aeraşpozitif. hem alırım hem veririm. çekinmeden arayabilirsiniz.
#474750
son derece haklı ve doğru bir tanım. mükemmel bir tespit. bu ibne kişisisinde kendne yandaş bulabilme potansiyeline sahip birisi. yalnız beni gece gündüz uğraştı ama örgütleyemedi.
şimdi gelelim benim tespitlerime;
bu ibne kişi sürekli etrafındaki insanları kandırmaya çalışan bir kişilik. şöyle bir örgütleme örneği kayıtlarım arasında mevcut:
yürtdaki tüm öğrencilerden para toplayıp yurda bir tane şişme bebek almak istemiştir. yalnız bu olay yurt müdürünün kulağına gitmiştir ve bir hafta uzaklaştürma almıştır.
ikinci olay:
oda içine kendince kurallar getirmeye çalışmıştır, bunları bir kağıda yazmış ve sağa sola asmıştır. bu gerizekalı ibne kişi yurt müdürünün bazen odaları gezdiğini unutmuş olacak ki adam gibi madde yazamamıştır. maddelerden hatırladıklarım bazıları şunlardı;
1: hiçbir erkek pedini, sütyeninni ve tangasını ortalarda bırakmasın oda düzenli olsun.
2. ben uyurken gürültü yapanı s..kerim. siz uyurken ben gürültü yaparım.
3. balkonda ve sigara odasında sigara içmek yasak sigaralar burda içilecek ve içilen her sigara başına bana bir sigara verilecek.
4. yurda kız sokmak yasak ama odaya serbest.
evet aynen bunları yazmış. yurt müdürü bunları aldı ve sonuç ikinci uzaklaştırma. 15 gün kurtulduk.
bekliyoruz bakalım daha ne delilikler yapacak bu gerizekalı.
son derece haklı ve doğru bir tanım. mükemmel bir tespit. bu ibne kişisisinde kendne yandaş bulabilme potansiyeline sahip birisi. yalnız beni gece gündüz uğraştı ama örgütleyemedi.
şimdi gelelim benim tespitlerime;
bu ibne kişi sürekli etrafındaki insanları kandırmaya çalışan bir kişilik. şöyle bir örgütleme örneği kayıtlarım arasında mevcut:
yürtdaki tüm öğrencilerden para toplayıp yurda bir tane şişme bebek almak istemiştir. yalnız bu olay yurt müdürünün kulağına gitmiştir ve bir hafta uzaklaştürma almıştır.
ikinci olay:
oda içine kendince kurallar getirmeye çalışmıştır, bunları bir kağıda yazmış ve sağa sola asmıştır. bu gerizekalı ibne kişi yurt müdürünün bazen odaları gezdiğini unutmuş olacak ki adam gibi madde yazamamıştır. maddelerden hatırladıklarım bazıları şunlardı;
1: hiçbir erkek pedini, sütyeninni ve tangasını ortalarda bırakmasın oda düzenli olsun.
2. ben uyurken gürültü yapanı s..kerim. siz uyurken ben gürültü yaparım.
3. balkonda ve sigara odasında sigara içmek yasak sigaralar burda içilecek ve içilen her sigara başına bana bir sigara verilecek.
4. yurda kız sokmak yasak ama odaya serbest.
evet aynen bunları yazmış. yurt müdürü bunları aldı ve sonuç ikinci uzaklaştırma. 15 gün kurtulduk.
bekliyoruz bakalım daha ne delilikler yapacak bu gerizekalı.
"muhteşem olacak" şeklinde devam eder.
rus yazar. çok iyi türkçe bilir. nazım hikmetin en iyi arkadaşlarından biridir aynı zamanda. işte kendi kaleminden özgeçmişi;
1914’ de leningrad’da doğdum. babam da yazardı. 1935’ te ailemle birlikte moskova’ya gittik. 1941’ de okulu bitirdim. aynı yıl ikinci dünya savaşı başladı. gönüllü olarak orduya yazıldım. finlandiya cephesinde savaşırken yaralandım. altı ay kadar hastanede kaldım. ordan çıktıktan sonra şarkiyat enstitüsü’nün çünce bölümüne girmek istedim, yer yokmuş türkçe şubesine girdim, isabet olmuş.1944 den beri türk edebiyatı ile uğraştım, nazım hikmetle dost oldum. sabahattin ali, melih cevdet anday, orhan veli şiirlerini rusca ya çevirdim. ikinci mesleğim gemicilik. gemiyle kübaya kadar gittim. yük gemisinde ikinci kaptan olarak çalıştım.
1914’ de leningrad’da doğdum. babam da yazardı. 1935’ te ailemle birlikte moskova’ya gittik. 1941’ de okulu bitirdim. aynı yıl ikinci dünya savaşı başladı. gönüllü olarak orduya yazıldım. finlandiya cephesinde savaşırken yaralandım. altı ay kadar hastanede kaldım. ordan çıktıktan sonra şarkiyat enstitüsü’nün çünce bölümüne girmek istedim, yer yokmuş türkçe şubesine girdim, isabet olmuş.1944 den beri türk edebiyatı ile uğraştım, nazım hikmetle dost oldum. sabahattin ali, melih cevdet anday, orhan veli şiirlerini rusca ya çevirdim. ikinci mesleğim gemicilik. gemiyle kübaya kadar gittim. yük gemisinde ikinci kaptan olarak çalıştım.
beni anlamanı istedim sadece
insan bazen hüznü yaşar...
sadece yaşar ama...
anlatamaz....
ya da anlatmaktan korkar....
dokunulmasın ister...
dokundukça acı vereceğini sanır....
belki vermez...
ama bunun riskine girmez insan...
insan bazen susup...başka şeyler konuşup hüznü dağıtmak ister...
lanet hüzün dağılmaz bir türlü...
sanki inadına derinleşir...
yabanıllaşır...
ve hoyrat bir acıya dönüşür...
hüzün kah iyidir....severim...
kah kötüdür...gelmesin isterim...
hüznüm isyan olur...
bağıramam...
bağırsam da sesim çıkmaz ki...
bunu bilirim...
insan bazen karşındakinden kendi çığlığı olmasını ister..
benim çığlığım olur musun..?
bağıramıyorum da...
dağıtabilir misin şu içimdeki hüznü...
içki ya da sigara tutmadan.....
acı şarkılar dinletmeden...
kötü söz söylemeden...
dağıtabilir misin....?
sen ayrıcalıklı birisin benim için...
içime dokunacak kudretin var...
bu kudreti sana kalbim verdi....
ama şimdi içimde bir hüzün var....
meret ne de acıtıyor bilemezsin...
ağlasam......
çıkmaz ki içimden..
küfür etsem...
sövsem....
yumuşak davransam gitmez.....
insan bazen hüznü yaşar....sadece yaşar ama....
anlatamaz....
insan bazen güçsüz hisseder kendini...
deniz kabukları gibi çaresiz...
deniz kabukları ne kadar zavallılardır aslında bilir misin...?
denizin diplerinde tutunacak hiç bir şeyleri yoktur...
kayalar....
batık gemiler yoksa
dipten bir dalga süpürge gibi toplar hepsini canı isterse....
ve fırlatır atar kumsala umursamadan...
bir sabah bakarsın kumsal deniz kabuklarıyla dolu...
bir anlam veremezsin...
bir sürü kabuk dersin...
içinde daha evvelsi gün yaşam olduğu aklına bile gelmez......
denizin insiyatifi var mıdır..?
vardır işte...
dipten bir dalga gelir...
ve koparır onları tüm canlılığından...
sanki içini yemiş ve kabuğunu tükürmüştür deniz...
sanki kendi yarasını soyar gibi....
sanki kozasından ayrılır gibi...
soylu bir şekilde yapar bunu....
deniz kabuklarını kulağına yasladığında şarkı söylerler hiç dinledin
mi....?
hüznün şarkısıdır işte o....
bağırsalar sesleri çıkmaz ki....
fısıltıdır kulağındaki....
ölmüşlerdir ama bir fısıltı kalmıştır dudaklarında....
insan bazen deniz kabukları gibi çaresiz hisseder kendini.....
çaresizliğini yaşar ama....anlatamaz....
sen de başkalarının hayatında bir kabuksundur çoğu zaman...
ve başkalarının da tıpkı deniz gibi insiyatifi vardır...
bir gün kazırlar seni üzerlerinden....kanatırlar...
için boşalır...
bağıramazsın....
sesin çıkmaz çünkü...
ve bir şarkı bestelemeye başlarsın...
fısıltıyla söyleyebileceğin bir şarkı........
birinin yanına sokulduğunda sessiz durman yeterli olur işte o
zaman...
şarkını duyacaklardır mutlaka...
kabuk mu olmalıydım....?
deniz mi...?
bir başka hayatı üzerimden soyup kalbimi kanatmalı mıydım...?
yoksa fısıltıyla hüznün şarkısını mı söylemeliydim...?
insan bazen karşındakinden olmayacak şeyler ister...
sadece ister ama...beklemez....
ağlasam....
gözyaşım olur musun...?
tutup hüznümün elinden....
içimden çıkarır mısın...?
uykuya dalsam...usul usul....
düşüme girer misin...?
beni hiç olmazsa düşümde öper misin...?
oysa sen ayrıcalıklı biri değilsin artık...
insiyatifi sana vermiştim...
işte geri alıyorum....
insan bazen yarım kalan şeylerin tamamlanacağını düşünür....
sadece düşünür ama...hayal etmez....
hayal etmek daha anlamlıdır oysa düşünmekten...
anlamsızlığı yaşarız bir şaka gibi...
insan bazen her şeyin kötü bir şakadan ibaret olduğunu sanır...
şakayı yapan kimdir bilmez....
şaka sen misin...?
sen şaka olamazsın....çünkü kötü değilsin...
sen bir devrim olmalısın...
bir gün apansız dipten bir dalga gibi gelir.....
süpürür götürürsün bütün heyecanlarımı...
bağıramam....
bağırsam sesim çıkmaz....
sussam kimse duymaz....
koşsam...hiç durmadan....
hüznüm peşimi bırakmaz....
kendi yaramı soyar gibi...
kendi kozamı parçalar gibi siler atarım düşlerimi...
insan bazen sessizce besteler kendi şarkısını...
kimselerin duyamayacağı bir fısıltıdır...
ancak kalbimize yaklaştırdığımızda gelir sesi...
hüzün mü olmalıydım...?
isyan mı...?
deniz kabukları her gece kulağıma şarkılarını söyler....
hüznüm isyan olur....
insan bazen hüznü yaşar...
sadece yaşar ama...
anlatamaz....
ya da anlatmaktan korkar....
dokunulmasın ister...
dokundukça acı vereceğini sanır....
belki vermez...
ama bunun riskine girmez insan...
insan bazen susup...başka şeyler konuşup hüznü dağıtmak ister...
lanet hüzün dağılmaz bir türlü...
sanki inadına derinleşir...
yabanıllaşır...
ve hoyrat bir acıya dönüşür...
hüzün kah iyidir....severim...
kah kötüdür...gelmesin isterim...
hüznüm isyan olur...
bağıramam...
bağırsam da sesim çıkmaz ki...
bunu bilirim...
insan bazen karşındakinden kendi çığlığı olmasını ister..
benim çığlığım olur musun..?
bağıramıyorum da...
dağıtabilir misin şu içimdeki hüznü...
içki ya da sigara tutmadan.....
acı şarkılar dinletmeden...
kötü söz söylemeden...
dağıtabilir misin....?
sen ayrıcalıklı birisin benim için...
içime dokunacak kudretin var...
bu kudreti sana kalbim verdi....
ama şimdi içimde bir hüzün var....
meret ne de acıtıyor bilemezsin...
ağlasam......
çıkmaz ki içimden..
küfür etsem...
sövsem....
yumuşak davransam gitmez.....
insan bazen hüznü yaşar....sadece yaşar ama....
anlatamaz....
insan bazen güçsüz hisseder kendini...
deniz kabukları gibi çaresiz...
deniz kabukları ne kadar zavallılardır aslında bilir misin...?
denizin diplerinde tutunacak hiç bir şeyleri yoktur...
kayalar....
batık gemiler yoksa
dipten bir dalga süpürge gibi toplar hepsini canı isterse....
ve fırlatır atar kumsala umursamadan...
bir sabah bakarsın kumsal deniz kabuklarıyla dolu...
bir anlam veremezsin...
bir sürü kabuk dersin...
içinde daha evvelsi gün yaşam olduğu aklına bile gelmez......
denizin insiyatifi var mıdır..?
vardır işte...
dipten bir dalga gelir...
ve koparır onları tüm canlılığından...
sanki içini yemiş ve kabuğunu tükürmüştür deniz...
sanki kendi yarasını soyar gibi....
sanki kozasından ayrılır gibi...
soylu bir şekilde yapar bunu....
deniz kabuklarını kulağına yasladığında şarkı söylerler hiç dinledin
mi....?
hüznün şarkısıdır işte o....
bağırsalar sesleri çıkmaz ki....
fısıltıdır kulağındaki....
ölmüşlerdir ama bir fısıltı kalmıştır dudaklarında....
insan bazen deniz kabukları gibi çaresiz hisseder kendini.....
çaresizliğini yaşar ama....anlatamaz....
sen de başkalarının hayatında bir kabuksundur çoğu zaman...
ve başkalarının da tıpkı deniz gibi insiyatifi vardır...
bir gün kazırlar seni üzerlerinden....kanatırlar...
için boşalır...
bağıramazsın....
sesin çıkmaz çünkü...
ve bir şarkı bestelemeye başlarsın...
fısıltıyla söyleyebileceğin bir şarkı........
birinin yanına sokulduğunda sessiz durman yeterli olur işte o
zaman...
şarkını duyacaklardır mutlaka...
kabuk mu olmalıydım....?
deniz mi...?
bir başka hayatı üzerimden soyup kalbimi kanatmalı mıydım...?
yoksa fısıltıyla hüznün şarkısını mı söylemeliydim...?
insan bazen karşındakinden olmayacak şeyler ister...
sadece ister ama...beklemez....
ağlasam....
gözyaşım olur musun...?
tutup hüznümün elinden....
içimden çıkarır mısın...?
uykuya dalsam...usul usul....
düşüme girer misin...?
beni hiç olmazsa düşümde öper misin...?
oysa sen ayrıcalıklı biri değilsin artık...
insiyatifi sana vermiştim...
işte geri alıyorum....
insan bazen yarım kalan şeylerin tamamlanacağını düşünür....
sadece düşünür ama...hayal etmez....
hayal etmek daha anlamlıdır oysa düşünmekten...
anlamsızlığı yaşarız bir şaka gibi...
insan bazen her şeyin kötü bir şakadan ibaret olduğunu sanır...
şakayı yapan kimdir bilmez....
şaka sen misin...?
sen şaka olamazsın....çünkü kötü değilsin...
sen bir devrim olmalısın...
bir gün apansız dipten bir dalga gibi gelir.....
süpürür götürürsün bütün heyecanlarımı...
bağıramam....
bağırsam sesim çıkmaz....
sussam kimse duymaz....
koşsam...hiç durmadan....
hüznüm peşimi bırakmaz....
kendi yaramı soyar gibi...
kendi kozamı parçalar gibi siler atarım düşlerimi...
insan bazen sessizce besteler kendi şarkısını...
kimselerin duyamayacağı bir fısıltıdır...
ancak kalbimize yaklaştırdığımızda gelir sesi...
hüzün mü olmalıydım...?
isyan mı...?
deniz kabukları her gece kulağıma şarkılarını söyler....
hüznüm isyan olur....
bir ağaç. havlu kenarına benzeyen renkli çiçekler açar. o yüzden ne kadar tığla mığla örülmüş dantel varsa oya derler.
bu gerizekalı ibne kişisi ne mutlu şahsıma ki okul açıldıktan bir hafta sonra gelecekmiş. onsuz sözlüğü bilmem ama onsuz oda şahane, mis, pırlanta, vs, vb.
sağdan sağdan geldiler de ne oldu? soldan soldan geliyoruz.
(bkz: alihan samedov)
sözlüğü bıraktım mı bırakmadım mı henüz tam anlamıyla karar verebilmiş değilim. ama bıraktım dediğim gün hakikaten kırılmıştım.
ben kürdüm. bundan zerre kadar utanmıyorum, tam tersine feci bir şekilde gurur duyuyorum. benim kırılmama neden olansa; bünyesinde bu kadar bilgi sahibi insanı barındıran, en azından çoğunluğunu üniversite öğrencilerinin oluşturması sebebiyle biraz daha entelektüel ve duyarlı olması gerekirken içerisinde “kürt” kelimesi geçen bir başlıkta geyik yapılması.
bu geyik konusunun final zamanına denk gelmesi tesadüf değil farkındayım. ben de bir üniversite öğrencisiyim ve böylesi zamanlarda biraz rahatlamak gerektiğini çok iyi bilirim, çünkü derslerimden önce bunu öncelikli olarak hallediyorum bir şekilde.
son zamanlarda bunun gibi sözlük oluşumları özellikle üniversite öğrencilerinin internet ortamında birinci tercihleri. yani öğrencilerin kendilerini istedikleri gibi ifade edebildikler bir yer burası. özellikle insanlar internette herhangi bir şey araştırdıklarında çıkan sonuçlardan neredeyse yarısı artık sözlüklerde içeren bilgiler olarak karşılarına çıkıyor. yani dışardan insanlarında bu kadar kolay ulaşabildikleri ve bir şeyler öğrendikleri yer burası. bunları göz önünde bulundurunca “bilgi” içermesi gereken bir başlığın, ya da en azından başlığı görünce insanın önce bir “bir bakayım acaba ne bilgi vermiş” psikolojisiyle açması ve altında hiç de bilgi içermeyen bir dünya yazıyı görmesi hoş değil. en azından benim açımdan hoş değil. geyik yapmaya müsait potansiyeli barındıran bir sürü başlık varken, bu birden bire bana gereksiz geldi. ya da ben biraz fazla abartıyorum.
ben böyle başlıkları görünce altındaki saçma yazılar kadar bilgi içeren yazılarla doldurmayı düşünüyorum. artık bu sözlüğün yararına mı olur bazı arkadaşların eğlencelerine limon sıkmak mı olur, bilemiyorum.
abarttığı düşünen mesajla bildirebilir. bu konu tartışmaya açık bir konu.
ha sen sözlük için çok mu önemlisin, sen olmasan bu sözlük olmaz mı diyenler haklılar. ama ben de sizler gibi internet kullanırken zamanın bir çoğunu harcayabilecek ve kendimi ifade edebilecek başka bir yer de bilmiyorum.
tatlı başlıklar bol entryler diliyorum.
ben kürdüm. bundan zerre kadar utanmıyorum, tam tersine feci bir şekilde gurur duyuyorum. benim kırılmama neden olansa; bünyesinde bu kadar bilgi sahibi insanı barındıran, en azından çoğunluğunu üniversite öğrencilerinin oluşturması sebebiyle biraz daha entelektüel ve duyarlı olması gerekirken içerisinde “kürt” kelimesi geçen bir başlıkta geyik yapılması.
bu geyik konusunun final zamanına denk gelmesi tesadüf değil farkındayım. ben de bir üniversite öğrencisiyim ve böylesi zamanlarda biraz rahatlamak gerektiğini çok iyi bilirim, çünkü derslerimden önce bunu öncelikli olarak hallediyorum bir şekilde.
son zamanlarda bunun gibi sözlük oluşumları özellikle üniversite öğrencilerinin internet ortamında birinci tercihleri. yani öğrencilerin kendilerini istedikleri gibi ifade edebildikler bir yer burası. özellikle insanlar internette herhangi bir şey araştırdıklarında çıkan sonuçlardan neredeyse yarısı artık sözlüklerde içeren bilgiler olarak karşılarına çıkıyor. yani dışardan insanlarında bu kadar kolay ulaşabildikleri ve bir şeyler öğrendikleri yer burası. bunları göz önünde bulundurunca “bilgi” içermesi gereken bir başlığın, ya da en azından başlığı görünce insanın önce bir “bir bakayım acaba ne bilgi vermiş” psikolojisiyle açması ve altında hiç de bilgi içermeyen bir dünya yazıyı görmesi hoş değil. en azından benim açımdan hoş değil. geyik yapmaya müsait potansiyeli barındıran bir sürü başlık varken, bu birden bire bana gereksiz geldi. ya da ben biraz fazla abartıyorum.
ben böyle başlıkları görünce altındaki saçma yazılar kadar bilgi içeren yazılarla doldurmayı düşünüyorum. artık bu sözlüğün yararına mı olur bazı arkadaşların eğlencelerine limon sıkmak mı olur, bilemiyorum.
abarttığı düşünen mesajla bildirebilir. bu konu tartışmaya açık bir konu.
ha sen sözlük için çok mu önemlisin, sen olmasan bu sözlük olmaz mı diyenler haklılar. ama ben de sizler gibi internet kullanırken zamanın bir çoğunu harcayabilecek ve kendimi ifade edebilecek başka bir yer de bilmiyorum.
tatlı başlıklar bol entryler diliyorum.
http://www.koridor.net adresinden ulaşılabilen grup. en bilinen parçaları "senin o gözlerin varya" şarkısıdır. şu sıralar klibi de çekilmiş televizyonda gösterilmektedir.
588. entryi yazana hediye verin lan sözlük.
(bkz: seri eksi oy veren ibne) diye tanırız kendisini.
independence (comez)*
myysteriouss (comez)*
goetica (comez)*
olası diyaloglar;
independence: deneyelim bakalım çömezlik çalışıyor mu, bir sorun var mı?
goetica: deneyelim
myysteriouss: ben de bir bakayım çalışıyor mu?
independence: tamam çalışıyor sorun yok
goetica: çalışıyor
myysteriouss: evet bir sorun yok
independence: tamam geri dönelim
goetica: eee kim onaylayacak bizi şimdi?
independence: bilmem kim onaylayacak
myysteriouss:!!!?
myysteriouss (comez)*
goetica (comez)*
olası diyaloglar;
independence: deneyelim bakalım çömezlik çalışıyor mu, bir sorun var mı?
goetica: deneyelim
myysteriouss: ben de bir bakayım çalışıyor mu?
independence: tamam çalışıyor sorun yok
goetica: çalışıyor
myysteriouss: evet bir sorun yok
independence: tamam geri dönelim
goetica: eee kim onaylayacak bizi şimdi?
independence: bilmem kim onaylayacak
myysteriouss:!!!?
(bkz: cacık)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?