müzikte usta olmak için tuşe gerektiği kadar hayatta usta olabilmek için üslup gerektiğini gözünden kaçkıran müzik adamı.
iyi müzik yapan hatta aşmış,"sanatçı" sıfatını almış bazı müzik adamları bile bir cümlesinden dolayı halk ve medya tarafından psikolojik linçe uğratılıyorken hariçten gazel okumak konusunda ısrarcı olmanın mantığını çözebilmek imkânsız gibi birşey.
(bkz: tuse)
türkiyede bir "yemek" adı olarak biliniyor yamulmuyorsam.
en kötü versiyonu söylendiğinde karşındakinin bunu anlayamamasıdır.
özellikle yabancı futbolcuların türkiyeyi "tatil köyü" olarak görmesi ve türk oyuncuların da içinde bulunduğu "rahatlık psikolojisi" ile desteklendiğinde ortaya askerliğinin bitmesine 1 ay kalmış askerlerden kurulmuş bir takım görüntüsü çıkması gayet doğal. sanki ortada bir futbol takımı değil de halı saha maçına çıkmış emekli müşavirler topluluğu vardı.
iniesta,xavi,rooney,lampard,messi,schweinsteiger,klose,robben,pique,villa,etoo,c.ronaldo,torres,kaka,gerrard,sneijder..
bu isimler 90x60 metrelik alanda kaytararak mı bu yerlere geldiler acaba soruyorum bu oyunculara.aldığınız parayı hakedin bari..
iniesta,xavi,rooney,lampard,messi,schweinsteiger,klose,robben,pique,villa,etoo,c.ronaldo,torres,kaka,gerrard,sneijder..
bu isimler 90x60 metrelik alanda kaytararak mı bu yerlere geldiler acaba soruyorum bu oyunculara.aldığınız parayı hakedin bari..
online uyeler
imphotep (2. nesil bilgic) [msg] [kim]
rutubet (3. nesil bilgic) [msg] [kim]
$u anda yonetimden
jedi,
0 moderator,
1 bot(genelde gorunmez bu),
uyelerden ise
0 gammaz,
2 bilgic,
0 comez,
uyelerden toplam 2 ki$i sozlukte at ko$turuyorlar.
ayrica
$u anda bilgi sozluku 3 ki$i okuyor.
elimi torbaya daldırdım. elime gelen ilk kâğıdı alıp içinde ne yazdığına bakmadan altından çakmakla yaktım. sayılar ve kelimeler döküldü. ayağımın önünde duran kül yığınına daha yakından bakmak için eğilmiştim oysa ki, hep böyle kalacağımı bilmiyordum.
2 gb hatıra yükledim kendime. fotograflar, şarkılar vesayir.. fazlası duygusallık yapıyordu. aralarında piksellenmiş olanları daha bir acıklı. beynimin bana oynadığı oyunlara kurallar koyup başka insanlarla oynamak istedim. saklambaçtan, seksekten, mahalle maçından farksız olsun istedim. istemiştim. artık istemiyorum. çünkü kurallardan bıktım. her gün işe gitmekten, giyinip soyunmaktan, su içmekten "normal" insan olmaktan bıktım. bıktırdılar. mesela artık uyumak istemiyorum. zaten uyanacaksam uyumanın ne anlamı var? her gün, her gece kendi paradoksları içinde yaşarken insanlar, halâ nasıl normal olduklarını idda ediyorlar anlamıyorum. yatağımı toplamak istemiyorum, her sevişmenin ardından pikenin ve çarşafın aldığı anlamsız şekillere anlam yüklemek istiyorum. hem de 2 gb.
normalsizlik istiyorum. durduk yere nefesimi tutup hiç kimseye neden tuttuğumu açıklamak istemiyorum.onlar bana neden boş yere nefes alıp verdiklerini açıklıyorlar mı?
istemekten de bıktım. istiyorum alıyorum/alamıyorum, vermiyorlar. ben yine de istiyorum.
hareketsiz kalabilmek gibi bir kudrete sahip olsaydım, kesinlikle kalırdım. yaşam enerjimi minimuma indirir ölü taklidi yapardım. beni gömdüklerinde toprağın altından gülerdim onlara "nasıl da kandırdım" diye.
şu saniye saate baksam bir sonraki günün bu saniyesinden neyin farklı olabileceği hakkında fikir yürütmek isterim.onun için bakmıyorum.
elimin altında bir kitap var. kitabı birisi yazmış. epey para kazanmış olmalı 44. baskı herkese nasip olmaz. ama bu bana yapılan kaçıncı baskı bilmiyorum. saymayı deneyeceğim bundan sonra.
sıkıntılı günler geçiriyorum. duygusal olarak. yaşımla ilgili sanırım. herkes evleniyor. ben daha doğru dürüst nefes almayı bile öğrenemedim. sabit bir imzam bile yok. yarın evlendiğim kadına "o benim gerçek imzam değildi zaten, vazgeçtim ben" dememek için bir sebep bulamıyorum.
ne istediğini bilmek önemli bu hayatta. kendini bir potaya koymazsan insanlar güvenmiyor sana. x erkek, y erkek (kromozom gibi oldu ya neyse) kategorisine giremediğinden, kategorize olamadığından korkuyorlar senden. karşısında neyin olduğunu bilmek istiyorlar.
bugün mutfağın tavanına gözüm çarptı. kurtlar geziniyordu tavanda. kurutulmuş meyveleri çoktan kaynatıp içmeliydim. tembihlemişlerdi. hangi tembihe uydum ki şimdiye kadar.. elektrik süpürgesi diye süper bi icat çıkmış istediğin her şeyi içine çekebiliyorsun.her şeyi! düşünsene.. önce kurtlara doğrulttum. tetiği çekmek için tereddüt eden hollywood starı gibi şakağımdan akan tere baktım ve yavaşça silahımı yere indirdim.
gözlerimin bozukluğu sosyalliğimi etkilemeye başladı. az öteyi göremiyorum. tabela veya insan olması farketmiyor.göremiyorum işte.
2 gb hatıra yükledim kendime. fotograflar, şarkılar vesayir.. fazlası duygusallık yapıyordu. aralarında piksellenmiş olanları daha bir acıklı. beynimin bana oynadığı oyunlara kurallar koyup başka insanlarla oynamak istedim. saklambaçtan, seksekten, mahalle maçından farksız olsun istedim. istemiştim. artık istemiyorum. çünkü kurallardan bıktım. her gün işe gitmekten, giyinip soyunmaktan, su içmekten "normal" insan olmaktan bıktım. bıktırdılar. mesela artık uyumak istemiyorum. zaten uyanacaksam uyumanın ne anlamı var? her gün, her gece kendi paradoksları içinde yaşarken insanlar, halâ nasıl normal olduklarını idda ediyorlar anlamıyorum. yatağımı toplamak istemiyorum, her sevişmenin ardından pikenin ve çarşafın aldığı anlamsız şekillere anlam yüklemek istiyorum. hem de 2 gb.
normalsizlik istiyorum. durduk yere nefesimi tutup hiç kimseye neden tuttuğumu açıklamak istemiyorum.onlar bana neden boş yere nefes alıp verdiklerini açıklıyorlar mı?
istemekten de bıktım. istiyorum alıyorum/alamıyorum, vermiyorlar. ben yine de istiyorum.
hareketsiz kalabilmek gibi bir kudrete sahip olsaydım, kesinlikle kalırdım. yaşam enerjimi minimuma indirir ölü taklidi yapardım. beni gömdüklerinde toprağın altından gülerdim onlara "nasıl da kandırdım" diye.
şu saniye saate baksam bir sonraki günün bu saniyesinden neyin farklı olabileceği hakkında fikir yürütmek isterim.onun için bakmıyorum.
elimin altında bir kitap var. kitabı birisi yazmış. epey para kazanmış olmalı 44. baskı herkese nasip olmaz. ama bu bana yapılan kaçıncı baskı bilmiyorum. saymayı deneyeceğim bundan sonra.
sıkıntılı günler geçiriyorum. duygusal olarak. yaşımla ilgili sanırım. herkes evleniyor. ben daha doğru dürüst nefes almayı bile öğrenemedim. sabit bir imzam bile yok. yarın evlendiğim kadına "o benim gerçek imzam değildi zaten, vazgeçtim ben" dememek için bir sebep bulamıyorum.
ne istediğini bilmek önemli bu hayatta. kendini bir potaya koymazsan insanlar güvenmiyor sana. x erkek, y erkek (kromozom gibi oldu ya neyse) kategorisine giremediğinden, kategorize olamadığından korkuyorlar senden. karşısında neyin olduğunu bilmek istiyorlar.
bugün mutfağın tavanına gözüm çarptı. kurtlar geziniyordu tavanda. kurutulmuş meyveleri çoktan kaynatıp içmeliydim. tembihlemişlerdi. hangi tembihe uydum ki şimdiye kadar.. elektrik süpürgesi diye süper bi icat çıkmış istediğin her şeyi içine çekebiliyorsun.her şeyi! düşünsene.. önce kurtlara doğrulttum. tetiği çekmek için tereddüt eden hollywood starı gibi şakağımdan akan tere baktım ve yavaşça silahımı yere indirdim.
gözlerimin bozukluğu sosyalliğimi etkilemeye başladı. az öteyi göremiyorum. tabela veya insan olması farketmiyor.göremiyorum işte.
klişeleşmiş amerikan filmi repliği.
(bkz: ah nerede vah nerede)
yıllarca fakir edebiyatı ve duygu sömürüsü ile arabeskin altın çağından nemalanan şimdiki zaman zengini. acaba o zamanlar rol kestiği karakterlere şimdi yardımda bulunuyor mu diye merak etmekteyim. oğlunu inkâr ettiğindesevimsiz bir karakter haline gelmişti.halâ koruyor sevimsizliğini.
son zamanlarda yaşadığımız sıcakları düşünürsek "sıcaktan beyni eritip,leğeni kafaya takarak sokaklarda çırılçıplak koşmak" olarak değişebilir bu eylem.
türk hava yollarının yancısı firma.bazı uçuşlarındahiç ikram yok hatırlatayım.
boşaltım sistemini değiştirir.işemez terlersiniz..
#962714
korkulan oldu malesef.çizgifilm serisini izleyenler bilir, hikâye hem egzotik, hem eğlenceli, hem yoğun. film ise bunların hiçbirisine sahip değil. hele 3d’si çok kötü.hareketli sahnelerinde hiç bir şey seçemiyorsunuz.hareketli sahne de pe yok ya, neyse.
ilk film 1.kitap üzerine yapılmış ama bunu hiç bir yerde ilan etmediler. yani "arkadaşlar bu uzun hiâyeyi tek filme sığdırmak doğru olmaz.bu film serinin başlangıç filmidir..üç filmlik süper bir serî yaptık." değil de sadece "süper bir film yaptık." şeklinde lanse edildi. ayrıca film henüz daha olaylar başlangıç aşamasındayken bitiyor fakat ikinci film olacak mı olmayacak mı belli değil."tutarsa" diye girdiler herhalde bu işe. bu da filmi yapanların "oluşturduğumuz hayal kahramanından ne kadar para kaldırsak iyidir." görüşünü iyice sığlaştırdığını açıkca belli ediyor.
bir avatar - the last airbender hayranı olarak bu filmden hayal kırıklığıyla çıktım.bilginize.
edit:
burdan nickelodeonı eshefle kınıyorum. filmi türkiyeye satmayı biliyor ama web sitesi henüz yapım aşamasında.
http://www.nickelodeon.com.tr/
korkulan oldu malesef.çizgifilm serisini izleyenler bilir, hikâye hem egzotik, hem eğlenceli, hem yoğun. film ise bunların hiçbirisine sahip değil. hele 3d’si çok kötü.hareketli sahnelerinde hiç bir şey seçemiyorsunuz.hareketli sahne de pe yok ya, neyse.
ilk film 1.kitap üzerine yapılmış ama bunu hiç bir yerde ilan etmediler. yani "arkadaşlar bu uzun hiâyeyi tek filme sığdırmak doğru olmaz.bu film serinin başlangıç filmidir..üç filmlik süper bir serî yaptık." değil de sadece "süper bir film yaptık." şeklinde lanse edildi. ayrıca film henüz daha olaylar başlangıç aşamasındayken bitiyor fakat ikinci film olacak mı olmayacak mı belli değil."tutarsa" diye girdiler herhalde bu işe. bu da filmi yapanların "oluşturduğumuz hayal kahramanından ne kadar para kaldırsak iyidir." görüşünü iyice sığlaştırdığını açıkca belli ediyor.
bir avatar - the last airbender hayranı olarak bu filmden hayal kırıklığıyla çıktım.bilginize.
edit:
burdan nickelodeonı eshefle kınıyorum. filmi türkiyeye satmayı biliyor ama web sitesi henüz yapım aşamasında.
http://www.nickelodeon.com.tr/
john maynard keynes (2. nesil bilgic) [msg] [kim]
imphotep (2. nesil bilgic) [msg] [kim]
lost kidy (3. nesil bilgic) [msg] [kim]
yirmiur (4. nesil bilgic) [msg] [kim]
nickten yana sansım yok (4. nesil bilgic) [msg] [kim]
orqn (5. nesil bilgic) [msg] [kim]
alorarola (5. nesil bilgic) [msg] [kim]
mortingenstrasse (5. nesil bilgic) [msg] [kim]
(bkz: fetret devri)
imphotep (2. nesil bilgic) [msg] [kim]
lost kidy (3. nesil bilgic) [msg] [kim]
yirmiur (4. nesil bilgic) [msg] [kim]
nickten yana sansım yok (4. nesil bilgic) [msg] [kim]
orqn (5. nesil bilgic) [msg] [kim]
alorarola (5. nesil bilgic) [msg] [kim]
mortingenstrasse (5. nesil bilgic) [msg] [kim]
(bkz: fetret devri)
adının "yumurta" olarak değiştirilmesini istediğim filmdir.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?