confessions

insomnia jim

- Yazar -

  1. toplam entry 5952
  2. takipçi 2
  3. puan 111200

8 ağustos 2000

insomnia jim
cumhurbaşkanı ahmet necdet sezer, irticai ve bölücü faaliyetlere karıştığı öne sürülen devlet memurlarını tasfiye etmeye yönelik kanun hükmünde kararnameyi "hukuk devleti ilkesine aykırı" olduğu gerekçesiyle hükümete iade etti. aynı gün ispanya’da kısa adı eta olan bask yurdu ve özgürlüğü’nün komutanı patxi rementeria, hazırladığı bombanın elinde patlaması sonucu öldü.

8 ağustos 1974

insomnia jim
abd başkanı richard nixon seçim öncesi adının karıştığı watergate skandalı’ndan yargılanmamak için istifa etmek zorunda kaldı.washington post gazetesi, nixon’ın rakibi demokrat partinin seçim binası watergate’in telefonlarını gizlice dinlettiğini ortaya çıkarmıştı. nixon’ı istifa ettiren haberin ’derin gırtlak’ lakaplı kaynağı ise yakın geçmişte açıklandı: emekli fbi görevlisi w.mark felt.

sosyal adalet

insomnia jim
ahanda bu konuya ait guzel mi guzel hos mu hos sevecen mi sevecen bir fikra alin doya doya yalayin:


bundan bir kaç on yıl önce genç bir türk işadamı güney afrika’da iş gezisindedir. herşey umduğundan daha başarılı ve çabuk gelişmiştir.
sözleşme bile imzalanmıştır. dönüşüne tam bir gün vardır.

büyük sinemalardan birinin önünden geçerken dikkatini "ghandi" filmi çekiyor adamın. hani şu bol oscar’lı uzun film...

hemen taksiden iniyor ve doğru gişenin önündeki kuyruğa... insanlar tuhaf tuhaf, bakıyorlar genç işadamına:

- beyfendi, siz yabancisiniz galiba?
- evet, nereden anladınız?
- burada beyazlar kuyruğa girmezler, onlar doğrudan gişeye giderler biletlerini oradan alırlar.

adam biraz mahçup, tüm kuyruğu geçip gidiyor gişeye. evet... beyazlar için ayrı bir pencere var gerçekten.

- iyi günler efendim, bir koltuk rica ediyorum, arkadan ve ortadan lütfen...

gişedeki kız şaşkın:

- beyfendi, siz yabancısınız galiba?
- evet, nereden anladınız?
- burada beyazlar, koltukta değil, balkonda otururlar.
- peki bir balkon lütfen.

adamcağız, balkonda filmi seyretmeye devam
eder etmesine de, güney afrika’da bizim sinemalar gibi uzun uzun aralar yok ki, sıkışır haliyle. etraf karanlık, herkes filmi izliyor, dayanamaz ve ayağa kalkmaya karar verir. tam kalkacak, yandaki sorar:

- nereye beyfendi?
- hiiç... tuvalete gitmem lazım..
- beyfendi, siz yabancısınız galiba?
- evet, ama nereden anladınız?
- burada beyazlar, tuvalete gitmez ki, balkondan aşağı işeyiverirler.

adam şaşkın, tek güvendiği etraftaki karanlık. balkonun korkuluklarına dayanır ve tam çişini ederken, aşağıdan bir zenci seslenir:

- heeey sen yabancısın galibaaa...!!!

adam iyiden iyiye şaşkın, karanlıkta ve sadece çişinden tanındığı için ürkmüş...

aşağıdaki devam eder:

- insan sadece birinin kafasına etmez ki, şöyle bir serpiştirir. bu memlekette sosyal adalet diye bişey var!..

sosyal adalet

insomnia jim
esitlikcilik ile ayni anlama gelmeyip butun doktrinlerde halk icin yapilmasi arzulanan utopya haline gelmiştir .
sosyal adalet herkesin çalışması bilgisini becereisini ve gördüğü iş oranina gore hakkını almasi.
hiç kimsenin ezilip kimse tarafindan sömürülmemesi en küçük bir iş görene de hayat hakkı tanımak ve guvence vermek anlamina gelir çalışan herkesin asgari bir geçim şartına erişmesi sosyal adaletin ilk şartı olmasinin yaninda komunizimin bazi dallari ile kesinlikle karistirilmamalidir zira sosyal adalet esitsizligi sever sadece sezarin hakkini sezara verir.
18 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol