herkesin çirkin diye kötülediği kıldır fakat çok büyük nimettir.şöyle ki; o kıllar olmasa,soluduğumuz havadaki tozlar, mikroplar ve bilimum mikroskobik canlılar ciğerlerimize kadar uzun bir yolculuğa çıkarak bizde hafif sayılmayacak hastalıklara yol açardı.bu yüzden aldırmak kati surette sakıncalıdır.
çok klasik bir türk takımı portresi çizen kulüptür.aşması lazımdır kendisini.
edit:galatasaraylıyım.
edit:galatasaraylıyım.
oya başarın "olacak o kadar "daki unutulmaz repliği.
milonga · (1)
milonguero · (1)
milonguera · (1)
compadrito · (1)
milonguita · (1)
(bkz: başlıkları alt alta okumakta zorlanmak)
milonguero · (1)
milonguera · (1)
compadrito · (1)
milonguita · (1)
(bkz: başlıkları alt alta okumakta zorlanmak)
(bkz: veled i hayat ül kadın)
götün, dışarıdan bakıldığında bir çukur halini almasıyla sonuçlanacak hadisedir.
kişinin otobüse bindiğinde ek ücret ödemesini gerektiren durumun sorumlusudur.
(bkz: 1 tam 1 tam daha)
(bkz: 1 tam 1 tam daha)
(bkz: kahtalı mıçı)
duygunun olmadığı kişilerde olan zihniyettir. böyle yaparak kendini mi tatmin ediyor napıyor anlamadım.
(bkz: oraya gelirsem hepinizi tatmin ederim)
(bkz: oraya gelirsem hepinizi tatmin ederim)
gelmişini çenesiyle, geçmişini adamın başında durmasıyla siken kızdır.
bir gün sormuşlar ermişlerden birine. "sevginin sadece sözünü edenlerle, onu yaşayanlar arasında ne fark vardır?" "bakın göstereyim" demiş ermiş. önce sevgiyi dilden gönüle indirememiş olanları çağırarak onlara bir sofra hazırlamış. hepsi oturmuşlar yerlerine. derken tabaklar içinde sıcak çorbalar gelmiş ve arkasından da derviş kaşıkları denilen bir metre boyunda kaşıklar. ermiş "bu kaşıkların ucundan tutup öyle yiyeceksiniz" diye bir de şart koymuş. "peki" demişler ve içmeye teşebbüs etmişler. fakat o da ne? kaşıklar uzun geldiğinden bir türlü döküp saçmadan götüremiyorlar ağızlarına. en sonunda bakmışlar beceremiyorlar, öylece aç kalkmışlar sofradan. bunun üzerine "şimdi…" demiş ermiş. "sevgiyi gerçekten bilenleri çağıralım yemeğe." yüzleri aydınlık, gözleri sevgi ile gülümseyen ışıklı insanlar gelmiş oturmuş sofraya bu defa. "buyrun" deyince her biri uzun boylu kaşığını çorbaya daldırıp, sonra karşısındaki kardeşine uzatarak içmişler çorbalarını. böylece her biri diğerini doyurmuş ve şükrederek kalkmışlar sofradan. "işte" demiş ermiş. "kim ki hayat sofrasında yalnız kendini görür ve doymayı düşünürse o aç kalacaktır. ve kim kardeşini düşünür de doyurursa o da kardeşi tarafından doyurulacaktır. şüphesiz şunu da unutmayın. hayat pazarında alan değil veren kazançlıdır her zaman."
vatandaş “türk osman” osman bey, sabah saat 7.00;de casio masa saatinin alarmıyla gözlerini açtı.
puffy yorganını kaldırdı.
hugo boss pijamalarını çıkarıp adidas terliklerini giydi.
wc’ ye uğradıktan sonra banyoya geçti.
clear şampuan ve protex sabunuyla duşunu aldı.
colgate ile dişlerini fırçaladı.
rowenta ile saçlarını kuruttu.
bill’s gömleğini ve pierre cardin takimini giydi.
lipton çayını içti.
sony televizyonda medya özetlerini ve flash haberleri izledi.
citizen kol saatine baktı.
aile fertlerine ‘çav’ deyip hyundai otomobiline bindi.
blaupunkt radyosunu açarak, rock müziği buldu.
ağzına bir polo seker attı.
şehrin göbeğindeki mega center’daki ofisine varınca, casper bilgisayarını çalıştırdı. microsoft excel’e girdi. ofis boy’dan neskafe’sini istedi.
saat 10.00;a doğru açlığını yatıştırmak için grissini yedi.
öğlen wimpy’s fast food kafeteryaya gitti. ayaküstü, coca cola ve hamburgeri mideye indirdi.
camel sigarasını yakıp star gazetesini karıştırdı.
aksam-üzeri is çıkısı image bar’a uğrayıp jb’ sini yudumladı, sonra kösedeki shopping center’a uğradı.
esinin sipariş ettiği persil supra deterjan, ace çamaşır suyu, palmolive şampuan, gala tuvalet kâğıdı, sprite gazoz ve johnson kolonyayı alarak kasaya yanaştı.
bonus kartıyla faturayı ödedi.
hafta sonu esi münevver’le galleria’ya giden osman bey, showroom’lar dolaşıp kinetiks ayakkabı, lee cooper blue jean satin aldi.
aksam evde bir gazetenin verdiği tv guide’a göz atan osman bey, kanallar arasında zapping yaparak, first class, top secret, paparazzi gibi programlar izledi.
ayni anda outdoor dergisini karıştırdı.
saat 22.00;ye doğru show’da türk dili üzerine panel başladı.
uykusu gelen osman bey, televizyonu kapatıp yatak odasına geçerken, kendini mutlu hissetti.
“ne mutlu türk’üm diyene!” diye gerindi ve uyudu.
hala da uyuyor!
puffy yorganını kaldırdı.
hugo boss pijamalarını çıkarıp adidas terliklerini giydi.
wc’ ye uğradıktan sonra banyoya geçti.
clear şampuan ve protex sabunuyla duşunu aldı.
colgate ile dişlerini fırçaladı.
rowenta ile saçlarını kuruttu.
bill’s gömleğini ve pierre cardin takimini giydi.
lipton çayını içti.
sony televizyonda medya özetlerini ve flash haberleri izledi.
citizen kol saatine baktı.
aile fertlerine ‘çav’ deyip hyundai otomobiline bindi.
blaupunkt radyosunu açarak, rock müziği buldu.
ağzına bir polo seker attı.
şehrin göbeğindeki mega center’daki ofisine varınca, casper bilgisayarını çalıştırdı. microsoft excel’e girdi. ofis boy’dan neskafe’sini istedi.
saat 10.00;a doğru açlığını yatıştırmak için grissini yedi.
öğlen wimpy’s fast food kafeteryaya gitti. ayaküstü, coca cola ve hamburgeri mideye indirdi.
camel sigarasını yakıp star gazetesini karıştırdı.
aksam-üzeri is çıkısı image bar’a uğrayıp jb’ sini yudumladı, sonra kösedeki shopping center’a uğradı.
esinin sipariş ettiği persil supra deterjan, ace çamaşır suyu, palmolive şampuan, gala tuvalet kâğıdı, sprite gazoz ve johnson kolonyayı alarak kasaya yanaştı.
bonus kartıyla faturayı ödedi.
hafta sonu esi münevver’le galleria’ya giden osman bey, showroom’lar dolaşıp kinetiks ayakkabı, lee cooper blue jean satin aldi.
aksam evde bir gazetenin verdiği tv guide’a göz atan osman bey, kanallar arasında zapping yaparak, first class, top secret, paparazzi gibi programlar izledi.
ayni anda outdoor dergisini karıştırdı.
saat 22.00;ye doğru show’da türk dili üzerine panel başladı.
uykusu gelen osman bey, televizyonu kapatıp yatak odasına geçerken, kendini mutlu hissetti.
“ne mutlu türk’üm diyene!” diye gerindi ve uyudu.
hala da uyuyor!
“türkler büyük imparatorlukların kavimleri arasında önde gelen şerefli insanlar. sağlam ve üstün karaktere sahipler. cesaretleri su götürmez. dini, vatani faziletleri insan ruhunda saygı ve hayranlık hissi uyandırır. asaletleri alınlarında görülür. eğer mükemmel kanunları ve aydın hükümetleri olsaydı dünyanın önde gelen devletleri arasındaki yerlerini koruyabilirlerdi. türkler vecd içinde yaşayan duygulu, olgun bir topluluktur. yurtları efendi insanlar diyarı, kahramanlar ve şehitler beldesidir. bence insanlığa şeref veren böyle bir milletin düşmanı olmak insanlığa düşman olmaktan farksızdır.”
(fransız şair lamartine)
(fransız şair lamartine)
(bkz: zenci in japan)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?