mmkurabiye

hem geçci hem erkenciyim bugün sanki.
gece de buralardaydım ya hani, ondan ötürü.

davulcuyu duyduğumuza göre an itibari ile süresi dolmuş aktivitedir.

en çok özlenenlerden.
üstelik çok da estetik. yaradılış gereği de bir anlamı olmalı bu pozisyonun.

tanımlamak için kullanılan isim de bir o kadar dandik.
ekstrafobiktolerans pozisyonu olsaymış mesela adı. çok karizmatik olurmuş bence. evet ya.

aslında,
- ulen bilmiyor muyum ben sizin nasıl çakal olduğunuzu sanki,
demene rağmen içinden, dışından salağa yatar görünerek sonuçları beklemek de bir nevi bile bile ladestir.
tek bir farkla,
kaybettiğin bir iddaa yoktur ortada, olsa bile için dışına yemek mi ısmarlayacak mesela, olmaz öyle saçmalık.

şimdi böyle bir uygulama var ya, hani elbirliği ile türkçeleştirelim falan.
bir an acayip bir haz duydum ya okuyunca bu başlığı. hem türkçeleşmesi gereken gibi bir tabirle oldukça emredici hem türkçeleştirmek falan, bir an milliyetçi yanım coştu adeta.

kendisine yöneltmek istediğim bir soru var, çok acil:

ahmet bilir, neyi bilir?




hoşgeldin sevgili ahmetbilir!

(bkz: dış giyim)

iç çamaşırı ile aynı anlama tekabül etmez, iç giyim sektördeki branşın adıdır.
tekstil sektöründe üretici firmalar bu şekilde sınıflandırılır mesela.

(bkz: seri artı oy veren dangalak)

her biri çok önemli misyonlar yüklenmiş olan bir giysi grubunun üyeleridir ki iç giyim deriz mesela.
işe giderken sütyen rahatsızlık vermez, aksine tüm memelere standard bir görünüm kazandırır. ya da don, donsuz bakkala gidemem ben mesela. yani rahatsız etmez ki zaten bakkala giderken ne denli bir rahatlık beklentisine girilir bilemiyorum.
yatarken soyunabilirsiniz ki buradaki rahatlık anlayışı tamamen farklıdır.
yani iç çamaşırının kullanım alanları farklı farklıdır ve her tür rahatlık anlayışına olanak verebilecek bir çamaşır elbette bulunabilir.

sonuç olarak: ayağını yorganına uzatmazsan kışın ağustos böceği gibi saz mı çalacaksın.

ya dur ben bi sevişip geleyim diyerek bilgisayarının başından ayrılıp sonrasında geri gelip düşüncelerini şifreli bir şekilde bizlerle paylaştığını düşünüyorum.
hatta ne şifresi canım, oldukça aşikar, şeklinde değiştiriyorum.

(bkz: iç çamaşırı giymemek)
(bkz: ramazan seksi)


ohaa yeni mi anladın dediğinizi duyar gibiyim.
hayıııır, yeri geldi diye şimdi söylüyorum sadece.

birkaç defa izleme fırsatı buldum yani istesem hep izlerim canım, hani kassam ille de izlicem diye mesela, ama yok öyle bir şey, istemdışı izledim, heh evet denk geldi, herneyse) cidden tam benim içimdeki caninin dürtülerini gözlemledim elemanların komutlarında.

bir de keşke bana da denk gelse diyorum, beş bin lira yaa boru mu!her gün bunun için dua ediyorum. evet.

yemek yedikten belirli bir saat sonra veya yemeğe belirli bir zaman kala istisnasız her canlının başına gelen vaka.
bu gece olabilir yemeği erkence yemişsindir belki, ya da sabah onda mesela. yani baykuşları düşün mesela gece acıktıkları zaman yadırgıyorlar mı kendilerini hiç.

bir an için sadece ve sadece sizin benliğinizin varlığını hissedebilirsiniz. tam bu an başka insanların kendi hayatları ile ilgili bir uğraşıda olabileceğini düşünmeksizin içten içe kurabilirsiniz. örneğin:
tam şu an seni düşündüm ve çook eski bir an belirdi gözümde, o şarkıyı dinlerken. seni aradım sadece o şarkının en sevdiğim kısmını birlikte dinleyelim diye... ama muhtemelen uyuyorsun.

masumane görünse de ararkenki amaç şarkıyı dinledikten sonra etkilenmesi, akabinde ne kadar harika bir an yaşadık şimdi aman tanrım hem çok klasik böyle şarkı dinlemeler falan telefondan, hem baksana yıllardan sonra bile hala çok aşığız, heyecanlıyız şeklinde övgülerle gece gece içimi kemiren sıkıntıdan sıyrılıp sabahı çıkaracak kadar gazı alabilmek değil miydi sanki?!


not: şimdi ben bunun farkında olduğum için egoist değilim diyebiliyorum mesela.

bilhassa yasadışı faaliyetlerin yaygın olduğu bölgelerde dağların, ormanların, vs.. isimlerinin sevimsiz ve kötü çağrışımlar yapması durumu. ki ülkemizde özellikle pkk terör örgütünün eylemlerinin yansıtıldığı haberlerde sık rastlanan durumdur.
örneğin karacehennem ormanları (bingöl de imiş)
cudi dağı mesela, çok olumsuz bir tınısı var bence.

babasını elleri ile o çukura bırakıp üzerine topraklar atarak gömdüğü andır.
artık ailenin babası olmak zorunda olduğunu farkettiği andır.

sanırım ordu nun dereleri isimli türküde de geçiyor bu dize:

oy mehmedim mehmedim
sana gittin demedim
beni sana yazmışlar
vallahi ben demedim



p.s bu tam tersiymiş, yazarken farkettim.
ya aslında düşünmekteyim beni sana yazmışlar mı, geçmişler miydi diye.

hatanın tekerrür edebileceğine dalalettir. ilk hatadan ders alınmadığının göstergesidir.
ekstra olrak, aynı hataya kasıtlı olarak, bilerek ve isteyerek, tekrar tekrar da düşülebilir. bu apayrı bir vaziyettir.

içindeki hayvana, imf başkanı oluncaya dek gem vurabilmesi ne enteresan. yani bu pozisyona gelinceye dek bin türlü sınav verip de insanın yine de kendini belli etmeksizin ilerlemesi de bir başarı.
feci skandal tabi.

yerel yönetimi ak parti elinde olan şehir, 12 eylül referandumundan hayır sonucu çıkmasından sonra, devam eden birçok projenin yarım kalması ile anlamsız bir tamamlanamamışlık içerisinde hapsolmuştur.

terminal şehrin içindeymiş mesela, onu yıkmışlar daha güzelini yapmak için, yerel seçimlerde oylar ak partiye gitti ya, ondan yahu, gözünü boyamak maksadıyla saf halkımızın.herneyse, referandumdan hayır çıkmış ertesi gün elini eteğini çekmiş belediye oradan ve şehrin dışındaki terminal kullanılıyormuş şu an için.

onun dışında pamukkale var işte denizli’de, henüz yakından görmedim fakat belirli yükseklkte iseniz şehrin her yanından görünüyor neredeyse.

ayriyeten, ben izmir in havasına güven olmaz bilirdim yıllardır, ama gel gör ki denizli nin havası izmir den üç kat daha güven olmayacak bir potansiyele sahip.misal geldiğimden beri gün aşırı yağmur yağıyor sabah güneşli iken hava.soğuk bir de.

ha bir de şive meselesi var.bu konudaki yorumlarımı daha ileri bir tarihe saklıyorum çünkü henüz karar verebilmiş değilim nasıl hissettiriyor.

izmir-karşıyaka sahilde yer alan bar.çok yaratıcı bir isim bulmuşlar.çok da esprili.hadi şimdi biraz gülelim.