(bkz: çanlar kimin için çalıyor)
gazeteden okumak dışında başka amaçlar için yararlanmak. güneşli havalarda şapka, piknikte sofra bezi,kül tablası vs. yapmak.
yüzü ve gözleri her daim gülen dost, hoşgeldin aramıza.
(bkz: bebişkom)
+melisaaa bugün temizlik yapalım mı?
-ayy zuhal lütfen bugün üstüme gelmee
-hem adet oldum hem de erkek arkadaşım gelicek.
+hangisiii kııız?
-ayyy şey batuhan canıım. sen de sanki bilmiyosuuun.
+nası olmuş bu etek olmuş mu hııı?
-ayy zuhal lütfen bugün üstüme gelmee
-hem adet oldum hem de erkek arkadaşım gelicek.
+hangisiii kııız?
-ayyy şey batuhan canıım. sen de sanki bilmiyosuuun.
+nası olmuş bu etek olmuş mu hııı?
pazar sabahları hazırladığı kahvaltının kokusu.
şişko bebeğimin kısa yazılmış halidir.
(bkz: gırtlak)
kotu günümde yanımda olmadığın zaman
vazgeçtim.
canın sıkıldığında benimle paylaşmadığını, kırılacak veya tedirgin olacak olsam bile düşüncelerini açıkça söylemediğini anladığım zaman
vazgeçtim.
bana yalan söylediğini anladığım zaman
vazgeçtim.
gözlerime baktığında kalbinle bakmadığını ve bana hala söylemediğin şeyler olduğunu hissettiğimde
vazgeçtim.
her sabah benimle uyanmak istemediğini, geleceğimizin hiçbir yere gitmediğini anladığım zaman
vazgeçtim.
düşüncelerime ve değerlerime değer vermediğin için
vazgeçtim.
ağrılarımı dindirecek sıcak sevgiyi bana vermediğinde
vazgeçtim.
sadece kendi mutluluğunu ve geleceğini düşünerek beni hiçe saydığın için
vazgeçtim.
tablolarımda artik kendimi mutlu çizemediğim ve tek neden sen olduğun için
vazgeçtim.
bencil oldugun icin
vazgectim!!!
bunlardan sadece bir tanesi senden vazgeçmem için yeterli değildi,
çünkü sevgim yüceydi.
ama hepsini düşündüğümde senin benden çoktan
vazgeçtiğini anladım.
bu yüzden ben de senden vazgeçtim...
vazgeçtim.
canın sıkıldığında benimle paylaşmadığını, kırılacak veya tedirgin olacak olsam bile düşüncelerini açıkça söylemediğini anladığım zaman
vazgeçtim.
bana yalan söylediğini anladığım zaman
vazgeçtim.
gözlerime baktığında kalbinle bakmadığını ve bana hala söylemediğin şeyler olduğunu hissettiğimde
vazgeçtim.
her sabah benimle uyanmak istemediğini, geleceğimizin hiçbir yere gitmediğini anladığım zaman
vazgeçtim.
düşüncelerime ve değerlerime değer vermediğin için
vazgeçtim.
ağrılarımı dindirecek sıcak sevgiyi bana vermediğinde
vazgeçtim.
sadece kendi mutluluğunu ve geleceğini düşünerek beni hiçe saydığın için
vazgeçtim.
tablolarımda artik kendimi mutlu çizemediğim ve tek neden sen olduğun için
vazgeçtim.
bencil oldugun icin
vazgectim!!!
bunlardan sadece bir tanesi senden vazgeçmem için yeterli değildi,
çünkü sevgim yüceydi.
ama hepsini düşündüğümde senin benden çoktan
vazgeçtiğini anladım.
bu yüzden ben de senden vazgeçtim...
en azından üç dil bileceksin
en azından üç dilde
ana avrat dümdüz gideceksin
en azından üç dilde düşünüp rüya göreceksin
en azından üç dil
birisi ana dilin
elin ayağın kadar senin
ana sütü gibi tatlı
ana sütü gibi bedava
nenniler küfürler masallar da caba,
ötekiler yedi kat yabancı
her kelime aslan ağzında
her kelimeyi bir dişinle tırnağınla
kök sökercesine söküp çıkartacaksın
her kelimede bir tuğla boyu yükselecek
her kelimede bir kat daha artacaksın
en azından üç dil bileceksin
en azından üç dilde
canımın içi demesini
canım ağzıma geldi demesini
kırmızı gülün alı var demesini
nerden ince ise ordan kopsun demesini
atın ölümü arpadan olsun demesini
keçiyi yardan uçuran bir tutam ottur demesini
insanın insanı sömürmesi
rezilliğin dik alası demesini
ne demesini be
gümbür gümbür gümbürdemesini bileceksin
en azından üç dil bileceksin
en azından üç dilde ana avrat dümdüz gideceksin
en azından üç dil
çünkü sen ne tarih ne coğrafya
ne şu ne busun
oğlum memiş
sen otobüsü kaçırmış bir milletin çocuğusun
bedri rahmi eyüboğlu
en azından üç dilde
ana avrat dümdüz gideceksin
en azından üç dilde düşünüp rüya göreceksin
en azından üç dil
birisi ana dilin
elin ayağın kadar senin
ana sütü gibi tatlı
ana sütü gibi bedava
nenniler küfürler masallar da caba,
ötekiler yedi kat yabancı
her kelime aslan ağzında
her kelimeyi bir dişinle tırnağınla
kök sökercesine söküp çıkartacaksın
her kelimede bir tuğla boyu yükselecek
her kelimede bir kat daha artacaksın
en azından üç dil bileceksin
en azından üç dilde
canımın içi demesini
canım ağzıma geldi demesini
kırmızı gülün alı var demesini
nerden ince ise ordan kopsun demesini
atın ölümü arpadan olsun demesini
keçiyi yardan uçuran bir tutam ottur demesini
insanın insanı sömürmesi
rezilliğin dik alası demesini
ne demesini be
gümbür gümbür gümbürdemesini bileceksin
en azından üç dil bileceksin
en azından üç dilde ana avrat dümdüz gideceksin
en azından üç dil
çünkü sen ne tarih ne coğrafya
ne şu ne busun
oğlum memiş
sen otobüsü kaçırmış bir milletin çocuğusun
bedri rahmi eyüboğlu
tanrının kendi imzasını atmak istemediği yerde kullandığı takma isimdir.
anatole france
anatole france
elimde kaldı umutlarım
her sabah hüzünle karışık bir umut var içimde.
sensizliğin hüznünü, yeni bir günün seni getirmesi umuduyla bastırıyorum.
her doğan gün yeni bir umut, yeni bir arayış benim için.
belki sana kavuşacağım ana bir gün daha yaklaşıyorum, bugün değilse yarın...
kim bilir belki de yanlızca kendimi avutuyorum.
gittiğinden beri hep yanlızlık şiirlerine takılır gözüm.
bir başıma değilim, sensizlikten yanlızım.
terk edilip gitmek en çok nasıl koyar insana bir ben bilirim.
gitmelerin, gidenlerin arkalarında bıraktığı çaresizlikleri, en koyu
özlemleri...
senin gidişin de ateş gibi çöktü yüreğime.
hiç bir yağmur yetmedi içimdeki hasret ateşi küllendirmeye.
hiçbir sevgi yetmedi senin özlemini gidermeye.
ben her sabah beni sana götürecek yollarda yürüdüm,
senin duyacağın sarkıları söyledim yanlızca.
ve gelmeyişinin her akşamında aslında doğduğunu hiç anlamadığım güneşle beraber
ben de battım bir kez daha...
geceleri hep uyudum, uyudum;
gün boyu hasretini rüyalarımda biraz olsun giderebilmek için.
her şeye iyi gelen, yaraları iyileştiren zaman hiç bu kadar acıtmamıştı
yüreğimi.
bin bir umutla sarıldığım sabahlar artık hiç doğmaz oldu.
benim günün de gecem de karanlık şimdi.
ne ay uğruyor gecelerime, ne sana benzettiğim yıldızlar parlıyor.
elimde kaldı umutlarım...
sensizlik öyle kötü bir yara oldu ki artık, içimde öyle bir yara açtın ki, bir
gün olurda geri dönersen kendi yaptığın boşluğa sende yetmeyeceksin.
orası hep bomboş, paramparça kalacak.
büsbütün cam kırıklarıyla kaplı kalbim.
ne zaman seni düşünsem, seni hatırlatacak en ufak bir görsem o kıraklarla dolu
yerim batmaya başlıyor yüreğime.
artık sabahları yanlızca hüzünle uyanıyorum.
hiçbir şey beklemiyorum günden, seni bile...
varlığında sensizliği yaşamaktansa içimdeki boşluklarla kırıklarla, boş
umutlarımla sensizken alışırım, alışmaya çalışırım yokluğuna...
her sabah hüzünle karışık bir umut var içimde.
sensizliğin hüznünü, yeni bir günün seni getirmesi umuduyla bastırıyorum.
her doğan gün yeni bir umut, yeni bir arayış benim için.
belki sana kavuşacağım ana bir gün daha yaklaşıyorum, bugün değilse yarın...
kim bilir belki de yanlızca kendimi avutuyorum.
gittiğinden beri hep yanlızlık şiirlerine takılır gözüm.
bir başıma değilim, sensizlikten yanlızım.
terk edilip gitmek en çok nasıl koyar insana bir ben bilirim.
gitmelerin, gidenlerin arkalarında bıraktığı çaresizlikleri, en koyu
özlemleri...
senin gidişin de ateş gibi çöktü yüreğime.
hiç bir yağmur yetmedi içimdeki hasret ateşi küllendirmeye.
hiçbir sevgi yetmedi senin özlemini gidermeye.
ben her sabah beni sana götürecek yollarda yürüdüm,
senin duyacağın sarkıları söyledim yanlızca.
ve gelmeyişinin her akşamında aslında doğduğunu hiç anlamadığım güneşle beraber
ben de battım bir kez daha...
geceleri hep uyudum, uyudum;
gün boyu hasretini rüyalarımda biraz olsun giderebilmek için.
her şeye iyi gelen, yaraları iyileştiren zaman hiç bu kadar acıtmamıştı
yüreğimi.
bin bir umutla sarıldığım sabahlar artık hiç doğmaz oldu.
benim günün de gecem de karanlık şimdi.
ne ay uğruyor gecelerime, ne sana benzettiğim yıldızlar parlıyor.
elimde kaldı umutlarım...
sensizlik öyle kötü bir yara oldu ki artık, içimde öyle bir yara açtın ki, bir
gün olurda geri dönersen kendi yaptığın boşluğa sende yetmeyeceksin.
orası hep bomboş, paramparça kalacak.
büsbütün cam kırıklarıyla kaplı kalbim.
ne zaman seni düşünsem, seni hatırlatacak en ufak bir görsem o kıraklarla dolu
yerim batmaya başlıyor yüreğime.
artık sabahları yanlızca hüzünle uyanıyorum.
hiçbir şey beklemiyorum günden, seni bile...
varlığında sensizliği yaşamaktansa içimdeki boşluklarla kırıklarla, boş
umutlarımla sensizken alışırım, alışmaya çalışırım yokluğuna...
kim gölgesinden kaçabilir ki ?
bir akşam yemeğinde...
şerefe! niyetine söylenmiş
fransızca bir sözün yanlış çevirisi:
öldürdüğümüz aşklar için!
istemediği kadar çok şeyi birden tanımlayarak
bir semberek gibi boşalır..
içinde yaşanan her gerçekliğe .
birbirimizden kaçırdığımız gözlerimiz ...
şimdi birbirimizden kaçırdığımız gerçeklerle göz göze ..
ne çok karanlık nokta ışığa çıkar ...
ne çok şey birden ölür............
murathan mungan
bir akşam yemeğinde...
şerefe! niyetine söylenmiş
fransızca bir sözün yanlış çevirisi:
öldürdüğümüz aşklar için!
istemediği kadar çok şeyi birden tanımlayarak
bir semberek gibi boşalır..
içinde yaşanan her gerçekliğe .
birbirimizden kaçırdığımız gözlerimiz ...
şimdi birbirimizden kaçırdığımız gerçeklerle göz göze ..
ne çok karanlık nokta ışığa çıkar ...
ne çok şey birden ölür............
murathan mungan
erkeği kendine aşık etmek.
dünyada istediğim ve bana yaşamı sevdiren iki şey var. aşk ve özgürlük. aşk uğruna gerekirse yaşamımı veririm. fakat özgürlük uğruna aşkımı da feda ederim.
viktor hugo
viktor hugo
(bkz: erkekler ağlamaz)
kağıdı pek bir havalıdır.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?