confessions

nys

- Yazar -

  1. toplam entry 942
  2. takipçi 1
  3. puan 19342

aslında özünde iyi bir insan

nys
polyana diye suçlanmanıza sebep olan cümle.

insanın varolmasıyla beraber ele alındığında yerinde olan bir cümledir.

yeni doğmuş bir bebek kini, nefreti, kıskançlıgı ve bunun gibi bir çok duyguyu bilmez. varolduğu dünyada ona öğretir, ona benimsetitiriz.

bu durumda insan özünde iyi midir?

önemli olan iyi kelimesini nasıl anlamlandırdığımız.

midyat ta koruculara pusu

nys
haber başlığı aynen böyledir. linki aşşağıda verdim ister sakin sakin okuyun, ister küfürler yağdırarak, ister tecavüz hayalleri kurarak. seçim sizin.
.
anlatmak istediğimi yada sözlükte bir kaç kişinin anlatmak istediğini sakin bir dille anladığım şekilde son kez anlatmaya çalışacağım. bir daha okumayan, araştırmayan, incelemeyen bir bireyle siyasi düşüncelerimi paylaşmayacağım. ’’her insandan alacağın birşeyler vardır’’ düşüncesine uzun zaman katılmama rağmen bunu şu saniye itibariyle reddediyorum. okumayan, araştırmayan, şartlanan, öğrenmeye açık olmayan, nefret ve öfke dolu olan birinden alacağınız hiç birşey olmaması gibi vereceğiniz birşeyde olamaz. kapalıdır, şartlanmıştır, anlayamaz, anlamlandıramaz.

şimdi başlığımızla ilgili olan konumuza geri dönelim.

her gün insanlar ölüyor vurularak, pusuya düşürülerek. bunun türk olması, kürt olması, asker olması, pkklı olması birşey ifade etmiyor. orda ki asker, pkklı, korucu bende olabilirdim. benden biride olabilirdi.

eğer bu savaş sosyalizm için yapılan bir savaş olsaydı, öncelikle sosyalist bir devrim için olsaydı toplumsal bir değişim olacağından dolayı bunu mantıklı bulur, ölümler yeni doğumlara gebe kalacak diye mutluluk çığlıklarıyla beraber savaşın en ön kısmında seve seve yer alırdım. ama ne yazik ki bu ölümler büyük bir değişimi getirmeyecek. bir kaç ay sonra siz ölen askerleri de diğerlerinide unutacak, yeni asker ve diğer ölümlerini duyana kadar sakin bir hayata devam edeceksiniz. rica ediyorum unutmam demeyin... insan hayatta en değer verdiği insanın ölümünü bile bir kaç ay sonra unutuyor.


biz insanlar ölmesin derken bir taraftan değil bütün insanlardan bahsettik. asker olan, asker olmayan, korucu olan, korucu olmayan herkes insan dedik ve artık kan istemiyoruz dedik. hem de üstüne basa basa dedik.

karşılığında ’’ sen bizden değilsen öteki taraftansın’’ cümleleriyle karşılaştık.

dünyaya bir yerden bakarsanız eğer sadece o alanı görürsünüz. yer değiştirip farklı alanlardan bakarsanız farklı yerleride görürsünüz. sorun sizin neyi görmek isteyip istemeyeceğinizdedir.

insan heryerde insandır, insan heryerde insani bir şekilde yaşamayı hakeder diyerek ölümlere karşı durmayı ne şekilde algılıyoruz?

bunu yaratan ve darbeyle beraber destekleyen bir halk yarattık biz ellerimizle.

kabul etmedik, görmedik, duymadık.

kulağımızı varolan herşeye kapatıp ’’ne mutlu türküm’’ cümlesiyle beslendik.


yazık değil mi bu ölenlere? yazık değil mi körpecik yaşta silah tutmayı öğrenenlere? sizin için ölmeyi haketmeyen sadece askerlerdi. bizim hatta benim için savaş diye adlandırmadığınız ama savaş olan ve bu savaş içerisinde ölenlerdi.

bazı arkadaşlar çıktı ’’tecavüz ederiz, öldürürüz, tatmin olmayız, söyle yaparız, böyle yaparız’’ gibi cümleler telafüz edip o yüce kanlarını ortaya koyarak saldırgalaştı. kendilerince haklılardı belki.. ilk başta şaşkına düşmüş olsamda onların yaşadıkları koşulları ele alamadığım için kızdığımı düşünüyorum. bir çocuk nasıl bir ailede yetişir, sonra kendini nasıl bir çevreye atar ve sonunda yaşadıklarını, okuduklarını bir teraziye koyup düşünemezse saldırganlaşması, keskin ve net düşünmesi gayet normalleşir.

birşeyleri anlamak istiyorsak taraf olmamakla bakmaya başlarız. siz nasıl haklıysanız kendinizce ölümlerinizden, onlarda haklılardı kendi ölümlerinde.


sizin hiç gözünüzün önünde çocuğunuza tecavüz edildi mi?
sizin hiç gözünüzün önünde çocuğunuza kurşun sıkıldı mı?
sizin eviniz yandı mı?
sizin oğlunuzun ölü kafasına ayaklarıyla basılıp poz verildi mi?
siz türkçe bilmiyorsunuz diye dayak yediniz mi?
siz bir kaç saat içinde istiklal marşını ezberleyemezseniz yaşayacaklarınızı düşündünüz mü?
siz hiç kendi kökeninizden utandınız mı?
siz ırkınızı sakladınız mı?
siz tanrıya yakındınız mı kürt olduğunuz için?

sanmam.

kocaman bir halkın özgüveniyle oynayıp yaşam alanı bırakmadıktan sonra ’’neden böyle oldu’’ demeden lanetlemek, küfretmek, yeniden aynı tecavüzleri tekrarlama isteğiyle çığırmak kolaydır.

ben bunları yaşasam belkide canlı bomba olarak atardım kendimi sizin aranıza... haklıda olabilirdim...

biz buna kendi dilimizde ağzı olan konuşuyor diyoruz.

nefret nefreti doğurur unutmayınız...

evet şimdi hepbirlikte buyrun ölüm haberini bir kez daha okuyunuz... bazınız sevinsin öldürdüklerine, bazıları üzülsün..

bazıları zafer çığlıkları atsın, bazıları da nefret ve öfke çığlıkları.

ne demiştik? seçim sizin!



http://gundem.milliyet.com.tr/midyat-ta-koruculara-pusu-1-koy-korucusu-sehit/gundem/gundemdetay/27.08.2011/1432142/default.htm

vatandaş abuzer

nys
harika kitaptır. kesinlikle ama kesinlikle tiyatroya uyarlanması gerektiğine inandığım kitaplardan biridir. hatta bununla ilgili arkadaşlarıma önermede bulunmuşumdur.

çok fazla bilinmeyen bir kitap olduğunu düşünürdüm. insan nedense popüler olmayan kitapları okurken kimsenin onu okumadığını düşünür.. bu yüzden birilerinin bunu okuduğunu, hatta buraya yazdığını görmek mutluluk verici.

haybeden gerçek üstü konuşmalar

nys
yılmaz erdoğan, uzun bir süre aktüel dergisi’nde gürbüz vural imzasıyşa ’’yavrunu bilinçlendir bayan!’’ köşe başlığı altında yazılar yazdı. bu kitap, aynı yerde yayımlanan ’’haybeden gerçek üstü konuşmalar’’ başlıklı yazılarından oluşmaktadır.


yıllar önce kahkaha atarak okuduğum kitaptır. bir çırpıda okursunuz. eğlencelidir.

öfke

nys
tehlikeli duygu. öfkelendiğiniz de ’’çoluk, çocuk, kadın’’ demeden burnunuzu tıkar vazifenizi yapmanıza sebep olur. adı üstünde öfke!

aman ha siz siz olun sakına öfkelenmeyin!




kaybetme korkusu

nys
çocukluğunuz da birilerini kaybettiyseniz eğer büyüdüğünüz zaman sizin üzerinizdeki etkilerini görmeye başlıyorsunuz. bütün sevdiklerinizin her an elinizden kayacakmış gibi bir hisse boğuluyor, sanki bütün güzellikler eskiden yaşandı ve bitti düşüncesine kapılıyorsunuz. bir daha hiç güzel bir şey yaşanmayacakmış gibi davranıp köreltiyorsunuz kendinizi. eski yıllara üzülüyor eskileri yaşamaya kalkıyorsunuz.

hele, hele kaybettiğiniz kişi babanızsa...
16 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol