lady rosenred

aha buraya yazıyorum..rezil olacaz, herkes götüyle gülecek bize.

ayrıca; (bkz: kusura bakmayın da bu ne amına koyim lan)

dergi,kitap ve benzerlerinin ciltlenmesinde kullanılan bir yöntemdir.lokal lak erimiş, dağılmış, kalitesiz görünmemesi gereken yerde olmalıdır.parlak, mat, efekt, kabartma, sedefli, simli gibi çeşitleri bulunmaktadır.

olsa olsa sidik yarışı ya da savaşı olur herhalde.zira ego tatmini yüzünden yapılmış bir videoyu ciddiye alıp da "siz yaparsınız da biz yapamaz mıyız, alın size.." türü bir tavır ve düşünceyle hareket etmek kutsal bir savaştan ziyade sidik yarışından öteye gidemez.

ukdecinin $öyle bir notu varmi$ :
yunanistan - türkiye youtube videoları falan filan

isa’nın dağdaki konuşmasında geçen söz.

.."zina etme’ denildiğini duydunuz. ama ben size diyorum ki. bir kadına bakıp onu arzulayan her adam, zaten yüreğinde o kadınla zina etmiştir. eğer sağ gözün seni günaha sokarsa, onu çıkar at. çünkü vücudunun bir üyesinin yok olması, tüm vücudunun cehenneme atılmasından iyidir. eğer sağ elin seni günaha sokarsa, onu kes. at. çünkü vücudunun bir üyesinin yok olması, tüm vücudunun cehenneme gitmesinden iyidir.’

’kim karısını boşarsa ona boş kağıdını versin’ denilmiştir. ama ben size diyorum ki, karısını cinsel ahlaksızlıktan başka bir nedenle boşayan her adam, onu zinaya itmiş olur. boşanmış bir kadınla evlenen de zina etmiş olur...

kendi restoranınızı kurup işletmek zorunda olduğunuz bir simulasyon oyunu.

1964 yılında ingiltere’de kurulmuş olan progressive rock grubu.

çoğu zaman erkeklerin sabrının sınandığı diyaloglarken bazen pmsli kişinin o andaki ruh halinin gayet sevecen,anlayışlı ve sakin olmasından dolayı gayet normal bir şekilde akseden diyaloglardır.ya da ben bazen çok duyarlı oluyorum, acıyor muyum ne yapıyorum bilemiyorum ama daha sonra oturup düşününce neden sevgilime sinir harbi geçirtmedim diye hayıflanıyorum, hele hele burdaki diyalogları okuyunca kendimi çok yumuşak kalpli bile buluyorum o derece yani..kısaca erkek kısmısının bu tür diyaloglardan kaçması, hatun kişisinin de ne yapıp edip bu tür diyaloglara girip deşarj olması farzdır.

yeni sevgili olmuş kişilerin muhakkak yaşadıkları hadisedir.er kişi hatun kişinin gözüne daha bir girebilmek, yiğitliğe bok sürdürmemek, toplumsal bakış vs gibi nedenlerle kesinlikle hatun kişisine ödetmez hesabı..hatun kişi de er kişiye ilk zamanlarda yüklenmemek, öğrenci olduğu için parasız kalma ihtimalini düşünerek ya da sırf gıcıklık olsun diye hesabı ödemek ister,en azıdan kendi yediği içtiğinin hesabını ödemek ister.tabi hal böyle olunca dakikalarca kasa başında kalınır, hem ortama rezil olunur hem de gereksiz yere gerginlik çıkar ortaya.halbuki er kişi bıraksa herkes kendi hesabını ödese mutlu mesut yaşayıp gideceklerdir, zira hatun kişi ne de olsa ilişkinin ilerleyen zamanlarında hesap ödetme işinin bokunu çıkartacaktır.ya da hatun kişi bıraksa er kişi hesabı ödese hem er kişi huzurlu olacak hem de ilişkinin geleceğini riske atmamış olacak,zira her erkek hatun kısmısının dırdırına sabırlı değildir hele ki hatun gaza gelmiş ise o dırdır hiç bitmez..

bir nevi karşıdan elektrik alınamaması olayıdır.uyuşamama, iletişim kuramamanın bir diğer ifade ediliş şekli.

en bilindik duygu sömürüsüdür.annelerin vazgeçilmez silahlarından biridir.diğeri için (bkz: güdümlü anne terliği).bunu söylerken boyunları 45 derecelik bir açı yapar ve gözler hafif nemli olur ki çarpıcı bir etki yaratsın evlat üzerinde.sonrasında karşılıklı ağlaşmalar,sarılmalar vs vs..

(bkz: koy amına koyayım )

öncelikle orijinali "nükleer silahların yayılmasının önlenmesi anlaşması" olan ancak 50 karakter barajına takıldığı için böyle açılmış olan başlıktır.

1968 yılında birleşmiş milletler genel kurulunda görüşülüp imzaya açıldıktan sonra, 1970 yılında yürürlüğe girmiş olan bu anlaşmaya göre;

* nükleer silah sahibi taraf ülkeler, nükleer silah sahibi olmayan ülkelere nükleer silah veya diğer nükleer patlayıcıları temin etmeleri ve yapmaları için yardımda bulunmamayı taahhüt eder,

* nükleer silah sahibi olmayan taraf ülkeler bu silahları ve patlayıcıları temin etmemeyi ve yapmamayı taahhüt eder,

* nükleer silah sahibi olmayan taraf ülkeler, uaea ile yapacakları bir güvenlik denetimi anlaşması ile uaea’nın güvenlik denetimini kabul etmekle yükümlüdürler.

türkiye 28 ocak 1969 yılında bu anlaşmayı imzalamış ve 28 kasım 1979 yılında da bakanlar kurulu kararı ile onaylayarak anlaşmaya taraf olmuştur.

ikinci dünya savaşı’nı izleyen yıllarda ilk olarak abd’nin,daha sonra sırasıyla sovyetler birliği(1950), büyük britanya(1953), fransa(1962), çin (1965) gibi ülkelerin nükleer silah üretmeye başlamasıdır.

zamanla bir yarış halini alan nükleer silahlanmaya son olarak iran katılmıştır.

ukdeleri doldururken yaşanan sevinci, bir şeyi daha öğrenmenin öğretmenin verdiği hazzı, uzunca bir süre ukde bölümünü işgal eden bir ukdeyi nihayetinde sol frame ye taşımanın heyecanını anlayamamaktır.

bunların yanında yazacak, paylaşacak bir şey bulunamadığında kurtarıcı misali önünüze hazır konuveren ukdeleri doldurmanın keyfi de bambaşkadır.bütün bunları anlamak gerekmez aslında, isteyen ukdeleri doldurur isteyen ukde verir isteyen uzaktan bakar.

hani bir şeyin müptelası olunur da sürekli o istenir, o olmadan bir şey yapılamaz ya bu da onun gibi bir şey olsa gerek.aslında günümüzün çocukları bu kategoriye tıpatıp uymaktadır.msn olmadan,iki çift lafın belini kırmadan,maillerini kontrol etmeden huzur bulamayanlar için yapılan bir benzetme.

birinden ısrarla,kendini acındıracak sözler söyleyerek bir şey istemek.kısacası gururun ayaklar altına alınıp bir şey dilenmek,istemek de denilebilir.

öğrenci kolektiflerinin sloganı mı desem işareti mi desem bilemedim.ancak şu var ki türkiye’nin dört bir yanında bu işareti/sloganı görmek mümkün.amaçları parasız eğitim ve üniversiteleri bir ticarethane olarak gören işletmelerin işgalinden kurtarmak(mış).daha detaylı bilgi ve fikir sahibi olmak için ;
http://www.kolektifler.net/

kuvvetle muhtemel cem uzan’ın seçim vaatlerinden bir tanesi.hoş öğrenci seçme sınavı mı yoksa öğrencinin geleceğini karartma sınavı mı olduğu muallakta olan bu sistemin/sınavın kaldırılması yerine daha adil, daha objektif bir sistemin gelmesi hoş olurdu ya neyse..

efenim malumdur ki bir insan kaç yaşına gelirse gelsin ruhu gençse,genç kalmışsa her şeyi yapar.müstehaktır da,yadırganmamalı.."her şey"i biraz kısıtlarsak bu insanların çizgi film izleyebileceği sonucuna varabiliriz ki bundan dolayı insanın tıpkı bir genç ya da çocuk gibi çizgi filmlerdeki karakterlerle kendini özdeşleştirdiğini,malum karakterleri benimsediğini hatta bokunu çıkarıp yine malum karakterlerle kafayı bozduğunu söyleyebiliriz.işte burda bahsedilen kişi de odur.ta kendisidir evet.

son olarak şunu söylemek farz olmuştur ki; nasıl bir zamanlar martı, şirinler vs tutkusu,saplantısı olduysa bu da öyle bir saplantıdır ve zamanla unutulup kendi iç dünyalarına geri döneceklerdir,dönmeye mahkumdurlar..ayrıca;

(bkz: digimonlara kafam girsin )

(bkz: ukde)

bunun en güzel örneklerinden biri klasik iktisadın babası,kurucusu sayılan adam smith’dir..evet,babasının,amcasının,yeğeninin vs isimleri hep adam smith’dir.