herhangi bir ruhsal rahatsızlıkla kesişimi bombok olan şeydir. adetin tek başına getirdiği stres; zaten bir kadının cinnet geçirmesi için yeterli bir sebepken, üstüne bir de ruhsal rahatsızlığın kriz dönemi binerse işte o zaman civarındaki insanlar ve kendisi için kabusun ta kendisi demekdir. işte tam da böyle bir dönemde marketteki kasiyer kızdan bakkal amcaya, dolmuşcu dayılardan sokaktaki kıroya kadar herkes adet olduğunuzu bilir. kıçınızdaki kocaman leke yetmiyormuş gibi beyninizde de kocaman bir lekeyle gezersiniz. fakat bir hafta içinde dünyanın buğusu silinmeye ve sinirler yavaştan gevşemeye başlar. ama gelin görün ki bundan bir hafta sonra tekrar pmsnin vücutta aşırı su toplama belirtileriyle beraber tekrar bir gerginlik dönemine girilir. yani kısacası pms olan bünyeyle geçirilecek vakit ayda yalnızca bir haftadan fazlayı geçmemelidir.
tavuğun kocasıdır.
türk filmlerinde kötü yola düşmüş ya da bu alemin içine kendi isteğiyle dalmış, tırnakları kırmızı yarım boyalı, evin içinde iç çamaşırlarıyla gezen, koca popolu, kocaman memeleri olan ve genelde "nihahahaha" şeklinde gülen adamlarla çok iyi anlaşan ve sürekli "ay yapma fena oluyorum" diyen kadınlardır.
(bkz: facebook)
son aşk olacaksa iyi olabilecek şeydir; ama değilse zor olur, "keşke" dedirtir.
independence (jedi) (*) (?)
satolina (2. nesil bilgic) (*) (?)
kurabiye (4. nesil bilgic) (*) (?)
satolina (2. nesil bilgic) (*) (?)
kurabiye (4. nesil bilgic) (*) (?)
rusya’nın kafayı sıcakla bozmasıyla ilgili bir hadisedir. coğrafyasına inatla "yok burası olmaz ben sıcak istiyorum" diyip durmuştur tarih boyunca. gereksiz bir çabadır. takdiri ilahi neyse odur kardeşim. bulunduğun yeri sevmeye çalışacaksın. başka çaresi yok.
baba parasıyla sigara içmekten daha kötü olmayan şeydir.
kafası karışmış bünye işidir bu. hem susamıştır hem kafeinsemiştir. en iyisi ben bir kola içeyim gibi bir şey demiştir beyin.
ardında tuttup çekmeye çalışırken, sigaranın ele yapışması şeklinde sonuçlanacak hadisedir. can acıtır.
genleşen eşyaların sesinin "evden garip sesler geliyor" şeklinde yorumlanmasıdır.
kalbinin üstüne çöken bir "yeter"le başlar her şey. önce dur diyemediğini farkedersin. sonra ağrın gittikçe artar. bütün vücuduna yayılır "yeter kanseri". boğazında düğümlenip kalır sonra. nefesini kesmez. kesse zaten, yeter demene de gerek kalmaz. içindeki kanseri bile bile nefes almaya çalışırsın. kah tıkanırsın, kah o minicik delikten giren havayla yaşamaya çalışırsın. ama deliğin küçük olduğunu farkeden herkes için yaşamak çoğu zaman "nefes almaya çalışmaktır".
kafası karışmış birinin şarkıları da birbirine karıştırmasının ürünü olan şeydir. şarkı da olabilir, cümle de, iç geçintisi de...
kılçığı, kuyruğu, gözü her bir yeri yenen balıktır. rahat yenen balıktır. kasmayan balıktır. mis balıktır.
kafayla saç gibidirler.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?