rapunzelkibritsatar

(bkz: çox derdliyem be lügat)

bu mudur budur

birilerine yardım çağrısında bulunurken kurulan cümle.

kızlarsoruyor.com a üye olmanı tavsiye edebilirim. keşke bir tanım falan yazsaydın, ardından biraz olaydan bahsederdin. bizde düşüncemizi yazabilirdik. yinede kızlarsoruyora bir bak derim.

(bkz: işyerinde aşık olmak)

sanırım bilgi sözlük kullanıcılarının psikolojik durumlarını paylaşıp, yardımlaşabileceği başlık. hemen bende anlatayım belki bir yardım eden çıkar. benimde hiçbir şeyden zevk alamama gibi bir sorunum var. birde böyle bazen yaşadığım anı sanki ben yaşamamışımda başkası yaşamış gibi geliyor. bu geçmişi düşünürkende oluyor, anı yaşarkende. bazen sanki ruhum bedenimden ayrılıp beni izliyor ve "iyi bok yiyorsun devam et" diyor.
(bkz: çok dertliyim be sözlük)

neresinde ne sorun olduğunu bilmesemde -kendince haklı sebepleri olduğuna eminim- tam kapanamayan musluk. gün içinde önemsiz bir sorundur. gecenin sessizliğinde ritmik hareketlerle damlar ve önemli bir sorun olur. gece vakti tesisatçı bulunamayacağına göre, bu işlerden de fazla anlamıyorsanız ve evde yalnızsanız en iyisi muslukla iyi geçinmeye bakmaktır. ritmik damlalarına beatbox yaparak eşlik etmek gibi.

ana kitabıyla nobel edebiyat ödülü'nü alan ilk amerikalı kadındır. babasının mesleği dolayısıyla ilk çağlarını çinde geçirmiştir. daha sonra eşinin mesleği nedeniyle yolu tekrar çin'e düşmüştür. o da yapabileceği en güzel şeyi yapıp, eserlerinde çin kültürünü işlemiştir. eserlerinde eski çin hakkında bir çok bilgi bulabilirsiniz. özellikle mübarek toprak adlı romanı tadından yenmez. çinli bir köylünün gündelik hayatı, değer yargıları, kuşak çatışmaları, sahip olmak ve kaybetmek arasında ki ince çizgi sanatla işlenmiştir.

gerçekleşmesi halinde talip olacağım, güzel bir fikir. (bkz: ay keşke)

yaptıklarının aynısını papatya çayı nında yaptığı çay. pahalıysa boşa para vermeyin.

videoda ki #takipedenitakipederim ci gencimizin yaptığı faaliyet. subjektif bir yorum getirmem gerekirse, selçuk yöntem'in mal varlığını sorar gibi "ne kadar takipçin var" diye sorması içimi acıtmıştır. "ulan yılların ednan beyiyim benim bu kadar takipçim yok" diye düşünmediyse bende kibrit satmıyorum.

edit: doğrusu videonun sonunu yeni izledim. böyle bir soruda elenmekte biraz şov bence. bakın bu çocuk kitap çıkardı (bkz: başkası olma kendin ol) . söyleyeceklerim bu kadar.

muhtemelen kafaya takılan bir şeyden kaynaklanan durum. şuan da olduğu gibi. bir süre sonra koyunları saymakta sıktığı için başka alternatifler bulmak gerekiyor. mesela ben kanye westin skandallarını sayacağım.

türkiye'nin en önde gelen üniversitelerinden ikisi, odtü ve bilkent üniversitesi, türkiye'yi evrimle tanıştırmak için güçlerini birleştiriyor!evrim ağacı
 ve bilkent genetics society
'nin ortak girişimiyle gerçekleştirilecek olan "türkiye evrimle tanışıyor: bilkent üniversitesi" etkinliğine tüm okurlarımızı bekliyoruz!


konular ve konuşmacı listesi:

canlılık ve kalıtım (güniz göze eren)
kültürel evrim (gözde civan)
hastalıkların ve virüslerin evrimi (ceren özerdem ve ceren perihan gönül)
evrim 101 (eray ulaş bozkurt)
beynin evrimi (inci aksoylu)
yaşamın tarihi (aysel gurbanova)
ekolojik problemlere evrimsel bakış açısı (ışın altınkaya)
teknolojide evrim mekanizmaları (berk sudan)
dilin evrimi (mert karagözoğlu)

etkinliğe katılım ücretsizdir, kayıt formunu doldurarak kaydınızı tamamlayabilirsiniz.

kayıt Formu:https://docs.google.com/forms/d/1gGdoOedl161v50AUXhRou_tWbAmjscwdOFdFuAOWLj8/viewform

günümüzde "insanlar maymundan geliyorsa, şimdiki maymunlar neden insan olmuyor" gibi şeylerin sorulduğu düşünülürse, yerinde bir etkinlik olmuş. gitmek için illa ateist olmakta gerekmiyor. sorgulamayı seven, sorularına cevap arayan, bilgisine bilgi katmak isteyen yahut daha mantıklı sorular üretmek isteyen bireyler gidebilir. ben gitmeyip youtubea düşmesi için dua edeceğim (!) giden arkadaşlar olursa beni aydınlatsın. mutlumsu olurum.

edit: detaylı bilgiyi evrim ağacı nın facebook sayfasından alabilirsiniz. ya da hangi atayız sayfaya sorsanız gösterir.

edit 2: etkinlik linkini bulmaya çalışırken telefonum dondu. (bkz: allah is watching) yarın etkinlik linkini ekleyeceğim. maalesef form için yardımcı olabileceğim kadar bilgim yok. etkinlik sahiplerine facebooktan veya twitterdan ulaşırsanız yardımcı olurlar diye düşünüyorum.


edit 3: uptofate den gelen bilgiye göre katılımcı kontenjanı dolmuş. halbuki yeni paylaşmışlardı ve bende hemen burada paylaşmıştım. oldukça üzüldüm bu duruma. en azından ülkemizde böyle bir çalışma yapıldığını duymayanlara duyurduk diyerek kendimi telkin ediyorum. aynı grubun diğer etkinliklerine göz atmanızı öneririm.

mustaitbiradam beni çok üzen bu güncellemeyi yapmasaydın keşke.

dövüş kulübü, tıkanma, gösteri peygamberi kitaplarının amerikalı yazarı. bana göre yeraltı edebiyatında ters köşe yapabilen nadide insan. bir çok yeraltı kitabı okumuş biri olarak, kitabın sonunda bütün öfkesini üstümüze kusup gitmediğini düşünüyorum. onun yazdıkları bir başkaldırıdan çok, varoluşuna duyduğu özlemdir. eserlerinde genelde sert bir dille modern dünyayı eleştirir. dövüş kulübünü yazma konusunda ise şöyle bir olaydan esinlenmiş; "arkadaşlarıyla birlikte tatildedir. bitişikteki kamp yerinde müzik rahatsız edici derecede açılır ve bu nedenle başlayan tartışma yerini kavgaya bırakır. bu olayda yaralanan chuck tatilden döndüğünde iş yerinde kimse tarafından ilgi görmez çünkü kimse korkunç derecedeki yüzü hakkında bir şey sormaya, yorum yapmaya cesaret edemez. bunun üzerine chuck, eğer insanın yeterince kötü görünürse dilediği gibi hareket edebileceğini keşfeder."

bir bıkmadınız insanları kategorilere sokmaya, genellemeye diyerek taramak istediğim başlık. sokun hepimizi bir kategoriye sokun. bir de katalog hazırlayın oradan bakıp seçin hayatınıza alacağınız insanları. nasılsa hepimiz mükemmeliz ve dertleşmek için ayrı, bize destek olmak için ayrı, sevişmek için ayrı, kahve içmek için ayrı diye uzayan bir liste hazırlayıp oradan kendimize insan seçebiliriz.

anlamak isterim, hangi yasa
bir beşikle bir darağacını
aynı ağaçtan, ne adına varedebilir?
*
boynumu üzgün bir çiçek gibi kırıp da
yollara düştüğümde, başımda deniz köpüklerinden
ya da sabah yellerinden bir taçla
yürüdüğüme inanırdım - yanılırdım
*
benimse ellerim titrerdi, alnının aklığından
saçlarına saçlarına doğru titrerdi
şimdi kağıtların üstünde gidip gelen ellerim
titremiyor artık , yolunu biliyor şimdi
*
bu benim yalnızlığım, dalsızlığım benim
kana kana içtiğim çeşmelerden susayarak ayrılmak
*
senin adın nasılsa bir gün hepsini tamamlayacak.

(bkz: ahmet erhan) (bkz: gül şiir)



böyle kepaze hayatı sürüklemekten yoruldum
(bkz: sabahattin ali)

beni sen kullarına oyuncak mı yarattın?

zoey adlı talihsiz kızımızın alnından işaretlenmesi ve vampir okuluna gitmesiyle başlayan olayları konu alan seri. insana herhangi bir şey katmaz ama can sıkıntısını gidermek için oldukça iyidir. entrika, kaos, aldatma, erotizm, türler arası ilişki (kuzguna benzeyen bir çocuk vardı galiba) ve nicesi bu seridedir. bende bundan 3-4 sene önce ilk yedi kitabı okumuştum. sekizinciye başladığımda "neden okuyorum ben bunu ya" diye hayatı sorgulayıp bıraktım. yinede ergenliğimde büyük bir yeri vardır. filmide çıkacak diyorlardı yalan oldu herhalde.

ooo kadınlarla ilgili genelleme (bkz: alırım bi dal)
belki de kadınlar sizi tanıdıkça sizden hoşlanmadığını anlıyordur. ve onu umursamayan kişiyi tanımak istiyordur. belki o ilgi gösterince ondan da hoşlanmayacaktır. bu da bir genellemedir ve bütün genellemeler gibi yanlıştır. rica ederim kişisel özelliklerle hareket edilen konuları genellemeyelim.

(bkz: lan gardaş bu nasıl yara)

herşeyi %50 ye atmak saçmalıktır. bu insanların çoğu lambaya oy verip kenara çekilenler. bizim hiç mi suçumuz yok? yaşadığımız olaylardan biri başka bir ülkede yaşansa neler olurdu acaba? herşeyimiz özelleştirilirken, iletişim özgürlüğümüz kısıtlanırken, paralar sıfırlanıp evlerden ayakkabı kutuları çıkarken, trafolara kedi girerken, gazetecilerimiz tutuklanırken, terör batıya kadar gelirken, ışid kampında bayrağımız dalgalanırken, çocuklara tecavüz edenler korunurken, ülkemize para karşılığında suriyeliler doldurulurken ve sayamadığım nicesinde; biz ne yapıyorduk diye düşünüyorum. büyük ihtimalle tweet atıyorduk. muhalefet ne yapıyordu? büyük ihtimalle kınıyordu.
ne yapabiliriz? bilmiyorum. hiçbir şey yapmıyoruz. nasıl bir politika izlediler bilmiyorum ama çok başarılı oldular. bizi gerçekten sindirdiler. çocuk tecavüzcülerini batıya şikayet eder olduk. ülkemizde ki dolandırıcıların yargılanması için amerika adaletinden medet umar olduk. şehit vermek, "varlıkların" tecavüze uğraması bizim için gündelik şeyler oldu. ne olacak bu sonumuz bilmiyorum ama suçluyuz.

tamamen ten uyumuna dayalı, türkiye'ye gelmesini istediğim program. ama bu seferde "ahmet bey ve ayşe hanım program dışında sevişiyor" gibi iddialara maruz kalırdık büyük ihtimal. türkiye'ye gelirse sunuculuğa ve linç edilmeye talibim.

edit:bu programı izlemeyi uzun zaman önce bırakmıştım. yadıma düşürüldü ve linkte ki bölümün tamamını izledim. teşekkürler.