yil 1922. 14 ocak gece yarisi. mustafa kemalin özel treni eskisehire dogru gidiyor. bu yolculuk bir kamuoyu yolculugu olacak ve gazi, savas sonrasi anadolusunda bazi sehirlerin nabzini yoklaya yoklaya izmire gidip annesini görecek. ve latifeyi.
ama o gece çok sikintisi var mustafa kemalin ve bir türlü uyku tutturamiyor.
ali çavus kompartimanin kapisi önünde sigara üstüne sigara içiyor. kapiya dayanmis karanligi seyreder ken bir yandan da kendi kendine mirildanip duruyor.
"bu isin bu kadar çabuk oluverecegini hiç düsünmedim.
iste, sonunda sifreli telgraf geldi. zübeyde anamizi yitirdik. peki, ne duruyorum. içeri girip onu uyandirmaliyim. ama ise bak, giremiyorum. kiyamiyorum pasama. nasil derim ki: anamiz öldü pasam! diyemem. onun yüregi anasi için atar. hep söyler. vatani kurtarmakla anasini kurtarmak ayni anlama gelir onun için. kapiyi açsam, telgrafi uzatsam, pasam sen sag ol desem eyvah demez mi? koca vatani kurtardim ama anami kurtaramadim demez mi?"
ali çavus, anlattigina göre birden yerinden siçramis. içeriden bir ses geliyor. mustafa kemal sesleniyor.
çavus kompartiman kapisini açip selam duruyor:
"emret pasam".
mustafa kemal yataga oturmus soruyor telas ile:
"ne demeye kapida bekliyorsun sen?"
"uyku tutturamadim da pasam"
"annemden bir haber var mi?"
"az önce bir telgraf geldi dediler, sifreyi çözünce size sunacaklar."
"bosuna kivranma ali, benden de saklamaya çalisma. ben haberi aldim."
ali çavus bir sey yokmus gibi durmaya çalisiyor ve merakla soruyor:
"ne olan, ne haber aldin ki pasam? hayir haber insallah."
mustafa kemal usul usul anlatiyor.
"az önce dalmisim, rüyamda yesil bir ovada anamla el ele geziniyorduk. hep oldugu gibi bana birseyler anlatiyordu. birden bir firtina çikti. bir sel bastirdi, anamizi aldi götürdü. hiçbir sey yapamadim. hiç, hiç!."
çavusu bir titremedir almisti. derken.. mustafa kemal emri verdi:
"çocuk! al getir su telgrafi, hemen!"
ali çavus kompartimandan çıkar çıkmaz, çözümü getiren görevliyle karsilasti. "ver onu" dedi. "pasamiz bekliyor."
gözünden iri bir damla göz yasi akivermisti. çavus "aglama pasam" diye yalvardi.
"neden? ben insan degil miyim? anam öldü. ben buna aglarim. ama, anavatan kurtuldu. bununla da te selli bulurum. benim için ikisi bir."
iste ben bunun için:
bulunur kurtaracak bahti kara maderini diye cevap vermedim mi namik kemale? birden mustafa kemal ile ali çavus birbirlerine sarildilar ve açik açik, hiçkiriklarla, içli içli agliyorlardi.
anlamını taşıyamayacak kadar yavan bir kelime.ne yani! uygarlık dünyasına katkısı olanlar sadece batılı devletler mi?hiç sanmıyorum.günün ihtiyaçlarını karşılayan farklı bir şey yapılsın hemen batılı icadı diye biliniyor ve fütursuzca lanse ediliyor.doğulusu yeni bir şey yapamıyor, literatüre yeni bir sayfa ekleyemiyor mu yani? tabi ki işin zeminine popüler kültürün parkeleri döşenmiş durumda.kelimelerin yan anlamları bile, abartıya alışmış bünyelerin tekeli altında can çekişiyor.kısaca buradan kendime şu sonucu çıkardım: hak etmeyen kavramlara yan anlamlar yüklemeyelim.batılılaşma dönemsel bir olaydı,sürekliliğini koruyan bir olgu değil.
1500 yıldan fazla bir süredir kafkaslarda yaşayan halk.93 harbi sırasında rus ve ermeni güçleri tarafından türkiye’ye göç etmek zorunda bırakıldılar.türkiye’de şu an da aralarına dahil olduğum, türk kimliğini gururla taşıyan; 2 milyon’dan fazla gürcü asıllı türk var.
senelerce demokrasiyi yaptıkları pislikleri örtmek için kullanmış olan fransaya, dolaylı ya da dolaysız olarak(orası ayrı bir konu)türkleri karalama kampanyası(fransızların siyasi oylar uğruna başlattıkları)için, faydası dokunmuş nobel ödüllü yazar.şunu unutmamasını isterim orhan pamuktan 93 harbi sırasında ermeni ve rus güçleri tarafından öldürülen, vatanlarından sürülen gürcüler içinde o asil demokrasi anlayışını sürdürsün...türkiyede 2 milyon gürcü asıllı türk var.konu sadece ödül almak değil düşünce özgürlüğüyse; bunuda araştırsın yazsın orhan pamuk.
aynı zamanda pehlivan olan padişah..kılık kıyafet ve fiziksel görünümde de diğer padişahlardan farklıdır.diğer tüm padişahlar sakal bırakırken, yavuz sadece bıyık bırakmıştır.küpe takması ve kavuğunun oval olmasıda onu diğer padişahlardan ayıran özelliğidir.
cumhuriyet tarihinde,büyük önder atatürk ve ismet inönüden sonra gurur duyduğum üçüncü devlet büyüğüm.böylesine sömürülmüş ve sömürülmekte olan bir ülkede, hala atatürk ilke ve inkilaplarına bağlı insanlar olduğunun en büyük kanıtıdır sayın cumhurbaşkanımız ahmet necdet sezer.
kişiliği beni çok ilgilendirmiyor ama para konusunda ve modernizasyon konusunda, aklını iyi çalıştıran bir başkan.bir beşiktaşlı olarak; beşiktaş kulübünün başında olmasını isterdim bu adamın.
bir beşiktaşlı olararak fenerbahçelileri tebrik ederim.bu kadroyla beşiktaş’ın işi zor ama; hala şampiyonluk şansımız yüksek.son maça kadar heyecan içinde geçecek lig.
iktidar, önce kendi kabinesini mali bir teftişten geçirmeli.maalesef bağımsız mahkemelerin, siyasi iktidarın hegemonyası altında olması; türkiye’de oligarşik bir yönetime boyun eğildiğinin en büyük kanıtı.
k-söyle lan! sen beni sikliyor musun, siklemiyor musun? a-yani şey! yani ne desem komutanım? k-söyle lan!!! a-sikliyorum komutanım??? k-sen beni nasıl siklersin lan puşt!!! a-yok yok yani siklemiyorum komutanım??? k-sen beni nasıl siklemezsin ulan! yat yere elli mekik elli komando dansı.
1993-1995 seneleri arasında pkk’ye ağır kayıplar verdiren, efsanevi türk komutanı.neredeyse askerliğini komando olarak yapmış; onun efsanesini bilmeyen hiç kimse yoktur.kuzey ırak’a evinin arka bahçesiymiş gibi rahatlıkla,çekinmeden girebilen ve operasyon yapabilen ender paşalardan biridir.bir avuç askerle kuzey ırak’ta dolaşabilecek kadarda mangal yüreklidir.