(bkz: "allahı en çok güldüren şey , insanların plan yapmasıymış")
(bkz: işte bunlar hep mücadele)
libido kalkmadıktan sonra ilaç nafile
kadının kokusunun üstüne ilaç yok,
55 den önce veya bir rahatsızlık yoksa ilaç milaç düşünmeyin asla , skor kaygınız varsa önce bundan kurtulun , skor peşindeki adam bişey bilmiyor demektir.
bu ilaçlar reçete ile satılmalı , konu sosyolojik bir durumdur.
koklaşma fazını uzun tutun sonra ilaç filan gerekmez
libidonuzu tembelleştirmeyin , hele ki porno en birinci libido törpüsü uzak durun.
bu konsantre metne sebep olan başlık
edit:syntax
not: geçen sene yani 2015 şubat filan , kağıthanenin deresinden çağlayanın düzüne çıkmaya çalışırken adliye meydanının kağıthaneye ciddi bir bedele sebep olduğunu fark ettim , meydan çevresindeki bütün sokaklar insan ve araba tıkılmış vaziyette , neyse konu bu değil.
dur kalk giderken, bir eczanenin camındaki yazıyı fark ettim "viagra'nın muadili degra'yı denediniz mi"
degra ney? muhtemelen viagra'nın çin malı çakması ve muhtemelen daha ucuz, arkadaş işe bak ya , "uleyn siz mesir macunu satsanıza" diye bağırasım geldi ama o sıkışıklıkta ne koşarak ne de arabayla kaçacak yer yoktu , sorunlu bir vatandaş olarak tüm sinirimi trafiğe odakladım.
!!!sonuçta malzeme de ortada mal da ortada!!!!
bu ilaçlar iktidarı elinizden alıyor,
hapı at gerim gerim ortada dolan ,
yok böyle bir şey............
kadının kokusunun üstüne ilaç yok,
55 den önce veya bir rahatsızlık yoksa ilaç milaç düşünmeyin asla , skor kaygınız varsa önce bundan kurtulun , skor peşindeki adam bişey bilmiyor demektir.
bu ilaçlar reçete ile satılmalı , konu sosyolojik bir durumdur.
koklaşma fazını uzun tutun sonra ilaç filan gerekmez
libidonuzu tembelleştirmeyin , hele ki porno en birinci libido törpüsü uzak durun.
bu konsantre metne sebep olan başlık
edit:syntax
not: geçen sene yani 2015 şubat filan , kağıthanenin deresinden çağlayanın düzüne çıkmaya çalışırken adliye meydanının kağıthaneye ciddi bir bedele sebep olduğunu fark ettim , meydan çevresindeki bütün sokaklar insan ve araba tıkılmış vaziyette , neyse konu bu değil.
dur kalk giderken, bir eczanenin camındaki yazıyı fark ettim "viagra'nın muadili degra'yı denediniz mi"
degra ney? muhtemelen viagra'nın çin malı çakması ve muhtemelen daha ucuz, arkadaş işe bak ya , "uleyn siz mesir macunu satsanıza" diye bağırasım geldi ama o sıkışıklıkta ne koşarak ne de arabayla kaçacak yer yoktu , sorunlu bir vatandaş olarak tüm sinirimi trafiğe odakladım.
!!!sonuçta malzeme de ortada mal da ortada!!!!
bu ilaçlar iktidarı elinizden alıyor,
hapı at gerim gerim ortada dolan ,
yok böyle bir şey............
muhammed ali'nin cenazesine;
cumhurbaşkanı sıfatını ve türkiye cumhuriyeti devletinin imkanlarını kullanmadan gitse idi (ki izinli sayılabilirdi)
oradaki talepleri muhtemelen karşılanırdı.
cumhurbaşkanı sıfatını ve türkiye cumhuriyeti devletinin imkanlarını kullanmadan gitse idi (ki izinli sayılabilirdi)
oradaki talepleri muhtemelen karşılanırdı.
bir dakika , neyini gösterir ki?
dedirten başlık
dedirten başlık
hain bir davranış , bir ifşaat
aramazsan bulamayacağın şahsına kodlanmış cevher,
sözlüğe bunun için geldik.
sözlüğe bunun için geldik.
herkesin az çok anılarında yer bulmuş bu güzide mekanı ,
sadece testislere (interior/exterior) bağlamak ciddi haksızlık olur.
not:
"ben bir ceviz ağacıyım , gülhane parkında ,
ne sen bunun farkındasın ne de polis farkında"
şarkıda geçen "polis" bildiğiniz toplum polisi değil , şehir.
sadece testislere (interior/exterior) bağlamak ciddi haksızlık olur.
not:
"ben bir ceviz ağacıyım , gülhane parkında ,
ne sen bunun farkındasın ne de polis farkında"
şarkıda geçen "polis" bildiğiniz toplum polisi değil , şehir.
niye böyle bir başlık açılmamış çok şaşırdım açıkçası,
hadi hayırlısı
peki madem:
00001000
hadi hayırlısı
peki madem:
00001000
-aspirin
-aspirin
-aspirin
not:başı ağrıdığı zaman aspirin almayan bilim adamı ne bulabilirdi?
-aspirin
-aspirin
not:başı ağrıdığı zaman aspirin almayan bilim adamı ne bulabilirdi?
iki telef vardır kainatta;
-annesinin sevmediği kişi
-babasını sevmeyen kişi
sıhhatler olsun
-annesinin sevmediği kişi
-babasını sevmeyen kişi
sıhhatler olsun
muhteşem yüzyılı kösem ile anmak , kalanlarına haksızlık olur
dememe sebep olan başlık
dememe sebep olan başlık
troll'ü, fake veya casus olmadı köstebek diye çevirirsek bile,
nasıl bir gönüldür ki bu, her durumda buyur etmiş başlık.
etmese ne olacak ki , yoktan var vardan yok olmuyor değil mi?
gelsin hiç değilse gözümüzün önünde olsun!!!
nasıl bir gönüldür ki bu, her durumda buyur etmiş başlık.
etmese ne olacak ki , yoktan var vardan yok olmuyor değil mi?
gelsin hiç değilse gözümüzün önünde olsun!!!
gelip okur düşüncemi test etmek için şuraya bir iki satır yazacağım?
destur var mı?
pelitli gebzenin bir köyü , gebze kocaelinin devasa ilçesi ,
size her yer trabzonsa pelitli nedir gözüm?
yoksa bu önerme hatalı mı?
cehennemin tapusu temelde (rahmetli büyüğümü saygıyla anıyorum) , öyle bedavadan cennete kimsenin gireceği yok ,
demek ki sizde para çok?
şimdi bir modelleme yapacağım;
vakti olan kendi hayatından örneklesin , yazması şart değil;
seçemediği yaşam ortamına mahkum,
önce saymayı (ki onlar büyük oranda ahlak temelinde saygın kişilerdir)sonra sevmeyi öğrenen nesillere karşı kainat,
"sevmezsem saymam kardeşim" neslini gönderdi,
bu nesil direk züppe algılansa dahi özünde daha derin daha hümanist daha narin bir kuşak.
"ben bununla doydum , sende aç ağzını yum gözünü" test edilmiş onaylanmış bu motto , bu nesillerde karşılıklı hazımsızlık yarattı.
hülasa alın işte size sidik yarışının kısa ve dahi makus tarihi.
arıza fikirlerde değil zihinlerde , aynı tekerlek dönüp duruyor , taaaa tekerlek icat edildiğinden beri.
tamamı ilahi ve uhrevi kabullere dayanan bir tezin antitezlerinden kanıt isteyemezsin.
senin kanıtın nedir derler adama.
sadece iki üç paragraf turan dursun okumuş bir kişi bile , şeriat ehlini dikine gömer toprağa , ayakları dışarıda kalır , tavuklar gagalar.
en mert en dürüst en samimi ikrar, benim metodolojim budur dersin , atamdan bunu gördüm , bu yolun yolcusuyum.
ama ki terziliğe soyunup herkese aynı mintanı biçer isen , kainatın oyuncağı , günün neşesi olursun.
deizm'e ve hatta ateizm'e karşı en istikrarlı duruş ataist duruştur.
(pekçoğu ata dan atatürk'ü anlar analamk ister , ne gerek vardır buna ata nın yalın anlamı bellidir , başka anlam yüklemeyin taşımaz)
yolun açık kılıcın keskin olsun ,
nasılsa size heryer trabzon ,
ama herkese değil!
sen atla gel gözüm , başka nickmi yok ?
sen "bize" muhtaçsın , bizde "sana"
destur var mı?
pelitli gebzenin bir köyü , gebze kocaelinin devasa ilçesi ,
size her yer trabzonsa pelitli nedir gözüm?
yoksa bu önerme hatalı mı?
cehennemin tapusu temelde (rahmetli büyüğümü saygıyla anıyorum) , öyle bedavadan cennete kimsenin gireceği yok ,
demek ki sizde para çok?
şimdi bir modelleme yapacağım;
vakti olan kendi hayatından örneklesin , yazması şart değil;
seçemediği yaşam ortamına mahkum,
önce saymayı (ki onlar büyük oranda ahlak temelinde saygın kişilerdir)sonra sevmeyi öğrenen nesillere karşı kainat,
"sevmezsem saymam kardeşim" neslini gönderdi,
bu nesil direk züppe algılansa dahi özünde daha derin daha hümanist daha narin bir kuşak.
"ben bununla doydum , sende aç ağzını yum gözünü" test edilmiş onaylanmış bu motto , bu nesillerde karşılıklı hazımsızlık yarattı.
hülasa alın işte size sidik yarışının kısa ve dahi makus tarihi.
arıza fikirlerde değil zihinlerde , aynı tekerlek dönüp duruyor , taaaa tekerlek icat edildiğinden beri.
tamamı ilahi ve uhrevi kabullere dayanan bir tezin antitezlerinden kanıt isteyemezsin.
senin kanıtın nedir derler adama.
sadece iki üç paragraf turan dursun okumuş bir kişi bile , şeriat ehlini dikine gömer toprağa , ayakları dışarıda kalır , tavuklar gagalar.
en mert en dürüst en samimi ikrar, benim metodolojim budur dersin , atamdan bunu gördüm , bu yolun yolcusuyum.
ama ki terziliğe soyunup herkese aynı mintanı biçer isen , kainatın oyuncağı , günün neşesi olursun.
deizm'e ve hatta ateizm'e karşı en istikrarlı duruş ataist duruştur.
(pekçoğu ata dan atatürk'ü anlar analamk ister , ne gerek vardır buna ata nın yalın anlamı bellidir , başka anlam yüklemeyin taşımaz)
yolun açık kılıcın keskin olsun ,
nasılsa size heryer trabzon ,
ama herkese değil!
sen atla gel gözüm , başka nickmi yok ?
sen "bize" muhtaçsın , bizde "sana"
kendi gitmemiş miydi zaten?
vampir miydi? kalbine kazık mı çaktınız?
vampir miydi? kalbine kazık mı çaktınız?
cüsseli biri değil ki , nesinden korkuyorlar?
hele ki esnaf istese arkadan kasayı geçirir kafasına veya odunu,
ben ce suçlu görüntüsü ve tavrı yoktur üstünde , ondan öyle davranıyorlardır.
hele ki esnaf istese arkadan kasayı geçirir kafasına veya odunu,
ben ce suçlu görüntüsü ve tavrı yoktur üstünde , ondan öyle davranıyorlardır.
erol evgin kel ,
elbette ayıp değil ama kel işte :d
elbette ayıp değil ama kel işte :d
neyin kısaltmasıdır bu ban?
biri de yazssaydı güzel olurdu
biri de yazssaydı güzel olurdu
başlığı ilk anda "hıristiyanlık" diye algıladım ,
ilk algı yüksek oranda doğrudur önermesi ile davranacağım.
jesus christ ,
türkçeye dönüşümü isa hristiyan şeklinde olmuş ,
bu hümanist insan bakire bir anadan tanrının oğlu olarak doğmuş,
esas zaneati çobanlıkmış,
onu takip eden insanlar hıristiyan olarak anıla gelmiş.
not:bu başlık bir yazarın adıymış , her türlü yanlış anlamışım ben bu başlığı ,
ama olsun dur , elbet bir sebebi vardır dır.
ilk algı yüksek oranda doğrudur önermesi ile davranacağım.
jesus christ ,
türkçeye dönüşümü isa hristiyan şeklinde olmuş ,
bu hümanist insan bakire bir anadan tanrının oğlu olarak doğmuş,
esas zaneati çobanlıkmış,
onu takip eden insanlar hıristiyan olarak anıla gelmiş.
not:bu başlık bir yazarın adıymış , her türlü yanlış anlamışım ben bu başlığı ,
ama olsun dur , elbet bir sebebi vardır dır.
uçurulmuş olsa da , okuyucu olarak girip bu yazılanları okuyabilir değil mi sonuçta?
yani burada yazılanlar arkasından konuşmak sayılmaz?
sayılır mı?
veya bu bir çalışma olabilir mi?
örneğin şu anda yazılanları not alıp , bir genellemem veya projeksiyon datası üretiyor olabilir mi?
kafama takıldı bunlar , yani konu uçurulan yazarın özelinde değil ,
genel manada uçurulan yazarlar.
şunu da sormuş olayım buradan;
rapunzel kibritçikız mıydı? hani akşam olunca satamadığı kibritlerle ısınan?
oyduysa kuleye neden hapis oldu? çok güzel ve onurluydu başka işe tevessül etmediği için kibrit satar oldu , ama gün geldi güzelliğini gizleyemez oldu , kraliçe bu güzelliği fark etti çok kıskandı ve onu kuleye hapsetti?
bu mu?
sonra saçını uzattı , sevgilisi saçından kuleye tırmandı , mutlu oldular mı? , çünkü ikisi artık kulede hapis oldu?
sonra ne oldu?
yoksa hikaye daha devam ediyor mu?
edit:syntax
yani burada yazılanlar arkasından konuşmak sayılmaz?
sayılır mı?
veya bu bir çalışma olabilir mi?
örneğin şu anda yazılanları not alıp , bir genellemem veya projeksiyon datası üretiyor olabilir mi?
kafama takıldı bunlar , yani konu uçurulan yazarın özelinde değil ,
genel manada uçurulan yazarlar.
şunu da sormuş olayım buradan;
rapunzel kibritçikız mıydı? hani akşam olunca satamadığı kibritlerle ısınan?
oyduysa kuleye neden hapis oldu? çok güzel ve onurluydu başka işe tevessül etmediği için kibrit satar oldu , ama gün geldi güzelliğini gizleyemez oldu , kraliçe bu güzelliği fark etti çok kıskandı ve onu kuleye hapsetti?
bu mu?
sonra saçını uzattı , sevgilisi saçından kuleye tırmandı , mutlu oldular mı? , çünkü ikisi artık kulede hapis oldu?
sonra ne oldu?
yoksa hikaye daha devam ediyor mu?
edit:syntax
kentsel dönüşüm projesi;
kent de yaşayan köylüyü kentliye dönüştürme projesi şeklinde anlaşılamamış bir yıkım/kıyam projesidir.
orta çağın veba salgınından bir farkı yoktur.
özetleyelim;
nereden çıktı bu yasa;
teorisi;
1999 depremi sonrası , deprem bölgelerinde inşa edilmiş yapıların
güncel fenni keşifler doğrultusunda yetersiz ve güçsüz oldukları ve/veya
yeni teknolojiler ile daha güçlü inşa edilebilecekleri öngörülerek
deprem bölgelerinde yaşayan insanların can güvenliğini arttırmak için çıktı.
pratiği;
a)raporlama;
yetkili kurumlarca , yetkin mühendislere verilen "riskli yapı tespiti lisansı"
yıkım raporuna dönüştü , emlakçılar , mahallenin/manavı/bakkalı/kapıcısı ,
riskli yapı uzmanı kesildi , testler ve raporlar siz telefonla talep ettikten sonra mobil hizmet ekipleri ile dakikalar içinde hazırlanır oldu.sonuçlar başta merakla bekleniyordu , ama çok kısa süre sonra kimse sonuç filan merak etmedi çünkü raporların %99,999999'u yıkım çıktı ve çıkmaya devam ediyor.
b)proje , ruhsat;
artan talebi ancak yazılım ile hızlıca hazırlanabilen , statik hesap ve uygulama projeleri ile karşılanabileceği şüphesizdi.örneğin aynı sokadaki 10 binanın dizayn ve projesi aynı zamanda aynı mühendis tarafından hazırlandı ,
belediyeye sunuldu ve ruhsat alındı.oda onayı şartı da kaldırılmıştı ortadan çünkü oda destek olacağına köstek oluyordu.bir ilçemizde , belediyede kayıtlı müteahhit sayısı 200 iken aylar içinde 750 ye çıktı.hatta ilçenin belediye başkanı, en büyük "yeni" proje sahasını kaptı , utanmadı üstüne soyadını yazdı , yanında dikildi , gururlandı.
imar kanunu , uygulama yönetmelikleri , eğildi büküldü her şekle girdi , olsun du , ekonomimizin cennetlik müteahhitlerden başka çıkar yolu yoktu , melek ti onlar melek.baş melek cebrail faizlere abandı durdu , düşürün uleyn yoksa batıyoruuuz diye kükredi , faizler düştü , sazanlar kanatlandı uçtu.
(cebrail baş melek mi? ve aynı zamanda ölüm anında ruhu teslim almaya gelen siyah cübbeli elind eorak olanı değilmi , doğrusunu bilen düzeltsin lütfen , nasıl bir tesadüfse)
ruhsatlar şakır şakır dağıtıldı , printer kartuşları yetmez oldu.
b)hafriyat , imalat;
konunun aciliyetine binaen, bu uğurda bütün yönetmelikler ve kanunlar delindi,
örneğin günün herhangi bir saatinde 6m genişliğindeki sokaklarda , malzeme,hafiryat ve beton kamyonları(ki bunlar artık kamyon değil tır) cirit atar oldu.
hafriyatçı mafyası oluştu , senetle hafriyat kamyonu alıp mafyaya köle olan bir kuşak türedi.
hafriyat kamyonları binaları yıktı , insanları ezdi sakat bıraktı hatta öldürdü.
her şey ekmek için ya , asla ve asla amenna!!!!!!
piyasa kızıştı , rekabet arttı , maliyetleri düşürmek için kamyon sayısı ve hızı arttı, daha çok tonaj taşımaya başladılar.
6m lik sokağa tır ile bir seferde bütün inşaat demiri indirildi.bahçelerdeki ağaçlar kesildi , cezaları ödendi , güdük park ve bahçeler müdürlüğü peyzaj işlerine boğulmuşken , kesilen ağaçların çetelesini bile tutamadı, olsundu peyzaj yaparlardı , istinat duvarlarına pvc borular ile elektrik/su tesisatları çeker , peyzaj yapar cenneti yaratırlardı nasılsa.bu esnada kimse istinad duvarının arkasında biriken su ile bu çiçekleri sulayayım hem duvardaki basıç düşer hem de tesisat filan gerekmez diye kafa yormadığı gibi , ulan şu çiçekleri de allah'ın güneş enerjisi ile aydınlatalım ne harika olur da demedi.bastı tesisatı döşedi km'lerce , su bedava elektrik bedava nasılsa döşe gitsin. 2 ayda bir peyzajı da değiştiririz nasılsa bu arada eğilen boruları filan söker bakım yaparız nasılsa.
virüs hızla yayılmaya başladı.
yeni teknolojilerle , 100 yıllık metodlar kullanıldı (dünya böyle yapmıyor artık , kabileler bile)
dök betonu bozuk teraziyle sonra sıva , at şapı , hem kotu düzelt hem tesisatı göm (depreme karşı mücadele ediyoruz he , 1cm şap 25kg/m2 10cm ise 250kg/m2) , duvarla örüldü güzelce , sonra elektrik tesisatı döşemek için kanallar tekrar kırıldı , çünkü asla sıva üstü tesisat beğenmeyiz biz o nedir öyle , ör duvarı , sonra kır tesisatı göm , sıva gitsin.mimar simidi asmolen döşemeler döküldü. (ki deprem için hiç uygun olmayan bir çözümdür)
asmolen tuğlası pahalı bide uzak nakliyesi filan , şurdan dudulludan strafor tuğla kestirelim onu döşeyelim gitsin , hem ucuz hem işçiği az , ya şunun ağırlığınıda azaltalım biraz strafor değilmi nasılsa , 5 densty yapalım (1m3 ü 5kg olan bir malzeme) oooh süper oldu ya , ne kolaymış bu müteahhitlik işi boşa zaman kaybetmişiz şimdiye kadar kasaplık yaparak , kader işte.asmolen döşeme starfor tuğlalar ile diyafram oluşturamıyor (çünkü kirişin üstünde 7cm döşeme altında 25cm asmolen tuğla var 7cm zavallı ne diyafram yapacak) böyle olunca da , döşemeler deprem yüklerini kolonlara adil/doğrusal dağıtamıyor.örneğin 100 ton deprem yükü (yatay yük) alan bir yapı , döşemeler vasıtası ile bu yükü kolonlara pay edemeyeceği için , yükü karşılayacak olan ilk zavallı kolon kesecek!!!!!
daha fazla yazamıyorm , aslında işin bir de yönetmelik ayağı var ki (tbdy-2016 draft) nefesim daraltıyor.......
sinirlerim bozuldu , tansiyonum yükseldi ,
bu karışık metni sabırla buraya kadar okuyan olur ise , özetle son söz olarak şunu söyleyeyim;
istanbulun az da olsa mühendislik görmüş ilçelerinde (kadıköy, beşiktaş ,sarıyer,maltepe,kartal,... eski ve gecekondulaşmadan az zarar görmüş muhitler)yaşayan insanlar şunu bilsinler ki,
yıktıkları yapılar yeni yaptıkları yansınlı sönsünlü yapılardan daha sağlam!!!!!!!!!!
kanmayın bunlara , işini ciddi yapan tecrübeli mühendisler bulun önce ,
müteahhit nasılsa kürekle............
kent de yaşayan köylüyü kentliye dönüştürme projesi şeklinde anlaşılamamış bir yıkım/kıyam projesidir.
orta çağın veba salgınından bir farkı yoktur.
özetleyelim;
nereden çıktı bu yasa;
teorisi;
1999 depremi sonrası , deprem bölgelerinde inşa edilmiş yapıların
güncel fenni keşifler doğrultusunda yetersiz ve güçsüz oldukları ve/veya
yeni teknolojiler ile daha güçlü inşa edilebilecekleri öngörülerek
deprem bölgelerinde yaşayan insanların can güvenliğini arttırmak için çıktı.
pratiği;
a)raporlama;
yetkili kurumlarca , yetkin mühendislere verilen "riskli yapı tespiti lisansı"
yıkım raporuna dönüştü , emlakçılar , mahallenin/manavı/bakkalı/kapıcısı ,
riskli yapı uzmanı kesildi , testler ve raporlar siz telefonla talep ettikten sonra mobil hizmet ekipleri ile dakikalar içinde hazırlanır oldu.sonuçlar başta merakla bekleniyordu , ama çok kısa süre sonra kimse sonuç filan merak etmedi çünkü raporların %99,999999'u yıkım çıktı ve çıkmaya devam ediyor.
b)proje , ruhsat;
artan talebi ancak yazılım ile hızlıca hazırlanabilen , statik hesap ve uygulama projeleri ile karşılanabileceği şüphesizdi.örneğin aynı sokadaki 10 binanın dizayn ve projesi aynı zamanda aynı mühendis tarafından hazırlandı ,
belediyeye sunuldu ve ruhsat alındı.oda onayı şartı da kaldırılmıştı ortadan çünkü oda destek olacağına köstek oluyordu.bir ilçemizde , belediyede kayıtlı müteahhit sayısı 200 iken aylar içinde 750 ye çıktı.hatta ilçenin belediye başkanı, en büyük "yeni" proje sahasını kaptı , utanmadı üstüne soyadını yazdı , yanında dikildi , gururlandı.
imar kanunu , uygulama yönetmelikleri , eğildi büküldü her şekle girdi , olsun du , ekonomimizin cennetlik müteahhitlerden başka çıkar yolu yoktu , melek ti onlar melek.baş melek cebrail faizlere abandı durdu , düşürün uleyn yoksa batıyoruuuz diye kükredi , faizler düştü , sazanlar kanatlandı uçtu.
(cebrail baş melek mi? ve aynı zamanda ölüm anında ruhu teslim almaya gelen siyah cübbeli elind eorak olanı değilmi , doğrusunu bilen düzeltsin lütfen , nasıl bir tesadüfse)
ruhsatlar şakır şakır dağıtıldı , printer kartuşları yetmez oldu.
b)hafriyat , imalat;
konunun aciliyetine binaen, bu uğurda bütün yönetmelikler ve kanunlar delindi,
örneğin günün herhangi bir saatinde 6m genişliğindeki sokaklarda , malzeme,hafiryat ve beton kamyonları(ki bunlar artık kamyon değil tır) cirit atar oldu.
hafriyatçı mafyası oluştu , senetle hafriyat kamyonu alıp mafyaya köle olan bir kuşak türedi.
hafriyat kamyonları binaları yıktı , insanları ezdi sakat bıraktı hatta öldürdü.
her şey ekmek için ya , asla ve asla amenna!!!!!!
piyasa kızıştı , rekabet arttı , maliyetleri düşürmek için kamyon sayısı ve hızı arttı, daha çok tonaj taşımaya başladılar.
6m lik sokağa tır ile bir seferde bütün inşaat demiri indirildi.bahçelerdeki ağaçlar kesildi , cezaları ödendi , güdük park ve bahçeler müdürlüğü peyzaj işlerine boğulmuşken , kesilen ağaçların çetelesini bile tutamadı, olsundu peyzaj yaparlardı , istinat duvarlarına pvc borular ile elektrik/su tesisatları çeker , peyzaj yapar cenneti yaratırlardı nasılsa.bu esnada kimse istinad duvarının arkasında biriken su ile bu çiçekleri sulayayım hem duvardaki basıç düşer hem de tesisat filan gerekmez diye kafa yormadığı gibi , ulan şu çiçekleri de allah'ın güneş enerjisi ile aydınlatalım ne harika olur da demedi.bastı tesisatı döşedi km'lerce , su bedava elektrik bedava nasılsa döşe gitsin. 2 ayda bir peyzajı da değiştiririz nasılsa bu arada eğilen boruları filan söker bakım yaparız nasılsa.
virüs hızla yayılmaya başladı.
yeni teknolojilerle , 100 yıllık metodlar kullanıldı (dünya böyle yapmıyor artık , kabileler bile)
dök betonu bozuk teraziyle sonra sıva , at şapı , hem kotu düzelt hem tesisatı göm (depreme karşı mücadele ediyoruz he , 1cm şap 25kg/m2 10cm ise 250kg/m2) , duvarla örüldü güzelce , sonra elektrik tesisatı döşemek için kanallar tekrar kırıldı , çünkü asla sıva üstü tesisat beğenmeyiz biz o nedir öyle , ör duvarı , sonra kır tesisatı göm , sıva gitsin.mimar simidi asmolen döşemeler döküldü. (ki deprem için hiç uygun olmayan bir çözümdür)
asmolen tuğlası pahalı bide uzak nakliyesi filan , şurdan dudulludan strafor tuğla kestirelim onu döşeyelim gitsin , hem ucuz hem işçiği az , ya şunun ağırlığınıda azaltalım biraz strafor değilmi nasılsa , 5 densty yapalım (1m3 ü 5kg olan bir malzeme) oooh süper oldu ya , ne kolaymış bu müteahhitlik işi boşa zaman kaybetmişiz şimdiye kadar kasaplık yaparak , kader işte.asmolen döşeme starfor tuğlalar ile diyafram oluşturamıyor (çünkü kirişin üstünde 7cm döşeme altında 25cm asmolen tuğla var 7cm zavallı ne diyafram yapacak) böyle olunca da , döşemeler deprem yüklerini kolonlara adil/doğrusal dağıtamıyor.örneğin 100 ton deprem yükü (yatay yük) alan bir yapı , döşemeler vasıtası ile bu yükü kolonlara pay edemeyeceği için , yükü karşılayacak olan ilk zavallı kolon kesecek!!!!!
daha fazla yazamıyorm , aslında işin bir de yönetmelik ayağı var ki (tbdy-2016 draft) nefesim daraltıyor.......
sinirlerim bozuldu , tansiyonum yükseldi ,
bu karışık metni sabırla buraya kadar okuyan olur ise , özetle son söz olarak şunu söyleyeyim;
istanbulun az da olsa mühendislik görmüş ilçelerinde (kadıköy, beşiktaş ,sarıyer,maltepe,kartal,... eski ve gecekondulaşmadan az zarar görmüş muhitler)yaşayan insanlar şunu bilsinler ki,
yıktıkları yapılar yeni yaptıkları yansınlı sönsünlü yapılardan daha sağlam!!!!!!!!!!
kanmayın bunlara , işini ciddi yapan tecrübeli mühendisler bulun önce ,
müteahhit nasılsa kürekle............
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?