ibrahim sadrinin kırmızı araba isimli şiirinde geçen kahramandır kendileri. fakirdir. fukaradır. bir kırmızı oyuncak arabayı oğluna nasıl alacak onu dert etmektedir.
genellikle lokantaların iftar saatinde açık olduklarını ve halka, oruç tutan insanlara iftar verdiklerini yani hizmette bulunduklarını belirten dükkan camı entrysidir.
kağıdın pahalı, fotokopinin ucuz olduğu mekanlarda fiile dönüştürülesi durum.
deyimin adını aldığı olay izmir yabancı diller yüksek okulu kantininde gerçekleşmiştir.
önce özetler
mekan 1: fotokopi bölümü
mekan 2: kırtasiye bölümü
şahıslar
k: olayın kahramanı mim efendi
ryfa: rakipleriyle yarışan fotokopici abimiz
asçpka: az satış çok paragöz kırtasiyeci amca
boş kağıt almaya giden kahramanımız fotokopicinin kapısına gelir. fotokopi ücreti 20 kuruştur.
ve olay anı:
k: 5 tane boş kağıt verir misin abi
ryfa: boş kağıt vermiyoruz. yanda kırtasiye var.
k: 5 tane boş kağıt alabilir miyim.
asçpka: buyrun.250 kuruş.
k: neeee. fotokopisi 20 kuruş, boş kağıt nasıl 50 kuruş ya. gerek yok almıyorum. kalsın.
abi sana zahmet bana boş bir kağıdı 5 kere önlü arkalı fotokopi çeker misin.
deyimin adını aldığı olay izmir yabancı diller yüksek okulu kantininde gerçekleşmiştir.
önce özetler
mekan 1: fotokopi bölümü
mekan 2: kırtasiye bölümü
şahıslar
k: olayın kahramanı mim efendi
ryfa: rakipleriyle yarışan fotokopici abimiz
asçpka: az satış çok paragöz kırtasiyeci amca
boş kağıt almaya giden kahramanımız fotokopicinin kapısına gelir. fotokopi ücreti 20 kuruştur.
ve olay anı:
k: 5 tane boş kağıt verir misin abi
ryfa: boş kağıt vermiyoruz. yanda kırtasiye var.
k: 5 tane boş kağıt alabilir miyim.
asçpka: buyrun.250 kuruş.
k: neeee. fotokopisi 20 kuruş, boş kağıt nasıl 50 kuruş ya. gerek yok almıyorum. kalsın.
abi sana zahmet bana boş bir kağıdı 5 kere önlü arkalı fotokopi çeker misin.
televizyonun resimsizine çıkıyoz demek.
(bkz: macar kebabı)
evet metrobüs metro ile otobüs arasında bir araç olarak tanımlanabilir. ama yalan değildir. hele yalan olmaya mahkumluktan çıkmıştır. metrobüs an itbariyle izmirdedir. modern tasarımıyla istanbula faydası olacağı düşünülmektedir.
http://www.haber7.com/haber.php?haber_id=268020
http://www.haber7.com/haber.php?haber_id=268020
2-1 türkiye tarafından kazanılacağını düşündüğüm maç olur kendileri.
ilkokula başlamamış çocuklara sorulan ve ne cevap vereceğine göre çocuğun zeka düzeyini tespit etmeye yarayan akla ziyan bir sorudur. zaman zaman büyükler için de bu test yapılabilmektedir. henüz en doğru cevabın ne olduğu tespit edilememiştir.
çanakkalenin bir ilçesidir.
anzak sözcüğü, avustralya ve yeni zelanda kolordusu (australian and new zealand army corps) kelimelerinin baş harflerinden meydana gelmiş bir kısaltma olan anzac kelimesinin türkçe okunuşudur.
nasreddin hocanın timura fili geri vermek için yola çıktıktan ve vardığında arkasına baktığında söylediği sözdür.
araştırılması gereken bir durumdur. bu adamlar neden zıplamaktadır. şu ana kadar mümkün olmamış ve olmaması için dua edilesidir.
talkavat kelimesi anlamsız tekrar kelimesidir. bütün takımlar anlamı kazandırır. taklavat kelimesinin bu şekilde olması takım kelimesinin arapça çoğuluymuş gibi söylenmesinden oluşmaktadır.
yılmaz hemi de karı koca bunlar olacak iş değil yani. allahtan soyadları yılmaz değil. dört yılmazdan geçilmezdi.
söylentiye göre takvim yaprağından çocuklarına isim bakan birbirinden habersiz iki aile varmış. olacak bu ya takvim yaprağında kız olursa falan erkek olursa falan yerine yanlışlıkla yılmaz yazmış dizgici. eee doğal olarak hata zincirleri birbirini kovaladı. bir de çocuğun babası ne güzel soyadımız da yılmaz demez mi. çocuğun adı yılmaz yılmaz oldu. beri tarafta kız yılmaz evlenecek çağa geldi. şans buya iki yılmaz bir görüşte aşık oldu. ne yapsalardı yani. ikisinin adı da yılmaz diye evlenmeseler miydi. evlendiler. doğal olarak kız erkeğin soyadını aldı. üç tane yılmaz vardı dörtlemiş oldular.
sayın bayan yılmaz, yılmaz yılmazı kocalığa kabul ediyor musunuz:
-evet
bende sizi karı koca ilan ediyorum, yılmaz yılmaz ile yılmaz yılmaz
maşallah dört çarpı dört gibi.
söylentiye göre takvim yaprağından çocuklarına isim bakan birbirinden habersiz iki aile varmış. olacak bu ya takvim yaprağında kız olursa falan erkek olursa falan yerine yanlışlıkla yılmaz yazmış dizgici. eee doğal olarak hata zincirleri birbirini kovaladı. bir de çocuğun babası ne güzel soyadımız da yılmaz demez mi. çocuğun adı yılmaz yılmaz oldu. beri tarafta kız yılmaz evlenecek çağa geldi. şans buya iki yılmaz bir görüşte aşık oldu. ne yapsalardı yani. ikisinin adı da yılmaz diye evlenmeseler miydi. evlendiler. doğal olarak kız erkeğin soyadını aldı. üç tane yılmaz vardı dörtlemiş oldular.
sayın bayan yılmaz, yılmaz yılmazı kocalığa kabul ediyor musunuz:
-evet
bende sizi karı koca ilan ediyorum, yılmaz yılmaz ile yılmaz yılmaz
maşallah dört çarpı dört gibi.
gelin kişisi ile evlenecek er kişinin saçtan sakaldan azad olmak için berberle girdiği mücadeledir. berberler bu anı beklerler hep. parası ve bahşişi iyidir. berberler bu olayı gerçekleştirirken öyle ustalık gösterirler ki sakalın iki gün yerinden oynamaya mecali kalmaz. bütün bu merasimlerin gereği gelinin sakaldan nefret etmesi ile açıklanır. bir rivayete göre damat ile berbere girenlerin tıraş paralarını damat ödermiş.
(bkz: vurun abalıya)
(bkz: vurun abalıya)
ülkenin birinde,sihirli bir ayna vardır.dört bir yandan insanlar bu aynada kendilerini görmek için gelirler.yine böyle bol ziyaretçili bir günde,tesadüf bu ya pamuk prenses,bill gates,notre dame in kamburu aynaya bakmak için sıradadırlar.önce pamuk prenses girer ve mutlu bir şekilde çıkar,
-hala dünyanın en güzel kızı benmişim
der.
sonra bill gates girer,o da mutludur,
-hala en zengin benmişim
der.
sıra notre dame ın kamburundadır.o girer ve gayet sinirli bir şekilde çıkar,
-kim lan bu reha muhtar!
-hala dünyanın en güzel kızı benmişim
der.
sonra bill gates girer,o da mutludur,
-hala en zengin benmişim
der.
sıra notre dame ın kamburundadır.o girer ve gayet sinirli bir şekilde çıkar,
-kim lan bu reha muhtar!
temel birahene sahibine sormuş.
- pi künde kaç fiçi satayisun?
- aşağı yukarı üç fıçı.
- dört fiçu satmak ister misun?
- tabi
- pardaklari tam doldurmalisun
- pi künde kaç fiçi satayisun?
- aşağı yukarı üç fıçı.
- dört fiçu satmak ister misun?
- tabi
- pardaklari tam doldurmalisun
bi gün adamın teki ormanlık bi yolda arabasıyla gidiyomuş. aniden önüne kırmızılar içinde bi adam fırlamış ve "ben bu ormanın kırmızılı hipnasıyım, bana yiyecek bi şey vermezsen burdan geçemezsin" demiş. adam da uuraşmamak için bi şeyler verip yoluna koyulmuş. derken bu sefer sarılar içinde bir adam arabanın yolunu kesmiş ve "ben bu ormanın sarılı hipnasıyım, bana içecek bi şey vermezsen
vermezsen burdan geçemezsin" demiş. adam yine noolur noolmaz diye bi şeyler verip yoluna devam etmiş. birazcık yol aldıktan sonra mavi elbiseli birisi arabanın yolunu kesmiş. artık adam dayanamamış ve camdan beline kadar çıkıp "sen ne istiyosun lan ormanın mavili hipnası!!!" diye bağırmış. adam şöyle cevap vermiş: ehliyet ve ruhsat
vermezsen burdan geçemezsin" demiş. adam yine noolur noolmaz diye bi şeyler verip yoluna devam etmiş. birazcık yol aldıktan sonra mavi elbiseli birisi arabanın yolunu kesmiş. artık adam dayanamamış ve camdan beline kadar çıkıp "sen ne istiyosun lan ormanın mavili hipnası!!!" diye bağırmış. adam şöyle cevap vermiş: ehliyet ve ruhsat
olay almanyada geçmektedir. adamın biri yolda yürürken falcının biri yaklaşır:
-abi 3 mark ver sana geleceğini söyleyim, der
adam da meraklanır 3 markı verir.
-hadi söyle bakalım der,
falcı adamın elini alır bakar ve yüzünün rengi değişir:
-sen milyonlarca kişinin ölmesine neden olacaksın, der ve hızla uzaklaşır.
adam şaşkın bir şekilde kalır ve düşünmeye başlar, en sonunda intihar etmeye karar verir. tren yolunun yanına gider, tren gelirken önüne atlamayı düşünmektedir. tren gelirken tren yolunun ortasında bir çocuk görür, tam tren çarpacakken geri çeker ve çocuğu kurtarır ve sorar:
-evladım sen ne geziyorsun burda, adın ne senin bakim?
-adolf amca benim adım adolf
-abi 3 mark ver sana geleceğini söyleyim, der
adam da meraklanır 3 markı verir.
-hadi söyle bakalım der,
falcı adamın elini alır bakar ve yüzünün rengi değişir:
-sen milyonlarca kişinin ölmesine neden olacaksın, der ve hızla uzaklaşır.
adam şaşkın bir şekilde kalır ve düşünmeye başlar, en sonunda intihar etmeye karar verir. tren yolunun yanına gider, tren gelirken önüne atlamayı düşünmektedir. tren gelirken tren yolunun ortasında bir çocuk görür, tam tren çarpacakken geri çeker ve çocuğu kurtarır ve sorar:
-evladım sen ne geziyorsun burda, adın ne senin bakim?
-adolf amca benim adım adolf
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?