içime doğdu.
yer:istanbul kadıköy
hadise, şimdi pek rastlanılmayan fakat o dönemde sık görülen pejo marka bir münibüste geçmektedir. hatırlatmakta fayda var bu minübüslerde otomatik kapıda bulunmamaktadır.
münibüsün şoförü, köyünde harman kaldırırken sıkılmış tarlasını ve traktörünü satıp istanbula göç etmiş ve henüz yontulmamışgillerdendir.
münibüs kadıköy istikametinden kalkmış ve ziverbeye kadar sağ salim ulaşmıştır. bu sırada inenler binenler inene müsaade etmek için inip tekrar binenler olmuştur.
kazaskere geldiğimizde bir bayan:
- müsaid bir yerden incek vaarr der.
şoför durur ve kadın kapıyı açıp iner. fakat kapı bir türlü kapanmaz.bayan bir kere vurur kapanmaz, iki kere vurur kapanmaz üç kere vurur gene kapanmaz.
şoför herkesi dumura uğratacak kalın ve şiveli bir şekilde şu cümleyi kurar:
- amına kodun ha kapının!
kibar kadın ve dolmuştakiler şok olmuştur.
daha sonra olan ciyaklamalar ve kibar bayanın çığırdan çıkması hadisesi, mevzu dışına çıkacağından burda keseceğimdir.
hadise, şimdi pek rastlanılmayan fakat o dönemde sık görülen pejo marka bir münibüste geçmektedir. hatırlatmakta fayda var bu minübüslerde otomatik kapıda bulunmamaktadır.
münibüsün şoförü, köyünde harman kaldırırken sıkılmış tarlasını ve traktörünü satıp istanbula göç etmiş ve henüz yontulmamışgillerdendir.
münibüs kadıköy istikametinden kalkmış ve ziverbeye kadar sağ salim ulaşmıştır. bu sırada inenler binenler inene müsaade etmek için inip tekrar binenler olmuştur.
kazaskere geldiğimizde bir bayan:
- müsaid bir yerden incek vaarr der.
şoför durur ve kadın kapıyı açıp iner. fakat kapı bir türlü kapanmaz.bayan bir kere vurur kapanmaz, iki kere vurur kapanmaz üç kere vurur gene kapanmaz.
şoför herkesi dumura uğratacak kalın ve şiveli bir şekilde şu cümleyi kurar:
- amına kodun ha kapının!
kibar kadın ve dolmuştakiler şok olmuştur.
daha sonra olan ciyaklamalar ve kibar bayanın çığırdan çıkması hadisesi, mevzu dışına çıkacağından burda keseceğimdir.
hayatı öğreten fakültedir. öyle ki bu fakültenin ilginç, insanı etkileyen, hayata bakışını farklılaştıran bir havası vardır. ders önemli değildir veya derslerde neler öğrendiğin. dünyanın en büyük fakültelerindendir böyle olunca farklı kişilikleri tanıma ve sohbet imkanını yakalarsın. düşünürsün. bu düşünceler kimi insanı yazar yapar kimi insanı şair belki bir yönetmen çıkar aramızdan ya da prof. kimisi sağcı olur kimisi solcu. hala geldikleri gibi gidenler de olur bu fakülteden; onlarda ne mi olur. sanırım iktidar.
bu konuda en güzel açıklamayı münir özkul yapmıştır.
-siz hiç bok yıkayan sultan gördünüz mü?
-siz hiç bok yıkayan sultan gördünüz mü?
komünist olduğunun farkında olmayan er kişi.
gorkinin romanı.gorki, marksizmi kitaplardan değil, işsiz kaldığı dönemde yanında yamaklık yaptığı ekmek ustası semonov dan öğrendiğini söylemiştir. işte bu roman gorkinin ekmek fırınındaki hayata bakışı, devrime giden rusyanın içinde bulunduğu durumu gözler önüne sermektedir. romanda herşey sembolize edilmiş, teşbih sanatı sapına kadar kullanılmıştır.
-evlenmeden olmaz.
-bi elleseydim.
-annam kızar.
-göster bari.
-sözlenmeden olmaz.
-siktirdit.
-ühüüü.
-bi elleseydim.
-annam kızar.
-göster bari.
-sözlenmeden olmaz.
-siktirdit.
-ühüüü.
medyamızın gaz örneklerinden biri daha. bu medya pohpohu nereye kadar devam edecek ve nereye kadar oyun oynayacaklar merak içerisindeyim. memleketin içinde bulunduğu gergin ortam kimseyi enterese etmiyor. kimisi amerika şöyle dedi, kimisi ab bize artı çaktı kimisi de yaşa varol nidaları ile ortalığı inletmekte.izleyip görmekte fayda var çünkü ilginç şeylere şahit oluyor ve hayretler içinde kalıyoruz. nereye kadar...
devlet kavramını algılayış tarzı açısından kuşkularımın bulunduğu, cumhurbaşkanı adayımızdır. siyaset ve devlet kavramlarını ayrı değerlendirmek yerinde olacaktır. abdullah gül çok iyi, temiz bir siyasetçimiz olabilir; ancak bu, sayın abdullah gülü cumhurbaşkanlığı seçimlerinde tek aday olarak göstermemize yetmez. hayırlısı olsun diyelim.
deniz baykalın şu aşamada istifa etmesi veya ettirilmeye çalışılması oldukça mantıksız bir önermedir bana göre. zira merkez sağda doğru düzgün bir bütünlük sağlanamamışken, bir de merkez solda ki keyfi karışıklık tüm dengeleri büsbütün bozacaktır. önerilen isim mustafa sarıgül olunca bir kere daha düşünülmelidir.iki veya üç senelik bir süreçte hükümetin gidişatına bakılarak herkes kozunu paylaşabilir bu gayet mantıklıdır. deniz baykalın şimdi istifa etmesi chp ye oy mu kazandıracaktır yoksa chp yi iktidara mı getirecektir. lütfen...
öğrenci dostu otobüstür; gece beyoğlunda sap gibi yalnız başına kaldığında imdada yetişendir o; trafik olmadığında bostancıdan taksime kırk dakikada atandrır o; uykun çoksa bir saat mışıl mışıl yatağın yastığın olup, uykunu aldığındır o.
yeni bakanımız. geldiği gibi ortalığı karıştıracak açıklamalarda bulunan milletvekilimiz. bu açıklamalara iş adamlarımız, tekstilcilerimiz çok kızmış; neden kızıyorsunuz yahu zaten akp ye alenen destek verip, her türlü ekonomik faaliyetine istikrar, yükseliş, başarı demediniz mi. hadi bakalım.
dudaklarım yoruldu leyn!
patenti kızılkayalara ait,vazgeçilmez postmodern türk hamburgeri.
hamiş: kokusu hariç, zira koku, eve gelindiğinde "ne yedin sen be köpek ölüsümü yedin git yanımdan püff" dedirtebilecek kapasitededir.
hamiş: kokusu hariç, zira koku, eve gelindiğinde "ne yedin sen be köpek ölüsümü yedin git yanımdan püff" dedirtebilecek kapasitededir.
aşk evliliği yapanların söylemesi muhtemel cümledir.
güzel türkçemize, rerö, reyroy gibi nidaları katmış saygıdeğer er kişi.
son dönemin modası, kahveci zinciridir. moda modayı doğurur; istiklal de elinde starbucks bardağıyla gezenler sıklaşmıştır.
ünlü bir dublaj sanatçımızdır.
bir devletin, siyasal, sosyal ve ekonomik nedenlerden ötürü ikiye ayrılmasıdır. bu gibi devletlerin ikiye bölünmesinde hanedandaki karışıklıklar, dini mevzular, aşırı büyüme ya da adaletsizlik büyük rol oynar.
örnek: roma, doğu ve batı.
örnek: roma, doğu ve batı.
eski yunan toplumunda tepeden tabana doğru beş ayrı sınıf vardır.
1-aristos (soyluluar)
2-klerikos (rahipler)
3-demos (burjuva ve orta direk)
4-yorgos (köylüler, tarımcılar)
5-laikos (yersiz yurtsuz, kadınlar, köleler ve esirler)
eski yunanda yönetim aristos ile demoslar arasında gidip gelmektedir. aristosların yönetimine aristokrasi denilir iken, demosların yönetimine de demokrasi denmektedir. bu iki sınıftan hangisi egemen olursa rahipler yani klerikoslarda onların tarafına geçerler. aynı şimdiki gibi.
bu sınıf sistemi roma döneminde, ortaçağ avrupasında da aynen devam etmiş taki fransız devrimine kadar. devrime karar veren burjuvalar önce köylülerden yardım istemiş, fakat beklediği yardımı bir türlü bulamamış. daha sonra da yersiz yurtsuz sefaletten sürünen laikoslara bu teklifi götürmüşler. laikoslar teklifi hiç düşünmeden kabul etmişler. çünkü burjuvalar devrimin onlara getireceği yenilikleri anlatmış, özgürlükten tutunda, vatandaşlığa kadar. neyse, laikosların kraliyete ve kiliseye karşı burjuvaların yanlarında yer almaları onlara çok şey kazandırmış, ama çok da şey kaybettirmiş. laikoslar kilisenin en daimi müşterileri iken birden dinsiz konumuna düşmüşler. artık kiliseye giremez olmuşlar.
işte laikliğin dinsizliği kavramı bundan kaynaklarınır. laikliğin kısa tarihi de budur.
1-aristos (soyluluar)
2-klerikos (rahipler)
3-demos (burjuva ve orta direk)
4-yorgos (köylüler, tarımcılar)
5-laikos (yersiz yurtsuz, kadınlar, köleler ve esirler)
eski yunanda yönetim aristos ile demoslar arasında gidip gelmektedir. aristosların yönetimine aristokrasi denilir iken, demosların yönetimine de demokrasi denmektedir. bu iki sınıftan hangisi egemen olursa rahipler yani klerikoslarda onların tarafına geçerler. aynı şimdiki gibi.
bu sınıf sistemi roma döneminde, ortaçağ avrupasında da aynen devam etmiş taki fransız devrimine kadar. devrime karar veren burjuvalar önce köylülerden yardım istemiş, fakat beklediği yardımı bir türlü bulamamış. daha sonra da yersiz yurtsuz sefaletten sürünen laikoslara bu teklifi götürmüşler. laikoslar teklifi hiç düşünmeden kabul etmişler. çünkü burjuvalar devrimin onlara getireceği yenilikleri anlatmış, özgürlükten tutunda, vatandaşlığa kadar. neyse, laikosların kraliyete ve kiliseye karşı burjuvaların yanlarında yer almaları onlara çok şey kazandırmış, ama çok da şey kaybettirmiş. laikoslar kilisenin en daimi müşterileri iken birden dinsiz konumuna düşmüşler. artık kiliseye giremez olmuşlar.
işte laikliğin dinsizliği kavramı bundan kaynaklarınır. laikliğin kısa tarihi de budur.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?