my son is father

kaza yaptıktan sonra trafik polisini aramadan önce kontrol edilesi..
namevcut durumda; uyduruk bir kaza için bile trafik polisini aradığınızda arabınızın çekilmesine yol açabilecektir...
arabanın çekilmemesi sadece tutanak tutulmamasına bağlıdır..

otomatik bir yönlendirme olmadığından dolayı şaşırmış olabilecek ama yine de üye olduğu yerin kurallarını anlayamayacak kadar ebleh yazar..

doğum günü kutlama/kutlatma aparatı..

pavlov ’un zili gibi işlevi olan aparat aynı zamanda.
şöyle ki:
yönetimden haber mi var; bir yerlerden edinilmiş bir bilgiyle - hakkatten bu bilgi nasıl geliyor canikom, yazarların kendisi mi iletiyor bugün benim doğum günüm deyü yoksa canına can katan arkadaşları mı - birinin doğum günü olduğu mu öğrenililmiş, iyi ki doğmuş mu.. hadi canlar hep bilikte doğum günü kutlayalım, gelin canlar birlik olalım, gelin canlar el ele tutuşup tostoparlak olalım...

arkadaş bana ne kim doğmuşsa zaten bana ne demeyeceğim kişinin doğum gününü ben bilirim.. niye beni; tanımadığım/tanımayacağım/tanımak istemeyeceğim kişinin doğum gününü kutlamak için özelime girerek rahatsız ediyorsun?
evet canlar houston benim özelimdir ve inanın sikimde olmayan birinin doğum günü haberini almak için orda yeşilce yanan houston tuşuna basmak beni fazlasıyla kasıyor, kasmakla kalmıyor sinir katsayısı denen bir hadise var ise - ki bence yok**anlamsızlığı anlamsızlıkla doldurmaya çalışmak** - beni benden alıyor..

kendimi "irc"de gibi hissettirmiş başlık..

başlık dedim.. ne güzel

bugün ekşi sözlüğe girmemle seçim geyikleri ile karşılaştım..
zamanında bu başlık altında yarı ciddi değindiğim houston aracılığıyla ise son derece ciddi sekilde bahsettiğim "seçim" mevzuu bugün sizlerin çoğunun hayranı olduğunuz sözlükte gündemdedir.
öyle ya da böyle; ekşi sözlükte - büyük olasılıkla geyik olan - bu bahsi, keşke zamanında biz değerlendirseydik diye aklımdan geçti..


edit: sol tarafta yer alan entrylerin sağındaki numaralara basarsanız, bugün yazılan ilk entryi görürsünüz ve o entryinin başında 1 numara yazar. küçük öküzcükler bu başlığın bugün açıldığını sanar.
oysa ki;
doğrudan sol tarafta yer alan entrye basarsanız başlığın ilk açıldığı tarihi görebilirsiniz

(bkz: algıda maymunluk)

dikkate alamadığım yazarlardır.
öyle aymaz dil bilgisi hataları yerleşti ki hayatımıza artık kimsenin pek umursadığı yok.

"dahi" anlamına gelen "de" ve "da" ekleri ayrı yazılır.
"ki" iyelik eki görevinde değil ise ayrı yazılır.
vs.

çok basit birkaç kural.
şimdi bunlardan bihaber arkadaş çıkıyor burda entryler yazmaya başlıyor. kendi nickinin altına tanım gireceği zaman şöyle böyle "yazar" diye bitiriyor. pezevenk senin neren yazar diyesim geliyor, diyorum...

şimdi kendim dahil çoğu hatta tüm yazarları "gayri-ciddi" yazılarındaki hataları için tenzih ediyorum..
gel gelelim manifesto niteliğinde entry yazmaya çalışan yazarlara; dostum daha sen türkçeyi yani kendi anadilini kullanmayı bilmiyorken nasıl birilerine yol göstermeye çalışıyorsun?

bu kelimelere anglomanca, der; oktay sinanoğlu

mustafa kemal atatürk ’ün laiklik adına yaptığı tanımlara bakalım öncelikle;

"laiklik asla dinsizlik olmadigi gibi, sahte dindarlık ve büyücülükle mücadele kapısını actığı için gerçek dindarlığın gelişmesi imkanını temin etmiştir."

"din bir vicdan meselesidir. herkes, vicdanının emrine uymakta serbesttir. biz dine saygi gösteririz. düşünüşe ve düşünceye karşı değiliz. biz sadece din işlerini, millet ve devlet işleriyle karıştırmamaya calışıyor, kasıt ve fiile dayanan tutucu hareketlerden sakınıyoruz."

laiklik; bazı rejim düşmanlarının "siktir et" demesine karşılık gelmeyecek kadar - insancıl-dır..
siktir edilmesi gereken bu vatan hainleri ile birlikte bu kavramı kendi çıkarları için kullanan zibidilerdir..

laikliği tüm insanlık için yaşatmak isteyenler ile kendi çıkarları için kullananları ayırt etmek gerekir. bunun tek çaresi çalışmak, okumak, anlamak-anlamaya çalışmaktır..

bilgisayarın başına geçip klavyeyi eline aldığında; başını hafif öne eğip kamburunu çıkarıp ağzından tükürükler saçarak rejim karşıtı tohumlar ekmeye çalışanlar elbetteki hesap verecktir..

tuna bekleviç ’in herhangi bir şekilde halkın içine giremeyeceğini gösteren tonlarca eylemden bir buket papatya..

her tuna dendiğinde aklıma cem gelir.. poff..
siyaset yelpazesinin üstünde iki kelebek motifi gibidirler..
arkadaş cumhuriyet elden gidiyor, vatan hainleri alttanaltta rejime dinamit koyuyor, laiklik karşıtı fundamentalistler her tarafta cirit atıyor;
bunlar karşısında bekleviç ’in tek derdi hala ve hala kendini anlatmak..

arka iki ayağının üzerinde durabilmesine şaşırdığım şeylerdir..

erkek arkadaşları tarafından güzel bulunabilen ve erkek arkadaşlarına kıçımla gülmeme neden olan kızlardır..

keşke hiç olmasa dediklerimdir..

anlamsız bir şekilde hep yakışıklı bir erkek hayaliyle yaşarlar.. gerçeklere dönmesi lazım olanlardır..

hiç hazzetmediğim kız türüdür..
güzel kızların kankası olma en büyük hedefleridir.. bir şekilde güzellerin kankası olur ve onu istediği şekilde evirir çevirir.. bu huyu takdir edilesidir..
çok konuşurlar ve mide bulandırırlar, sevmem

laiklik nedir;

basit, bilinen, kafa karıştırmayacak bir tanım: din ve devlet işlerinin ayrımı..

elbette saftiriklik etmemek lazim. bu kavram; din ve devlet işlerini ayırdığı gibi politik amaclarla hem fundamentalizme hem de dinsizleştirmeye hizmet etmektedir.. alttan altta bir propaganda araci olarak kullanılmaktadır.
ideal bir dunyada yasamadigimizdan mütevellit gerçek amacından saptırtmaya musamaha gosterilmesi, bu tip zihniyetleri tepemize binmesiyle sonuclanir.
bunlardan biri çıkar bügün "laiklik" kavramı altından dini propaganda yapar bir diğeri yarın aynı kavram altından dinsizliği yaymaya çalışır..
sadece laiklik dusmani olduklari icin degil, aklin dusmani olduklari icin savasilmalidir bu tip vatan hainleriyle lakin, kendimize laik diyorsak bu gerici zihniyete karsi verilen savasin bilincli yurutulmesi sarttir..

tarihsel gerceklerle günümz şartlarını bilmeli bunlari doğru düzgün dile getirenler ile istismar edenleri ayirtedebilmeliyiz.
daha arka iki ayağının üstüne dikilmeden, kafasini kullanmadan, sartlandirilmis bir hayvan gibi her onune gelen meteryal ile bu kavram altından propaganda yapan zihniyet fanatikleri akilciliktan uzak dogmalarin esiri olur cikar. halbuki ataturkun biraktigi en onemli ogut ne bu tur aptal bir laiklik karşıtlığıdır, ne de turk koylüsünün en asil duygunun insanlari olmasi hakkindaki dusunceleridir.
"en hakiki mursit ilimdir" deyişidir.
ilim demiştir.. biraz bilgi -
cumhuriyet karşıtı köpeklerin uşaklığını yapmayın - yaptırmayın..

fundamentalist karşıtı, cumhuriyet yanlısı ve atatürk sevdası yazılarıyla askere benzetilmesi doğal karşılanabilecek yazar..

her sene tekrarladığı yazılardan biri; zamanında cumhuriyet karşıtı yobazlar tarafından gerçekleştirilen kubilay olayı ile ilgilidir..

günümüzde o zihniyeti sürdüren insanlara atfen bir baş kaldırı ve kübilay subay ’a bir yas tutma çabasıdır..

birinin ardından yas tutmak o insanı yüceltir.. mesela; dönemin en büyük dini tapınağını inşaa ettirmiş dahi olarak anılabilecek kral herod ardından yas tutulmasını sağlayabilmek için öldüğü gün 1000 kadının kocasının idam edilmesini emretmiştir..
birinin ardından yas tutma; yüce bir şeydir...

emin çölaşan; günümüz kübilay ’larını linç etmek isteyenlere ve onlarca yıldır bu zihniyeti değiştirmeyenlere - her sene yazısını değiştirmeyerek mesaj yollamaktadır.. anlayana...

ayrıca "araştırmacı gazeteci" anlayışına sahip biridir; yazılarını belgelere dayandırmayı sever.. belgeye dayanmak kötü bir şey midir? belgeye dayanmadan atıp tutmak "araştırmacı gazetecilik" ile ne kadar bağdaşabilir.. belli kesimlerin ve zihniyetlerin kalemi olmaktan ne kadar öteye geçebilir?

nerde çokluk orda bokluk halini biraz daha gerçek mevcut duruma yansıtarak; çoğunluğun boktanlığı vakıasında - idealist düzenden öte idealist düzene yaklaşım isteği doğrultusunda varlığı aranan yazarlar..

bittabi idiotluk hali vaki olacaktır.. ben buna yanarım