ilk olarak rayında kim var olarak okuduğum, sonra yayında kim var diye okumam gerektiğini düşündüğüm, ve bu düşünce sonrasında yayında kim var başlığına "rayında kim var diye okuduğum başlıktır" diye bir entry girmeyi planladığım, daha sonra da okuduğum başlığın gerçekten rayında kim var olduğunu fark ettiğim ve bütün bu olaylar sonucunda bu entryyi yazma gerekliliğini hissettiğim başlıktır.
(bkz: japonlu)
avrupada veya amerikada olsa ancak bir kapıyı ya da bir bastonu oynayabilecek kadar yeteneğe sahip kişi. bizim ülkemizde başrol oynuyor o ayrı.
bunu yazanın kim olduğuna ve ne amaç güttüğüne bakmam, şey her zaman ayrı yazılır diye bir ileti gönderir geçerim.
(bkz: yakarım bu gezegeni yakarım)
bir kere ona pötibör arası lokum değil, lokum bisküvi derler. pötibör arası lokum yerine lokum püsküt bile tercih edilebilir ki bizim köyde pötibör arası lokum derseniz bir güzel dayağı yersiniz.
sensiz saadet neymiş şarkısının söylenmesi makbuldür.
ahmet çakar: çözüm söyle bana çözüm!
kazım kanat: ne çözümü istiyorsun?
ahmet çakar: beşiktaş kürek takımının küreklerinin demirleri paslanmış.. tabii ki futbol takımının düzelmesi için çözüm istiyorum!
kazım kanat: ne çözümü istiyorsun?
ahmet çakar: beşiktaş kürek takımının küreklerinin demirleri paslanmış.. tabii ki futbol takımının düzelmesi için çözüm istiyorum!
avrupa yakasında burhan altıntopun repliklerinden birisi.
benzerleri için:
(bkz: pabucumun rockçusu)
(bkz: pabucumun rockçısı)
benzerleri için:
(bkz: pabucumun rockçusu)
(bkz: pabucumun rockçısı)
fenerbahçeli arkadaşların maç berabere bittiği için değil gruptan çıktıkları için sevindiklerinin hatırlatılması gereken ve çeşitli üzüntülere sebebiyet vermemesi gereken maç olmuştur.
kazım kanat: ahmet hoca sen matematikten anlar mısın? son 3 yılın en başarılı beşiktaşı bu sezonki.
ahmet çakar: çok iyi anlarım matematikten. senin integralini alırım.
ahmet çakar: çok iyi anlarım matematikten. senin integralini alırım.
çok etkileyici, defalarca okunması ve düşünülmesi gereken ümit yaşar oğuzcan şiiri.
bir ayak sesi duymayayım
kapıya koşuyorum
gelen sen misin diye
bir siyah saç görmeyeyim
yüreğim burkuluyor
ağlamaklı oluyorum
her şey bana seni hatırlatıyor
gökyüzüne baksam
gözlerinin binlercesini görürüm
bir rüzgar değse yüzüme
ellerini düşünmeden edemem
yaktığım bütün sigaraların dumanları sana benzer
tadı senden gelir
yediğim yemişlerin
içtiğim içkilerin
ve içimdeki bu dayanılmaz sıkıntı
bu emsalsiz hüzün
seni beklediğim içindir
resmine bakamaz oldum
uykulardan korkuyorum artık
utanıyorum odamdaki bütün eşyalardan
şu sedir hala gelip oturmanı bekliyor
şu ayna karsısında güzelliğini seyretmeni
şu kadeh dudaklarına değebilmek için duruyor masamda
ve şu saat geldiğin anda
durabilir sevincinden
zaman çıldırabilir
çünkü benim dünyamda
ölümsüzlük, seni sevmek demektir
bir çocuk doğmayı bekler
bir ağır hasta ölmeyi
bitkiler yağmur ve güneşi bekler
yalnız bir kadın sevilmeyi
ve düşün ki bir adam
içinde bütün bekleyenlerin korkusu ve ümidi
seni bekler
asılmayı bekleyen bir idam mahkumu gibi
sen gelinceye kadar
pencerem kapalı duracak
rüzgar gelmesin diye
artık perdeleri açmayacağım
gün ışığı girmesin diye
sonra kahrolacağım
bu karanlıkta, bu derin yalnızlıkta
ve günlerce gecelerce haykıracağım
nerdesin diye, nerdesin diye
bir gün bu kapıdan sen gireceksin
biliyorum
er geç bu bekleyişin bir sonu gelecek
yıllarca sonra
öldüğüm gün bile gelsen
bütün bu bekleyişimi ve öldüğümü unutup
çocuklar gibi sevineceğim
kalkıp sarılacağım ellerine
uzun uzun ağlıyacağım.
ne kederdir, ne çile seni beklemek
yaşamaktır seninle, seni beklemek
en tükenmez mıutluluk, en yüce hazdır
ölümden sonra bile seni beklemek
bir ayak sesi duymayayım
kapıya koşuyorum
gelen sen misin diye
bir siyah saç görmeyeyim
yüreğim burkuluyor
ağlamaklı oluyorum
her şey bana seni hatırlatıyor
gökyüzüne baksam
gözlerinin binlercesini görürüm
bir rüzgar değse yüzüme
ellerini düşünmeden edemem
yaktığım bütün sigaraların dumanları sana benzer
tadı senden gelir
yediğim yemişlerin
içtiğim içkilerin
ve içimdeki bu dayanılmaz sıkıntı
bu emsalsiz hüzün
seni beklediğim içindir
resmine bakamaz oldum
uykulardan korkuyorum artık
utanıyorum odamdaki bütün eşyalardan
şu sedir hala gelip oturmanı bekliyor
şu ayna karsısında güzelliğini seyretmeni
şu kadeh dudaklarına değebilmek için duruyor masamda
ve şu saat geldiğin anda
durabilir sevincinden
zaman çıldırabilir
çünkü benim dünyamda
ölümsüzlük, seni sevmek demektir
bir çocuk doğmayı bekler
bir ağır hasta ölmeyi
bitkiler yağmur ve güneşi bekler
yalnız bir kadın sevilmeyi
ve düşün ki bir adam
içinde bütün bekleyenlerin korkusu ve ümidi
seni bekler
asılmayı bekleyen bir idam mahkumu gibi
sen gelinceye kadar
pencerem kapalı duracak
rüzgar gelmesin diye
artık perdeleri açmayacağım
gün ışığı girmesin diye
sonra kahrolacağım
bu karanlıkta, bu derin yalnızlıkta
ve günlerce gecelerce haykıracağım
nerdesin diye, nerdesin diye
bir gün bu kapıdan sen gireceksin
biliyorum
er geç bu bekleyişin bir sonu gelecek
yıllarca sonra
öldüğüm gün bile gelsen
bütün bu bekleyişimi ve öldüğümü unutup
çocuklar gibi sevineceğim
kalkıp sarılacağım ellerine
uzun uzun ağlıyacağım.
ne kederdir, ne çile seni beklemek
yaşamaktır seninle, seni beklemek
en tükenmez mıutluluk, en yüce hazdır
ölümden sonra bile seni beklemek
kapı açılışlarındaki sesin ağızla çıkartıldığı çok belli olan, ilginç ses efektlerine sahip eğlenceli film.
polonya taraflarından ismi ananski olan birisinin "kimsin" sorusuna vereceği cevap.
televizyonda izlenebilecek hadisedir. özellikle yüksek topuklu giymiş bayan ünlülerin başına gelme ihtimali yüksektir.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?