profesyonelogrenci

sabahlara kadar çalıştığım sınav. kitaba boş boş bakmaya başlayınca sözlüğe bakıyorum, o arada beynim akmış onu fark ediyorum, bi kendime gelmeye çalışıyorum entry falan giriyorum, düzeliyor.
mesela dün akşam 9da oturdum masaya bu saat oldu daha kalkmadım. kalkamadım. çünkü yatağa yatsam vicdanım susmayacak.

vizeler finaller son akşam çalışılıyordu tamam da son 2 ayda kpss bitirmek imkansızmış. demek 6 yılda insan her bildiğini unutabiliyormuş. şimdi ne mat var ne türkçe ne coğrafya. össde üçünü de fullemiştim şimdi 50 neti göremiyorum.tek korkum tarihken bir de bunlar çıktı başıma.
tarih demişken konuları belirleyenlere seslenmek istiyorum: insan çalışacak o dersi. biraz abartmıyor musunuz?

allah atanması ve hayatı bu sınava bağlı olan herkese sabır, tarih yetkililerine de akıl fikir versin.

(bkz: zamanlaması manidar)

troll vol:2

ağır trolldür.

"ey bilgiçler! lazanyanın troll olduğunu işitmez misiniz? vallahi lazanya trolldür." bakara 31

tek kalmanın kolay olmadığı liste.
bir çok kere tek kalmış biri olarak size bir tüyo, sabah ezanına yakın kimsecikler kalmıyor.

hakkında çokça atılıp tutulan şey. şey diyorum çünkü cinsiyet demeye içim elvermiyor.

"kız" cinsiyet belirtici bir kelime değildir. sizin bahsettiğiniz erkeğin zıttı varlık kız değil "kadın"dır.
bir insan doğduğunda 44+xx kromozomu varsa o kadındır. herhangi bir şekilde bir şey yapınca kadın olunmaz.

kız ise "bir insanın, cinsiyeti kadın olan bebeği" gibi bir anlamla "oğlan" kelimesinin zıttıdır.

"""bir annenin bir kızı bir oğlu vardır. oğlan erkektir, kız kadındır. """
görüldüğü gibi sevişince kadın olmaz zaten kadındır.

bizim toplulumuzda evlenmemiş (sevişmemiş/bozulmamış) kadına kız denir. "kadın olmayan bayan kızdır" "kadın olmak" "bayan cinsi" gibi iğrenç tabirler de vardır.

bir kadına, kadın olmak suçmuş gibi "kadın" demekten çekiniliyor. bu sapıklık öyle bir boyutta ki bu "kızlarımız" kendisine "kadın" diyemiyor, formlarda kadın/erkek seçeneğini gördüğünde "ben kadın değilim hala kızım" diye sinir krizleri geçiriyor.

son zamanlarda pek çok sözlük yazarının başına gelen hastalık.

belirtilerini yazıyorum:
x yapan kız başlığı açmak, (örn: nefes alan kız)
x yapan kız başlığına yorum entry girmek, (örn: bu kızlar ne salak)
cinsiyeti kadın olan birinin başka bir konuda başlığı açılmışken kadın olması hakkında yorum yapmak (nobel almış kadın mı olur ya)
bir durumda bahsedilen kadını, kadın olduğu için farklı konumlandırıp o tarz bir entry girmek. (kadınlar çok vıdı vıdı yapar, kesin onun suçudur)

bu belirtilerin en az biri varsa geçmiş olsun, hastasınız.

üzülmeyin, tedavisi çok basit açıklıyorum:
böyle entryler girmemek, böyle başlıklar açmamak. çok zor değil.

hayrına bu hastalığa yakalandığını düşündüğünüz başka yazar arkadaşları da uyarırsanız sevaba geçersiniz, çünkü hastalık çok hızlı yayılan türden.

"kızları eleştirmese ölecek olanlar" ın yeni konusu. aslında klasik bir konudur. burada başlığının olmaması @ismettt in hemen dikkatini çekmiş olacak ki bizi bu konudan ve bu kızı eleştirmekten geri bırakmamış.

efendim zamanında birtakım bilim insanları, bazı araştırmalar yapmış ve bu kızların babalarının eksikliklerini erkek güveni boşluğu oluşturduğu için atlatamadığını söylemiştir.

bu açıklamalar şimdilerde bu kızların eleştirilmeye açılıp üzerinden prim yapılmasına olana sağlamıştır. kendisi son derece normal bir "insan"ken, psikolojinin p sini bilmeyen kalabalık tarafından böyle yaftalanma mağduriyeti yaşamakta olan "kız"dır.

(bkz: kadınları eleştirmese ölecek hastalığı)
(bkz: kız)
(bkz: kadın)

son uçurma vakasına konu olmuş eski bilgi sözlük yazarı. @independence daha önce adana muhabbetinde bir entrysi için uçurduğunu söylediği yazardan sonra yine aynı şeyi yapmış. o zaman da bekleyelim aynı soğukkanlılığı görür müyüz demiştim, göremedik.

(bkz: #1110353)

bence yanlış olan bir şey var. mod bi yazarın entry kalitesine bakmaya o yazarla tartışınca karar veriyor ve zaten kimse kuralına göre entry girmediği için uçurmayı da mantıklı zemine oturtmuş oluyor.

adil bir durum değil. kendisini tanımazdım ama yazık olmuş.

genelde başlık için "bana şunu dedirten olay" "bana böyle düşündürten hede" şeklinde cümleler kurup bunları tanım zanneden yazarları da içerir.

o arkadaşların sandığı gibi başlığın adına değil başlığın içeriğine tanım girilir. objektik olması zorunlu değildir ama "bana bunu düşündürdü" kadar subjektif de olmaması gerekir.

an itibariyle tek entrylik başlık açma furyasına kurban gitmiştir.

http://prnt.sc/av2vtt
http://prnt.sc/av2y7y
http://prnt.sc/av2ynl

sözlüğümüzün kanayan yarasıdır. bu sorunlar hakkında herkes başlık açtığına göre ben de başlık açmalıydım ve burdayım.

(bkz: başlıkların basit olması) bu konuda hatırladığıma göre açılmış ilk başlıktı. sonrasında bu konu hakkında çok şey yazıldı çizildi.

derdimiz şuydu; yakın zamanda gelen arkadaşlar da hatırlıyordur iki ay öncesine kadar sol framede güncel herhangi bir konuda başlık göremezdik, açılan başlıkların çoğunda sadece başlığı açan yazarın entrysi dışında enrty yoktu. bu konu ne zaman açılsa bunu düzeltecek olan yine bizleriz dedik ve konuyu kapattık.

peki öyle mi davranıyoruz?
hala bir çok 2 entrylik başlık açılıyor. güncel bilgi içinse tamam aç öğrenelim buradan okuyalım vallahi haklısın. ama bazı yazarlar var ki öyle spesifik başlıklar açıyorlar ki ekleyecek bir tane cümle bulamıyorsun, başlık yine tek entry ile kalıyor. yapmayın arkadaşlar. böyle bir yere varamıyoruz. ben her yazılan entryi okumaya çalışıyorum, bakıyorum, hepimiz kafası çalışan insanlarız. neden bunun bir sorun olduğunu bilerek hala aynı şekilde davranmaya devam ediyoruz?

sözlük yönetimine ilk geldiğim zamanlar yaptığım bildirimlerin çoğunun geri dönüşünü olumlu alamadım, haklı veya haksız sebeplerdir orası ayrıdır. bunların hepsinin kurala bağlı olması gerektiği kanaatindeydim. çünkü kendi başımıza yapamayacağımız belliydi ve yapamadık. sonuçta hevesim kaçtı. herkesin yavaş yavaş hevesi kaçıyor. bunu sol frameden de tahlil edebilirsiniz girilen entry kalitesinin düşmesinden de.

entry kalitesi neden düşüyor biliyor musunuz? ben kendi adıma söyleyeyim.
buraya ilk geldiğimde yine aynı hevesle bir entrye saatler harcayarak, kendi özel defterlerimden bilgi hatırlayarak entryler girmeye çalışıyordum. sonra fark ettim ki bazı yazarlar entry girmeye 3 saniyeden fazla zaman ayırmıyor ve bir şekilde benimle aynı statüde yani yazar olarak kalabiliyor, canım sıkıldı.

paragraflarca ego analizi yaptığım bir entryden sonra sadece "ben" yazan bir yazar komik değil mi? ne tanım var, ne entry, hiç bir şey yok. mesaj atarken bile 4 karakterin altını gönderemezken 3 karakterle entry girilebiliyor. yine saatlerce uğraşıp ingilizce bir sitenin analizini yaptıktan sonra altına başlık "1001 inventions" diye "binbir invenşıns" entrysi girilebiliyor. aga bu nedir? yemin ediyorum face fotomun altına bile böyle bir yorum yapılsa silerim. burası sözlük ve bu entryler duruyor.

ben de önce entry kalitemi düşürdüm, bazı uzun entrylerimi editledim kısalttım, şimdi çok fazla yazasım bile kalmadı. meh meh bir şeyler yazıyorum bu kadar. konuştuğum bir iki yazar da aynı durumda.

en komik kısmı da şimdi ben bu başlığı açtım diye @independence gelip "ama aslında öyle değil" konulu bir entry girecek ve favlar havada uçuşacak. bunu nereden biliyorum? çünkü hep öyle oldu. kendisi sözlüğün gelişimi için önerilere açık sadece. eleştirilere de bir o kadar kapalı.

biri bir şeyden şikayet eder veya onun hoşuna gitmeyecek bir entry girer
@independence konuya dahil olur ayar verir veya he der geçer
şukular şukular
istiklal marşı
kapanış.

neden yine @independence yüklendim, bu @independence bize ne etti onu da söyleyeyim, kendisi sözlük hakkında ulaşabileceğimiz tek kişi değil, bir de @bigcoder var ama neden ona yüklenmiyoruz. çünkü her taşın altından @bigcoder çıkmıyor kardeşim. biri bir şey yazdığı zaman gelip direkt indepe cevap veriyor. olay kendinden bağımsız olsa bile gelip cevap veriyor. bence göze batma sebebi kesinlikle bu.

bilgi sözlüğün gerçekliği de budur. bu iç dökmeye uzun zamandır ihtiyacım vardı.

sonuç olarak biz kendimize böyle yaparsak kimse başlık kalitesini de entry kalitesini de düzeltemez. biraz daha duyarlı olalım, yaklaşan yaz aylarında kapımızın önüne su koymayı ihmal etmeyelim.

bazen yazar arkadaşların bir başlık açtıktan sonra yazdığı entrye bir şey eklemek istediğinde "edit" seçeneğini kullanmak yerine o başlığın altına tekrar entry girmesinden kaynaklanır.
üstelik açtığı başlığa kendinden başka yazan yazar da yoksa başlığı parsellemiş olur.

bir sözlükte kesinlikle olmaması gereken şeylerdendir.

eksi vermek için bile olsa entry okuyorsa belki biraz aydınlanacak ve bu işleri bırakacaktır.
yok sadece eksi veriyor entryi okuma zahmetine bile girmiyorsa onlara güzel bir bkz hediye etmek isterim.

(bkz: amlarına koyayım onların çok ayıp ediyorlar)

bazı ülkelerde 4 yıllık olanı o kadar rahat alınır ki hayret edersiniz.

öss sınavına 1buçuk milyon insan girer ve o insanlar arasında 1milyonuncu olup üniversite kazanan insan gördüm ben. iki yıllık yazdı. laylaylom mezun oldu. giderayak da bi dgs patlattı 4 yıllık üniversite mezunu olarak aldı diplomasını.

yahu bu çocuğun neti ygsde 40 falandı. yani problem çözme, paragrafta okuduğunu anladın mı, en komik element hangisi gibi ortaokul seviyesi sorularda bile 160 sorudan 40 net yapabilmiş 18 yaşında.

ama 4 senelik üniversite diploması aldı.

bir kişi bakkal açıcak diploma lazım değildir, anlarım. iki senelik mezunudur yetiyodur, anlarım. bizim onlara da ihtiyacımız var. şartları arasında 4 yıllık üni mezunu olmak bulunan bir işi yapmaya heveslendiysen nasıl 4 senelik diploma alamadın ben buna şaşırıyorum.

adını soyadını yazabilene veriyorlar be.

renk seçenekleri aranma durumuna göre kodlanmıştır. en çok aranandan itibaren kırmızı, mavi, yeşil, turuncu, gri şeklindedir. 3713 sayılı terörle mücadele kanununa göre suçları belirlenip ona göre bir ödül verilecektir.

bana kalırsa birbirimizi birbirimize kırdırmanın başka bir yoludur. orwell okuyanlar bilir, distopyası olan 1984te de aynı düzen vardır. düzene uymayan veya big bossu sevmediği fark edilen biri terörist ilan edilir, kendi çocuğu bile bu ceza ödül sistemiyle öyle şartlanmıştır ki aile içinde bile ihbarlar başlar. kimse bunun neden bir terör davranışı olarak cezalandırılması gerektiğini düşünmez, "evet o terörist şahidim" der.

sayın cumhurbaşkanımız kendisine her karşı adım atana terörist derken, biz buralarda "yargı, yasama, yürütme ayrı olmalı ama değil, yargı bağımsız değil" diye bağırırken o sitede bize terörist olarak gösterilen kişilerin terörist olup olmadığını düşünmeden ihbar etmek için biraz "saf" olmak gerekir.

yapılacak mı? sanmıyorum. bizim halkımız sadece "sen neden şehitler için eylem yapmadın da başka şeyler için eylem yapıyosun?" demeyi bilir, o şehit eylemini asla kendisi yapmaz ama. veya kişiyi terörist olarak görüyorsa polise şikayet etmek yerine kendi dürtmeyi sever. zaten başımıza ne geliyorsa halkımızın bu garip fetişlerinden geliyor.

iyi niyetli bir çalışma ama bu ülkede zor.

edit:
kırmızı listede fethullah gülen var. ulan hayat çok garip ya.

genelde destekçileri cumhurbaşkanı olma şartı olan "yüksek öğretim kurumundan diploma" yı kağıt parçası olarak gördüklerinden açığa çıksa da yine erdoğanı savunacaklardır. çünkü erdoğan yanlış bir şey yapamaz olsa olsa kural yanlıştır. üstelik diploma kağıt parçası değil de nedir?
işbu sebeple bunlarla erdoğanın canını sıktığımız için özür dileyecek durumda bile kalabiliriz.

itü ayazağa yerleşkesinde bolca bulunur bunlardan. hatta talep üzerine bir tanesi de yapım aşamasındadır. isteyen her öğrencinin kampüs içinde bisiklet kullanması bir dersten bir derse bisikletle yetişmesi için yapılmıştır. kaldırımdaki ağaçlarda hep bağlı bisikletler bulunur bu yüzden. akşamları o bisikletler yine bisiklet parklarına döner ertesi günü beklerler.
tek sorun öğrencilerin mezun olduktan sonra bisikleti çöpe atmak ve balkona koyup kullanmamak arasında yapacakları tercihtir.

insanın farklılıklarının ne kadar değerli olduğunun farkında olmayan üstelik o farklılıklara "pis, kaka" diyen, müslüman olmayan insanlara tahammülü olmayan, olanlara veya bunu herhangi bir şekilde belirtmeyenlere ise müslümanlığı övmeyen bir entry girdiklerinde aynı muameleyi yapan, bence bir insanda olabilecek en kötü özellik olan "ben en doğrusunu biliyorum, böyle düşünmeyene de hakaret ederim" mantığında kafası çalışan bir yazar arkadaşımız.

bilgi sözlükte kendisi kadar saldırgan entry giren bir yazar daha görmedim. nasıl insanlara bu kadar bariz saldırırken bazı entryleri gg olmuyor şaşırıyorum. nickaltına gelince gördüm, @independence birkaç hafta önce kendisine "sözlüğün en entellektüel hatunu" demiş. aşağıdaki ek kısmı için yazarın bütün entrylerini okudum herhangi bir fikirde herhangi bir sosyolojik yazı göremedim. birbirimizi kandırmayalım isterseniz. ayrıca entelektüel öyle yazılmıyor.

ki @independence'in birkaç entrysinden hatırladığım kadarıyla bence @lazanya'dan farklı düşünmüyor. tek farkı saldırgan değil farklı fikirlere açık. o yüzden kendisine en ufak bir lafım yoktur, olamaz. ama böyle insanları hedef gösteren, dışlayan, hakaret eden, saldırgan bir yazar arkadaşı böyle göklere çıkarmasını tasvip etmiyorum.

@lazanya nickli yazarın örnek birkaç entrysi:

gey kaplumbağa videosundakilere ithafen: "o totoşlar ibneliğe özendirmeye, ibneliği normal birşey miş gibi göstermeye çalışıyorlar. cinsel tercihinizde olan sapıklığınız bizi ilgilendirmez fakat normalleştirmeye çalışmayın dedirten durum."

cenaze marşında tekbir getirilmesin diyenlere cevabı: "gavurlara öneri; cenaze törenlerinde köpek havlama sesleri, eşşek anırma sesleri çalsınlar, osuruk sesleri dinlesinler, müslüman halkın cenaze törenlerine karışmasınlar."

marmarayın raydan çıkışına ithafen: "raydan cikip kimin neresine girdigini anlayamadigim olay."

din olmadığını fark etme eşiği başlığından: "göte pamuk tikanip, mezar çukuruna konulunca, inanmadiginiz o sorgu meleklerine, ardindan cehennem zebanilerine de ayni zirvalari anlatabilirlermi merak ediyorum bu dinsizler."


bütün sözlük bu entryleri yazarın görüşü yüzünden değil saldırgan tavrı yüzünden seri eksiliyor. rica ederim kendisi üslubuna biraz dikkat etsin veya etmeyecekse gereği yapılsın.

metis yayınlarından olan başucu kitabım. bitirmedim. geceleri aradan herhangi bir konuda üç beş sayfa okumayı seviyorum. öyle bölük pörçük okuyunca da bitmiyor.
yazar bize kitapta farklı bir pessimizm sunuyor. hem şüpheci hem pessimist garip bir arada kalmışın gözünden görüyoruz konuları. çoğu zaman katılmasak bile konuya baktığı açı çok ilgi çekici olabiliyor.
uçlardaki insanlar hayata nasıl bakıyor merak eden birinin kesinlikle elinden bırakamayacağı bir kitap.

bir sözlük sitesinde yedek hesaplarımdan birini o dönemki sevgilime vermiştim. sonra ayrıldık. garip bir şekilde nicki benim de bildiğimi unutmuş ya da benim unuttuğumu düşünüyor olacak ki havadan sudan da entry giriyor, duymamam gereken şeyleri de yazıyor, bazen yalan yanlış bile yazıyor. bozmak istiyorum. kendi nickimi hatırlatmamak için sözlükten ulaşmıyorum. hele gözünü açmayı hiç istemiyorum.
aralarda açıp "zaten kim olduğumu kimse bilmiyo heyoo" havasında yazdığı entryleri okuyorum. sonra faceten profil fotosuna bakıp bi sigara yakıyorum.