(bkz: bad buy bubby )
(bkz: salo ya da sodomun 120 günü)
ayrımcılığı buram buram hissetmemize neden olan bilgiçtir. eee, dolu gelmiş, hoş gelmiş.
sanki cennete kalkan son metrobüsmüş gibi. her seferinde arkadan bir tane cennet arabası geliyor sakin olun halkım diye bağırmama sebep olmuşlardır.
yaşadığımız yüzyılda önemsiz sayılan şeyler. huzur paralı erkekte diyor büyükler.
tacizin çözümlerini bulup uygulayacaklarına, sorunları bu şekilde ortadan kaldıracaklarına pembe metrobüs diyerek seçtikleri yol felaket.. bu öneri üzerine insan sormadan edemiyor kaçıncı yüzyılda yaşıyoruz diye. efendim hadi metrobüsteki tacizleri engelledik vapurda, sokakta, metroda, orobüste ne yapacaksınız? pembe vapur, pembe yollar falan diye kadınları ayıracak mısınız? var mıdır böyle saçma bir çözüm? hadi bu öneriyi getiren insanların bakış açıları belli de diğerlerinin bakış açısı ne? yahu hiçmi sorgulanmaz, hiçmi düşünülmez bize sunulanlar? ben bana özel yapılmış pembe bir metrobüste yolcu olmak istemiyorum. erkeğin kadının ayırt edilmediği fakat kalçama, bacağıma, göğsüme dokunmadığı bir otobüste yolculuk etmek istiyorum. hiçbir ayrımcılık hissetmeden. azizim bu yapılan sorunu ortadan kaldırmak değil, sorunu dahada büyütmek, daha fazla genişletmektir.
filmi izledikten sonra uzun bir süre kendime gelemediğimi itiraf etmeliyim. bazı sahneler var ki gözlerinizi kapamanıza sebep olabilir. iktidarı, halkı nasıl eleştirdiğini ele alırsak evet dahiyane diyebiliriz. özellikle belli güçlerin güçsüzler üzerinde yaptığı uygulamalar gün gibi ortada. hatta halkı temsil olarak gördüğüm 18 kişinin olaylar karşısında zamanla yoğrulmaları, bununla beraber birbirlerini ele vermeleri ve boyun eğişleri feci etkileyici. sinema eleştirmenleri filmi nasıl değerlendiriyorlar bilemem. benim kalp krizi geçirme ihtimalimi bile yükselten bir filmden çıkardığım sonuçlar bunlar. yani bu filmde faşist bir sistemin, halkın, klisenin eleştirileri ile karşı karşıya kalabilirsiniz. yinede bir tavsiye isterseniz eğer izlemeyin derim. insan bünyesinin ve insan ruhunun kaldıracağı bir film değil.
olmazsa olmaz dediklerimizdendir. (bkz: at, silah, avrat)
’’benim komplekslerim yoktur’’ diyen insanlarla karşılaşa karşılaşa sözlükte baktığım başlık oluvermiştir. efendim komplekssiz insan yoktur, komplekslerinin bilincinde olmayan insan vardır.
alkım kartı sahibi olanlara taksit imkanları sunan kitapevi. aynı zamanda içeriye girmekten korktuğum kitapevidir. ne zaman içeriye girsem 200 - 300 tl lik kitap almama sebep olan ver her ay başı tekrardan uğramamı sağlayan yer. orada kendinizi zevkle kaybedebilirsiniz!
her gittiğimde keyifle şarabımı yada kahvemi yudumladığım yerdir. yanınıza kim olursa olsun öyle bir yerde aşık olabilme potansiyeline sahip olabilirsiniz. toplanın gidin derim.
uzun zaman sonra telefonda konuşmak epey eğlenceli oluyor. sık, sık yapmamak şartıyla arada kendisiyle telefonlaşabilirsiniz. aman ha dikkatli olun zorla şeker ölçme cihazı aldırabilir.
dinlerken insana bu kadar büyük acı aynı anda bu kadar büyük bir huzur yükleyen başka bir melodi varmıdır bilmiyorum. acınızda vardır, hüznünüzde vardır, o kadarda huzurunuz vardır. çok değişik çoook! hele hele oldboy filminin bitiminde böyle bir melodi mahvediyor insanı.
http://tinyurl.com/po2x3y
http://tinyurl.com/po2x3y
berbat bir sahnedir. 1951de açılmış olan sahneymiş. hatta istanbulda açılan ilk tiyatro sahnesiymiş. aman allah razı olsun sizden, sizin sayenizde başladık tiyatroya fakat artık yeter. havasız bir yerde hatta sandalyelerin kıçımıza girdiği bir yerde tiyatro izlemek zor oluyor. bana kalırsa hemen şimdi müze yapılmalı.
devlet tiyatrolarında metin belgenin yönettiği oyun. genco erkalın kerem gibi oyunu ve mehmet ulusoyun benerci kendini niçin öldürdü oyununu hafızanıza kaydettikten sonra kesinlikle izlenmemesi gereken oyun olarak kazındı akılcağızıma. bu şiir gösterisinde her saniye şiiri herkes okumamalı hayyırr diye bağırıverdim içimden. her an ağlayacak bir hava vardı nazımın şiirlerini okuyanlarda. nasıl bu kadar basitleştirmişler anlamış değilim. ben bile daha iyi okuyabilirdim bu şiirleri.
aynı zamanda nazımı bilmeyen, nazımın kadınlarla yaşadığı süreçleri bilmeyen bireyler ne kadınların geçişlerini anlar nede o süreçlerini. bir şiirle başka kadına geçişi absürt olmuş. bir kadın üstlenmiş pirayeyi, münevveri ve verayı.
yani sevgili saygılı tiyatro severler ben bu oyunu kimseye önermem. bu koca 1 saatlik oyunda sizi etkileyen tek kısım ellerinize ve yalana dair adlı şiirin okunduğu kısımdır. ha yinede izleyelim bilgi sahibi olalım derseniz uykuya dalmamak için boşuna bakacaksınız sahneye..
aynı zamanda nazımı bilmeyen, nazımın kadınlarla yaşadığı süreçleri bilmeyen bireyler ne kadınların geçişlerini anlar nede o süreçlerini. bir şiirle başka kadına geçişi absürt olmuş. bir kadın üstlenmiş pirayeyi, münevveri ve verayı.
yani sevgili saygılı tiyatro severler ben bu oyunu kimseye önermem. bu koca 1 saatlik oyunda sizi etkileyen tek kısım ellerinize ve yalana dair adlı şiirin okunduğu kısımdır. ha yinede izleyelim bilgi sahibi olalım derseniz uykuya dalmamak için boşuna bakacaksınız sahneye..
izleyip izleyebileceğiniz en aptal film.
bir nazım klasiği ancak bu şekilde ortaya konulabilinirdi dediğim oyun. herşeyiyle mükemmel. işte tiyatro budur dememe sebep olan oyunlardan bir tanesiydi. her an kendinizi oyunun içinde bulup kendinizi kaybedebilirsiniz. ara ara devlet tiyatrolarında hala gösterime girmekte yakalarsanız gitmelisiniz!
istanbul devlet tiyatrolarında gösterimde olan 2 perdelik oyun. wajdi mouawad’ın yazdığı içimdeki yangın ( incendies) olarak sinemalarda kendini gösteren film de diyebiliriz. aslında oyun güzeldi fakat kitabını okuduktan sonra çekilen bir film ne kadar yetersiz geliyorsa bizlere, filmini izlediğim bu oyunda yetersiz geldi bana. eğer filmini izlemediyseniz ilk önce oyunu, sonra filmini izleyebilirsiniz.
insanın izlerken içine girebildiği film
herkesin eleştirdiği mantık diyebilir, herkes tarafından ayıplanacak durum diyede ekleyebiliriz. kime sorarsanız sorun, hangi faşist zihniyetle konuşursanız konuşun her kürde bölücü gözüyle bakmadığını söyleyecektir. hatta faşist bir zihniyete sahip olmadığını bile iddia edebilir. ama gerçek gün gibi ortadadır ne yazik ki. bunlar burnunun ucunu bile göremezken mantıklarını ele almanın anlamı yok sanki.
filmi izledikten sonra neresinden tutayımda dile getireyim bilemedim. ancak son dönemlerde izlediğim iyi filmlerden biri olduğunu söyleyebilir ve tavsiye edebilirim.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?