giderek cirkinlesen müzik sektöründe yere saglam basan, bizler tarafindan cok da iyi anlasimayan türkiye`nin yetistirdigi, tasavvuf gibi bir dayanagi olan ender sanatcilarimizdan biri.
hem bilim hem de sanat olma özelligine sahip yegane disiplin olan müzik, biz pek farkina varamasakta aramizda konustugumuz dilimiz haricinde de kullandigimiz , gecmisten günümüze köprüler kurup gecmisimiz , kültürümüz ve en sade sekliyle bizim hakkimizda, duyabilecek nezih kulaklara sahip zümreye, kulaga hitap eden bir sölen esliginde istenileni sunabilecek ve icten ice bizi anlatabilecek, kulaktan yürege intikal eden farkli bir dildir… ve bizim icin maddeden cok manayi temsil eden bu sanatin ( ya da bilimin ) tanimi herkese göre farklidir. kimine göre seslerin veya sessizligin notalarla uyum icerisinde bir zaman sürecinde düzenlenmis hali olarak tasvir edilsede müzik, kimine göre de matematigin edebiyatla dansi, bir uyum ilmi veyahut hayatin ta kendisidir.
klasik musikimizde dar manasiyla fasil, bir bestekarin ayni makamdan 2 beste + 2 semai ( birinci beste, ikinci beste, agir semai, aksak semai), bestelemesine, 4 parca esere denir. ayrica birinci beste yerine kar yapmak da caizdir.