna sahip kızı mariko ile ölüme yolculuğa çıkarken bu ağlamalar pönkürtü ve hüngürtü denilen reaksiyonlarla süslendi. ayrıca 12. bölümde kouta nın geçmişi yani küçük kız kardeşi kanae nin koutadan kendisini affetmesini isterken lucy tarafından parçalanışı, babasının kafasının kopartılışı kesinlikle izleyenleri koutanın yerine kendilerini koymalarını sağlayıp acıyı kat kat artırıyor. bunun kasıtlı bir hareket olduğunu düşünmekteyim. ayrıca filmde bir çok sahnede çıplaklık var lakin bu çıplaklığın çoğunluğu saflık ve çocuksu duygular çağrıştırıyor. tabii mayunun üvey babasının onu taciz etmesi dışındaki sahnelerden bahsediyorum.
aynı zamanda seride aşırı derecede yüksek miktarda kan, organ, uçan kol ve bacaklar görülebiliyor. özellikle ilk bölümde ilk 5-10 dk içinde lucy dediğimiz diclonius türü üyesi baş karakter tabiri caizse çatır çatır adam kesiyor, doğruyor, biçiyor, yeri gelince kalemi bir ok gibi fırlatıp kafayı deliyor. serinin tümünde bu uçan kollar, bacaklar sıklıkla görülebiliyor, zamanla alışıyor insan.
ayrıca değinmek istediğim bir konu ise animenin müzikleri, özellikle girişindeki lilium ve lilium un music box versiyonunun konuyla alakası, şarkının vuruculuğunun nokta atışı yapmasına sebebiyet veriyor. serinin tümünde en beğendiğim noktalardan biri de bu şarkının çok doğru noktalarda, iyi ayarlanmış dozlarda duyulması ve yaşanan hisleri kat kat arttırması idi.
sonuç olarak anime bilgisi pokemon dan ibaret olan ve zevkli bir kaç saat geçirmek isteyen biri için bu seri inanılmaz derecede güzel, duygusal ve etkileyici ama mantık hatası aramak, kılıf uydurmak isteyen biri için de bir o kadar sinir edici bir anime serisi.
bu geceki makina programını küfrederek seyreylememe sebep olmu$ insanimsidir.
ulan bir insan bütün konuşmalara "hahaha hihihi kikirikikirkikir" diye dalıp, aptal aptal alakasız sorular sorar mı yahu? hiç mi zeka kırıntısı yok sende be kadın?
programın sonunda da şarkı söylemesi bu mallıklar silsilesinin son halkası oldu. bir de gaza gelip tripler yapması da ekranlarda görmeyi istemeyeceğimiz görüntülere girdi, "insanlık nereye gidiyor böyle, vay anasını, sana insan diyenin amına koyayım afedersin" dedirtti.
ulan bir insan bütün konuşmalara "hahaha hihihi kikirikikirkikir" diye dalıp, aptal aptal alakasız sorular sorar mı yahu? hiç mi zeka kırıntısı yok sende be kadın?
programın sonunda da şarkı söylemesi bu mallıklar silsilesinin son halkası oldu. bir de gaza gelip tripler yapması da ekranlarda görmeyi istemeyeceğimiz görüntülere girdi, "insanlık nereye gidiyor böyle, vay anasını, sana insan diyenin amına koyayım afedersin" dedirtti.
(bkz: fin)
ibrahim tatlises jargonunda calan ki$i ve calmasi gerekli olan ki$idir.
senin pabucun dama $arkisindan bir kac cumle;
"hey dicey , cal evladim caaaaagggglll"
senin pabucun dama $arkisindan bir kac cumle;
"hey dicey , cal evladim caaaaagggglll"
(bkz: great depression)
(bkz: buyuk buhran)
(bkz: gloom)
(bkz: harlequin)
"hayat sensin, gercekleri de sana girsin" diyesi geldigi zaman insanin bunlarin onemi yoktur.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?