laughter

ayrıca yazarların yaşanan olaylar sonucunda 4 mayıs günü hiç entry girmeyerek protesto etmeyi düşündükleri sözlük.

moderatörlerden nasıl bir cevap geleceği sözlük ahalisi tarafından merakla beklenen sözlük. yazık oldu.

16 mayıs’ta disko kralı’na konuk olacak grup. dört gözle beklemekteyiz.

16 mayıs’ta madcon konuk olacakmış. şimdiden haberlerini aldık efenim.

bir türevi için;
(bkz: salim)

(bkz: salim)

bildiğim kadarıyla adam sandler’ın çok yakın arkadaşı ve her filminde de ufak bir rol de olsa rob schneider’ı oynatıyormuş. aynı şey rob’un filmlerinde adam için de geçerli.

anneyle birşeyi haber vermek için kısa bir mesajlaşmanın ardından, konu kapatılmak ve mesajlaşma kesilmek istenir. buna binayen son mesajda ok yazıp bırakılır.

ardından iki saniye geçmeden mesajı okumuş olan anne arar ve
-kızım bişey mi oldu, ne yazdın öyle, noldu? der.
ve anneye iki saat okun ne demek olduğu, ne amaçla kullanıldığı, bik bik anlatılır.

bir sonraki mesajlaşmada, veda cümlesini iki saat uzatan anneden gelen mesaj; sadece ’ok’ olur.
vay be dersin, kaale alınmamak çok koyuyormuş insana. ve bir de büyükler de çok çabuk kavrıyor yahu.

’çarparsa hastane masraflarını öder’ mantığıyla hareket eden yayalardır ama tabi ’çarptı kaçtı’ ihtimalini de göz önünde bulundurmak lazım.

sinem güdüm’ün alfa yayınlarından çıkmış kitabının adı.
ihanetin kaç yüzü vardır?

tanıtım bülteni:
normal nedir? tadı, dokusu, rengi farklı mıdır? görünce tanır mıyız ’normal’ olanı? biz gibi olmayan ’anormal’ ise ’biz’ kimiz? önce şu gerçeği bir kabul etmek lazım belki de: alt tarafı insanız biz!
keşke...
başımıza gelenlerin sorumlusu kendimiz olmasaydık hiç... hatalarımızın tüm ceremesini yeşil pijamalt uzaylılar çekseydi mesela.. ya da melekler inseydi göklerden, durdursalardı dünyayı... yeniden öğrenseydik paylaşmayı, hırslarımızdan arınsaydık teker teker.. evlerimiz sıcak, sokaklarımız güvenli, ceplerimiz dolu olsaydı hep... hayalierimizi rehin bırakmak zorunda kalmasaydık korkularımıza... çaresizliğin boşluklarına değil, güzelliklere dalsaydık hesapsızca... derdimiz sevilmek değil, sevmek olsaydı yalnızca...
hayat farklı olur muydu?
sevdiğimizi söylemekten çekinir miydik?
aldatır mıydık bize değer verenleri?
onları harcar mıydık?
evlenince başlayan yalnızlıklar yaşar mıydık?
kaçanı mı kovalardık yine? yoksa hiçbirimiz kaçmaz mıydık?
sahiplenilmesek de sadık kalıp aramayanı da arar mıydık?
hâlâ gurur yapar mıydık bugünkü gibi?
kıskanmadan, eleştirmeden, kınamadan yaşar mıydık?

beni akşam akşam şoka sokmuş dizi. sebebini de açıklıyayım;
dizinin gençleri bara gidiyorlar efenim, çıkışta içlerinden biri(kıvırcık saçlı erkek) kusmaya başlıyor. güya çok bira içmişmiş. sonra kızlardan biri ’ne zorun vardı, niye 3 bira içiyorsun’ diyor. ben tabi hafif bir şok ve ardından asıl bomba; aynı kız diğer bir arkadaşına; ’az kalsın kendini komaya sokacaktı’ diye patlatıyor. yok artık diye bir ünlem de ekran başında bendenizden geliyor.
burdan yapımcılara da sesleinyim; efenim eğer kötü alışkanlıklara gençleri özendirmemek için bu yolu seçtiyseniz, olmamış diyorum. ne olursa olsun daha gerçekçi olmakta fayda var. biraz daha realist şeyler bekliyoruz sizden...

bir konu üzerinde uzun süre ve çok fazla düşünmüş bi adamın başına gelmiş olay diye duymuştum. ya da biri beni fena halde kekledi. ama olsun, eğer keklendiysem zaten inanmamıştım diycem. yok eğer doğruysa vay canına yahu.

yine de bizim arkadaşlarla aramızda sık sık kullandığımız ve deyim haline getirdiğimiz bir söz oldu kendisi.

efendim bu sözü, çok fazla çalışmış ve bir konu üzerinde çok fazla durmuş bir kişi için, olayın hemen ardından, bir doz söyleyiverin. aman doz aşımı yapmayın, salak muamelesi görürsünüz.

son olarak edit: bu gereksiz entry fazla uzadı, parmaklarıma hakim olamıyorum, biri beni durdursun lütfen. ya da ben bi kendim deniyim. başarırsam ne ala,başaramazsam da bu entry uzar gider mazallah.

(bkz: beyin patlaması)

en güvenilir operatör.

çocukların jediye yalakalık yapmasına sebep olacak durumdur.

edit: jedimiz, sözüm sana değildir, anlayan anladı inşallah.

(bkz: tripod)

(bkz: fotoğraf makinesi)

(bkz: tıjın)

erol günaydın’ın galatasaray lisesinde takılmış olan lakabıymış. tijin değil, tıjın yalnız.

an itibariyle stüdyoda basketbol maçı yapılan program. dikkatinizi çekerim basketbol ve okan da oynuyor.