ip adresinden girilebilen site.
http://208.117.236.69
(bkz: requiem for a dream)
son patitoyu da attım ağzıma ve bime doğru yola çıktım. zaten iki adım
ötesi bim. annemin terliklerini giyip çıkayım lan dedim, kim iki saat şimdi
bağcık bağlayacak. ama olgun bir erkek insanda eğreti duran şeylerin
başında anne terliği geliyormuş canlar , ben bunu anladım.
bim her zamanki gibi sakindi. klima çalışıyor ama soğutmuyordu. nasıl bir
klima lan bu diyerek incelemeye başladım. ama görevli beni balici sandı,
çünkü ayaklarımda da acayip terlikler altımda çamaşır suyu sıçrayıp da
rengi atmış bir pijamayla pek de güzel bir gaspçı havası veriyordum.
abi bu klima üflemiyor galiba dedim. ama cevap vermedi, işine döndü. ben
de doğruca patitoların olduğu yere gittim. aman allahım bu ne güzellik.
bissürü patito yan yana. gel de alma. hemen iki paket aldım. zaten sudan
ucuz. bir de le porta almak lazımdı. gittim onu da aldım.
tam arkamı dönüp gidecekken tanıdık bir ses duydum. pek bir tanıdık. sanki
bir zamanlar kulağıma aşkım diye yankılanan bir ses şimdi süt de alalım.
dost süt olsun diyordu. bir zamanlar kulağıma seni seviyorum diye
yankılanan bir ses şimdi yok muratbey kaşar alalım o daha ucuz diyordu.
yavaşça arkamı döndüm. patitolar ve le porta elimden yere düştü. evet, eski
sevgilimdi bu.
bir zamanlar sevdiğim kadındı. bir zamanlar elele tutuşarak mal gibi
gezdiğimiz kadın. şimdi nişanlısıyla bime gelmiş alışveriş yapıyordu. bir
zamanlar aşık olduğum kadındı bu. ve alışveriş arabasında le cola, blume,
dost süt, dost peynir, muratbey kaşarları gibi birsürü ürün vardı. evet bir
zamanlar uğruna canımı verebileceğim kadındı bu.
ben şaşkınlıktan elimdekileri yere düşürünce bunlar birden irkildi ve hemen
arkasını döndü. ben, beni görmesinler diye hızlıca aşağıya eğildim ama
lanet olası bimde raf diye bir şey yok ki. tansaş olsa arkadaki adam seni
göremez ama raf yerine kolilerde ürün sergileyen bim sayesinde
saklanamadım.
peki size sorarım. siz arkanızı döndüğünüzde, devekuşu gibi saklandığını
sanan ama ayağında ufak numara anne terlikleriyle s*çar gibi çömelmiş ve
çatalı gözüken bir adam görseniz ne yaparsanız? işte onlar da öyle
yaptılar. bastılar kahkahayı. yavaş ve gurur yıkılmışça ayağa kalktım. le
portam mahzunca yerden bana bakıyordu. ben gibi yıkılmış, öylece yatıyordu.
gözlerine baktım. le portanın değil lan, eski sevgilimin. ban baktı, mahzun
bir bakış görmek isterdim ama alay ediyordu resmen. ayaklarıma bakıyordu.
anne terliği giymiş, parmakları ucundan çıkmış bir ayak. buydum işte. sen
bu adamla bir zamanlar çıkmıştın. şimdiki sevgilin çok iyi giyinmiş ama bir
bak bakayım ona. bimde bu şıklık? sence de biraz samimiyetsiz değil mi?
ben en azından yakışıyorum buraya. içimden geldiği gibiyim.
böyle düşündüm ama sonra hass*ktir dedim. adam kapmış kızı, ben de lavuk
gibi pijamayla terlikle geziyorum. kim naapsın lan beni. nasılsın
görüşmeyeli? dedim. iyiyim dedi. ne güzel dedim. hıhı dedi. gittikçe
gerginleşiyordu ortam. yeni sevgilisi kıllandı mı acaba diye baktım ama
nasıl olsa bu lavuktan bir zarar gelmez düşüncesi hasıl olduğundan zerre
umrunda değildim herifin. adam en ucuz kangal sucuğu seçmekle meşguldu.
niye böyle olduk biz? der gibi baktım. ne diyorsun? der gibi baktı
bana. niye böyle olduk diyorum? der gibi tekrar baktım. ne diyorsun
anlamıyorum der gibi tekrar baktı bana. neyse s..tir et der gibi baktım.
s..tir etti alışverişe devam etti. bir güle güle demeden.
gözyaşlarımı saklayarak iki poşet patitoyu ve le portamı yerden aldım ve
kasaya gittim. bir de blume peçete aldım yüzlük paket, gözyaşlarımı silmek
için. kasadaki görevli yine baliciymişim gibi baktı bana, paran var mı
der gibi baktı bana, bana bakmasın artık kimse. al lan paranı der gibi
uzattım, para üstü beklemeden çıktım ama sonra hemen geri dönüp
şahsiyetsizce aldım paranın üstünü. tam çıkacakken fiş almayı unuttuğum
aklıma geldi. dönüp onu da aldım. , bir romantizm de yaşayamadık
be.
eve giderken serkan geldi yavaşça yanıma. tek dostum, yoldaşım, üzgün
olduğumu anlayabilen tek insan.
abi bir şey diycem. pijamanın götünde delik var, götün gözüküyor, baya bir
büyük
o günden beri evdeyim. bime de kapıcıyı yolluyorum.
--umut sarıkaya--
ötesi bim. annemin terliklerini giyip çıkayım lan dedim, kim iki saat şimdi
bağcık bağlayacak. ama olgun bir erkek insanda eğreti duran şeylerin
başında anne terliği geliyormuş canlar , ben bunu anladım.
bim her zamanki gibi sakindi. klima çalışıyor ama soğutmuyordu. nasıl bir
klima lan bu diyerek incelemeye başladım. ama görevli beni balici sandı,
çünkü ayaklarımda da acayip terlikler altımda çamaşır suyu sıçrayıp da
rengi atmış bir pijamayla pek de güzel bir gaspçı havası veriyordum.
abi bu klima üflemiyor galiba dedim. ama cevap vermedi, işine döndü. ben
de doğruca patitoların olduğu yere gittim. aman allahım bu ne güzellik.
bissürü patito yan yana. gel de alma. hemen iki paket aldım. zaten sudan
ucuz. bir de le porta almak lazımdı. gittim onu da aldım.
tam arkamı dönüp gidecekken tanıdık bir ses duydum. pek bir tanıdık. sanki
bir zamanlar kulağıma aşkım diye yankılanan bir ses şimdi süt de alalım.
dost süt olsun diyordu. bir zamanlar kulağıma seni seviyorum diye
yankılanan bir ses şimdi yok muratbey kaşar alalım o daha ucuz diyordu.
yavaşça arkamı döndüm. patitolar ve le porta elimden yere düştü. evet, eski
sevgilimdi bu.
bir zamanlar sevdiğim kadındı. bir zamanlar elele tutuşarak mal gibi
gezdiğimiz kadın. şimdi nişanlısıyla bime gelmiş alışveriş yapıyordu. bir
zamanlar aşık olduğum kadındı bu. ve alışveriş arabasında le cola, blume,
dost süt, dost peynir, muratbey kaşarları gibi birsürü ürün vardı. evet bir
zamanlar uğruna canımı verebileceğim kadındı bu.
ben şaşkınlıktan elimdekileri yere düşürünce bunlar birden irkildi ve hemen
arkasını döndü. ben, beni görmesinler diye hızlıca aşağıya eğildim ama
lanet olası bimde raf diye bir şey yok ki. tansaş olsa arkadaki adam seni
göremez ama raf yerine kolilerde ürün sergileyen bim sayesinde
saklanamadım.
peki size sorarım. siz arkanızı döndüğünüzde, devekuşu gibi saklandığını
sanan ama ayağında ufak numara anne terlikleriyle s*çar gibi çömelmiş ve
çatalı gözüken bir adam görseniz ne yaparsanız? işte onlar da öyle
yaptılar. bastılar kahkahayı. yavaş ve gurur yıkılmışça ayağa kalktım. le
portam mahzunca yerden bana bakıyordu. ben gibi yıkılmış, öylece yatıyordu.
gözlerine baktım. le portanın değil lan, eski sevgilimin. ban baktı, mahzun
bir bakış görmek isterdim ama alay ediyordu resmen. ayaklarıma bakıyordu.
anne terliği giymiş, parmakları ucundan çıkmış bir ayak. buydum işte. sen
bu adamla bir zamanlar çıkmıştın. şimdiki sevgilin çok iyi giyinmiş ama bir
bak bakayım ona. bimde bu şıklık? sence de biraz samimiyetsiz değil mi?
ben en azından yakışıyorum buraya. içimden geldiği gibiyim.
böyle düşündüm ama sonra hass*ktir dedim. adam kapmış kızı, ben de lavuk
gibi pijamayla terlikle geziyorum. kim naapsın lan beni. nasılsın
görüşmeyeli? dedim. iyiyim dedi. ne güzel dedim. hıhı dedi. gittikçe
gerginleşiyordu ortam. yeni sevgilisi kıllandı mı acaba diye baktım ama
nasıl olsa bu lavuktan bir zarar gelmez düşüncesi hasıl olduğundan zerre
umrunda değildim herifin. adam en ucuz kangal sucuğu seçmekle meşguldu.
niye böyle olduk biz? der gibi baktım. ne diyorsun? der gibi baktı
bana. niye böyle olduk diyorum? der gibi tekrar baktım. ne diyorsun
anlamıyorum der gibi tekrar baktı bana. neyse s..tir et der gibi baktım.
s..tir etti alışverişe devam etti. bir güle güle demeden.
gözyaşlarımı saklayarak iki poşet patitoyu ve le portamı yerden aldım ve
kasaya gittim. bir de blume peçete aldım yüzlük paket, gözyaşlarımı silmek
için. kasadaki görevli yine baliciymişim gibi baktı bana, paran var mı
der gibi baktı bana, bana bakmasın artık kimse. al lan paranı der gibi
uzattım, para üstü beklemeden çıktım ama sonra hemen geri dönüp
şahsiyetsizce aldım paranın üstünü. tam çıkacakken fiş almayı unuttuğum
aklıma geldi. dönüp onu da aldım. , bir romantizm de yaşayamadık
be.
eve giderken serkan geldi yavaşça yanıma. tek dostum, yoldaşım, üzgün
olduğumu anlayabilen tek insan.
abi bir şey diycem. pijamanın götünde delik var, götün gözüküyor, baya bir
büyük
o günden beri evdeyim. bime de kapıcıyı yolluyorum.
--umut sarıkaya--
eylül 1938 ile haziran 1938 yılları arasında kurulan devlettir. cumhurbaşkanı tayfun sökmen, başbakanı abdurrahman melek, meclis başkanı abdülgani türkmen, anadili türkçe, ikinci dili fransızcadır. suriyeye katılması beklense de 29 haziran 1938 tarihinde hatay meclisinin aldığı kararla türkiyeye bağlanmıştır.
sözlük bazılarına bir şey katmıyor. yani kalas girenin odun çıkması gibi bir durum var ortada.
yazar burada yaşanan durumu dinsel tatmin adına kişiliğinden odun vermek olarak yorumluyor.
yazar burada yaşanan durumu dinsel tatmin adına kişiliğinden odun vermek olarak yorumluyor.
asker-sivil bürokrasisinin yılmaz savunucuları. bir yanda liberalizmde tavan yapmış akp, diğer yanda sol geçinen, ama bırakın solu liberal bile olamayacak kadar etkisiz,laik sanılan cumhuriyetin bekçisi, hatta son zamanlarda cuntacı chp. aslında düzenin savunucusu olan bu siyasetçilerin; türban,ab,abd..vs. tartışmalarıyla gündemin üzerini örterek, temsil ettikleri sömürü düzeninin ortak çıkarları doğrultusunda politikalar ürettikleri açıktır.
yani anlatmak istediğim şu; ister camideki imamı devlet memuru olan ülkede laik geçinen liberali olsun, ister beş vakit namaz kılıp faizin allahını yapan islamcı liberali olsun, bu ülkede hak ve özgürlükleri savunduğunu göstererek siyaset yapan tüm bu burjuva liberallerin demokrasi anlayışı hep aynı olmuştur. bunlar her zaman, kendileri için geniş olan demokrasiyi, çalışanlar için dar olarak sunmuşlardır. keşke sorun laiklik kadar basit olabilseydi. ama halk yine konuşsun, aç örtünü laik olalım..
yani anlatmak istediğim şu; ister camideki imamı devlet memuru olan ülkede laik geçinen liberali olsun, ister beş vakit namaz kılıp faizin allahını yapan islamcı liberali olsun, bu ülkede hak ve özgürlükleri savunduğunu göstererek siyaset yapan tüm bu burjuva liberallerin demokrasi anlayışı hep aynı olmuştur. bunlar her zaman, kendileri için geniş olan demokrasiyi, çalışanlar için dar olarak sunmuşlardır. keşke sorun laiklik kadar basit olabilseydi. ama halk yine konuşsun, aç örtünü laik olalım..
söz ve müziği nadir göktürke ait ezginin günlüğü şarkısı.
bir naylon kovanın içinde gezerim istavrit gibi
istanbul neresi?
köprüde gide gele,bayanlara eve ve more
yetim gezdik hep kulaksızdan tophaneye
aslında bizim de hakkımız be ablacığım,
değil miyiz toprağımız üstünde?
size göre biz boş yere yaşıyorsak çaresiz
oltadaki balık kadar yoksa değerimiz
biz de kayıklara atlayıp
vapurların yaşadığı denizlere gideriz.
bir naylon kovanın içinde gezerim istavrit gibi
istanbul neresi?
köprüde gide gele,bayanlara eve ve more
yetim gezdik hep kulaksızdan tophaneye
aslında bizim de hakkımız be ablacığım,
değil miyiz toprağımız üstünde?
size göre biz boş yere yaşıyorsak çaresiz
oltadaki balık kadar yoksa değerimiz
biz de kayıklara atlayıp
vapurların yaşadığı denizlere gideriz.
sözlüklere ideolojik anlam kazandırmış, "taraflı" sözlük klonu.
(bkz: http://www.sosyalistsozluk.com )
(bkz: http://www.sosyalistsozluk.com )
(bkz: erdal eren)
bazen azalarak artan, bazen de artarak azalan katılım grafiği göstermiş, bazı bilgiçlerin lan yine mi sen tarzı bakışlarına vesile olmuş zirvedir.
zirve,kahve bahane’de başlamış,egeninincisi ayrıldıktan sonra, midye ve midyecinin dostu, patlamış mısır bonuslu bira servisi yapan tato’ya geçilmiştir. o vakitler boş olan tato’nun sıcacık ev ortamı beğenilmeyip,dışarıda masalar birleştirilmiştir. soğuk havada soğuk biranın etkisi etom’un gelmesiyle buz etkisi yaratmış, anında içeriye geçilmiştir. midyeci amca yılmamış, içeriye kadar takip etmiştir bilgiçleri. ve o gürültüde va midye sloganı müziğin etkisiyle kaybolmuştur. ama o ses içimizde hep varolmuştur.
soğuk havada fazla bira içmeyen, onun yerine şömine ateşinin önünde şarap içmeyi seven ben,etom,broken promise ve freyja ortamdan ayrılırken, newsted35, max ve iso thegreat devam etmekteydiler tato’da, midyeci amcanın bakışlarından uzak bir şekilde.
zirve,kahve bahane’de başlamış,egeninincisi ayrıldıktan sonra, midye ve midyecinin dostu, patlamış mısır bonuslu bira servisi yapan tato’ya geçilmiştir. o vakitler boş olan tato’nun sıcacık ev ortamı beğenilmeyip,dışarıda masalar birleştirilmiştir. soğuk havada soğuk biranın etkisi etom’un gelmesiyle buz etkisi yaratmış, anında içeriye geçilmiştir. midyeci amca yılmamış, içeriye kadar takip etmiştir bilgiçleri. ve o gürültüde va midye sloganı müziğin etkisiyle kaybolmuştur. ama o ses içimizde hep varolmuştur.
soğuk havada fazla bira içmeyen, onun yerine şömine ateşinin önünde şarap içmeyi seven ben,etom,broken promise ve freyja ortamdan ayrılırken, newsted35, max ve iso thegreat devam etmekteydiler tato’da, midyeci amcanın bakışlarından uzak bir şekilde.
hakan yeşilyurtun, sen aşksın albümünde yer alan, söz ve müziği yaşar aydına ait şarkı.
bir geceyi benle sabah etmedin
yürüdük aynı yolları beni bilmedin
gidersen küçüğüm beni sevmedin
oysa ben başkasına gönül vermedim
her şey boş dünyada
her şey boş hayatta
yaşadığın kar yanına
yaşayalım sonunu düşünmeden
ağlayalım kederden hüzünden
bir oyun değilmi hayat sahnelenmeyen
oyuncu olmak dururken seyretmek neden
her şey boş dünyada her şey boş hayatta
yaşadığın kar yanına
bir geceyi benle sabah etmedin
yürüdük aynı yolları beni bilmedin
gidersen küçüğüm beni sevmedin
oysa ben başkasına gönül vermedim
her şey boş dünyada
her şey boş hayatta
yaşadığın kar yanına
yaşayalım sonunu düşünmeden
ağlayalım kederden hüzünden
bir oyun değilmi hayat sahnelenmeyen
oyuncu olmak dururken seyretmek neden
her şey boş dünyada her şey boş hayatta
yaşadığın kar yanına
saat 15.00ı gösterdiğinde sadece bir kez oturduğum, ve beni maddi açıdan büyük sıkıntılara sokmuş sevinçin önünde dikileceğim zirvedir.
eksenel kuvvetlerin,arttırılarak uygulandığı çubuğun,eğilme miktarının artması sonucu kırılmasıdır.
"depremin oluşturduğu titreşimlerin etkisiyle gevşek zeminlerin,
taşıma kapasitelerini kaybederek sıvı gibi davranış göstermesi" anlamına gelen geoteknik terim.
taşıma kapasitelerini kaybederek sıvı gibi davranış göstermesi" anlamına gelen geoteknik terim.
(bkz: delice zeytin)
tmmob, ttb, ve keskin ortak düzenlediği özgür, demokratik ve eşitlikçi türkiye için, ankara hipodrom alanında toplanılıp, kazım karabekir caddesi, talatpaşa ve atatürk bulvarını takiben sıhhiye meydanında son bulacak miting. tmmob, miting için istanbul ve izmirden ücretsiz otobüs kaldıracaktır.
"özgür-demokratik ve eşitlikçi bir türkiye için..
ülkeyi yönetenler, halkın ihtiyaçlarını ve beklentilerini göz ardı ederek kendi küçük hesapları ve çıkarları doğrultusunda bir türkiye inşa etmeye çalışıyorlar. anayasa tartışmalarından, sosyal alandaki düzenlemelere, tezkere görüşmelerinden bütçe hazırlıklarına kadar tüm uygulamalar halktan ve toplumun örgütlü kesimlerinden esirgenerek hayata geçirilmeye çalışılıyor. bizler, geleceğimizi şekillendirecek uygulamaların bize rağmen hayata geçirilmesine izin vermeyeceğiz. özgür, demokratik ve eşitlikçi bir türkiye talebimizi herkese duyuracağız.
3 kasımda, türkiyenin özgürlükten, demokrasiden, eşitlikten, barıştan ve emekten yana aydınlık insanları bir kez daha alanlarda olacağız!
- baskıcı, totaliter ve muhafazakar bir anayasaya hayır, özgür ve demokratik bir anayasa istiyoruz diyenler,
- savaş çığırtkanlığına hayır, yurtta ve dünyada barış istiyoruz diyenler,
- emperyalist sömürü politikalarına hayır, tam bağımsız bir türkiye istiyoruz diyenler,
- özelleştirmeci, piyasacı, neo-liberal politikalara hayır, kamusal zenginliklerimizin korunduğu, hakça bölüşümü esas alan bir ekonomi istiyoruz diyenler,
- eğitimin kar kapısı olarak görülmesine hayır, parasız, bilimsel, demokratik ve laik eğitim hakkı istiyoruz diyenler,
- yöke ve üniversitelerdeki tüm baskılara hayır, özgür, demokratik ve bilimsel bir üniversite istiyoruz diyenler,
- sağlığın ve sosyal güvenliğin piyasalaştırılmasına, ssgss yasasına hayır, herkes için parasız, nitelikli, ulaşılabilir sağlık hizmeti istiyoruz diyenler,
- insanların açlıktan, yoksulluktan ve soğuktan ölmesine hayır, tüm sosyal haklarımızın kamu güvencesine alınmasını istiyoruz diyenler,
- toplumun sadece belli kesimlerinin kayrılıp gözetilmesine hayır, eşitlikçi bir toplumsal düzen istiyoruz diyenler
- zorunlu din derslerine hayır, dinsel inançların kamusal alanda baskı aracı olarak kullanılmasın diyenler,
- tek bir dinin, tek bir mezhebin devlet tarafından kollanmasına ve dayatılmasına hayır, biri diğerinin önüne konulmaksızın tüm inançların özgürce yaşanabildiği özgürlükçü bir laiklik istiyoruz diyenler,
- her türden milliyetçi, şovenist ve ırkçı yaklaşımlara hayır, birarada kardeşçe yaşamak istiyoruz diyenler,
- farklı kimlikleri, kültürleri yok sayan, onları yok etmeye çalışan tek tipçi anlayışa hayır, kürt sorununda demokratik bir çözüm istiyoruz diyenler,
- cinsiyetçi politikalara hayır, toplumsal yaşamın her alanında ayrımsız bir eşitlik istiyoruz diyenler,
- emekçilerin örgütlenme özgürlüğünün kısıtlanmasına hayır, demokratik bir çalışma hayatı istiyoruz diyenler,
- güvencesiz-sözleşmeli çalışmaya, kamu personel rejimi yasasına hayır, kadrolu, güvenceli istiyoruz diyenler,
- toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanununa, polis vazife ve salahiyetleri kanununa, kabahatler kanununa hayır, baskısız, özgür ve demokratik bir ülke istiyoruz diyenler,
- 301. maddeye hayır, düşünce özgürlüğünün önündeki tüm engeller kaldırılsın diyenler
- sahte sendika yasasına hayır, grev ve toplu sözleşme hakkımızı kullanmak istiyoruz diyenler,
- doğanın tahribatına hayır, tüm canlılar için yaşanılabilir bir çevre istiyoruz diyenler,
- darbeye ve cuntacılara hayır, 12 eylül darbecilerinden hesap sorulsun diyenler,
3 kasım cumartesi günü tmmob, kesk ve ttbnin çağrısıyla özgür, demokratik ve eşitlikçi bir türkiye irademizi göstermek için ankarada buluşacak.
türkiyenin geleceğini savaş çığırtkanı, milliyetçi, muhafazakâr ve neo-liberal politikalara bırakmamaya kararlı olan bu ülkenin tüm aydınlık insanlarını 3 kasımda ankaraya çağırıyoruz."
"özgür-demokratik ve eşitlikçi bir türkiye için..
ülkeyi yönetenler, halkın ihtiyaçlarını ve beklentilerini göz ardı ederek kendi küçük hesapları ve çıkarları doğrultusunda bir türkiye inşa etmeye çalışıyorlar. anayasa tartışmalarından, sosyal alandaki düzenlemelere, tezkere görüşmelerinden bütçe hazırlıklarına kadar tüm uygulamalar halktan ve toplumun örgütlü kesimlerinden esirgenerek hayata geçirilmeye çalışılıyor. bizler, geleceğimizi şekillendirecek uygulamaların bize rağmen hayata geçirilmesine izin vermeyeceğiz. özgür, demokratik ve eşitlikçi bir türkiye talebimizi herkese duyuracağız.
3 kasımda, türkiyenin özgürlükten, demokrasiden, eşitlikten, barıştan ve emekten yana aydınlık insanları bir kez daha alanlarda olacağız!
- baskıcı, totaliter ve muhafazakar bir anayasaya hayır, özgür ve demokratik bir anayasa istiyoruz diyenler,
- savaş çığırtkanlığına hayır, yurtta ve dünyada barış istiyoruz diyenler,
- emperyalist sömürü politikalarına hayır, tam bağımsız bir türkiye istiyoruz diyenler,
- özelleştirmeci, piyasacı, neo-liberal politikalara hayır, kamusal zenginliklerimizin korunduğu, hakça bölüşümü esas alan bir ekonomi istiyoruz diyenler,
- eğitimin kar kapısı olarak görülmesine hayır, parasız, bilimsel, demokratik ve laik eğitim hakkı istiyoruz diyenler,
- yöke ve üniversitelerdeki tüm baskılara hayır, özgür, demokratik ve bilimsel bir üniversite istiyoruz diyenler,
- sağlığın ve sosyal güvenliğin piyasalaştırılmasına, ssgss yasasına hayır, herkes için parasız, nitelikli, ulaşılabilir sağlık hizmeti istiyoruz diyenler,
- insanların açlıktan, yoksulluktan ve soğuktan ölmesine hayır, tüm sosyal haklarımızın kamu güvencesine alınmasını istiyoruz diyenler,
- toplumun sadece belli kesimlerinin kayrılıp gözetilmesine hayır, eşitlikçi bir toplumsal düzen istiyoruz diyenler
- zorunlu din derslerine hayır, dinsel inançların kamusal alanda baskı aracı olarak kullanılmasın diyenler,
- tek bir dinin, tek bir mezhebin devlet tarafından kollanmasına ve dayatılmasına hayır, biri diğerinin önüne konulmaksızın tüm inançların özgürce yaşanabildiği özgürlükçü bir laiklik istiyoruz diyenler,
- her türden milliyetçi, şovenist ve ırkçı yaklaşımlara hayır, birarada kardeşçe yaşamak istiyoruz diyenler,
- farklı kimlikleri, kültürleri yok sayan, onları yok etmeye çalışan tek tipçi anlayışa hayır, kürt sorununda demokratik bir çözüm istiyoruz diyenler,
- cinsiyetçi politikalara hayır, toplumsal yaşamın her alanında ayrımsız bir eşitlik istiyoruz diyenler,
- emekçilerin örgütlenme özgürlüğünün kısıtlanmasına hayır, demokratik bir çalışma hayatı istiyoruz diyenler,
- güvencesiz-sözleşmeli çalışmaya, kamu personel rejimi yasasına hayır, kadrolu, güvenceli istiyoruz diyenler,
- toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanununa, polis vazife ve salahiyetleri kanununa, kabahatler kanununa hayır, baskısız, özgür ve demokratik bir ülke istiyoruz diyenler,
- 301. maddeye hayır, düşünce özgürlüğünün önündeki tüm engeller kaldırılsın diyenler
- sahte sendika yasasına hayır, grev ve toplu sözleşme hakkımızı kullanmak istiyoruz diyenler,
- doğanın tahribatına hayır, tüm canlılar için yaşanılabilir bir çevre istiyoruz diyenler,
- darbeye ve cuntacılara hayır, 12 eylül darbecilerinden hesap sorulsun diyenler,
3 kasım cumartesi günü tmmob, kesk ve ttbnin çağrısıyla özgür, demokratik ve eşitlikçi bir türkiye irademizi göstermek için ankarada buluşacak.
türkiyenin geleceğini savaş çığırtkanı, milliyetçi, muhafazakâr ve neo-liberal politikalara bırakmamaya kararlı olan bu ülkenin tüm aydınlık insanlarını 3 kasımda ankaraya çağırıyoruz."
max yayında..
çay gibi içilmesi halinde çamaşır suyu tadı verebilecek içki. hızlı içerseniz şişesinde balık olmak isteyebilirsiniz.
zor bir durumdur, kuru ve kepekli saçlar için pantene pro-v kullanmaya benzemez. yıkaması ayrı dert kurutması ayrı, uzatmaya karar verdikten yaklaşık 6 ay sonra saçın aldığı biçimsizlik vardır ki görülmeye değer. kısacası sabırlıysanız ve saçınız çok ince telli değilse uzatın, yok ben saçı yıkamam, bir de jöle sürerim diyorsanız hiç bulaşmayın benden söylemesi.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?