scalet

hetfield-mustaine-ulrich.
üçünü yan yana getirip eski günlerden bahsedin diye soracaksın. ne muhabbetler döner anlatamam.

en güzel şehri bakü, ve en güzel yeri şah dağı olan ülkedir. insanlarına türkiye'den geldiğinizi söylediğinizde inanın size çok yardımcı olurlar ve asıl misavirperverlik nedir bize öğretirler. lokantalarının hepsi gayet leziz ve temizdir. insanları harikadır. şah dağında yılın her ayında kayak yapılabilir.

(bkz: urinate quickly satan mixes)

unutur gibi olursun, yeniden çıkar karşına. sonra yeniden gider...
özlem bu dur maalesef:(

içlerinde alpaslan türkeş'inde bulundunuğu 14 tane darbeci subay. hepside sürülmüştür. genel de bir çoğuda mhp nin kurucu kadrosunda yer almıştırlar. primer özellikleri arasında turancıdırlar.

bende bir iki defa iş görüşmesine gittim. fakat aynı şeyleri baştan anlatmaktan yorulduğum için vazgeçtim. kendi ofisimi açtım. inanın iş görüşmesine çağırdığım kişilere hiç sert yaklaşamadım. çünkü kendimi onların yerine koydum. çok ama çok zor bir durum. yaşayacaklara sabırlar diliyorum.

bu bir psikolojik savaş. orada devletin güçlerinin farkındalığına vardırmak amacıyla yazılıyor. kimisine ters geliyor ama bu psikolojik savaşın kurallarından birisi. tarihten bu yana hep bunlar olmuştur. savaşların olduğu yerlere kitabeler ve yazılar ya da anıtlar yapılmıştır.

eğer işim yoksa ve kafam doluysa kemerburgaz'da ata binmeye ve kafamı dağıtmaya giderim. doğaya dönmek olarak görüyorum. ama en büyük idealim ağrı dağına tırmanmak. ama doğu tarafından tırmanmak. rehberler eşliğinde harika oluyormuş. bir kaç arkadaşım denemiş bana öve öve bitiremediler. doğaya dönmek gerek.

kendini yeniden akp hükümetine yaslamak ve rant sağlamak için şirin görünme çabalarıdır bu nihat doğan'ın yaptığı.

şehri bölen tuna nehri yüzünden budin ve peşte şehrinin birleşmesi sonucu oluşmuştur. gitmek isteyenlere tavsiyem kışın gidilmesi yönündedir. kışın inanılmaz harika bir görüntüsü vardır. hele buda kalesine çıkıp selfie çekmenizi tavsiye ederim. şehir pahalımı hayır. prag'a veya viyana'ya göre gayet ucuz bir şehir. ama maalesef her orta avrupa şehrinde olduğu gibi akşamları dikkat edilmesi gerekir. elinizde alkol şişesi ile sokakta dolaşmayın. polisin sorgusuz 48 saat gözaltında tutma süresi var. sigaraları hiç iyi değil. yemek içinse chain köprüsünün çıkışında sağ tarafta kalan italyan lokantası birinci tercihiniz olmalıdır.

kendisiyle dün akşam londra yolculuğu sırasında tanıştım. çok şeker ve hoşsohbet bir bayan. bir fimanın çekimlerine gidiyormuş. 2000 yılı dünya güzeliymiş. hindistan vatandaşı. ne yalan söyleyeyim inanmamıştım. bugün araştırdım cidden öyleymiş. ve bu sene dünyanın en seksi gözlerine sahip kadını seçilmiş.

yüzüne baka baka yalan söyleyebilen yüzsüz insanlardır.

genelde amerika'da bana sorulan soru. deve var mı? gülmeyin bak cidden ilk sordukları deve ve fes. arap ülkesi sanıyorlar bizi. sonra akşam yemeğe çağırdıkların da domuz etiyle alakalı şeyler soruyorlar.

kimse de bahsetmemiş. 46 yok olan dizisi ünlü breaking bad dizisinin türkiye versiyonudur. ama breaking bad kadar tutulacakmı derseniz, inşallah dizinin senrayosunu bozmazlar. o zaman cidden tutar.

üniversite zamanında ülkü ocakları başkanlığını yaptığı için kendisine reis denilmiştir. ülkücüler de reis kelimesi çok sık kullanılır. hatta şu an da bakanlık yapan bir çok kişinin de reis diye söylemleri olmuştur cenazesinde.

eylem potansiyeli «ya hep ya hiç» kuralına göre üretilen ve nöron ve akson boyunca genliğinde hiç azalma olmadan yayılan geniş (110 mv'a kadar), kısa (1/1 000 saniye) bir depolarizasyondur. 1950'li yıllarda, alan l. hodgkin, andrew f. huxley ve bernard katz mürekkep balığının kocaman aksonunda, sinir akışının yayılımı sırasında zar geçirgenliğinde sodyum (na+) ve potasyum (k+) iyonlarına karşı ani bir değişiklik olduğunu gösterdiler. dinlenme halinde, zar esas olarak potasyuma geçirgendir (buna potasyum iletkenliği denir) ve potasyum «sızma deliği» adı verilen kanallardan geçer. hodgkin ve katz varsayımı daha da ileri vardırarak sinir akışının iletkenliği değiştirdiğini ileri sürdüler, çünkü sinir akışı zardaki potansiyele duyarlı sodyum kanallarının ani olarak açılmasına neden oluyordu. voltaj farkı -55 mv eşiğine yükseldiğinde kanallar açılır ve sodyumun gradyan yönünde yoğun olarak girmesine izin verir. bu giriş eylem potansiyelinin temelini oluşturur; sodyum akımı daha fazla sodyum kanallarının açılmasını sağlar, böylece diğer sodyum iyonlarının geçişi kolaylaşır. depolarizasyon giderek genişler ve sonunda 0 mv'a yakın potansiyel değerlerine hassas olan potasyum kanallarını harekete geçirir: çıkan potasyum akışı giren sodyum akışını karşılar. zar potansiyeli başlangıçtaki değerine döner. na-k- att az pompaları «refrakter» demlen dönem boyunca başlangıçtaki gradyanları tekrar oluşturur. bu dönem boyunca hiçbir eylem potansiyeli oluşamaz.
trigger bölgesinden itibaren, eylem potansiyeli büyük bir hızla aksonun ucuna doğru ilerler. ama yine de, zardaki dirençten dolayı oluşan kayıplar nedeniyle, bu potansiyel izlediği yol boyunca aktif bir şekilde yeniden oluşmalıdır. gelişim süresince, akson boyunca bilginin iletilme hızını artırmak için canlı organizmalar tarafından iki strateji oluşturulmuştur. bazı türlerde lifin çapı aşırı bir şekilde artmıştır: mürekkep balığında bu 1 mm'i bulur ve çıplak gözle de görülür. bu evrimsel nitelik, büyük bir yer kaplaması nedeniyle, üstün yapılı omurgalıların beyninde gözlenen nöron sayısıyla bağdaşamaz.

süleyman demirel'den sonra gelen, abdullah gül'den önceki cumhurbaşkanımızdır. rahmetli bülent ecevit'le aralarında anayasa kitabı fırlatılması olayıyla ülkeyi ekonomik krize sokmuştur. kesinlikle ilkeleri olan ve o ilkeler doğrultusunda hareket eden bir hukuk adamıydı. maaşını çok diye azalttığı, yurt dışı gezilerini kendi cebinden karşıladığı çok görülmüştür. akp hükümeti ile oldukça mücadele etmiş fakat kısıtlı yetkilerinden dolayı baş edememiştir. çankaya köşkü harcamalarını kısıtlamıştır. velhasıl iyi bir adamdı ama tek yanlışı şu anayasa kitabı olayıydı.

psikiyatri profesörüdür. nietzche'yi ağlatmış yazardır (ironi yaptım yanlış anlaşılmasın). stanford üniversitesinde çalışmaktadır. stanford psikiyatri ve felsefe alanında ünlü bir iniversitedir.

(bkz: olması gereken)
asla hiç bir zaman ne yüksek lisanstan ne de doktoradan pişmanlık duymadım. işime yaradı mı? bir çok konuda yaradı. hala da yaramaya devam ediyor. yüksek lisans veya doktora yapan öğrencilere tavsiyem defterlerini iyi tutsunlar ve o defterleri asla atmasınlar. gün gelir oraya bakma ihtiyacı duyabilirsiniz.

suna bile eksi basılmış. hakikaten diyecek söz bulamıyorum. şu eksi basan arkadaş hayatında hiç bir arkadaşına ya da birisine kitap yada başka bir şey hediye etmiş midir acaba?