cesaret isteyen ve yine de, son eylem olması nedeniyle, nasıl intihar ettiğinin sonradan önemli olduğunu farkettiğim eylem. misal virginia woolf ceplerine taş koyarak kendini suya bırakırken, sanki güçlü bir rüzgarla sakuralar dökülmeye başlar. halbuki kendini bilmem kaçıncı kattan aşşağıya atıp, kafasını patlatan jerzy kosinskinin intiharı unutulmak içindir.
mide kanserine yakalanan watanabenin kalan altı aylık ömrünü nasıl geçiridiğini anlatan, akira kurosawanın 1952 yapımı mükemmel filmi. kurosawanın en hümanist filmi olduğu söylense de, içindeki iletişimsizlik, ideallerin hadım edilişi ve sistemin bireyi yavaşça sindirmesi temaları gözönüne alındığında bir tür cinayet ve şiddet senfonisidir.
akira kurosawa sırtını hem geleneklerine, inançlarına ve sembollerle dolu, japon ruhunun özü olan no tiyatrosu gibi sağlam bir duvara , hem de shakespeare gibi bir dehanın macbeth gibi trajik bir öyküsüne dayadığı mükemmel filmi.
japoncada, buyrun demektir.
animeler eğlenceli çizgi filmler olmanın ötesinde japonca gibi çok karmaşık bir dili öğretme konusunda yardımcıdırlar.
baka, sugoi, doozo, arigatoo, dame desu ve özellikle komplike bir kelime olarak nandemonai örnek olarak gösterilebilirler.
baka, sugoi, doozo, arigatoo, dame desu ve özellikle komplike bir kelime olarak nandemonai örnek olarak gösterilebilirler.
japoncada olmaz, yapamazsın ya da imkansız manasına gelir.
japoncada birşey yok demektir.
+ kuzum nen var.
- nandemonai neeeee!...
+ kuzum nen var.
- nandemonai neeeee!...
bir bankacının fantazi dünyasını dolduran, söylemek için can atılan, ama hep dudaklarda düğümlenen cümledir.
+aaaa, insan mı soyuyorsunuz, nedir bu? bu kadar masraf mı alınır?
- ama hanımefendi öyle demeyin, bakın kaç kişi çalışmaktayız şu şubede, hem nerden geliyor bu değirmenin suyu hıı?
+aaaa, insan mı soyuyorsunuz, nedir bu? bu kadar masraf mı alınır?
- ama hanımefendi öyle demeyin, bakın kaç kişi çalışmaktayız şu şubede, hem nerden geliyor bu değirmenin suyu hıı?
1995 japonya yapımı anime. senaryosunu hayao miyazaki yazdığı, yönetmenliğini yoshifumi kondo yaptığı filmde, kitap okumayı çok seven, 14 yaşındaki shizuku tsukishimanın kütüphaneden aldığı bir kitabın içinde bulduğu bir kartın izinden çıktığı gizemli yolculuğu anlatır.
yüksek sadakate katılmasıyla beraber güzel yüzünü televizyonlarda da görebildiğimiz, ünlü kadıköy siması. çok da sağlam davul çalar.
bazıları için yaşamdan soğuma, bazıları içinse, üzerinde my boyfriend is out of town yazan bir tişört alma sebebidir.
hiç tanımadığın biriyle ilk kez buluşmak demektir. şansa kadere der çiftler.
+seni nasıl tanıyacağım
- yakama kırmızı karanfil takacağım
...benzeri dialoglara gebedir.
+seni nasıl tanıyacağım
- yakama kırmızı karanfil takacağım
...benzeri dialoglara gebedir.
japoncada insan demek olan hitonun başka bir okunuşudur.
türkiyeye karton kutularda getirilen japon milli içkisidir.
dışarıya göründüklerinin tam tersi bir içsel bir kimliğe de sahip millettir.
(bkz: saru mono hibi ni utoshi)
(bkz: mister eko)
soya sosu ve wasabi ile yenen muhteşem japon yiyeceğidir. japonya dışında yenen sushiler western sushi olarak bilinmektedir.
japoncada yaşamak demektir.
hiragana, katagana ve kanjilerle yürüyen bir dildir. öğrenmesi zevkli; ama zor bir dildir.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?