asıl adı james augustine aloysius joyce olan irlanda asıllı yazar.(1882 - 1941) getirdiği anlatım yenilikleri ile 20. yüzyıl edebiyatını derinden etkilemiştir.
james joyce, 1882 yılında dublin’de doğdu. cizvit okullarında eğitim gördü; dublin’deki university college’de felsefe ve modern diller okudu. 1900’de, henüz üniversite öğrencisiyken ibsen’in oyunu üzerine kaleme aldığı uzunca yazı fortnightly review dergisinde yayımlandı.
o sıralar, daha sonra chamber music (oda müziği) adlı kitapta toplanacak olan lirik şiirlerini yazmaya başladı. 1902’de dublin’den ayrılıp paris’e gitti; ama ertesi yıl ölüm döşeğindeki annesini ziyaret için tekrar irlanda’ya döndü. 1904’ten sonra nora barnacle’la yaşamaya başladı. 1905’ten 1915’e kadar trieste’de yaşadılar. 1906 yazında romaya giden joyce yaklaşık dokuz ay boyunca bir bankada çalıştı. romadan sıkılınca 1907 kışında tekrar triesteye döndü. trieste’de berlitz school’da ingilizce öğretmenliği yaptı. dublinliler, 1914 yılında ingiltere’de yayımlandı. joyce, 1915’te tek oyunu olan sürgünler’i yazdı. sanatçının bir genç adam olarak portresi adli otobiyografik romanı 1916 yılında yayımlandı. aynı yıl joyce ve ailesi zürih’e taşındı.
büyük bir yoksulluk içinde yaşadıkları zürih’te en büyük eseri olan ulysses üzerine çalıştı ve bu kitap little review adlı bir amerikan dergisinde dizi halinde yayımlanmaya başladı. dizileştirme 1918’de başladı, ancak kitap hakkında dava açılması nedeniyle 1920’de diziye ara verildi. ulysses kitap olarak ilk kez 1922’de paris’te basıldı. dublinde geçen 24 saati anlatan roman homerosun odysseası üzerine kuruludur. pek çok yeni tekniğin kullanıldığı roman yayınlandığında büyük yankı uyandırmıştır.
joyce, ailesi iki büyük savaş arasında paris’te kaldı. bu dönemde son romanı olan finnegans wake üzerinde çalıştı. 1939’da, finnegans wake basıldı. 13 ocak 1941’de james joyce öldü. portre’nin ilk taslağı stephen hero yazarın ölümünden sonra, 1944 yılında basıldı. ilk basımı birçok dizgi yanlışı içeren “ulysses”in aslına uygun halde basılması 1984 yılında gerçekleşti. ulyssesin türkçe çevirisi nevzat erkmen tarafından gerçekleştirildi ve 1999 yılında basıldı.
eserleri:
dublinliler
sürgünler
giacomo joyce
sanatçının mektupları
oda müziği (şiirler)
sanatçının bir genç adam olarak portresi
ulysses
finnegans wake
ankara da önceden fikrim barda şimdi ise nefes bar da cuma ve cumartesileri eski 45likler adlı bir programı olan dj. kendinizi 1970lerde gibi hissetmenize neden olmakta..
afişinde de beyaz kelebekler ve hafize ana vardır..
afişinde de beyaz kelebekler ve hafize ana vardır..
(bkz: ayin en çiplak günü)
asıl adı "iki yeşil su samuru anneleri, babaları, sevgilileri ve diğerleri" olan bir buket uzuner romanıdır. bu kitabı okumanın bir yaşı vardır.11 yaşında okumaya kallarsanız hiç bir anlam ifade etmez, tabirler ütümyle yabancı gelir. zaten zannımca yazar da bunu yazarken belli bir kitle için yazmıştır.
6. caddenin sing your songa katıldığı şarkıdır. bu şarkı sayesinde manga yı geçip 1.liği elde etmiştir.
(bkz: eylül fırtınası) adlı filmde annesi hapiste olan ufaklığın arkadaşlarının, bu ufaklıkla dalga geçip onu kendilerinden dışlarken anlamını bilmeden kullandıkları küfür sandıkları kelimedir.
romanlarda fazla miktarda kısaltma yapmasına rağmen çevirileri oldukça başarılı, veysel ataymanın her romanın başına önsöz yazdığı yayınevidir.
türk klasiklerinde fonda bordo vardır, dünya klasiklerinde fonda siyah vardır.
klasiklerin dışında kimi düşünürlerin de kitabını basmaktadır.
bunların yanında konuları daha güncel olan kitaplarda hazırlamaktadır. bu kitaplar sarı renklidirler.
türk klasiklerinde fonda bordo vardır, dünya klasiklerinde fonda siyah vardır.
klasiklerin dışında kimi düşünürlerin de kitabını basmaktadır.
bunların yanında konuları daha güncel olan kitaplarda hazırlamaktadır. bu kitaplar sarı renklidirler.
kitapların orjinalinden eser miktarda pay bırakmayan, öykünün içine eden bir o kadar da anlatım bozukluklarıyla dolu bir yayınevidir.
klasikleri ucuza almak için;
(bkz: bordo siyah)
klasikleri ucuza almak için;
(bkz: bordo siyah)
bir dostoyevski romanı.
dostoyevskinin hapishanedeki yıllarını anlatan bir romandır. orda yaşadığı gerçekler, onun gibi birisi için katlanılması zor yaşam anlatılmaktadır. gerektiğinde en yakın dostu bir köpek olurken, halkın, insanların fakirlikleri, her şeye muhtaç olmaları da gözler önüne serilmiştir. insanlar yaşayabilmek için başkalarına efendi diyebilmekte, gözüne kestirdiği bir eliti efendisi seçebilmekteler. dostoyevski bu biyografik romanında birbirinin varlığından haberi olmayan halkın bu iki tabakasını bir araya getirmiş ve gözlemlemiştir.
dostoyevskinin hapishanedeki yıllarını anlatan bir romandır. orda yaşadığı gerçekler, onun gibi birisi için katlanılması zor yaşam anlatılmaktadır. gerektiğinde en yakın dostu bir köpek olurken, halkın, insanların fakirlikleri, her şeye muhtaç olmaları da gözler önüne serilmiştir. insanlar yaşayabilmek için başkalarına efendi diyebilmekte, gözüne kestirdiği bir eliti efendisi seçebilmekteler. dostoyevski bu biyografik romanında birbirinin varlığından haberi olmayan halkın bu iki tabakasını bir araya getirmiş ve gözlemlemiştir.
(1859 - 1952)
norveçli yazar hamsun’ın asıl adı knut pedersen’dir. yazarlıkta kullandığı hamsun adını, babasının 1863’te yerleştiği hamsund köyünden aldı. çocukluğu ve gençliği kırsal bölgede geçti. hemen hemen hiç resmi eğitim görmedi. genç yaşta çeşitli işlerde çalışmaya bir yandan da yazmaya başladı. üniversiteye gitmek için yeterli parayı bulamayınca, çalışmak üzere abd’ye gitti. 1884’te beklediğini bulamamış olarak norveç’e döndü. ancak iki yıl sonra yeniden abd’ye gitti, orada edebiyat üstüne konferanslar vermekten tramvay biletçiliğine kadar, çeşitli işlerle uğraştı. 1889’da norveç’e dönüşünde amerikan yaşamını eleştiren bir makale yayınladı. ilk romanı olan açlık’ın büyük başarı kazanmasından sonra, hayatını yazarlıkla kazanmaya başladı.
1920’de nobel ödülü’nü aldı. 1930’larda ülkesindeki faşist partiye katıldı. ii. dünya savaşı’nda norveç’in işgali sırasında almanlar’ı destekledi. savaştan sonra, bu nedenle tutuklandı, ancak ileri yaşı dolayısıyla yalnızca para cezasına çarptırıldı.
gizemler adlı eseriyle, yeni edebiyatın nasıl olması gerektiğini örneklemeye çalışmıştır.
açlık adlı romanında bireyin toplumla ilişkileri içinde nasıl doğallığını yitirdiğini irdelemiştir.
dünya nimeti adlı romanındaki isak, kendi kendine yeten, doğadan başka efendi tanımayan bir köylüdür.
hamsun’un yalın ve çocuksu üslubu incelikle örülmüş bir düzyazı şiirini andırır. rus yazarlarının, özellikle de dostoyevski’nin ruhsal yaklaşımı ile abd edebiyatının etkilerini taşıyan bir kara gülmeceyi birleştirmiştir. romanlarındaki neşeli hava, insanların çevresini saran boşluğu gizlemekten uzaktır. eserlerine olan ilgi, ancak ölümünden bir süre sonra canlanmıştır.
norveçli yazar hamsun’ın asıl adı knut pedersen’dir. yazarlıkta kullandığı hamsun adını, babasının 1863’te yerleştiği hamsund köyünden aldı. çocukluğu ve gençliği kırsal bölgede geçti. hemen hemen hiç resmi eğitim görmedi. genç yaşta çeşitli işlerde çalışmaya bir yandan da yazmaya başladı. üniversiteye gitmek için yeterli parayı bulamayınca, çalışmak üzere abd’ye gitti. 1884’te beklediğini bulamamış olarak norveç’e döndü. ancak iki yıl sonra yeniden abd’ye gitti, orada edebiyat üstüne konferanslar vermekten tramvay biletçiliğine kadar, çeşitli işlerle uğraştı. 1889’da norveç’e dönüşünde amerikan yaşamını eleştiren bir makale yayınladı. ilk romanı olan açlık’ın büyük başarı kazanmasından sonra, hayatını yazarlıkla kazanmaya başladı.
1920’de nobel ödülü’nü aldı. 1930’larda ülkesindeki faşist partiye katıldı. ii. dünya savaşı’nda norveç’in işgali sırasında almanlar’ı destekledi. savaştan sonra, bu nedenle tutuklandı, ancak ileri yaşı dolayısıyla yalnızca para cezasına çarptırıldı.
gizemler adlı eseriyle, yeni edebiyatın nasıl olması gerektiğini örneklemeye çalışmıştır.
açlık adlı romanında bireyin toplumla ilişkileri içinde nasıl doğallığını yitirdiğini irdelemiştir.
dünya nimeti adlı romanındaki isak, kendi kendine yeten, doğadan başka efendi tanımayan bir köylüdür.
hamsun’un yalın ve çocuksu üslubu incelikle örülmüş bir düzyazı şiirini andırır. rus yazarlarının, özellikle de dostoyevski’nin ruhsal yaklaşımı ile abd edebiyatının etkilerini taşıyan bir kara gülmeceyi birleştirmiştir. romanlarındaki neşeli hava, insanların çevresini saran boşluğu gizlemekten uzaktır. eserlerine olan ilgi, ancak ölümünden bir süre sonra canlanmıştır.
(bkz: açlık)
buket uzuner in ayın en çıplak günü adlı kitabındaki hikayelerden biri.
dostoyevki hayranı birisinin rusya gezisi sırasında bizzat fyedorla yaptığı hayali konuşmayı anlatan bir öyküdür. öyküde dostoyevskinin ağzından idamdan son anda kurtulması sırasında yaşadığı duyguları, kumardan bir gecede vazgeçişi anlatılıyor. kadın soruyor dosto cevaplıyor, kimi zaman kızıyor ama gülümsüyor.
gerçek hayatta ise bu öyküyü okurken "ah be bu hikaye gerçek olsaydı da o kadının yerinde ben olaydım" denilesi muhtemel.
(bkz: hayallerinden bir gerçek yaratmak)
(bkz: gerçekleşmesi mümkün olmayan hayaller)
dostoyevki hayranı birisinin rusya gezisi sırasında bizzat fyedorla yaptığı hayali konuşmayı anlatan bir öyküdür. öyküde dostoyevskinin ağzından idamdan son anda kurtulması sırasında yaşadığı duyguları, kumardan bir gecede vazgeçişi anlatılıyor. kadın soruyor dosto cevaplıyor, kimi zaman kızıyor ama gülümsüyor.
gerçek hayatta ise bu öyküyü okurken "ah be bu hikaye gerçek olsaydı da o kadının yerinde ben olaydım" denilesi muhtemel.
(bkz: hayallerinden bir gerçek yaratmak)
(bkz: gerçekleşmesi mümkün olmayan hayaller)
carpe diem kitap tan çıkan ruha dokunan düşünceler serisinin birincisidir. dostoyevski nin romanlarındaki düşünceler, sözler, birikimler toplanmış ve akıllara zarar bir kitap ortaya çıkmıştır. meğerse dosto amca her şey hakkında bir şeyler söylemiş zamanında ama romanlarını okurken es geçmişiz kimilerini.
çocukken kavgalarda birisi diğerine salak, manyak, sen tembelsin, anneni de sevmezdim zaten gibi kötü laflar ettiğinde ya da küfrettiğinde, altta kaldığını hisseden, laf yetiştiremeyen diğer tarafın kullandığı cümle.
(bkz: aynen iade etmek)
günün en iyi entrylerinde entrynizin bulunması için temel faktördür. ama yine de;
(bkz: dont war make love)
(bkz: dont worry be hippie)
(bkz: dont war make love)
(bkz: dont worry be hippie)
kendinin tıp ile bir alakası olduğunu sandığım yeni bilgiç. netekim girdiği otuz entrynin büyük çoğunluğunu terimler oluşturmakta.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?