your self control makes me feel alone
ive tried confidence, had it for breakfast today
ive lost the perfection, a mess without words
(and) as the seasons change ill continue to ignore
the image i project - me without me
the picture that i scanned is borrowed
after the education you stopped making sense to me
seems to me that its all the same, time and time again
slowly, all that i believed in, turning into a lie
to aim and miss, my supernatural art
spending to much time with myself
trying to explanin who i am
how come its possible
i wish there was a way
(suddenly) i feel so invinsible
im the sculpture made out of clay
i need someone to break the silence
before it all falls apart
i need something to cling onto
before i break you in parts
so afraid of what you may think
and all the plastic people that surrounds me
i have to find the path to where it all begins
to teach the world my supernatural art
seklinde sozleri olan enfes in flames sarkısıdır, pek bi gazdır gaz oldugu kadar da sahanedir...
grind house adlı projenin quentin tarantino ayagı olan filmdir. projenin ikinci ayagını robert rodriguez cekmis bulunmakta ve o filmin adı da hali hazırda planet terror. proje sinefili olan ikilinin sacmalaması seklinde ozetlenebilir aslında; zira projenin olayı 70lerde iki film birden standartlarında gosterilen b filmlerine bir saygı durusu. tarantino abi seks, araba kovalamacası gibi kliseleri yorumlarken robert usta da yogun siddet filmlerini yorumlamıs. aslında 2 filmin ard arda gosterilmesi planlanıyormus fakat yapımcılar ve dagıtımcılar hoyt demis hıznır ikiliye, zşra filmin uzunlugu 4 saati bulacakmıs ve pazarlanma sansı kalmayacakmıs. yapımcıların arasında bu ikili de oldugu icin ve taratinonun her filminden once aynı soylentiler cıktıgı icin pekte inanmadıgım bir soylentidir bu ama bunu bir kenera bırakırsak proje yapı itibari ile konsept bir proje ve sinefili cagının aradıgı kan; genel olarak elestirmenler filmleri yerden yere vursada gisede aradıgını buldu proje zira, bizim ulkemizde de gecen hafta girdi vizyona ve ben projenin ilk ayagı olan death proofu bugun izleme fırsatı buldum.
yazının bundan sonraki kısmı death proof filmi icindir ve yuksek dozda spoiler ihtiva eder, izlemeyenler ve filmi izlemeden once film hakkında yazı okumak sureti ile pisik olanlar gerisini okumasalar psikolojik huzurları acısından iyi olur.
efenim film yuksek dozda tarantino filmi olmus o asikar, asikar olan diger bir sey ise yıllar gecmiyorki tarantino sapıtmasın; kafa olmak icin ne kullanıyor bilinmez ama ne kullanıyorsa basarılı olmus, film son derece tarantino ve bir o kadarda delice. filmin suresi yaklasık 2 saat ve bu surenin yarısında ayak izliyoruz, tamam anladık adam ayak fetisisti ama bu kadarda olmazki.
filme donersek senaryo cidden zayıf, fakat tarantino tarzı diyaloglar filmin bazı sahnelerinde orataya cıkıp filmi izlenebilir hale getiriyorlar. bazı diyaloglar gercekten incelikli ve deha derecesinden yogun mizah tasıyorlar. goruntu yonetmeni koltuguna ilk kez tarantino kedisi oturmus ve bu da ilk goruntu yonetmenligi tecrubesi yasıyacak birsi icin oldukca yerinde bir tercih olmus, zira filmin 70ler havasında olması icin eskitme yontemine basvuran yonetmene goruntu yonetmeligi acısından cok fazla is dusmemis cunku goruntulerin yuzde 90ı elden gecirilmis efektlerle desteklenmis bir eskitmeye tabi tutulmus.
kurt russell filmin suphesizki en buyuk kozu, etrafta gezen yarım duzine seksi kızla beraber tabiki. kurt abi ictenlikle oynadıgı dublor rolunde harikalar yaratmıs ve bu enfes performans lokomotifi olmus filmin.oyunculuk haricinde film hedef edindigi filmlerin birebir kopyası olmus fakat bunu yaparken aradıgımız ozgunlugu tutturamamıs; bu yonuyele bakıldıgında film oyuncu destegini guzel diyaloglar ile destekleyebilen vasat bir saygı durusundan ote degil.
sonuc olarak her ne olursa olsun film en azından eski duyguları tadamayan biz yeni nesil icin bulunmaz bir kronolojik dizin yumagı ve bu hali ile munzur bir belgesel seklinde bile izlenebilir. tavsiyem bu kisisel konsept calısmayı gormeniz yonunde, zira filmin icerdigi bir kac supriz bile gecirdiginiz 2 saate degiyor, bir suprizi soylemek gerekirse; kill bill volume 1da tadı damagımzıda kalan serif baba ve serif yardımcısı ogul ikilisi ile baska bir zaman karsılama sansınız olmayabilir...
yazının bundan sonraki kısmı death proof filmi icindir ve yuksek dozda spoiler ihtiva eder, izlemeyenler ve filmi izlemeden once film hakkında yazı okumak sureti ile pisik olanlar gerisini okumasalar psikolojik huzurları acısından iyi olur.
efenim film yuksek dozda tarantino filmi olmus o asikar, asikar olan diger bir sey ise yıllar gecmiyorki tarantino sapıtmasın; kafa olmak icin ne kullanıyor bilinmez ama ne kullanıyorsa basarılı olmus, film son derece tarantino ve bir o kadarda delice. filmin suresi yaklasık 2 saat ve bu surenin yarısında ayak izliyoruz, tamam anladık adam ayak fetisisti ama bu kadarda olmazki.
filme donersek senaryo cidden zayıf, fakat tarantino tarzı diyaloglar filmin bazı sahnelerinde orataya cıkıp filmi izlenebilir hale getiriyorlar. bazı diyaloglar gercekten incelikli ve deha derecesinden yogun mizah tasıyorlar. goruntu yonetmeni koltuguna ilk kez tarantino kedisi oturmus ve bu da ilk goruntu yonetmenligi tecrubesi yasıyacak birsi icin oldukca yerinde bir tercih olmus, zira filmin 70ler havasında olması icin eskitme yontemine basvuran yonetmene goruntu yonetmeligi acısından cok fazla is dusmemis cunku goruntulerin yuzde 90ı elden gecirilmis efektlerle desteklenmis bir eskitmeye tabi tutulmus.
kurt russell filmin suphesizki en buyuk kozu, etrafta gezen yarım duzine seksi kızla beraber tabiki. kurt abi ictenlikle oynadıgı dublor rolunde harikalar yaratmıs ve bu enfes performans lokomotifi olmus filmin.oyunculuk haricinde film hedef edindigi filmlerin birebir kopyası olmus fakat bunu yaparken aradıgımız ozgunlugu tutturamamıs; bu yonuyele bakıldıgında film oyuncu destegini guzel diyaloglar ile destekleyebilen vasat bir saygı durusundan ote degil.
sonuc olarak her ne olursa olsun film en azından eski duyguları tadamayan biz yeni nesil icin bulunmaz bir kronolojik dizin yumagı ve bu hali ile munzur bir belgesel seklinde bile izlenebilir. tavsiyem bu kisisel konsept calısmayı gormeniz yonunde, zira filmin icerdigi bir kac supriz bile gecirdiginiz 2 saate degiyor, bir suprizi soylemek gerekirse; kill bill volume 1da tadı damagımzıda kalan serif baba ve serif yardımcısı ogul ikilisi ile baska bir zaman karsılama sansınız olmayabilir...
gogsunde ve vucudunun bilimum yerlerinde top sektirmeden, "eyn buygh geletesereey, sampiyiniz" demeden inanmaycagım transferdir, o zamana kadar bilmem ne menseyli bilmem ne memleketli 30 una basamak dayamıs umut vaat eden amator kume futbolcusu yıldız adayları ile idare edecegim, zira benim bi guvenim kalmadı basımızdaki zombiye, gun gelirde gelirse lincoln bu entryide zevkle editleyecegim...
*edit: efenim tatildeydim editte gecikti haliyle, lincoln geldi ve beni utandırdı ilk kez ozhan abi, bizede forma sdatın almak dusuyor hayatımda hic forma giymedim ama sırf destek olıyım diye gidip forma alıcam...
*edit: efenim tatildeydim editte gecikti haliyle, lincoln geldi ve beni utandırdı ilk kez ozhan abi, bizede forma sdatın almak dusuyor hayatımda hic forma giymedim ama sırf destek olıyım diye gidip forma alıcam...
rock cover’ı dısında, klip versiyonu dısında hani su dayının sonunda bogurdugu-gitar calmak sureti ile bogurme oluyor buradaki bogurme- cover, iste o cover dısında gayet bayık olan sarkı, ama rock cover’ı gercekten enfes yada ben muzikten anlamıyorum, oyle biseyler...
-sozlukte asik olunacak hatun var mi abi?
+varda pasam o actıgın baslıktan sonra sen asık bile olsan hangisi sana asık olur onu bilemem.
-annadım abi.
+annadıysan simdi git bi tuzlu su yap ayakalarımı ov kocum hadi bakıyım.
-peki abi.
+heh sole adam ol, abin sana yapıcak bi guzellik...
+varda pasam o actıgın baslıktan sonra sen asık bile olsan hangisi sana asık olur onu bilemem.
-annadım abi.
+annadıysan simdi git bi tuzlu su yap ayakalarımı ov kocum hadi bakıyım.
-peki abi.
+heh sole adam ol, abin sana yapıcak bi guzellik...
msn muhabbeti thin red line kıvamında bir hadisedir. ya hedefe ulastırır yada bir bakmıssınız dosta baglamsısınız; kız kıza muahbbet ediyorsunuz, ya da erkek erkege. o yuzden karsı taraf size hoslandıgı x bir ucuncu kisiden bahsetmeye basladıysa hoslanılan kisiyi msnden silmek vaciptir, zira gun gelir hoslandıgınız kisi sizden ara bulucu bile olmanızı ister, o yogun ask icinde birde gavat olrusunuz af buyurun, o olur...
-abi gittigin yere geln sise icat ettim.
+hada baa, ne ise yarıcak.
-ne bileyim abi yaptım iste.
+iyi o zaman benden uzaklas bi dene bakalım gittigin yere geliyomu, geliyosa sok bi tarafına senden de siseden de kurtulayım, yordun beni zira.
-peki abi...
+hada baa, ne ise yarıcak.
-ne bileyim abi yaptım iste.
+iyi o zaman benden uzaklas bi dene bakalım gittigin yere geliyomu, geliyosa sok bi tarafına senden de siseden de kurtulayım, yordun beni zira.
-peki abi...
-seninle ayni sehirde nefes almak bile bana yetiyor.
+hada baa.
-valla ciddiyim.
+e o zaman biz bide birlikte olsak sen ucuncu gozu cıkarırsın ense kokunden.
-efendim annamadım?
+yok bisi, diyorumki annenler nasıl?
+hada baa.
-valla ciddiyim.
+e o zaman biz bide birlikte olsak sen ucuncu gozu cıkarırsın ense kokunden.
-efendim annamadım?
+yok bisi, diyorumki annenler nasıl?
wining eleven serisi ile birlikte ps2im ile oynadıgım tek oyundur. kadı koye gitmeye usendigim icin god of war 2yi alamadıgım icin bu oyunu su anda ucuncu kez bitiriyorum, o derece guzel bir oyundur, opera gibi bir seydir ben hayatımda bu kadar stilize dovus sekansları iceren bir ikinci oyun gormedim zira, hikaye sahenedir, oyundaki bolumleri gectikce onumuze serilen kısa filmlerden olusan hikaye bireyi her bolumuyle hade baa nidalarına surukler, oynamayanın alıp oynamasını ısrarla tavsiye ederim, hatta ps2si olmayanlar sırf bu oyun icin bile ps2 alsın derim, o derece hadsizimdir yani...
takım elbisemi giydim, bide mahcup mahcup baktım; tum analar bana hasta genc kızların ruyasıyım, oldum ben artık, oyh pardon bir anda kendimi keremcem sandım...
cocukken et’de izlerdik tatlı sevimli bir kızdı sonraları o kız buyudu malum yerlerine karpuz koyarak pozlar falan vermeye calıstı, sanırım eroin falza kacıyor ondan oluyor, zira bir de macaulay culkin vardı onun icinde sonraları michael jackson’ın rakı masasına meze oldu dediler,ole o da gitti, unluler degisik...
varlıgında aydınlar yetistirmis, gercek hocaları turkiyeye kazandırmıs, pek cok yeni nesilin ısıgı olucak nitelikte bireyleri basımıza gecirmis yerlerdi, kapanısı ile birlikte aydınlanma cagımız yarım kaldı yazık oldu, artık ossde son tercih olan ogretmenlik okulları ile sadece ay sonunda alacagı maasını dusunen, tek var olabilme yolu sıfır vermek olan ogretmekten ziyade ogretilmeye ihtiyac duyan ogretmenlerimiz var, gercekten yazık...
sadece aptallar 8 saat uyur diyin ve kalkın sonsuz uyku icersinde gecirdiginiz o ilk uykusuzlugun tadını bilerek ve anlıyarak yasıyorum diyebilmenin ozgurlugunu doyasıya yasayın, zira farkındalık bunu gerektirir...
simdi efem bu konuda yazılacak pek cok sey var, basından baslamak gerekirse 2. nesil olarak basladıgım eksi sozluk maceram en son 4. nesil yazar iken bitti; atıldım yani. yazının bundan sonrası bazen elestirilsel nitelikte olucak o yuzden ha bu da atılmıs o yuzden bıdı bıdı ediyor diyenlerden olucaksanız hic baslamayın okumaya.
1999 senesinde ssg tarafından kurulmus bir site eksi sozluk, aslında en cok ovundukleri sey yani orjinallik tamamen aldatmaca. zira online sozluk olusumlarının yurt dısı menseyli yuzlerce ornegi bulunmaktadır, eksi sozlugun su haliyle sahip olabilcegi sıfatlar; turkiyenin ilk ve en buyuk online sozlugu olmalarıdır.
ssg bilindigi uzere eskisehirde oturuyordu 1999 senesinde, kuzenim ile arkadastılar ve bu yuzden haberim oldu siteden. 2000 senesinde ilk kez kayıt oldugumda pek sevmemistim, yazıcak sey yoktu, bu yuzden yazar nickim silindi.
daha sonra 4. nesil alımları ile birlikte geri dondum. o zamanlar cok seviyordum eksi sozlugu, bana demokrasiyi hatırlatıyordu zira. o zamanlar unluler meshur olmak icin eksi sozluk lafını televizyonlarda sarfetmez, sozluk yazarlarıda bu yapmacık konusmalardan haz alıp oheyh sahaneyiz biz demezdi.
3 sene kadar once sozluk ilk kez finansal olarak buyumeye basladı, sitenin sag tarafına bannerlar kondu, bu bannerlar ilk kondugunda sadece bir taneydi aradan bir kac ay gectikten sonra bu bannerlar 2 tane oldu, artık eksi sozlugun yarısı reklamdı, ve bu reklamı sitenin sahibi, bizler yani yazarlar sayesinde kazanıyordu, fakat ortada bir sorun vardı; site, sırtından para kazandıgı yazarlara gereken onemi gostermiyordu; zira bannerlar yuzunden bir sayfa 10 dakikada acılmaya baslamıstı, bunun yanında bazen entryi yazıp girmeye calsıtıgımızda sayfa zaman asımı sebebi ile resetleniyordu ve yazdıgımız her sey bir anda gidiyordu, yani, sozun ozu; yazamayacagım kadar fazla sorun olustu sitede bannerlar ve bu bannerların fazlalagı sebebiyle, bu sorunlar hem okuyucuları hem yazarları bıktırdı bir sure sonra, tabi sozluk icin isyan kacınılmaz hale geldi ve bu sorunların baslamasından bir kac hafta sonra sol bannerda bu konu ile alakalı provakatif baslıklar dolasmaya basladı, genellikle uzun yazılar yazdıgım icin bu bannerlara baglı resetlenme olayından en cok rahatsız duyan kisilerdendim bu sebeple bende bir entry girdim konu ile alakalı; entry tum sayfayı kaplayan dolu dolu ve uzun bir yazıydı, haliyle elestiri dolu bir yazı idi, ama bu elestiri alt metinleri olan ici doldurulmus saglaması yapılan gayet demokrat bir elestiri idi,yani demokratik bir ortamda gormeye alıstıgımız turden muhalif bir yazı idi, bu entry gereken ilgiyi gordu ve o zaman icin haftanın en begenilen entryler sıralamasında birinci olurken benim istatigimde de bas ucu eserlerimde yer aldı.
bu istatiksel verilerin sozlukte gozukmesinden bir kac gun sonra ise yazarlık statum iptal edildi.
bundan sonra;
bana bir mail geldi mi?
hayır.
bana iletisime gecebilecegim bir mail adresi veya kisi gosterildi mi?
hayır.
sozde farklı fikirlerin bulusma noktası olan bir platformda kisi ve kurumlara hakaret etmeden elestirmek serbest degil mi?
evet.
aynı sozluk icinde her tanınan simaya onlarca laf edilmiyor mu?
evet.
o zaman kendilerine aynı kurallar dahilinde yapılan elestirilere neden katlanamıyorlar?
tamamen bir tezat.
iste bu atılma ile birlikte eksi sozlukten koptum.
su anda arada giriyor ve bakıyorum. sanırım 7. nesil falan var artık.
eskisi gibi olabilir mi?
hic sanmıyorum.
eksi sozluk turkiyenin bilincsizligi ile orjinal sıfatını kazanmıs, sizofrenik sanrılar ile buyumus, kisisel egoları sebebi ile anti demokratik bir yonetime kavusmus bir halde.
ha simdi bunları neden yazıyorum, onu bile bilmiyorum aslında, ama sanırım tek amacım bu konudaki farkındalık duzeyini arttırmak.
eskiden gercekten guzeldi eksi sozluk, ama suanki hali ile zamanında yazmıs oldugum 2000 kusur entrye acıyorum, ben bu kitleye mi yazmısım diye.
ama bir gercek var gercekten guzel bir pazarlama ile yonetiliyor ve yazar almayarak ozendirme isini cok iyi yapıyorlar. site belki kapitalist duzen icerisinde cok basarılı ama vaat edilen o ozgurluk ve demokrasi yada elit bir kesim kesinlikle yok...
1999 senesinde ssg tarafından kurulmus bir site eksi sozluk, aslında en cok ovundukleri sey yani orjinallik tamamen aldatmaca. zira online sozluk olusumlarının yurt dısı menseyli yuzlerce ornegi bulunmaktadır, eksi sozlugun su haliyle sahip olabilcegi sıfatlar; turkiyenin ilk ve en buyuk online sozlugu olmalarıdır.
ssg bilindigi uzere eskisehirde oturuyordu 1999 senesinde, kuzenim ile arkadastılar ve bu yuzden haberim oldu siteden. 2000 senesinde ilk kez kayıt oldugumda pek sevmemistim, yazıcak sey yoktu, bu yuzden yazar nickim silindi.
daha sonra 4. nesil alımları ile birlikte geri dondum. o zamanlar cok seviyordum eksi sozlugu, bana demokrasiyi hatırlatıyordu zira. o zamanlar unluler meshur olmak icin eksi sozluk lafını televizyonlarda sarfetmez, sozluk yazarlarıda bu yapmacık konusmalardan haz alıp oheyh sahaneyiz biz demezdi.
3 sene kadar once sozluk ilk kez finansal olarak buyumeye basladı, sitenin sag tarafına bannerlar kondu, bu bannerlar ilk kondugunda sadece bir taneydi aradan bir kac ay gectikten sonra bu bannerlar 2 tane oldu, artık eksi sozlugun yarısı reklamdı, ve bu reklamı sitenin sahibi, bizler yani yazarlar sayesinde kazanıyordu, fakat ortada bir sorun vardı; site, sırtından para kazandıgı yazarlara gereken onemi gostermiyordu; zira bannerlar yuzunden bir sayfa 10 dakikada acılmaya baslamıstı, bunun yanında bazen entryi yazıp girmeye calsıtıgımızda sayfa zaman asımı sebebi ile resetleniyordu ve yazdıgımız her sey bir anda gidiyordu, yani, sozun ozu; yazamayacagım kadar fazla sorun olustu sitede bannerlar ve bu bannerların fazlalagı sebebiyle, bu sorunlar hem okuyucuları hem yazarları bıktırdı bir sure sonra, tabi sozluk icin isyan kacınılmaz hale geldi ve bu sorunların baslamasından bir kac hafta sonra sol bannerda bu konu ile alakalı provakatif baslıklar dolasmaya basladı, genellikle uzun yazılar yazdıgım icin bu bannerlara baglı resetlenme olayından en cok rahatsız duyan kisilerdendim bu sebeple bende bir entry girdim konu ile alakalı; entry tum sayfayı kaplayan dolu dolu ve uzun bir yazıydı, haliyle elestiri dolu bir yazı idi, ama bu elestiri alt metinleri olan ici doldurulmus saglaması yapılan gayet demokrat bir elestiri idi,yani demokratik bir ortamda gormeye alıstıgımız turden muhalif bir yazı idi, bu entry gereken ilgiyi gordu ve o zaman icin haftanın en begenilen entryler sıralamasında birinci olurken benim istatigimde de bas ucu eserlerimde yer aldı.
bu istatiksel verilerin sozlukte gozukmesinden bir kac gun sonra ise yazarlık statum iptal edildi.
bundan sonra;
bana bir mail geldi mi?
hayır.
bana iletisime gecebilecegim bir mail adresi veya kisi gosterildi mi?
hayır.
sozde farklı fikirlerin bulusma noktası olan bir platformda kisi ve kurumlara hakaret etmeden elestirmek serbest degil mi?
evet.
aynı sozluk icinde her tanınan simaya onlarca laf edilmiyor mu?
evet.
o zaman kendilerine aynı kurallar dahilinde yapılan elestirilere neden katlanamıyorlar?
tamamen bir tezat.
iste bu atılma ile birlikte eksi sozlukten koptum.
su anda arada giriyor ve bakıyorum. sanırım 7. nesil falan var artık.
eskisi gibi olabilir mi?
hic sanmıyorum.
eksi sozluk turkiyenin bilincsizligi ile orjinal sıfatını kazanmıs, sizofrenik sanrılar ile buyumus, kisisel egoları sebebi ile anti demokratik bir yonetime kavusmus bir halde.
ha simdi bunları neden yazıyorum, onu bile bilmiyorum aslında, ama sanırım tek amacım bu konudaki farkındalık duzeyini arttırmak.
eskiden gercekten guzeldi eksi sozluk, ama suanki hali ile zamanında yazmıs oldugum 2000 kusur entrye acıyorum, ben bu kitleye mi yazmısım diye.
ama bir gercek var gercekten guzel bir pazarlama ile yonetiliyor ve yazar almayarak ozendirme isini cok iyi yapıyorlar. site belki kapitalist duzen icerisinde cok basarılı ama vaat edilen o ozgurluk ve demokrasi yada elit bir kesim kesinlikle yok...
eski gunlerdi, daha axl rose votkadan gobek baglamamıs hala gozleri fel fecir okuyor, yanında slash arkasında duff calıyor, axl rose piyano basına gecer, november rain calar, november rain part 2ya gecilirken axl roseun caldıgı piyanonun ustune slash cıkar ve tecavuz eder gitara biz hep oyle hatırlıcaz...
sahanda yumurta veya diger adı ile kızamrmıs yumurta ha en bilemediniz tavada yumurta ile sahane anlasan peynir turu; ben denedim pek bi sevdim, ha zevkler ve renkler derseniz o kadarını beyim bilir...
bu adam didier drogba ile oynasa yada daha buyuk bir talihsizilik olsa da samuel etoo ile oynasa hakketen dunya futbol tarihi en senlikli donemini gecirir. hayır ben izlerim alırım elime biramı ama bu ikilinin onunde defans yapıcak adama ha bide o sutları yiyecek kaleciye acırım, o degilde bide sampiyonlar ligine kalsa galatasaray; birinci torbadan cıksa barcelona sonra ben bidaha nasıl cıkıcam insan icine; kalede aykun, henrye markajı servet cetin, yapıyor elin ismayili etooyu kovalıyor, ben simdiden fenalasıyorum...
bir garip sporcu;
ya sakatlanır ya kacar, o da olmadı haksızlıklara falan ugrar; kız bir kere kosmustur sonra bidaha kosmamıstır, turkiyedir bu biz hala umutla bakarız kossada basarılı olas diye, ama iste bilmeyizki sporcu dedigin birazda duzenli olucak sporcu dedigin biraz devamlılık gostericek; ha yok oyle degilse bende atarım bi ucluk bi basketbol macında sonra lebron james gibi gezerim; yaparım yani ben bunu yuzsuzumdur...
ya sakatlanır ya kacar, o da olmadı haksızlıklara falan ugrar; kız bir kere kosmustur sonra bidaha kosmamıstır, turkiyedir bu biz hala umutla bakarız kossada basarılı olas diye, ama iste bilmeyizki sporcu dedigin birazda duzenli olucak sporcu dedigin biraz devamlılık gostericek; ha yok oyle degilse bende atarım bi ucluk bi basketbol macında sonra lebron james gibi gezerim; yaparım yani ben bunu yuzsuzumdur...
alt kumedir o, o yuzden gereksiz bir tespittir; ust kume ingilizcedir;
onerme 1: ingilizce kelimeler yazıldıgı gibi okunmaz.
onerme 2: jedi kelimesi ingilizce bir kelimedir.
p ise q dur,ki sacmalıyorum.
o halde ingilizce bir kelime olan jedida yazıldıgı gibi okunmaz, okuyan olursa demokratik bir ortam sebebi ile susarız tabi ama icten ice ayıplamadıgımız gercegini degistirmez bu sizofrenik susus...
onerme 1: ingilizce kelimeler yazıldıgı gibi okunmaz.
onerme 2: jedi kelimesi ingilizce bir kelimedir.
p ise q dur,ki sacmalıyorum.
o halde ingilizce bir kelime olan jedida yazıldıgı gibi okunmaz, okuyan olursa demokratik bir ortam sebebi ile susarız tabi ama icten ice ayıplamadıgımız gercegini degistirmez bu sizofrenik susus...
murat yılmazyıldırım olmadan tutunamamıs sanatcıdır, halbuki ben daha cok severdim bu adamı diger murattan, iste hayat bir kez daha ogretti; neymis, hayatta her istedigimiz olmuyomus, ha ben sanki cok mu istedim bu adam tutsun diye, hayır, e o zman ne kosnuyorum, sunun icin konusuyorum boyle diyalog bazlı entry yazınca sahane oy alınıyor bende tirbunlere oynuyorum,...
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?