yalan değil baya baya +18 muhabbetler dönüyo.
#897572 güzel ülkemin güzel insanlarına göre teröre destek veren, her gün bizlere şehit acısı yaşatan insanlarla birlik olan bir partinin, atatürk’ün kurduğu mecliste oturmasına karşı olan kişiler. ah ülkem vah ülkem.
öncelikle demokrasinin bizim gibi bir ülkeye fazla geldiğini bilen insan evladıdır. demokrasi ile ilgili görüşünü #883274 entrisinde yazmıştır. bu nedenle demokrasi çığırtkanı değildir bu koşullarda asla da olmayacaktır. ne zamanki ülkemizde insanlar adam gibi eğitim almaya sosyal ve ekonomik durumun artmaya başladığını görür işte o zaman gerçek bir demokrasi sevdalısı olur. zaten bu koşullar gerçekleştiğinde emin olun bu ülkede dtp/akp/..p kapatılsın mı kapatılmasın mı tartışması olmayacaktır. insanlar cemaat liderlerinin ya da aşiret liderlerinin söyledikleri partiye oy vermeyi bırakıp kendi fikirleriyle oy vermeye başladıklarında bu ülkeye gerçek demokrasi gelecektir. partinin milletvekileri imralıdan birinin verdiği listeyle hazırlanmayacaktır ya da bir parti başkanının kendi şeyinin keyfine göre hazırladığı listeler de olmayacaktır o zaman. ancak şunun da her zaman farkındadır her ne kadar beğensekte beğenmesekte bir anayasamız vardır ve bu ülke üzerinde yaşayan her insan bu anayasadaki kurallara uymak zorundadır. uymayan cezasını çeker. ve bu insanlar cezasını çekerken de pazarda dildo satan adam çok mutlu olur ve sevinir. çünkü bilir ki bu ülkede hala ve hala her şeye ve herkese rağmen adalet işlemektedir ve işleyecektir. işte böyle pek sevinelmeyen de düşünceleri vardır dildomenin.
ama şimdi bu demokrasiye bir darbe değidir de nedir allah aşkına. teröristler konuşmazsa, meclise girmezse demokrasi nasıl işler? hep bu faşist ve siyasileşmiş yargı yüzünden böyle oluyor.
olması gereken her gün 5-6 mehmetçik öldürülecek, emri verenler mecliste elini kolunu sallayarak dolaşacak buna da demokrasi diyeceğiz. bilmiyor muydunuz?
böyle bişiy olmaz demokrasi büyük yara aldı.
(bir liboşuz demokrasitus hastasının son sözleri)
olması gereken her gün 5-6 mehmetçik öldürülecek, emri verenler mecliste elini kolunu sallayarak dolaşacak buna da demokrasi diyeceğiz. bilmiyor muydunuz?
böyle bişiy olmaz demokrasi büyük yara aldı.
(bir liboşuz demokrasitus hastasının son sözleri)
günümüzde bir çok kişinin yakalandığı hastalık. işin kötüsü bu hastalığa yakalananlar hasta olduklarının farkında bile değiller. hastalığın belirtileri: hükümet yalakalığı, demokrasilerde parti kapatılamaz zannetmek, terör örgütlerini özgürlük savaşçıları olarak görmek gibi durumlardır. acil şifalar dilerim.
- ama ama nasıl kapatılır ya ühühühüh
-doktor bey yardım edin arkadaşım sabahatan beri dtp kapatıldı diye ağlıyor. sizce hastalığı ne olabilir?
-çok üzgünüm arkadaşınız liboşuz demokrasituz hastalığına yakalanmış.
-peki tedavisi nedir?
-10 tane osmanlı tokadı atın bişeyciği kalmaz.
-doktor bey yardım edin arkadaşım sabahatan beri dtp kapatıldı diye ağlıyor. sizce hastalığı ne olabilir?
-çok üzgünüm arkadaşınız liboşuz demokrasituz hastalığına yakalanmış.
-peki tedavisi nedir?
-10 tane osmanlı tokadı atın bişeyciği kalmaz.
bir çok kişi 5 yıl boyunca siyasi yasaklı oldu.
haşim kılıçın yaptığı açıklamalara göre parti kapatıldı.
çok fazla eksi ya da artı oy alan entrilerden sonra sözlük olarak entrileri sorgulamamıza yardımcı olabilecek soru. böylece eksi oy almamak veya daha fazla artı oy almak için yapılması gerekenleri bize gösterecektir.
az önce yarattığım süper kahraman. süperman gibi bişey. çizgi romanı çok yakında çıkacak. konusu şu şekilde: dildomen dünyadaki kötüleri bulur götlerine dildo sokar anırta anırta bağırttırır. evet bu kadar. pek ilgi çekici gibi durmuyo ama olsun işte böyle bişey.
(bkz: sözlükteki kahramanlar)
(bkz: sözlükteki kahramanlar)
klasik bir öğretmen cümlesi.
aha taş geldi kafama. ben de içindeymişim ne de olsa!
hiç bir şey yapamazsam kalemim vardır yazarım! dünyayı kurtarırım kurtaramam orası ayrı konu ancak görünüyor ki fikrini ortaya atan, düşüncesini söyleyen, ya facebook gruplarından dünyayı kurtarmakla suçlanıyor ya da sözlük kahramanı olmakla suçlanıyor. peki burdan gerçek kahramanlara sesleniyorum sen kürt sorunu için ne yaptın güzel kardeşim? bi dakka yoksa sen de oturduğun yerden dtp kapatılmasın diye yazarak halk eğitilsin diyerek kürt sorununu mu çözmeye çalıştın? ama bi dakka sen başkalarını kötülüyodun sözlük kahramanı diyerek?şimdi aramızdaki fark nedir o zaman ben diyorum dtp kapatılsın sorun çözülsün sen diyosun kaptılmasın çözülsün. vay be baya bi fark varmış aramızda bilemedim! ben gidip facebookta dünyayı kurtarmaya devam ederken umarım senin gerçek kahramanlıkların gerekli ödülü alır. siz gerçek kahramanlara mareşallik ünvanı falan verirler umarım ya da devlet üstün hizmet madalyası. neyse sen yine fazla düşünme bu entrimin üstüne de ben bir sözlük kahramanıyım ne de olsa!
şimdi böyle düşünenler de var tabi. onlara göre dtp kapatılınca demokrasimiz ağır bir yara alacak. ve türkiye bir adım daha geriye gidecek. peki güzel bu tezi bir kenara koyalım. şimdi bu ülkede bir anayasa var değil mi? sen ben o bu şu dağdaki cezaevindeki saraydaki köşkteki herkes bu anayasaya uymak zorunda öyle değil mi? güzel umarım bu noktada da hem fikiriz. peki şimdi hırsızlık yapan bir amca var biz bu amcaya ne yapıyoruz anayasamıza bakıp gerekli cezamızı veriyoruz değil mi?umarım buraya kadar da bir sorunumuz yok anlama güçlüğü yaşamıyoruz. peki güzel kardeşim hırsızlık yapanın anayasaya göre suç alması gerektiğine inanıyorsun da terörist eylemlerin odağı haline gelmiş, pkknın elinde oyuncak olmuş bir partinin kapatılması gerektiğine neden inanmıyorsun. neyse sen yine de fazla yorma kafanı bu konularla bizleri de sözlük kahramanı olarak görmeye devam et. kal sağlıcakla.
bir de bu tarz insan var tabi neymiş parti kapatılırrsa dağa çıkarlarmış da ülke kaosa girermiş. sanki her taraf güllük gülistanlık ya! tokatta şehit olan askerler başka ülkenin askeri ya! aman ha lütfen kapatmayın bu partiyi yoksa kaosa gireriz!
(bkz: sizin gibilerden korkan sizin gibi olsun)
(bkz: sizin gibilerden korkan sizin gibi olsun)
ya özgürlüğün ne olduğunu bilmiyordur ya da hayatında hiç dayak yememiştir.
-(taksim elde pankart bağıran bir tip)de te pe ka-pa-tıl-ma-sın
-baksana kardeş niye kapatılmasın dtp?
-çünkü kürt vatandaşlarımızın da mecliste temsil edilmeye hakları var onlar da insan.
-ama bu adamlar pkkyı destekliyo?
-ya olsun yine de onlar ezilen zulm gören blalalala
-(götümün savaşçısı konuşurken önce pantalonunu daha sonra külodunu çıkarır)
-abi napıyosun yeaa
- ne var yarrağım benim de bir türk olarak sana yarrağımı gösterme hakkım var. hadi siktir git şimdi.
-peki abi.
-(taksim elde pankart bağıran bir tip)de te pe ka-pa-tıl-ma-sın
-baksana kardeş niye kapatılmasın dtp?
-çünkü kürt vatandaşlarımızın da mecliste temsil edilmeye hakları var onlar da insan.
-ama bu adamlar pkkyı destekliyo?
-ya olsun yine de onlar ezilen zulm gören blalalala
-(götümün savaşçısı konuşurken önce pantalonunu daha sonra külodunu çıkarır)
-abi napıyosun yeaa
- ne var yarrağım benim de bir türk olarak sana yarrağımı gösterme hakkım var. hadi siktir git şimdi.
-peki abi.
(bkz: hallelujah)
tamamıyla yanlış bir yanılgıdır. hatta böyle düşününenin kafasına sokayım çok afedersiniz. aşk dediğimiz şey için zaten güzellik aranmaz. eğer aranıyorsa ve bir insana güzelliği için aşık olunuyorsa zaten sen o insanını saçına kaşına gözüne memesine aşık olmuş olursun kendisine değil. şimdi git bi elini yüzünü yıka aşkın falan ne olduğunu iyice kavra öyle gel. saygılarımla.
güzel bir öykü:
ewan 22 yaşına o sene basmıştı, kendinden emin çok zeki ve çok çekici bir genç adam olmanın asaletini taşıyordu. 10 gün sonra koredeki bir savaşa katılmak üzere ingiltereden ayrılacaktı, hiçbir şeyden korkmuyordu ama duygusallığı nedeniyle, ülkesinden ayrılma fikri zor geliyordu ona. ağır adımlarla büyük kütüphaneden içeriye girdi, bir kitap alıp oturdu ve okumaya koyuldu. gerçekten de çok güzel temalara değinmiş etkileyici bir kitaptı elindeki, ama daha da güzel olanı kitabı daha önce başkasının da okumuş ve bazı yerlere notlar almış olmasıydı. okuyanın notlar aldığı bölümler ewani da derinden etkiliyor, notları okudukça sarsılıyordu. kim olabilirdi bu? hemen kütüphane memuresine gitti ve daha önce kitabı okuyan kişinin kim olduğunu öğrendi. holly adında bir kadındı, adresini aldı ve eve varır varmaz bir mektup yazdı:
büyük kütüphanede bir kitap okudum. eklediğiniz notlar karşısında hayranlık duyduğumu belirtmeliyim. 10 gün sonra koreye gidiyorum, sizi tanımak ve sizinle mektuplaşmak istiyorum. cevabınızı sabırsızlıkla bekliyorum.
hollyden olumlu cevap geldi ve mektuplar ardı arkasına yazılmaya başlandı. her yeni mektupta birbirlerinden biraz daha etkileniyor, yüreklerini birbirlerine biraz daha açıyorlardı. 2 sene bu şekilde geçip gitti. ewan ve holly birbirlerine belki binlerce mektup yazmış, her mektuptan ayrı tatlar almışlardı. ewanın ülkeye geri dönme zamanı gelmişti, son mektubunda hollyi görmek istediğini yazdı.
ancak seni tanıyabilmem için bana bir resmini gönder lütfen diye ekledi. holly buluşmayı kabul etti fakat resmi göndermedi.
resmin ne önemi var ki? bizi ilgilendiren kalplerimiz değil mi? yakama kırmızı bir çiçek takacağım. dedi.
günler birbirini kovaladı ve ewan ülkeye döndü. trenden indiği ilk anda gözleri hollyi aradı. bir müddet bakındı, sonra kalabalığın arasından şimdiye dek gördüğü en güzel kadın belirdi. uzun boylu, çok güzel, uzun sarı saçlı, masmavi iri gözleri ve mavi elbisesiyle muhteşem bir kadındı. kadına doğru bir adım attı, ama yakasında hiç bir şey yoktu. kadın gözlerine baktı ve merhaba denizci, benimle gelmek ister misin? diye sordu.
tam o sırada güzel kadının omzunun üzerinden, yakasında kırmızı çiçek olan kadını gördü. kısa boylu, şişman sayılacak kiloda, gri kısa saçlı, tozlu uzun pardösüsü ve kalın bilekleriyle öylece duruyordu. ewan şaşkındı, az önce hayatında gördüğü en güzel kadından bir teklif almıştı ancak karşısında da yüreğine aşık olduğu kadın duruyordu. kendini toparladı ve yanından geçen dünyalar güzeli kadına aldırmadan ilerledi. elinde hollyle birbirlerini tanımalarını sağlayan kitap vardı. elini uzattı, merhaba holly dedi gözlerinin içi gülerek.
pardon dedi kadın. ben holly değilim. az önce buradan geçen sarı saçlı mavi elbiseli bayan yakama bu çiçeği taktı ve bunun hayatının sınavı olduğunu söyledi.
sizi garın çıkışındaki cafede bekliyormuş.. .
ewan 22 yaşına o sene basmıştı, kendinden emin çok zeki ve çok çekici bir genç adam olmanın asaletini taşıyordu. 10 gün sonra koredeki bir savaşa katılmak üzere ingiltereden ayrılacaktı, hiçbir şeyden korkmuyordu ama duygusallığı nedeniyle, ülkesinden ayrılma fikri zor geliyordu ona. ağır adımlarla büyük kütüphaneden içeriye girdi, bir kitap alıp oturdu ve okumaya koyuldu. gerçekten de çok güzel temalara değinmiş etkileyici bir kitaptı elindeki, ama daha da güzel olanı kitabı daha önce başkasının da okumuş ve bazı yerlere notlar almış olmasıydı. okuyanın notlar aldığı bölümler ewani da derinden etkiliyor, notları okudukça sarsılıyordu. kim olabilirdi bu? hemen kütüphane memuresine gitti ve daha önce kitabı okuyan kişinin kim olduğunu öğrendi. holly adında bir kadındı, adresini aldı ve eve varır varmaz bir mektup yazdı:
büyük kütüphanede bir kitap okudum. eklediğiniz notlar karşısında hayranlık duyduğumu belirtmeliyim. 10 gün sonra koreye gidiyorum, sizi tanımak ve sizinle mektuplaşmak istiyorum. cevabınızı sabırsızlıkla bekliyorum.
hollyden olumlu cevap geldi ve mektuplar ardı arkasına yazılmaya başlandı. her yeni mektupta birbirlerinden biraz daha etkileniyor, yüreklerini birbirlerine biraz daha açıyorlardı. 2 sene bu şekilde geçip gitti. ewan ve holly birbirlerine belki binlerce mektup yazmış, her mektuptan ayrı tatlar almışlardı. ewanın ülkeye geri dönme zamanı gelmişti, son mektubunda hollyi görmek istediğini yazdı.
ancak seni tanıyabilmem için bana bir resmini gönder lütfen diye ekledi. holly buluşmayı kabul etti fakat resmi göndermedi.
resmin ne önemi var ki? bizi ilgilendiren kalplerimiz değil mi? yakama kırmızı bir çiçek takacağım. dedi.
günler birbirini kovaladı ve ewan ülkeye döndü. trenden indiği ilk anda gözleri hollyi aradı. bir müddet bakındı, sonra kalabalığın arasından şimdiye dek gördüğü en güzel kadın belirdi. uzun boylu, çok güzel, uzun sarı saçlı, masmavi iri gözleri ve mavi elbisesiyle muhteşem bir kadındı. kadına doğru bir adım attı, ama yakasında hiç bir şey yoktu. kadın gözlerine baktı ve merhaba denizci, benimle gelmek ister misin? diye sordu.
tam o sırada güzel kadının omzunun üzerinden, yakasında kırmızı çiçek olan kadını gördü. kısa boylu, şişman sayılacak kiloda, gri kısa saçlı, tozlu uzun pardösüsü ve kalın bilekleriyle öylece duruyordu. ewan şaşkındı, az önce hayatında gördüğü en güzel kadından bir teklif almıştı ancak karşısında da yüreğine aşık olduğu kadın duruyordu. kendini toparladı ve yanından geçen dünyalar güzeli kadına aldırmadan ilerledi. elinde hollyle birbirlerini tanımalarını sağlayan kitap vardı. elini uzattı, merhaba holly dedi gözlerinin içi gülerek.
pardon dedi kadın. ben holly değilim. az önce buradan geçen sarı saçlı mavi elbiseli bayan yakama bu çiçeği taktı ve bunun hayatının sınavı olduğunu söyledi.
sizi garın çıkışındaki cafede bekliyormuş.. .
karşınızdakinin "cümlemizden" diyerek cevap vereceği cümle.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?