0-0 gibi itici ama faydalı bir skorla bitecek karşılaşma.
fatih terimle konuştum haberler iyi.
istanbulda bugünden itibaren 300 gram ekmek 85 ykr, 350 gram ekmek 1 ytl, bir kilo ekmek ise 2.85 ytlden satışa sunulmaya başlanacak.
en az 3(üç) çocuk yapın.
herbiri günde 1 ekmek tüketsin.
siz de 2 ekmek yiyin toplam 5 etsin.
beş ekmek günde, 4,250 ytl
ayda, 127,500 ytl
asgari ücret net, 435 ytl
afiyet olsun..
en az 3(üç) çocuk yapın.
herbiri günde 1 ekmek tüketsin.
siz de 2 ekmek yiyin toplam 5 etsin.
beş ekmek günde, 4,250 ytl
ayda, 127,500 ytl
asgari ücret net, 435 ytl
afiyet olsun..
flort zinadir. doğrudur ya da değildir nerden bileyim flört zina mı değili mi? açık seçik ne demek bu anlatsın birileri. ha benim flörtlerim zina mıdır? büyük ihtimalle yeaaaaa..istemeyen varsa alınmasın bu fetvayı üzerine. ama eminim bana bi gönderme var burada.
şimdi bu fetvayı değerlendirirken flörtün tanımınından haberdar olmak lazım. ortalama olarak herkesin kafasında flörtün bi tanımı vardır ama ben kendi tarzımdan bahsetmek istiyorum.
flört ettiğim hatunla, ki genelde hatunlarla ederim, yakınlaşma dozajım halkın süregelen genel eğilimlerinin biraz üzerinde. eskilerin "konuşmak" diye adlandırdığı bu eylem benim için konuşmanın biraz daha ötesinde diyebiliriz. çoğunuz içinde öyle olduğuna adım gibi eminim. seksin s sinin geçmediği bir flört benim çok da umrumda değil. köpek gibi aşık olurum, hatun da bu konuda çok tutucu olur o zaman bi ihtimal sıkarım dişimi, en fazla 7 gün. yeni nesil için de en azından bi nebze olsun yiyişmek şart. yatağa girmeden tanınmıyor artık kimse kimseyi. kimseyi 1 metre ilerisinde otururken görmeyi istemiyor kimse. geçiniz bu seni karşımda seviyorum ayaklrını.
önceden flört eden kişilerde erkek tarafı hatun kişiyi evinden alır, gözden/gönülden ırak bir yere, çay bahçesine ya da muhallebi yemeye bir pastaneye götürür, akşam da aldıkları gibi evlerine bırakır, bir sonraki buluşmaya kadar boşboş beklerlermiş. batı kültüründen toplumumuza geçen bu eylem genelde böyle yürür, kişilerin bu kültüre olan yakınlıklarına göre ailelerden gizli yahut alenen gerçekleşirmiş. en fazla bir öpücük. o da yanaktan, bilemedin dudak kenarı. şimdi var mı etrafında mahallenin pastanesinde tatlı yiyip eve dönen? yok. bunu ne kızlar ister ne de erkekler. tatlı göbekten yeniyor artık, şifa niyetine.
bence ortadaki karmaşayı çözmek için diyanet yeni bir bildiri daha yayınlasın. desin ki, kardeşim, bu fetvada şunlar, şunlar, şunlar harama girer, siz bu sölenenlere uymazsanız haram işlemiş olur, cennete gidemez, ebenizin örekesini görürsünüz. bu sayede herkes kendi flört prensiplerini çizer ve buna göre davranır.
kalçayı saat yönünde ovuşturun ama eteği sıvazlamak haram.
göğüse ufaktan temas bile haramla eşdeğer.
öpüşmek yasak, french kiss küllüm haram.
komple seks ipinizi çekmeniz anlamına gelir, aman ha.
gibi.
son olarak, diyanetin demek istediği şey, "nikahlı olmayan iki dişinin karşı karşıya gelip birbirine yaradılışları gereği kur yapması yasaktır" anlamında ise sallayın gitsin. emin olun ki onlar da sallamış zaten.
edit: son satırda iki kişinin yerine, iki dişinin yazmışım. tövbe tövbe.
şimdi bu fetvayı değerlendirirken flörtün tanımınından haberdar olmak lazım. ortalama olarak herkesin kafasında flörtün bi tanımı vardır ama ben kendi tarzımdan bahsetmek istiyorum.
flört ettiğim hatunla, ki genelde hatunlarla ederim, yakınlaşma dozajım halkın süregelen genel eğilimlerinin biraz üzerinde. eskilerin "konuşmak" diye adlandırdığı bu eylem benim için konuşmanın biraz daha ötesinde diyebiliriz. çoğunuz içinde öyle olduğuna adım gibi eminim. seksin s sinin geçmediği bir flört benim çok da umrumda değil. köpek gibi aşık olurum, hatun da bu konuda çok tutucu olur o zaman bi ihtimal sıkarım dişimi, en fazla 7 gün. yeni nesil için de en azından bi nebze olsun yiyişmek şart. yatağa girmeden tanınmıyor artık kimse kimseyi. kimseyi 1 metre ilerisinde otururken görmeyi istemiyor kimse. geçiniz bu seni karşımda seviyorum ayaklrını.
önceden flört eden kişilerde erkek tarafı hatun kişiyi evinden alır, gözden/gönülden ırak bir yere, çay bahçesine ya da muhallebi yemeye bir pastaneye götürür, akşam da aldıkları gibi evlerine bırakır, bir sonraki buluşmaya kadar boşboş beklerlermiş. batı kültüründen toplumumuza geçen bu eylem genelde böyle yürür, kişilerin bu kültüre olan yakınlıklarına göre ailelerden gizli yahut alenen gerçekleşirmiş. en fazla bir öpücük. o da yanaktan, bilemedin dudak kenarı. şimdi var mı etrafında mahallenin pastanesinde tatlı yiyip eve dönen? yok. bunu ne kızlar ister ne de erkekler. tatlı göbekten yeniyor artık, şifa niyetine.
bence ortadaki karmaşayı çözmek için diyanet yeni bir bildiri daha yayınlasın. desin ki, kardeşim, bu fetvada şunlar, şunlar, şunlar harama girer, siz bu sölenenlere uymazsanız haram işlemiş olur, cennete gidemez, ebenizin örekesini görürsünüz. bu sayede herkes kendi flört prensiplerini çizer ve buna göre davranır.
kalçayı saat yönünde ovuşturun ama eteği sıvazlamak haram.
göğüse ufaktan temas bile haramla eşdeğer.
öpüşmek yasak, french kiss küllüm haram.
komple seks ipinizi çekmeniz anlamına gelir, aman ha.
gibi.
son olarak, diyanetin demek istediği şey, "nikahlı olmayan iki dişinin karşı karşıya gelip birbirine yaradılışları gereği kur yapması yasaktır" anlamında ise sallayın gitsin. emin olun ki onlar da sallamış zaten.
edit: son satırda iki kişinin yerine, iki dişinin yazmışım. tövbe tövbe.
300 filminin efsane gaz repliği. duyduktan sonra babamı tekmeledim, o da kalkıp kafamı gözümü kırdı, "this is my house" diye. izlemeyenlere tavsiye edilir.
istanbulda yapsalar ya gülsem biraz. karaköy kerhanesinin hemen yanındaki kırahathanede arkadaşlarla aramızda dönen bi geyik vardı, f1 monaco grand prixi istanbulda yapılsa nasıl olur diye, baya eğlenirdik bu fikirle. bilmeyenleriniz için yazalım, adamlar f1 (formüla 1) yarışını monaco sokaklarında yapıyor. yerden yüksekliği ortalama 8-10 cm olan bir aracın istanbul yollarında alacağı mesafe 50 metredir. ondan sonra ya şasiyi, yahut kalça kemiğini bırakırlar yolun ortasına. go kart için durum biraz daha farklı ama sonuç değişmez. onlar da en fazla 100 metere giderler. f1 araçlarına nazaran daha dayanıklı da olsalar da içine düşecekleri ya da altına girecekleri bi kamyon muhakkak bulunur bu şehirde.
(bkz: michael schumacher akıllı olsun)
(bkz: michael schumacher akıllı olsun)
ünlü türk düşünürü şöyle demiş; "çok muhabbet tez ayrılık getirir moruk". etom’un durumu da bundan ibaret.
peki o duydu mu bu muhabbete? bence kesinlikle hayır. şu an eminim içi yanıyordur tüm bu olanlara ama bu sefer köprüler küllüm heba.
bu abi fazlasıla kaptırmıştı kendini sözlüğe. yaşamındaki ufak tefek boşlukları doldurmak, hem kendini hem de etrafında yeşermeye başlayan diğer insanları eğlendirmek için, belli zamanlarda yer aldığı bir ortamdan ziyade, tüm benliği ve yaşantısıyla tamamen bu sözlüğe aitmiş gibi davranıyordu. varını yoğunu ortaya koymuştu sanki. çoğu zaman bu tutkusu beni bir hayli şaşırtıyor, hatta ve hatta korkutuyordu. bu kadar muhabbetin içinde er ya da geç sorun çıkması açıkcası çok şaşırtmadı beni. bir yerde ne kadar çok bulunursan oranın nimetlerinden ve dertlerinden o kadar nasiplenirsin felsefemi hatırlattı.
kendisiyle olan münasebetimiz tamamen bu sözlükten ibaret. hemen hemen ortak hiçbir yönümüz ve görüşümüz yok. şu an da sözlükte olup olmaması beni çok alakadar etmiyor. ben sadece kendisi için üzülüyorum o kadar. bu kadar sevdiği bir mecrada keşke daha dikkatli ve mesafeli olsaydı da bu canından bir parça sözlüğünden ayrılmasaydı. bilmiyorum, belki de tüm bunları daha önce atlattığı diğer kötü hadiseler gibi halledip yeniden döner yeşil sahalara. haddim olmadan kendisine vereceğim tek tavsiye, başlattığı karalama kampanyasına diğer tüm sözlük yazarlarını karıştırmadan, kişisel çatışmasınu muhatabı olduğu kişi ya da kişilerle çözmeye çalışması. aksi nafile ve itici.
sevgili etom abinize..
peki o duydu mu bu muhabbete? bence kesinlikle hayır. şu an eminim içi yanıyordur tüm bu olanlara ama bu sefer köprüler küllüm heba.
bu abi fazlasıla kaptırmıştı kendini sözlüğe. yaşamındaki ufak tefek boşlukları doldurmak, hem kendini hem de etrafında yeşermeye başlayan diğer insanları eğlendirmek için, belli zamanlarda yer aldığı bir ortamdan ziyade, tüm benliği ve yaşantısıyla tamamen bu sözlüğe aitmiş gibi davranıyordu. varını yoğunu ortaya koymuştu sanki. çoğu zaman bu tutkusu beni bir hayli şaşırtıyor, hatta ve hatta korkutuyordu. bu kadar muhabbetin içinde er ya da geç sorun çıkması açıkcası çok şaşırtmadı beni. bir yerde ne kadar çok bulunursan oranın nimetlerinden ve dertlerinden o kadar nasiplenirsin felsefemi hatırlattı.
kendisiyle olan münasebetimiz tamamen bu sözlükten ibaret. hemen hemen ortak hiçbir yönümüz ve görüşümüz yok. şu an da sözlükte olup olmaması beni çok alakadar etmiyor. ben sadece kendisi için üzülüyorum o kadar. bu kadar sevdiği bir mecrada keşke daha dikkatli ve mesafeli olsaydı da bu canından bir parça sözlüğünden ayrılmasaydı. bilmiyorum, belki de tüm bunları daha önce atlattığı diğer kötü hadiseler gibi halledip yeniden döner yeşil sahalara. haddim olmadan kendisine vereceğim tek tavsiye, başlattığı karalama kampanyasına diğer tüm sözlük yazarlarını karıştırmadan, kişisel çatışmasınu muhatabı olduğu kişi ya da kişilerle çözmeye çalışması. aksi nafile ve itici.
sevgili etom abinize..
ağır kaldırıp belinizi ağrıtmayın, aman dikkat edin.
benim o ne vardı?
sadece cnbc e izlemenin entellektüel olmakla ne alakası var, bu bağ nasıl kuruluyor anlamadım? vaktinin çoğunu bilgisayar başında geçiren, ara sıra tv izleyen biri olarak tercihimi bu kanaldan yana kullanmam da gayet mantıklı. karşı çıkan arkadaşlar ne izlememi isterlerdi çok merak ediyorum doğrusu. hehmet ali erbil’li çarkıfelek mi, mafya vari yönetmenimiz sinan çetin’li fenomen mi, deli şıçması gerizekalı onlarca türk dizisi mi? ya da reality show tadındaki abartılı haber bültenlerini mi? hele bi cevap ver durma öyle. ben tv başına otururken kanalın sahibine, dizinin milletine, oyuncunun etnik kökenine bakmıyorum ama show tv de kurtlar vadisinin olduğu saatte, cnbc e de güzel bir dizi varsa onu izliyorum. genelde de böyle oluyor. ben özellikle izlemeye çalışmıyorum, doğal seleksiyon böyle gelişiyor. dandikliğin sembolü olmuş star tv versin scrubs’ı, izlemeyen erol köse’dir.
sadece cnbc e izlemenin entellektüel olmakla ne alakası var, bu bağ nasıl kuruluyor anlamadım? vaktinin çoğunu bilgisayar başında geçiren, ara sıra tv izleyen biri olarak tercihimi bu kanaldan yana kullanmam da gayet mantıklı. karşı çıkan arkadaşlar ne izlememi isterlerdi çok merak ediyorum doğrusu. hehmet ali erbil’li çarkıfelek mi, mafya vari yönetmenimiz sinan çetin’li fenomen mi, deli şıçması gerizekalı onlarca türk dizisi mi? ya da reality show tadındaki abartılı haber bültenlerini mi? hele bi cevap ver durma öyle. ben tv başına otururken kanalın sahibine, dizinin milletine, oyuncunun etnik kökenine bakmıyorum ama show tv de kurtlar vadisinin olduğu saatte, cnbc e de güzel bir dizi varsa onu izliyorum. genelde de böyle oluyor. ben özellikle izlemeye çalışmıyorum, doğal seleksiyon böyle gelişiyor. dandikliğin sembolü olmuş star tv versin scrubs’ı, izlemeyen erol köse’dir.
"lan bari cuma namazında yapmayın" dedirten hadise. bunu yapanlar taravih namazını çabuk kıldıran hocanın şerefine üçlü çekmişlerdi. bir yandan tövebe tövbe çekip diğer yandan gülmüştüm. şu an yaptığım gibi.
(bkz: tövbe tövbe)
(bkz: tövbe tövbe)
#788111
bu entryden sonra istediğim gibi yazarım artık..
abi kimdir erhan güleryüz ya? kim ne yapsın erhan güleryüzü de gidip kendisiyle buluşsun. sözlük ahalisinin sosyal statülerine, zevkleri ve yaşam biçimlerine aykırı bir buluşmaydı bu, dolayısı ile elde patladı. işin reklam kısmı vardı tabi ama reklam yapıcaz diye böylesi bir buluşmayı normal olarak çoğunluk iplemedi. programa gitmekten vazgeçip alkolizm harekete katılan tüm bilgiçleri canıgönülden kutluyorum. tebrikler hepinize.
bu entryden sonra istediğim gibi yazarım artık..
abi kimdir erhan güleryüz ya? kim ne yapsın erhan güleryüzü de gidip kendisiyle buluşsun. sözlük ahalisinin sosyal statülerine, zevkleri ve yaşam biçimlerine aykırı bir buluşmaydı bu, dolayısı ile elde patladı. işin reklam kısmı vardı tabi ama reklam yapıcaz diye böylesi bir buluşmayı normal olarak çoğunluk iplemedi. programa gitmekten vazgeçip alkolizm harekete katılan tüm bilgiçleri canıgönülden kutluyorum. tebrikler hepinize.
11. dakikada skor. 4-0.
buluşmamıza az kalmıştır. sanırım en sonunda hasret sona eriyor ve platonik sevgilimle buluşuyorum. iki gün kalıp, 15 yıl anlatmazsan neyim?
9-10 yaşlarındaydım ve şöyle dedim kendi kendime;
teknik olarak bruce lee daha avantajlı görünüyor ama sokak döğüşü dedim mi orada duracan arkadaş. gerisini getiremedim ama. o günden beri bu soru çimdikleyip duruyor beynimin en piç noktalarını. ibre bruce lee den yana ama ha deyince olmuyor işte.
teknik olarak bruce lee daha avantajlı görünüyor ama sokak döğüşü dedim mi orada duracan arkadaş. gerisini getiremedim ama. o günden beri bu soru çimdikleyip duruyor beynimin en piç noktalarını. ibre bruce lee den yana ama ha deyince olmuyor işte.
senaristleri nasıl bir ruh haliyle yazıyor bu diziyi çok merak ediyorum. her bölümü başlı başına bir film olacak kadar değerli senaryolara imza atıyor şerefsizler. uyuşturucu mu desem, yetenek mi desem, yoksa ilahi bir güç mü anlamadım.."nasıl oluyor bu kadar kaliteli anlamıyorum valla" diye mail attım, "anlamazsın tabi yavru sabunluydu" diye cevap atmışlar. hiç yakıştıramadım o kalitedeki insanlara. çok itsiniz harbiden.
ivediyetle dahil olmak istiyorum. evet istiyorum ben bunu. bu doğa olayına bireysel yaklaşmak istemiyorum artık. seksi iki kişinin arasında geçen sıradan bir aktivite olmaktan çıkartıp, grupcek yapılan ve nasıl bir anlam ifade ettiğini bilmediğim "eski panayırlar" edesında bir şölene çevirmek istiyorum. bunun dışında müdahili olduğum tüm sosyal gruplardan refüze edilmeye razıyım. hatta facebook da dahili olduğum, "idiaya girerim facebok da bilmem kaç titirilyan tane bilmem ne sikimi bulabilirim" ile başlayan gruplarımı bile hiçe saymaya razıyım. insan olarak genlerimde varolan "gruba dahil olma" isteğimi bu şekilde tatmin edeceğimi biliyorum. düşündüm ve karar verdim, en kısa zamanda olacak bu.
susunca çok sevimli oluyorlar.
gs’li oyuncular en az beş kez yerden kayarak rakip oyuncudan top çaldılar. takımın ofans yönü mükemmeldi.
fb’nin üç yarım, bir tam pozisyonu vardı.
hakem fırat aydınus fb lehine çok rahat düdükler çaldı.
sabri sarıoğlu, joe cole, ayhan akman ise andrea pirlo gibi futbol oynadı.
tribünler haklı olarak gergin ve kısmen sönüktü.
kasıklara tekme atmaktan çekinmeyen fener kalecisi cyborg volkan, maç öncesi kulağınla kulaklıkla samiyen’i turlamayıp adam gibi ısınsaydı, 90 dakika boyunca kasıklarını değil 30 metre havadan gelen topu tutardı.
adnan polat tründe topladığı galatasarayın ağır topları ve eski teknik direktörleri ile takım üzerinde olumlu baskı kurarak ne denli kurnaz bir adam olduğunu bir kez daha gösterdi.
maldonado futbolcu değil. ne olduğunu bilmiyorum.
hasan şaş’ın oyunda olmamasına rağmen, gerek takım sahaya çıkarken, gerekse oyun sırasında genç arkadaşlarını nasıl motive ettiği gözümden kaçmadı.
alex de souza’nın bir ara ciğeri ağzının kenarındaydı. azıcık akıllı markajın bu adamı nasıl bitirdiğini herkes net biçimde gördü.
geçen sene yüksek rakımlı bir şehirin (sivasspor) takımında oynayarak ciğerlerini açan servet çetin’e söylenecek tek söz, helal olsun.
dünya futbolu oynadığı iddia edilen, avrupanın yeni fatihi! fenerbahçe’nin bu maç için ne söyleyeceğini çok merak ediyorum. sanırım aziz yıldırım babaları gene stad merdivenlerin yer yer dolu olmasından bahsedecek.
gs macı eze eze amıştır. helal olsun.
allah herkese şerefli ikincilikler nasip etsin.
fb’nin üç yarım, bir tam pozisyonu vardı.
hakem fırat aydınus fb lehine çok rahat düdükler çaldı.
sabri sarıoğlu, joe cole, ayhan akman ise andrea pirlo gibi futbol oynadı.
tribünler haklı olarak gergin ve kısmen sönüktü.
kasıklara tekme atmaktan çekinmeyen fener kalecisi cyborg volkan, maç öncesi kulağınla kulaklıkla samiyen’i turlamayıp adam gibi ısınsaydı, 90 dakika boyunca kasıklarını değil 30 metre havadan gelen topu tutardı.
adnan polat tründe topladığı galatasarayın ağır topları ve eski teknik direktörleri ile takım üzerinde olumlu baskı kurarak ne denli kurnaz bir adam olduğunu bir kez daha gösterdi.
maldonado futbolcu değil. ne olduğunu bilmiyorum.
hasan şaş’ın oyunda olmamasına rağmen, gerek takım sahaya çıkarken, gerekse oyun sırasında genç arkadaşlarını nasıl motive ettiği gözümden kaçmadı.
alex de souza’nın bir ara ciğeri ağzının kenarındaydı. azıcık akıllı markajın bu adamı nasıl bitirdiğini herkes net biçimde gördü.
geçen sene yüksek rakımlı bir şehirin (sivasspor) takımında oynayarak ciğerlerini açan servet çetin’e söylenecek tek söz, helal olsun.
dünya futbolu oynadığı iddia edilen, avrupanın yeni fatihi! fenerbahçe’nin bu maç için ne söyleyeceğini çok merak ediyorum. sanırım aziz yıldırım babaları gene stad merdivenlerin yer yer dolu olmasından bahsedecek.
gs macı eze eze amıştır. helal olsun.
allah herkese şerefli ikincilikler nasip etsin.
pambukkla beraber sokarlar be abi. farazi bir eylem, sikintosh bi numara.
(bkz: pamuk prenses ve yedi kararlılar)
(bkz: pamuk prenses ve yedi kararlılar)
(bkz: terlik)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?