confessions

nihilist

- Yazar -

  1. toplam entry 1086
  2. takipçi 1
  3. puan 58491

nolur evet de

nihilist
hayki: aşkım, minik kraliçem seni çok seviyorum
yas:ben de
hayki:benimle benimle benimle evlenir misin
yas:ha ne diyosun sen lan ohaa hayır olamaz asla
hayki:neden?!
yas:içip içip döversin
hayki:yuh kızım ben alkol kullanmam ki döversem de adam değilim
yas:inanamam ki hayki
hayki:yalancı mıyım ben sanki?
yas:lan sen kahveden çıkmazsın
hayki:okey, tavla bilmem öğrenirsem senle oynarım
yas:yok aman dur orda kalsın kumar da vardır şimdi sende
hayki:asla korkma benim çok da param yok da zaten altı üstü derdim saadet
yas: olmaz aşkım biraz sabret ben bu yaşta biraz taze sayılırım
hayki:gelir ben de kapının önüne anırırım
yas:hayvan!şarap içer pis kokarsın tipinden de belli zaten sen bi psikopatsın
hayki:tamam kabul var birazcık amma ellerinde uslanırım damlam yarın seni istetirim anamla git konuş babanlaa
yas:anam başım belada deli misin sen oğlum öldürürler hem de zaten özgürüm ben hiç bişeyden anlamam ki çamaşır bulaşık elim ayağıma dolaşır.
hayki:korkma bebeğim elime her bi iş yakışır hem dikiş nakış da biliyorum sana bişey bırakmam
yas:iğğ kuru fasulye pilavı yaptırıp yanında soğanı kırayım dersen elimin tersini yersin suratına mersi de dersin ben mersin kızıyım bak abi git başımdan ya
hayki:ahh yeter ulan evleneceksin benimle yarim kalmadı halim kalbim yalnız sana talip bana bağırıp durma çarparım ağzının ortasına
yas:ıhıı şimdiden başladı ya
hayki:affet bebeğim kendimi kaybettim birdenbire bendeki şiddet dilden gelir ama elden gelmez
yas:haa tabi tabi o zaman isteklerimi sayıyorum yatlar katlar beatler featler miclar mixer
hayki:lan şimdi bu kız bi de benden klip isterse
yas:isterim tabi ki sersem
hayki:o zaman çekelim dersem kabul eder misin söyle bana evet mi hayır mı evet mi hayır mı?
yas:iı hayır
hayki:evet mi hayır mı?
yas:hayır dedim
hayki:lütfen
yas:hayır
hayki:evet mi hayır mı
yas:hayır
hayki:evet de nolur nolur
yas:iı hayır hayır
hayki:nolur evet de
yas:ya hayır ya

seklinde sozleri olan ve yaran you tube videosu ile pek bi eglendiren sarkı...

kızın sesi pek bi sahane tum bunlara ek olarak...

samime and the pakize

nihilist
aralarda giren sarkılar sahane, gondermeler bahane, eglenmek sahane yazıcaktım aslında ki yazmamaya karar verdim.

hah simdi burda tam bu satırları okuyan kisiler diyebilirki;

e birader madem demicektin niye yazdın?

hemen cevap vereyim; ki aslında bu bir yalan olabilir zira sadece yazıyorum ben hemen cevap veriyim dedikten sonra koca bir gun dusunmus lan nasıl toparlasam lafı diye kafayı yemis bile olabilirim.

sozun ozu; amacım sudurki dusunme hızında yazıp samimi bir iliski kurmak.

neyse efenim demiyeceklerimi gectikten sonra diyeceklerim sunlardır;

guzel amına koyyım tonlamaları esliginde enfes sarkı araları ile dinlemeye doyulmayan bir yapım olmus.

calısma; samimi pornografiyi sevenler ile halaya durma hissiyatı uyandırıyor bireyde, ki bu hissiyat testlerime gore 2 saat mozart dinlemeden evvel gecmiyor...

kim kimdir cozemesemde goetica ve sistematik kedi’ye basarıların devamını temenni etmeyide bir borc bilirim, onu da ekliyim dedim...

curumus insan eti kokusu

nihilist
pisligimizde boguluyoruz.

dunya bundan cok eski zamanlarda ninemin anlattıgı zamanlarda kokmazmıs. bugun ise koku cigerlerimden beynime isliyor. eski cok eski zamanlarda yasıyanlar varmıs, dun denirmis o zamanalara ve dun aslında boyle degilmis bugunden farklı olarak.

onceleri toplum varmıs. toplum buyuklerimizin dedigine gore eskinin yasıyanlarının simdinin olulerinin birlikte yasamasına denilirmis. bu eski zamanlarda toplum denilen sey hep aynı seyi yaparmıs ninem derki eski zamanlarda tek olan yalnız olan oteki olan kotulenirmis. zaten bu otekileme sonunda curutmus koca bir yasayanlar kesimini.

gırtlagıma takılan genzimi yakan bir acı ile uyandım, dogruldum ve baktım yataktan odama.

ninemin olusu hala odamdaki sallanan sandalyede aynı tatlı gulumseme ile bana bakıyordu. elinde en sevdigim masal kitabı ile bakıyordu mor bedenin altından. onun o tatlı beyazlıgı icimi ıstıyordu. iste yine aynı keskin koku, supheleniyorum benden mi cıkıyor bu koku?

kokluyorum her yerimi koltuk altıma kadar kokluyorum kokum aynı, burnuma gelen koku degil, kokum. bir kokum var hala, ellerime bakıyorum, hala sekiz parmagım var saglıklı gorunuyorum, sevincle fark ediyorumki gecen hafta curuyup kopan parmaklarımın yaraları kapanıyor.

dua ediyorum; tanırm iyiki dunyamızda bolca bocek var.

onlar olmasa hastanabilridim, ya curuyup olsem ne olur.

bunları dusunmemeye karar veriyorum. sag bacagımı hala hissedemedigim icin iki elimin yardımı ile yataktan assaagıya sallandırıyorum. saglam sol bacagımla destekliyip dogruluyorum.

guzel bir gun, olmek icin guzel bir gun.

pencereyi acıyorum. daha 1 saat sonra koydugum daha dorusu tukrugumle yapıstırdıgım gazeteler duruyor pencerenin ustunde. kanlı tukrugum ise yarıyor her zaman. beni koruyor gunes yerine dogan siyah seyin acımasız ısıklarından. sonra zamanı fark ediyorum daha kalkmama cok varken nasılda kalmıs oldugumu dusunuyrum. zamanla ilgili problemlerim var diyorum kendime sanırım ninem zmanından once dogdu yoksa dogmadan once anlatırdı bana zamanıda.

karanlık gunes dogugyor, batıdan, o ısıklar bedenime degdikce yasagımı hiseddiyorum. kotu hiseediyorum.

nineme sarılıyorum, olusunu kucaklıyorum. daha dun gibi aklımda elime oldugu gun. onu olduren bendim diyorum kendime. sonra ayıplıyorum kendimi cok buyuk goruyrum kendimi onu ben degil ninemin dunden kalan toplumu oldurdu. kendime bictigim buyuk degerden dolayı utanıyorum yuzum morarıyor.

kokluyorum. aynı koku, keskin. bogazımı acıtıyor. gırtalgımı kasındırıyor. koku rahatsız ediyor beni.

kokluyorum kokluyorum kendimi kokluyorum. kokum artık yok. gozlerim ısıldıyor. bende dısarısı gibi kokuyorum nieneme heyecanla bagırıyorum;

-yanına geliyorum ninecim,olum,benim olum.

yavas yavas curumeye basladım bile iste, oldugumden beri dogumuma hazırlandım bu yuzden yasadıgım bu degisimi hemen idrak ediyorum, bu ikinici dogumum yani olumum. kabuk degistiriyorum bende artık onlardan biriyim.

kokluyorum kokluyorum, kendimi ve havayı kokluyorum. tanıdık geliyor bir anda koku, eskiden duydugum bir koku bu, anılarım kıpırdanıyor. evet buldum!!!

bu koku babamın en sevidgi yemegin kokusu, annem kardesimi pisrip babamın isten gelmesini beklerken duymustum bu kokuyu en son. dusunuyorum zenginler her gun yiyordur bu yemegi ben haytımda hic yemedim ve sadece bir kez koklayabildim.

babam o gece eve gelmiyor. yemek tabaklarda servis edilmis. ninem o zmanlar yeni dogmus, olmus.

babamı bekliyorum, babamı bekliyoruz, donen zamanın saliseleri gibi tabaktaki yemegimiz curuyor.

aynı koku simdi burnumda.

servis zamanı bende.

artık bende servis edilmeliyim.

evet artık bende onlardan biriyim.

benle beslenin...

curumus insan bedeni ile beselenenler benide alın aranıza...

ok kib bab

nihilist
evet cok dolu insanlarız.

hayatlarımız cok dolu, bizler vakit kaybedemeyecek kadar onemli insalarız.

sen ben o herkes onemli yararlı insanlarız. evet evet bu hakikatin ta kendisi. sonucta sen degil misin sırf dunyaya daha fazla zaman ayırabilmek icin gunde sadece 4 saat uyuyan, evet rol modelin einstein zaten, hatta birazcıkta nietzche, halısın sadece salaklar uyuyarak zaman kaybeder ve sen o salaklardan degilsin,sen zekisin, dunya sana iki benden kucuk gelicek kadar zekisin hemde.

hımm karsımda duran su kisi degil mi, evinde televizyon bulundurmayan, muzik seti bulundurmayan kisi, hatta bilgisiyarı bile yok, neden olsun; gercekten vakit kaybı, o onemli biri zira, kendi icin ve dunya icin onemli, benim ve senin icin onemli onun her saniyesi bizim icin nimet ve bu nimeti sebil olarak kullanmak dunya icin bir israf.

bak biri geciyor onumden, o da cok onemli bu dunya icin, her ne kadar her cuma yakasık 3 saatini camide gericsede her gun 5 defa yaradanına yaranabilmek icin vakit kaybetsede, ramazanda oglene kadar uyuyup geri kalan 3 saati ac gecirip yarı baygın sokakalarda vakit gecirsede yine aynı yaradana yaranmak icin koca bir ayını feda etsede o onemli birisi her anı kıymetli onunda, o da zeki dunyadaki fani islere vakit ayrıamayacak kadar ruhani o da.

aaa bak bir takisici, kırımızı ısık yesile doner donmez saliyesinde kornasına bastı, kaybedecek bir anı bile yok, simdi baska bir aracı saglayabilir. olsun saglanmaz aslında ada ulkesi olmadıgımız icin ama o taksici cok onemli ve kaydecek tek bir saniyesi bile yok. o dunya ve benim ve hatta senin icin bile cok gerekli.

ve bakıyorum onume koskoca bir yıgın koskoca bir suru, bilgisayar basındalar, hımm evet benim gibi, ve bu guruhun kaybedecek bir anı bile yok. cunku onlar cok onemli onlar ilerinin dusunur onlar ilerinin yazar onlar ilerinin kesif eden tayfası onlar bizi bir adım ileriye tasıyacaklar onların vakti cok kıymetli ve fani islerle ugrasamaycak kadar da yorgunlar dunyadan aldıkları yuku tasıyorlar.

aslında hepsi birer titan, omuzlarına dunya yuklenmis ucsuz zaman colunde geziyorlar, iste onlar ki vakit kaybına tahammulu olamyanlar, onalarki samiyetsizlik tufanına kapılmıs zavalılar ve onalarki iki yuzlu mahluklar, iste onlar ki kısatmalarla ile kendini yuksek zannedenler.

kendinizi ve kendinizden olan digerlkerini kandırın kısaltmalarla yasanyan ise yaramaz bir suru oldugunuzu kendinize bile itiraf edemezken bana mı ediceksiniz. ortak pisliginizde bulusun dunyanın en kucuk titanalrı...

platon

nihilist
devlet adlı eseri okunmadan yonetim sekilleri asla analsılamaz gercek anlamda. ideal devlet nasıl olunur ogrenilemez bir yandan.

bir hukukcunun kutuphanesinde olmazsa olamazlardandır platon ve eserleri.

sokrates ile giridigi rivayet olunan iliskilere pek aldıramamk gerekir. bu tur bir iliski gercek bile olsa kabullenmek gerekirki; suanda karsı cins ile olan iliski ne kadar normal ise antik yunan’da erkeklerin belli bir yasa kadar erkeklerle beraber olması normal olandır...

temizlikçi kadının eve format atması

nihilist
temizlikci kadın eger kendini ic mimar sanıyorsa daha da vahimlesecek hadisedir, ya benim evime gelenlerin tamamı kendini ic mimar sanıyor ya da bu bir genelleme.

efenim hali hazırda yaklasık 5 senedir devam eden bir ev dengem, duzenim ve bunla aynı orantıda seyiren bir huzurum var, ama gelin gorunki bu huzur her iki haftada bir huriye teyzemin essiz mimari dokunusları ile bir anda kayboluyor.

anlamadıgım nokta sudur; neden bir salon takımının tum koltuklarının durusu ve onunla baglantılı olarak yerdeki halı ve televizyonun yeri bir kadına bu kadar batmaktadır?

evet kabul ediyorum essiz bir zevkim yok ama ben o sekilde uygun gormusum, evimde sadece 6 saat geciren bir insan olarak huriye teyzem neden evimin daimi bir uyesiymis rahatlıgı ile evimi her seferinde yeniden dekore etmekten vaz gecmez?

bu srouyu cok dusundum ve buldugum cevap yine telvizyon oldu. sanırım huriye teyzem vahe adlı sahsın sundugu deko dizayn programını sevenlerden yoksa bu cureti kendinde goremez. elin meshuru kamera ile birlikte gidip bir evin tum seklini degistirebiliyorsa senelerdir geldigim evin seklinede ben karar veririrm diyor tabi birey...

seda sayan in rol modelden bahsetmesi

nihilist
gunlerden bugundu, elimde sekersiz ve sutsuz bir kahve ile salondaki kanepeye tunemis sigara iciyordum, sabah arsızlıgından olsa gerek televizyon acıktı,

aksamdan gelen sersemlemisligin etkisi ile parmaklarım futursuzca geziniyordu kumandanın ustunde, bırakın sabah saatlerini sanki prime timeda izlenebilcek bir sey varda televizyonda ben kacırıyormusum gibi kanalları tarıyordum, mecazi anlamda bir tarama idi yasadıgım, televizyona olan durusum daha o kadar obsesif bir hal almamıstı zira, salonda gezen bir eskiya degildim, televiyonu tarayacak kadar, icimdeki fırtınaların dısa vurumu daha kabalasmamıstı o gunlerde, yani bugun.

kanalları tararken, ki bunu mecazi anlamda kullandıgımdan daha once bashetmistim sanırım, muzik kanallarından ani bir atlama ile turk ozel televizyon sektorune gecis yaptım, bu gecisin sebepleri arasında crazy adlı sarkının bitmis olması gercegi yatıyordu, zira o klipten sonra 80lerden gelen bir disko muzigi baslamsıtı vh1’da ve ben o anda onu dinlemek istemiyordum. tum bu fırtınalı crazy macerasından sonra iste karsımada ozel televizyonlarımız duruyordu.

ilk once show tv’ye baktım ileride yasanıcak duygusal cokunutuyu bilmeden atv’ye baktım sonrasında, parmaklarım hızlanmıstı gelecek olanı bilir gibi hızlı hızlı ilerliyordum sanki mazoist bir hazzın yasatacagı duygusal patlamayı istiyordum, cunku simdi dusundugumde kanal d’ye o denli hızlı gecisimin baska bir sebebini bulamıyorumdum; ne o an ne de simdi.

gunlerden bugundu ve ben nihayet kanal d’yi acmsıtım. nedendir bilinmez algıma hitap etti o anda kanal d. anlamadan izleyen beynimin tum algıları acılmstı, halbuki kendimi tanırım az biraz; o saate hele de gunlerden bugunse algımın kapalı olması lazımdı. iste yine kendimi sasırtmsıtım ve izledigim seyi algılıyordum, karsımda seda sayan duruyordu.

en son 10 sene once izlemistim belki bu sabah programını ve bir 10 sene sonra gunlerden bugunken yine izliyordum, 10 sene buyuk bir zamandı kimileri icin mesela benim icin, o 10 senede yasadıklarımın kısa bir ozeti bile aklıma gelemiyordu, yasanmıslık vardı, belki bir geriye gidis belkide bir gelismislik vardı 10 sene onceki ben ve simdiki ben arasında. fark ne olursa olsun o zman olmayan ve simdi olan bir sey vardı bende. tum bu dusuncelerde nerden cıktı diye sorarken kendime, ki kendimle fazla konusan biri degilimdir, iste yine olmus ve kendimi sasırtmıstım, fark ettimki tum bu sorular kafamda olsuyordu cunku 10 sene once izledigim seda sayan ve yine aynı gun o 10 sence onceki gun izledigim sabah programı ile bugunku arasında bir fark yoktu.

normalde olsa sıkıcı olacak bir sey gibi gelirdi bir insan evladına, normalde olsa kahveden bir yudum daha icilir sigaradan bir fırt daha cekilirken kanal degistirilirdi, ama aksi gibi o gun yani bugun her sey ters gidiyordu ve ben tum olması gerekenleri bir tarafa bırakarak izlemeye basladım.

konu neydi diye dusunmeme gerek yoktu, 10 senelik bir sure zarfında gelismeyen bir program son 1 saat icinde gelisemezdi nasıl olsa, evet tahminim bu sefer dogruydu zira algımın kısıtılı oldugu bir anda bile anlamsıtım konuyu ilk 15 saniye icerisinde.

gunlerden bugundu ve seda sayan konusuyordu, konustugu sey kendine konu ettigi sey bilmem kac sene once yitip giden kaynana programlarıydı, bilirkisi olarak bilimsel mutaala vermek saiki, ile getirilmis iki hanım teyzemiz daha oturuyordu seda sayın’ın yanında. normalde olsa ucune de bakar neden insan sevmedigimi dusunup kanal degistirebilridim ama gunlerden bugundu ve bugun hic bir sey normal degildi, kendimi sasırttım ve bırakın kanal degistirmeyi bu uclu arasındaki konusmaya kulak misafiri oldum.

kulak misafiri olmayı seven bri degilimdir. diyalogun taraflarından biri ben degil isem diyaloguda merak etmem cogu zaman, televizyon programlarıda bir nevi dikiz gibi gelir bu yuzden bana, gunumuzun sapıklıgı gibi gelir birazda sırf bu nedenlerden dolayı.

tum bu hissyatımı bırakmıs dinliyodum ve anlıyordum; bahstsız ben hakimdi zaten olaya zira daha oncede soyledigim gibi 10 senedir gelismeyen birseyin su anda da gelismesi dusunulemezdi bundan da daha once bashetmsitim sanırım. konusma aktı gitti; harcadıgım zamana acıyan biri degildimdir normalde yaptıgım onca salaklıgı goz ardı ederek ama o anda ben, benim harcadıgım zmana kızdı sanki, kulaklarımı kapattım bu azara cunku o anda bir diyaloga sahit oluyordum, ve hic bir saniyesini kacırmak istemiyordumi, sebebini bilmesemde.

diyalogu acan kisi ev sahibesi durumunda olan seda sayan’dı maruz kalanlar ise ben ve diger izleyiciler, konsumanın diger tarafı ise gecmis zaman olurki tadında bir kaynana idi, ve seda sayan tum bu yasanmıslıga virgul koyan manifestosunu yayınladı;

"o programa katılmıs biri olarak, oradaki gelin adaylarına ve burdan yola cıkarak tum turkiye’ye ornek bir rol model oldugunuzu dusunuyor musunuz?"

cumleyi algılamam uzun surdu zira meshur biri olarak seda sayan kendini bir rol model olarak goruyordu ve rol model kelimesini yeni ogrenmisti cumlede kullanması gerekiyordu, o cumleyi turkucu sevgilsinden mi ogrendi acaba diye dusunurken fark ettim acı gercegimi,

neden rol modelim seda sayan olmasın?


evet kararımı vermistim, gunlerden bugundu ve kararımı vermistim. benim rol modelim seda sayan olacaktı, seda sayan olmak isteyen nicelerine bende katılmsıtım artık.

algımın acıklıgı nirvanaya ulasmıs hissiyatı veriyordu bana ve ruhumun kabugu bedenime. insan olan ben insanca bir haz almıstım, parmak uclarıma kadar uyusmustum sanki. ilk sigara icisim geldi aklıma ama hemen o anımı gerilerde bıraktım, zira artık rol modelim seda sayandı ve ben sigara gibi saglıksız bir seyi dusunemezdim artık, evet bundan sonra olamazdı boyle bir sey.

tum bu kulturel soktan sonra kendimi banyoda buldum. seda sayan’ı rol model aldıktan sonra bedenime dusen karanlık banyo kapısının onunde aydınlıga kavusmustu, hemen calgonitimi aradım zira seda sayanın yaptıgı gibi camsarılarımı yıkayacaktım, gunlerden bugundu ve ben artık onlardan biriydim...

fernando alonso

nihilist
formula 1’den nefret etmemi saglayacak kisidir kendileri. zaten mclaren takımını seven biri degilim bu sezon en nefret ettigim pilot mclaren’e gecince tuz biber oldu nefretime. ya ben algıdada secicilik olayını abarttım michael schumacher’den sonra yada formalua 1 gercekten zevksizlesme egiliminde.

zira alonso denilen pilotun ben pilotajını hic sevmem. hayır kendisine bir garezim oldugu icin yada formalua 1 arabasına sıgmadıgım icin degil, kendisi son derece vasat bir pilottur kanımca, o yuzden sevmem.

ben hayatımda daha bu adamın ataga kalktıgını araba gecmeye calsıtıgını yada birinci gelmeye calsıtıgını gormedim. adam icin bir strateji belirleniyor alonso’da buna uyarak yarısıyor. eger sıralama turlarında araba ucar giderse, efenime soliyim lastikler piste uyum saglarsa buda bos pistte adam akıllı kullanırsa birinci baslıyor, sonra bir strateji belirleniyor ona gore donup duruyor, ha pit stopta aksilik oldu ikinciligemi dustu yada yarıs basında mı ikinci cepten basladı yarısa, alonso abi hic istifini bozmuyor ve onundekini gecmeye calısmıyor. bir yasrısta birinci oteki yarısta dorduncu sonraki yarısta ikinci oluyor, kaza yapmazsa motor patlamazsa duzenli puan alıyor ve sampiyon oluyor, sonra bunu goren bunyem tabi michael schumacher’in hırsını ferrari’nin kırmızısını arıyor, onun yerine atlı karınca gibi donen siyah bir araba icinde gezmeye cıkmıs vasat bir sofor goruyor...
15 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol