çocukmuş henüz. belli etti epey bunu bu akşam. umarım kiralandığı takıma geri gönderilir.
#918130
bu adamın bi yerini kessen bir şey akmaz... içi kurumuş bunun.
bu adamın bi yerini kessen bir şey akmaz... içi kurumuş bunun.
akşamdan kalıp ta dolaba konan gece gece yenmiyor.. yeşillik sünmüş, domates bayılmış, salatalık sünnetsiz bebek pipisi gibi ı ıh olmuyor.
(ara: terkeden)
yazısından;
- eve alınmayacak, kapıdan içeri sokulmayacak adamları dünyanın başına getirdik lan... kapıyı pencereyi iyice kitlediniz di mi?.. seni beni bile sker bunlar dinlemezler...
- abi sanki herkesi bu berliskoni bozdu gibi geliyo bana her yol var, zırtlan gibi adam...hep o öğretiyo bunları... çocuklara sigara içmeyi öğretiyor, kadınlarla dost hayatı yaşamayı aşılıyor... berlisle arkadaş olup kendini bozmayan bi recep var... çok takdir ediyorum çocuğu görüşmelere geliyor fantasını içip gidiyor... pırlanta gibi çocuk...
- eve alınmayacak, kapıdan içeri sokulmayacak adamları dünyanın başına getirdik lan... kapıyı pencereyi iyice kitlediniz di mi?.. seni beni bile sker bunlar dinlemezler...
- abi sanki herkesi bu berliskoni bozdu gibi geliyo bana her yol var, zırtlan gibi adam...hep o öğretiyo bunları... çocuklara sigara içmeyi öğretiyor, kadınlarla dost hayatı yaşamayı aşılıyor... berlisle arkadaş olup kendini bozmayan bi recep var... çok takdir ediyorum çocuğu görüşmelere geliyor fantasını içip gidiyor... pırlanta gibi çocuk...
suyu çekilmiş mürdüm eriğine dönmüş, erimiş bitmiş bir adam sevgilisinin kollarındadır:
-melis ne olur ilişkinin başında olduğumuz şu günlerde muhabbet arasında erkek isimleri geçirme.. isimler beynime kazınıyor.. kafamda bir sürü şey kuruyorum hep... kıskanç bir adamım ben melis... işi gücü bıraktım, hep adam isimleri düşünüyorum evde..önemsiz gibi olsa da anlatma.. mümkünse şimdiye kadar erkeklerle hiç tanışmamış gibi yap, çok yoruldum düşünmekten... ölüyorum melis, ölüyorum!..
-yaşayacaksın
-melis ne olur ilişkinin başında olduğumuz şu günlerde muhabbet arasında erkek isimleri geçirme.. isimler beynime kazınıyor.. kafamda bir sürü şey kuruyorum hep... kıskanç bir adamım ben melis... işi gücü bıraktım, hep adam isimleri düşünüyorum evde..önemsiz gibi olsa da anlatma.. mümkünse şimdiye kadar erkeklerle hiç tanışmamış gibi yap, çok yoruldum düşünmekten... ölüyorum melis, ölüyorum!..
-yaşayacaksın
#918087
kim bizim yanımıza gelirse, bizim ışığımızla aydınlanır, kim bizi kaybederse karanlıklara boğulur"
nihat doğan
kim bizim yanımıza gelirse, bizim ışığımızla aydınlanır, kim bizi kaybederse karanlıklara boğulur"
nihat doğan
gay barda yapılması sıradan olan eylemdir.
kulak pisliğinin yaydığı kokudur! sık yapılan banyolarda şampuanın içeriye nüfuz etmesi ve kulak arkasına doğru sıkılan parfümlerin bir şekilde kulak içine ulaşması sonucu bazı insanlarda bildiğin mis gibi kokar!
(bkz: nerobianco sen kocaman bir çılgınsın)
(bkz: nerobianco sen kocaman bir çılgınsın)
plajda iseniz;
kuma gömün!
kuma gömün!
-anne bu kardeşim aşkitomla olan resimlerimizi bulup feysbukda reklam etmiş beni!!
+ kızım sen de sevgiliye özel bilgisayarda klasör açma ! yapma bunu!!
+ kızım sen de sevgiliye özel bilgisayarda klasör açma ! yapma bunu!!
bunu elde etmek için okulun en yakışıklı çocuğu olmak gerekmez.
dil var bir de.. derin düşünmeye gerek yok.
göt diyeyim siz anlayın gerisini...
bir yazısından..
"...nihayet bir hafta geçmiş, yatılı misafirim olan seçkini otogardan memleketine giden otobüse bindirmiştim. giden otobüsün arkasından el sallarken bir sigara yaktım. bir yazar olmama rağmen otogarlar bana hiç hüzün vermez. yan yana dizilmiş acenteleri, otobüs firmalarını görünce şairler, yazarlar niye bu kadar çok hüzünleniyor anlamıyorum. sonuçta çok büyük para dönüyor taşımacılık sektöründe. bu dağ gibi gerçek ortada dururken gönlümde hüzne yer olamaz. tamam, "bir şehri terk edip gitmek, tanımadığınız bi kente mesela yozgata tek gidişlik bi bilet almak" gibi düşünceler bana da hüzün veriyor. ama tam hüzünlenecek gibi olacakken birden "günde 100 yolcu taşısa, firmanın şu kadar otobüsü olsa, benzini topkek masrafını çıkarsan, sana kalır ayda şu kadar kemiksiz para" diye hesaplar yaparken buluyorum kendimi..."
"...nihayet bir hafta geçmiş, yatılı misafirim olan seçkini otogardan memleketine giden otobüse bindirmiştim. giden otobüsün arkasından el sallarken bir sigara yaktım. bir yazar olmama rağmen otogarlar bana hiç hüzün vermez. yan yana dizilmiş acenteleri, otobüs firmalarını görünce şairler, yazarlar niye bu kadar çok hüzünleniyor anlamıyorum. sonuçta çok büyük para dönüyor taşımacılık sektöründe. bu dağ gibi gerçek ortada dururken gönlümde hüzne yer olamaz. tamam, "bir şehri terk edip gitmek, tanımadığınız bi kente mesela yozgata tek gidişlik bi bilet almak" gibi düşünceler bana da hüzün veriyor. ama tam hüzünlenecek gibi olacakken birden "günde 100 yolcu taşısa, firmanın şu kadar otobüsü olsa, benzini topkek masrafını çıkarsan, sana kalır ayda şu kadar kemiksiz para" diye hesaplar yaparken buluyorum kendimi..."
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?