filmi bile var;
(bkz: independence date)
seni düşlerime aldım,
uykusuz kaldım.
seni uykularıma aldım,
düşsüz kaldım.
başıma aldım, sensiz;
gönlüme aldım, başsız,
sensiz, yollarda pulsuz,
pullarda mektupsuz kaldım.
sana adlar aradım...
ardında adsız kaldım.
uykusuz kaldım.
seni uykularıma aldım,
düşsüz kaldım.
başıma aldım, sensiz;
gönlüme aldım, başsız,
sensiz, yollarda pulsuz,
pullarda mektupsuz kaldım.
sana adlar aradım...
ardında adsız kaldım.
keşfettiğimden beri, deliler gibi tekrar tekrar dinliyorum. muazzam
deniz yıldızı isimli dizide sıkça duyulabilmektedir.
zaz isimli fransız bir kızcağızın söylediği, parası da yerin dibine batsın serveti naapim ben, aşk var mı aşk diye söylediği rennes yöresinden güzel bir türkü.
donnez moi une suite au ritz, je nen veux pas !
des bijoux de chez chanel, je nen veux pas !
donnez moi une limousine, jen ferais quoi ? papalapapapala
offrez moi du personnel, jen ferais quoi ?
un manoir a neufchatel, ce nest pas pour moi.
offrez moi la tour eiffel, jen ferais quoi ? papalapapapala
je veux dlamour, dla joie, de la bonne humeur, ce nest pas votre argent qui fra mon bonheur, moi jveux crever la main sur le coeur papalapapapala allons ensemble, découvrir ma liberté, oubliez donc tous vos clichés, bienvenue dans ma réalité.
jen ai marre de vos bonnes manières, cest trop pour moi !
moi je mange avec les mains et jsuis comme ça !
jparle fort et je suis franche, excusez moi !
finie lhypocrisie moi jme casse de là !
jen ai marre des langues de bois !
regardez moi, toute manière jvous en veux pas et jsuis comme çaaaaaaa (jsuis comme çaaa) papalapapapala
je veux dlamour, dla joie, de la bonne humeur, ce nest pas votre argent qui fra mon bonheur, moi jveux crever la main sur le coeur papalapapapala allons ensemble découvrir ma liberté, oubliez donc tous vos clichés, bienvenue dans ma réalité !
youtube:http://tinyurl.com/69tellc
donnez moi une suite au ritz, je nen veux pas !
des bijoux de chez chanel, je nen veux pas !
donnez moi une limousine, jen ferais quoi ? papalapapapala
offrez moi du personnel, jen ferais quoi ?
un manoir a neufchatel, ce nest pas pour moi.
offrez moi la tour eiffel, jen ferais quoi ? papalapapapala
je veux dlamour, dla joie, de la bonne humeur, ce nest pas votre argent qui fra mon bonheur, moi jveux crever la main sur le coeur papalapapapala allons ensemble, découvrir ma liberté, oubliez donc tous vos clichés, bienvenue dans ma réalité.
jen ai marre de vos bonnes manières, cest trop pour moi !
moi je mange avec les mains et jsuis comme ça !
jparle fort et je suis franche, excusez moi !
finie lhypocrisie moi jme casse de là !
jen ai marre des langues de bois !
regardez moi, toute manière jvous en veux pas et jsuis comme çaaaaaaa (jsuis comme çaaa) papalapapapala
je veux dlamour, dla joie, de la bonne humeur, ce nest pas votre argent qui fra mon bonheur, moi jveux crever la main sur le coeur papalapapapala allons ensemble découvrir ma liberté, oubliez donc tous vos clichés, bienvenue dans ma réalité !
youtube:http://tinyurl.com/69tellc
"ormanlar düşünürdüm, uyurdum,
düşündüğüm ormanlarda kaybolurdum."
düşündüğüm ormanlarda kaybolurdum."
gölgede aynı albümündendir.
(bkz: carpe diem)
bülent ortaçgilin sen albümünden bir şarkıdır;
gökyüzü bir çocuk resmi
çağla yeşili ve pespembe
cam buğularının her yerine adını yazdım
pamuk yumuşaklığında deniz
güneş sıcaklığında aşkımız
cam buğularının her yerine adını yazdım
sokaklara apartman girişlerine
kapılara, market çıkışlarına yazdım
ama sen sorumlusun
duraklara, kaldırım taşlarına
defterlere, satır başlarına yazdım
ama sen sorumlusun
bir avuç yıldız gökyüzünde
ay ışığı da benden hediye
cam buğularının her yerine adını yazdım
alabildiğine yaşama sevinci
verebildiğine kırılgan sevgi
cam buğularının her yerine adını yazdım
pencerelere, bütün aynalara
gazetelerin ilan sayfalarına yazdım
ama sen sorumlusun
denizde, kıyıda, bütün kumlara
rüzgarda uçuşan yapraklara yazdım
ama sen sorumlusun
yolda kirlenmiş araba camlarına
yeni boyanmış beyaz duvarlara yazdım
ama sen sorumlusun
gökyüzü bir çocuk resmi
çağla yeşili ve pespembe
cam buğularının her yerine adını yazdım
pamuk yumuşaklığında deniz
güneş sıcaklığında aşkımız
cam buğularının her yerine adını yazdım
sokaklara apartman girişlerine
kapılara, market çıkışlarına yazdım
ama sen sorumlusun
duraklara, kaldırım taşlarına
defterlere, satır başlarına yazdım
ama sen sorumlusun
bir avuç yıldız gökyüzünde
ay ışığı da benden hediye
cam buğularının her yerine adını yazdım
alabildiğine yaşama sevinci
verebildiğine kırılgan sevgi
cam buğularının her yerine adını yazdım
pencerelere, bütün aynalara
gazetelerin ilan sayfalarına yazdım
ama sen sorumlusun
denizde, kıyıda, bütün kumlara
rüzgarda uçuşan yapraklara yazdım
ama sen sorumlusun
yolda kirlenmiş araba camlarına
yeni boyanmış beyaz duvarlara yazdım
ama sen sorumlusun
attila ilhan şiiri,
"kanatları parça parça bu ağustos geceleri
yıldızlar kaynarken
şangır şungur ayaklarımın dibine dökülen
sen
eğer yine istanbulsan
yine kan köpüklü cehennem sarmaşıkları büyüteceğim
pancak pancak şiirler tüküreceğim
demek yine ben
limandaki direkler ormanında bütün bandıralar ayaklanıyor
kapı önlerinde boyunlarını bükmüş tek tek kafiyeler
yahudi sokaklarını aydınlatan telaviv şarkıları
mavi asfaltlara çökmüş
diz bağlıyor
eğer sen yine istanbulsan
kirli dudaklarını bulut bulut dudaklarıma uzatan
sirkeci garında tren çığlıklarıyle bıçaklanıp
intihar dumanları içindeki haydarpaşadan
anadolu üstlerine bakıp bakıp
ağlayan
sen eğer yine istanbulsan
aldanmıyorsam
yakaları karanfilli ibneler eğer beni aldatmıyorsa
kulaklarımdan kan fışkırıncaya kadar
yine senin emrindeyim
utanmasam
gözlerimi damla damla kadehime damlatarak
kendimi yani şu bildiğim atilla ilhanı
zehirleyebilirim
sonbahar karanlıkları tuttu tutacak
tarlabaşı pansiyonlarında bekarlar buğulanıyor
imtihan çığlıkları yükseliyor üniversiteden
tophane iskelesinde diesel kamyonları sarhoş
direksiyonlarının koynuna girmiş bıçkın şöförler
uykusuz dalgalanıyor
ulan istanbul sen misin
senin ellerin mi bu eller
ulan bu gemiler senin gemilerin mi
minarelerini kurdan gibi dişlerinin arasında
liman liman götüren
ulan bu mazot tüküren bu dövmeli gemiler senin mi
akşamlar yassıldıkça neden böyle devleşiyorlar
neden durmaksızın imdat kıvılcımları fışkırıyor
antenlerinden
neden
peki istanbul ya ben
ya mısralarını dört renkli duvar afişleri gibi boy boy
gümrük duvarlarına yapıştıran yolcu abbas
ya benim kahrım
ya senin ağrın
ağır kabaralarınla uykularımı ezerek deliksiz yaşattığın
çaresiz zehirle kusan çılgın bir yılan gibi
burgu burgu içime boşalttığın
o senin ağrın
o senin
eğer sen yine istanbulsan
yanılmıyorsam
koltuğumun altında eski bir kitap diye götürmek istediğim
sicilyalı balıkçılara marsilyalı dok işçilerine
satır satır okumak istediğim
sen
eğer yine istanbulsan
eğer senin ağrınsa iğneli beşik gibi her tarafımda hissettiğim
ulan yine sen kazandın istanbul
sen kazandın ben yenildim
kulaklarımdan kan fışkırıncaya kadar
yine emrindeyim
ölsem yalnız kalsam cüzdanım kaybolsa
parasız kalsam tenhalarda kalsam çarpılsam
hiç bir gün hiçbir postacı kapımı çalmasa
yanılmıyorsam
sen eğer yine istanbulsan
senin ıslıklarınsa kulaklarıma saplanan bu ıslıklar
gözbebeklerimde gezegenler gibi dönen yalnızlığımdan
bir tekmede kapılarını kırıp çıktım demektir
ulan bunu sen de bilirsin istanbul
kaç kere yazdım kimbilir
kaç kere kirpiklerimiz kasaturalara dönmüş diken diken
1949 eylülünde birader mirc ve ben
sokaklarında mohikanlar gibi ateş yaktık
sana taptık ulan
unuttun mu
sana taptık"
"kanatları parça parça bu ağustos geceleri
yıldızlar kaynarken
şangır şungur ayaklarımın dibine dökülen
sen
eğer yine istanbulsan
yine kan köpüklü cehennem sarmaşıkları büyüteceğim
pancak pancak şiirler tüküreceğim
demek yine ben
limandaki direkler ormanında bütün bandıralar ayaklanıyor
kapı önlerinde boyunlarını bükmüş tek tek kafiyeler
yahudi sokaklarını aydınlatan telaviv şarkıları
mavi asfaltlara çökmüş
diz bağlıyor
eğer sen yine istanbulsan
kirli dudaklarını bulut bulut dudaklarıma uzatan
sirkeci garında tren çığlıklarıyle bıçaklanıp
intihar dumanları içindeki haydarpaşadan
anadolu üstlerine bakıp bakıp
ağlayan
sen eğer yine istanbulsan
aldanmıyorsam
yakaları karanfilli ibneler eğer beni aldatmıyorsa
kulaklarımdan kan fışkırıncaya kadar
yine senin emrindeyim
utanmasam
gözlerimi damla damla kadehime damlatarak
kendimi yani şu bildiğim atilla ilhanı
zehirleyebilirim
sonbahar karanlıkları tuttu tutacak
tarlabaşı pansiyonlarında bekarlar buğulanıyor
imtihan çığlıkları yükseliyor üniversiteden
tophane iskelesinde diesel kamyonları sarhoş
direksiyonlarının koynuna girmiş bıçkın şöförler
uykusuz dalgalanıyor
ulan istanbul sen misin
senin ellerin mi bu eller
ulan bu gemiler senin gemilerin mi
minarelerini kurdan gibi dişlerinin arasında
liman liman götüren
ulan bu mazot tüküren bu dövmeli gemiler senin mi
akşamlar yassıldıkça neden böyle devleşiyorlar
neden durmaksızın imdat kıvılcımları fışkırıyor
antenlerinden
neden
peki istanbul ya ben
ya mısralarını dört renkli duvar afişleri gibi boy boy
gümrük duvarlarına yapıştıran yolcu abbas
ya benim kahrım
ya senin ağrın
ağır kabaralarınla uykularımı ezerek deliksiz yaşattığın
çaresiz zehirle kusan çılgın bir yılan gibi
burgu burgu içime boşalttığın
o senin ağrın
o senin
eğer sen yine istanbulsan
yanılmıyorsam
koltuğumun altında eski bir kitap diye götürmek istediğim
sicilyalı balıkçılara marsilyalı dok işçilerine
satır satır okumak istediğim
sen
eğer yine istanbulsan
eğer senin ağrınsa iğneli beşik gibi her tarafımda hissettiğim
ulan yine sen kazandın istanbul
sen kazandın ben yenildim
kulaklarımdan kan fışkırıncaya kadar
yine emrindeyim
ölsem yalnız kalsam cüzdanım kaybolsa
parasız kalsam tenhalarda kalsam çarpılsam
hiç bir gün hiçbir postacı kapımı çalmasa
yanılmıyorsam
sen eğer yine istanbulsan
senin ıslıklarınsa kulaklarıma saplanan bu ıslıklar
gözbebeklerimde gezegenler gibi dönen yalnızlığımdan
bir tekmede kapılarını kırıp çıktım demektir
ulan bunu sen de bilirsin istanbul
kaç kere yazdım kimbilir
kaç kere kirpiklerimiz kasaturalara dönmüş diken diken
1949 eylülünde birader mirc ve ben
sokaklarında mohikanlar gibi ateş yaktık
sana taptık ulan
unuttun mu
sana taptık"
bu memleketin şarapları çok meşhurdur. bir yerlerden bulunup denenmesi tavsiye edilir.
spartacus blood and sand ve spartacus gods of the arenanın yayıncısı ve amerikan kanalı
kısaca. female female. yani kadın kadına lezbiyen ilişkiyi anlatmak için kullanılır.
kısaca female female male demektir. grup seksin içerisinde 2 kadın ve 1 erkek olan durumu anlatmak için kullanılır.
:--------------------------------------------------spoiler--------------------------------------------------:
ilk bölümünde ffm ve ff sahneleri olan yapımcısı starz değil de brazzers sanki diye düşündüren bir dizidir.
:--------------------------------------------------spoiler--------------------------------------------------:
ilk bölümünde ffm ve ff sahneleri olan yapımcısı starz değil de brazzers sanki diye düşündüren bir dizidir.
:--------------------------------------------------spoiler--------------------------------------------------:
fransızcada büyük bahçe anlamına gelmekle beraber, galatasaray lisesinin bahçesidir. kanat atkayanın tt arena ile ilgili söylediği sözlerden de anlaşılabileceği gibi, o bahçe kimseye muhtaç olmayan galatasarayın ebedi mabedidir.
kanat atkaya:
"yolda oynar, kaldırımdan destekleriz. doğduğu yere lisenin bahçesine grand coura döner duvara tırmanıp seyrederiz"
kanat atkaya:
"yolda oynar, kaldırımdan destekleriz. doğduğu yere lisenin bahçesine grand coura döner duvara tırmanıp seyrederiz"
gozyasim sarap olsa,
gencligim harap olsa,
her gunum azap olsa,
yine seni sevecegim
arim, balim, petegim,
gulum, dalim, cicegim
bilsem ki olecegim,
yine seni sevecegim
ne emelim ne arzum
kalmasa tek umudum
erisem yudum yudum
yine seni sevecegim
arim, balim, petegim,
gulum, dalim, cicegim
bilsem ki olecegim,
yine seni sevecegim
gencligim harap olsa,
her gunum azap olsa,
yine seni sevecegim
arim, balim, petegim,
gulum, dalim, cicegim
bilsem ki olecegim,
yine seni sevecegim
ne emelim ne arzum
kalmasa tek umudum
erisem yudum yudum
yine seni sevecegim
arim, balim, petegim,
gulum, dalim, cicegim
bilsem ki olecegim,
yine seni sevecegim
uzay heparı sonsuza albümünde de yer almaktadır. bu albümde levent yüksel yerine yüksek sadakat söylemiştir. ilk başta yadırgansa da yüksek sadakat de beğenilmiştir.
erkek parfümleri çok başarılıdır.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?