confessions

kangaroo

- Yazar -

  1. toplam entry 2585
  2. takipçi 1
  3. puan 63516

bleed from within

kangaroo
the music parcasi:

shooting star across the desert sky
the sun is bleeding into my eye
i can’t help but notice the way you talk
when darkness falls there will be war

i’m bleeding, i’m bleeding from within
i’m bleeding, you’re bleeding from within
i’m bleeding, i’m bleeding from within
i’m bleeding

just happened to be
the most precious night
that i have ever lived
and they’re still fighting

i’m bleeding, i’m bleeding from within
i’m bleeding, you’re bleeding from within
i’m bleeding, i’m bleeding from within
i’m bleeding

burn burn burn burn
burn burn burn burn
burn burn burn burn
burn burn burn burn

i said i’d like to know what i’m fighting for
i’ve have no reason to die
i said i’d like to know what i’m fighting for
before i die
you give them a gun, and tell them to take alive
i said i’m not willing to do that, baby
i’m not willing to do that, baby

i’m bleeding, i’m bleeding from within
i’m bleeding, you’re bleeding from within
i’m bleeding, i’m bleeding from within
i’m bleeding

burn burn burn burn
...........

burn burn burn burn
burn...........
when darkness falls
burn ........................

dancing queen

kangaroo
abba sarkisi:
you can dance, you can jive, having the time of your life
see that girl, watch that scene, dig in the dancing queen

friday night and the lights are low
looking out for the place to go
where they play the right music, getting in the swing
you come in to look for a king

anybody could be that guy
night is young and the music’s high
with a bit of rock music, everything is fine
you’re in the mood for a dance
and when you get the chance...

you are the dancing queen, young and sweet, only seventeen
dancing queen, feel the beat from the tambourine (oh, yeah!)
you can dance, you can jive, having the time of your life
see that girl, watch that scene, dig in the dancing queen

you’re a teaser, you turn ’em on
leave them burning and then you’re gone
looking out for another, anyone will do
you’re in the mood for a dance
and when you get the chance...

you are the dancing queen, young and sweet, only seventeen
dancing queen, feel the beat from the tambourine (oh, yeah!)
you can dance, you can jive, having the time of your life
see that girl, watch that scene, dig in the dancing queen

dig in the dancing queen

19 ocak 2007 hrant dink suikasti

kangaroo
can dündar :

sıdesutyun paregamıs! (elveda dostum!)

adam gibi adamdı.
dağ gibi, ırmak gibi, çocuk gibi bir adamdı.
özü sözü bir, yurtsever ve yiğit, dünyalar güzeli bir adamdı.
bir sınır boyundaydık.
ikimiz yürüyorduk.
omzuma sarılıp bir öykü anlatmıştı bana:
sivas’tan fransa’ya göçmüş yaşlı bir ermeni kadın, "toprağından yol geçecek. gel" çağrısı üzerine sivas’a, terk ettiği topraklara gelmiş yeniden...
80 yaşın yorgunluğuyla döndüğü topraklarda vefat etmiş.
telefonla kızını aramışlar hemen; cenazeyi alması için...
kızı "bekletmeyin, toprağına gömün" demiş ve eklemiş:
"su, çatlağını buldu."
gözleri yaşarmıştı bunları anlatırken...
sonra, "’türkiye’nin toprağında gözünüz var’ diyorlar ya" demişti:
"evet, gözümüz var bu vatanın toprağında... ama koparıp götürmek için değil, en dibine gömülmek için..."
***
işte o gözünü diktiği yere, ölesiye sevdiği, terk etmediği için de kurban edildiği bu toprakların kanlı sinesine yatırıyoruz hrant’ı...
elbette bekliyordu o da bunu...
sağlam bir siyasi geçmişi vardı; bu topraklarda farklı düşünmenin, muhalif olmanın, demokrasiyi, özgürlüğü savunmanın kimlerce, nasıl cezalandırıldığını biliyordu.
"güvercinlere dokunmazlar" diye yazsa da ülkesini tanıyor, yaklaşan "mukadderat"ı seziyordu.
tehdit edenler "git" diyordu; dostları gitmesini tavsiye ediyordu.
gitse, bütün batı’nın kapıları açılır; krallar gibi yaşatılırdı.
ama gitmiyordu.
bu ülkeyi belki hepimizden fazla sevdiğinden gitmiyordu.
yeni dede olmuştu; kendisinin soluyamadığı demokrasiyi torununa miras bırakabilmek için gitmiyordu.
gitmiyor ve tehditlerin, birbiri peşi sıra açılan davaların, mahkeme kapısında linç için bekleşen ve bu saldırının provasını yapan çapulcuların arasında, bir ateş çemberinin tam ortasında yapayalnız yaşıyordu.
kendi cemaati içinde bile yapayalnız...
***
tetiği çeken alçak biliyor muydu acaba bu ülkenin bölünmemesinin, halkların birbirine düşman kesilmemesinin en büyük garantilerinden birinin hrant olduğunu...
asıl onsuz bu mozaiğin çatırdayacağını, bu demokrasinin yaralanacağını... türklerin aşağılanacağını...
türkiye’nin onunla birlikte sadece cesur bir yurtseveri değil, kardeşçe bir arada yaşama umutlarını, barışı ve hoşgörü kültürünü de yitirdiğini...
yoksa asıl amaç bu muydu?
***
güzel dostum!
dün, upuzun serildiğin bu sokaklarda ürkek bir güvercin gibi sağını solunu kollayarak yürümeyeceksin artık...
seninle erivan’da yaptığımız gibi ayrı dillerde sarı gelin’i söyleyip ağlaşamayacağız.
ama senin yaşadıklarını torununun da yaşamasına, bu ülkenin halklarının birbirine düşürülmesine de izin vermeyeceğiz.
bak, dün gece "hepimiz hrant’ız, hepimiz ermeniyiz" diye yürüdüler gazetenin önünde... sırf bu manzarayı görebilmek için bir ömür vermiştin; göremeden gittin.
hayattayken çabaladığını, ölümünle başardın.
şimdi 301’i de kaldırır bunlar; belki dökülen kanın, ermenistan’la kapıyı da aralar...
belki o zaman diner, kardeş bildiklerince başından vurulmuş güvercinin acıları...
"su, çatlağını buldu" diye yazmak zor senin ardından...
ama, dilerim gözünü diktiğin ve can pahasına kopmamakta direndiğin o toprak, huzurlu bir yatak olur sana..

can dündar
28 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol