john maynard keynes

miles teller ve j. k. simmons’ın harika oynadiklari, damien chazelle’in yonettigi oscar adayi muazzam film. filmde caz egitimi almak isteyen genc bir davulcu (andrew) ve abd’nin en prestijli muzik okullarindan birinde (shaffer) egitmenlik yapan sert hoca (fletcher) temasi isleniyor.

-----------------------------spoiler----------------------------:film boyunca gerilimi hissettim, temposu neredeyse hic dusmedi.muzikal acidan cok etkilemedi beni, ama anlatim muazzamdi.

"there are no two words more harmful than ‘good job’".-----------------------------spoiler----------------------------

hakkinda yanlis bilinen bir gercek (ya da turkiye’deki algisi diyelim) bu sehrin cok yagmurlu oldugudur. oyle bir sey yok efendim, havasi genel olarak kapali evet ama yagmur da yok.

(bkz: your rocky spine)

great lake swimmers isimli bir toplulugun naif sarkisi;

i was lost in the lakes
and the shapes that your body makes
that your body makes, that your body makes
that your body makes

the mountains said i could find you here
they whispered the snow and the leaves in my ear
i traced my finger along your trails
your body was the map, i was lost in it

floating over your rocky spine
the glaciers made you, and now you’re mine
floating over your rocky spine
the glaciers made you, and now you’re mine

i was moving across your frozen veneer
the sky was dark but you were clear
could you feel my footsteps
and would you shatter, would you shatter, would you

and with your soft fingers between my claws
like purity against resolve
i could tell, then and there, that we were formed from the clay
and came from the rocks for the earth to display

they told me to be careful up there
where the wind blows a venomous rage through your hair
they told me to be careful up there
where the wind rages through your hair

https://www.youtube.com/watch?v=eQ6W_cq-zQ0

dunyanin neresinde, hangi ruh halinde dinlersem dinleyeyim bende hep ayni hisleri uyandiran sarki. leigh nash’in muhtesem sesinin de payi buyuk elbette.

bir viski markasi degildir, viskinin siniflandirilma seklidir. bir viskinin scotch olabilmesi icin;

- en az 3 yil boyunca iskocya’da ficilanmis olmasi gerekiyor
- mese ficilarda yillandirilmali
- su ve arpadan baska bir sey kullanilamaz (arpa derken diger tahillara da izin var aslinda)
- alkol orani en az %40 olmali.

http://en.wikipedia.org/wiki/Scotch_whisky#Legal_definition

bu scotch’lar bolge bolge siniflanirlar;

- highlands (balblair, glenmorangie, ardmore, dalmore gibi markalari on plana cikar)
- herhalde benim en zayif oldugum kismi olan lowlands (auchentoshan, glenkinchie, rosbank)
- islay (muazzam isli bir tadi var bu bolgenin) (bowmore, laphroaig, lagavulin)
- speyside, en mainstream bu bolge oluyor (glenfiddich, aberlour, glenlivet, macallan)
- islands (jura, talisker, highland park, scapa)

butun bolgelerin karakteristikleri birbirinden farkli, onun icin herkesin kendine uygun olanini bulmasi gereken bir seruven scotch. ornegin benim cok sevdigim islay baskasi icin eziyet olabilir.

gaelce’de vadi anlamina gelmektedir, bu nedenle bir cok scotch markasinin ismi glen ile baslamaktadir.

haruki murakami’nin almasini cok istemistim bu sene, olmadi. 2015 diyoruz o vakit.

yaklasik 2.5 sene sonra bugun aklima gelmis, daha dogrusu bir turlu gelmemis sarki. hala cok guzel.

john mayer’in 2006 yilinda piyasaya cikan continuum albumunun en dikkat ceken, en dinlenesi sarkilarindan biridir. kanimca canli performansi studyo kaydindan daha iyidir, en azindan los angeles konserindeki kaydi;

https://www.youtube.com/watch?v=32GZ3suxRn4

it’s not a silly little moment
it’s not the storm before the calm
this is the deep and dyin breath of
this love we’ve been workin on

can’t seem to hold you like i want to
so i can feel you in my arms
nobody’s gonna come and save you
we pulled too many false alarms

we’re goin down
and you can see it too
we’re goin down
and you know that we’re doomed
my dear
we’re slow dancing in a burnin room

i was the one you always dreamed of
you were the one i tried to draw
how dare you say it’s nothing to me
baby, you’re the only light i ever saw

i’ll make the most of all the sadness
you’ll be a bitch because you can
you try to hit me just to hurt me
so you leave me feeling dirty
because you can’t understand

we’re goin down
and you can see it too
we’re goin down
and you know that we’re doomed
my dear
we’re slow dancing in a burnin room

go cry about it why don’t you
go cry about it why don’t you
go cry about it why don’t you
my dear, we’re slow dancin’ in a burnin’ room,
burnin’ room, burnin’ room
burnin’ room, burnin’ room
don’t you think we oughta know by now
don’t you think we shoulda learned somehow
don’t you think we oughta know by now
don’t you think we shoulda learned somehow
don’t you think we oughta know by now
don’t you think we shoulda learned somehow

https://www.youtube.com/watch?v=uizQVriWp8M

escinsellik demek degildir. aradaki farki anlamaniz icin;

iki kişi vapurda tanışır ve sohbete başlar. muhabbet, muhabbet, sonunda gelir ne iş yaptıklarına. birisi, hırsız olduğunu diğeride ibne olduğunu söyler.

ibne, hırsıza, nolur bana nasıl hırsızlık yaptığını göster. hırsız, tamam der ama sen de bana, nasıl ibnelik yaptığını göstereceksin. ibne de kabul eder ve hırsız, şimdi beni iyi izle, bak nasıl hırsızlık yapıyorum diyerek, gidip ızbandut gibi iri kıyım bir adamın cüzdanını çalar ve ibnenin yanına gidip, işte gösterdim nasıl hırsızlık yaptığımı, vapurdan inince tenha bir yere gidelim, sen de nasıl ibnelik yaptığını göster, der.
ibne ise, tenha yere gerek yok, hemen burada şimdi göstereceğim nasıl ibnelik yaptığımı der ve kalkıp cüzdanı çalınan adamın omuzuna dokunur, sayın abiciğim, şu adam senin cüzdanını çaldı diyerek hırsızı gösterir.

teoman’in ucurtmalar sarkisinda gecen, belki daha dogru bir ifadeyle elif safak’in siirinden bir satirdir en sevdigi renk mor olan kadin. ben sarki uzerinden gidecegim, ya da sarkida oldugu gibi yazima bu satirla baslayacagim.

ben de en sevdigi renk mor olan bir kadin tanidim bu hayatta, bilmiyorum belki daha fazlasi ile de tanismisimdir ama hicbirinin en sevdigi rengi umursamadim, bu kadin haric.

ipleri dolaşmış uçurtmalar misali
ne beraber uçabildik, boşverip şu dünyayı
ne gidebildik kendi yolumuza
rüzgarda savruk, başına buyruk
senle ben

bu kadinla iliskim su yukaridaki satirlar gibi oldu yillardir. ne beraber ucabildim kendisiyle, ne de kendi yoluma gidebildim. yillar var ki gormedim kendisini, belki en sevdigi renk mavi olmustur artik.

https://www.youtube.com/watch?v=o9EaKY8lBFw

https://www.youtube.com/watch?v=1G9bRWMkbfs

https://www.youtube.com/watch?v=uIsrRL6DWm8

fleetwood mac’in muazzam albumu rumours’in 7.sarkisi. gercekten cok cok iyidir;

listen to the wind blow
watch the sun rise

run in the shadows
damn your love
damn your lies

and if
you don’t love me now
you will never love me again
i can still hear you saying
you would never break the chain.

listen to the wind blow
down comes the night

run in the shadows
damn your love
damn your lies

break the silence
damn the dark
damn the light

and if
you don’t love me now
you will never love me again
i can still hear you saying
you would never break the chain

3 gün diye geldiğim, 6 gün kaldığım yine de yetiremediğim muazzam şehir.

mayıs ayından itibaren hayatımın kalanına devam edeceğim şehir. bu vesileyle bütün sözlük ailesine de veda eder, çaya beklerim

her defasında kafamı karıştıran kadındır. arkadaş ortamlarının olmazsa olmazı tartışma konusudur ve kimse asla emin değildir bu ablanın cinsiyetinden. şimdi yazarken bile şüpheye düştüm.

bir queens of the stone age şarkısı,

she said i’ll throw myself away,
they’re just photos after all
i can’t make you hang around.
i can’t wash you off my skin.
outside the frame, is what were leaving out
you wont remember anyway
i can go with the flow
but don’t say it doesn’t it matter anymore
i can go with the flow
do you believe it in your head?
its so safe to play along
little soldiers in a row
falling in and out of love
with something sweet to throw away.
but i want something good to die for
to make it beautiful to live.
i want a new mistake, lose is more than hesitate.
do you believe it in your head?
i can go with the flow
but don’t say it doesn’t it matter anymore
i can go with the flow
do you believe it in your head?