confessions

redcrow

- Yazar -

  1. toplam entry 1776
  2. takipçi 2
  3. puan 44285

1929

redcrow
istanbul’un tarihinin bilinen en büyük kışının yaşandığı yıl..o kadar ki, kutuplardan kopup gelen buzullar tüm boğazı kaplamış ve bazı noktalarda karşıdan karşıya yürüyerek geçmeyi mümkün kılmış.hatta aç kalan kurt sürülerinin istanbul’un içine kadar girdiği anlatılmaktadır..

bu konuda cengiz kahraman’ın 1929 kisi bir sehir efsanesi adında bir kitabı bulunmaktadır..

ankara

redcrow
ankara’nın taşına bak
gözlerimin yaşına bak
uyan uyan gazi kemal
şu feleğin işine bak!

kılıcını vurdum taşa
taş yarıldı baştan başa
uyan da bak gazi kemal
başımıza gelen işe.

ankara’nın dardır yolu
düşman aldı sağı, solu.
sen gösterdin paşam bize
böyle günde doğru yolu.

şahin k

redcrow
tek kare bile filmini izlemediğim insan evladı..!aslında neden izlemediğimi ben de bilmiyorum, sanırım denk gelmedi..hayır sektöre uzak biri de sayılmam..80 li yılarda çekilen yalandan kerkinmeli trajikporno filmlerden baya bi izlememe rağmen bu adamın nedense hiç bir filmini görmedim..olayın bu kısmı sadece benim sorunum ve cehaletim olsa gerek..
şahin k efendinin bu dönemdeki popularitesi bana nedense çok eğreti ve yapmacık geliyor..son zamanlarda entellektüel kitlenin müslüm gürses’in konumunu farklılaştırıp, üzerine kendilerine ait süslü bir hava katma çabasına bezer farklı bir çalışmada bu adam üzerinde deneniyor sanki..yıllarca saklanarak, gizli kapaklı yürütülen seks sektöründe zar zor ayakta kalmayı başarmış bu adamın birden bire ülkenin tüm medya organlarına konu olması, hakında andy warhol benzeri efsaneler üretilmesi, devasa nitelikleri olan aykırı kahraman tezleri sunulması son derece suni ve sevimsizce..kısa bir zaman sonra şekeri bitecek şahin k abimizin de tıpkı müslüm baba gibi kendi hedef kitlesine dönmesi kaçınılmaz..olsun ama öylesi daha iyi.üç film birden izleyicisi sadıktır.öyle ilk filmin yarısında terkedip gitmezler kahramanlarını..tıpkı müslümcülerin, "müslüm baba bizimdir bizim kalacak" demeleri gibi..

barda

redcrow
son sahnesi gerek teması gerekse oyunculuk kalitesi adına [nejat işler], kesinlikle defalarca izlenmesi gereken film..
gerçek bir olaydan esinlenerek yapılmış olmasından ötürü asıl kaynağı olan hikaye ile özleştirilip kıyaslanması kesinlikle filme yapılan büyük bir haksızlık..sonuçta filmde işelenen konu temelinde gayet basit olan, "kötü olanın iyi olanı hırpalaması" üzerine..filmde yapılmak istenen, yaşanan olayın bir canlandırması olsaydı başarısız olarak değerlendirilmesi gayet doğal olurdu.ama burda gerçek olayın filme sadece esin kaynağı olması ve sinematik bir dille izlenilebilir seviyede işlenilmesi gerektiği düşünüldüğünde ortaya çıkan sonuç olması gerektiği gibi..
filmin esin kaynağı olan olayı okuduktan sonra olayın ne kadar acı olduğunu ve türk toplumunun duygusal esnekliği göz önüne alındığında birebir filme aktarılmasının ne denli sert ve tehlikeli olacağı düşünmeyenlere ohaaa diyorum..
filmde serdar akay tarafından mecburen yumuşatılarak perdeye yansıtılan şiddet sahneleri bazı sinema eleştirmenleri ve izleyenler tarafından "gereksiz, aşırı" , hatta "şiddetten reytig sağlamak", olarak değerlendirilirken diğer bir kitlenin gerçek olayda yaşanan şiddet dozajını filmde yeterince işlenmeyişini sinematik açıdan "yönetmenin korkaklığı" olarak tanımlaması konu edilen toplumsal şiddete ne denli alışık olduğumuzun göstergesi..
sonuç olarak senaryoda ufak tefek eksiklikler olsa da gayet başarılı ve kesinlikle izlenmesi gereken bir film.teknik ve oyunculuk bakımından da gayet yeterli bence..özellikle kötü adamları canlandıran tüm oyuncular filmi sırtlamış götürmüşler.nejat işler üzerine yapışan yakışıklı oyuncu sıfatını bu rolle kesinlikle sikip atmış..hakan boyav için ise ben söylenecek söz bulamıyorum.adam tam anlamıyla döktürmüş..iyiler grubunda yer alan oyuncuların kızlarıgayet başarılı iken erkekler biraz silik kalmış gibi geldi..

-- spoiler --

filmin başında izlenen tgg [tekrar gözden geçirme ] felsefesi bende "noluyo lan ne diyo bu adamlar" nidalarına sebep oldu..sadece "olaylar göründüğü gibi değildir.gerçekler olay yaşandıktan daha sonra anlaşılır" gibi bir şeyler anladım..manyak selim de bir bok anlamamış ki sıktı bebenin böğrüne böğrüne..neyse ki bu geyik kötü adamların bara girişiyle son buldu..işte o andan itibaren film gerçekten başladı ve sanki bende o çocuklarla birlikte mekana hapis oldum..

filmin kötü adamlarının toplumsal yerleri ve ruh halleri gayet iyi yansıtılmış.selim karakteri yer yer olaylara kendinden beklenmeyecek kadar felsefik yaklaşıyor ve alt kültür insanının psikolojik analizini izleyene net şekilde yansıtıyor.

adalet sistemine olan tepkilerini göstermek için linç sahnelerindeki mahkumları cagan irmak, zeki demirkubuz, cemal san, selim demirdelen ve serdar akar canlandırmış..hoş olmuş..

barmen elemanın yarı baygın şekilde yerde yatarken tek eliyle sandalyenin ayağını kopartıp üstüne üstlük tek darbeyle adamın bacağını kırması çüşlük bi durumdu..(bkz: çüş)

son olarak ;
(bkz: futbol sadece futbol değildir)

-- spoiler --

sike sike edit:entrynin başında bahsettiğim sahne filmin son sahnesi değilmiş..hatta şöyle ki, ben filmin son sahnesini görmemişim..
49 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol