goshenit

eski bir arkadaşım...
çok yorgun ve fena halde "yenik" görünüyor.
acı olaylar, aksilikler ve birçoklarının parmaklarını uzatıp "başarısızlıklar" diye işaret edeceği talihsizlikler üst üste gelmiş.
"çok hırpalandım!" diyor; "babamı kaybettim, eceldir dedim; onun acısını yaşadığım sıralarda sevdiğim kadın beni terk etti, işim desen tepetakla gitti. keşke hayata yeniden başlayabilseydim."
gözlerine bakıyorum. yine de diri bir ışık var gözlerinde.
eğreti bir laf etmemek için susuyorum.
o devam ediyor: "yeni bir hayat kurulamaz mı? bunu becerebilir miyim?"
susuyorum.
çünkü ne söylesem eğreti kaçacak ya da pek ukalaca görünecek.
ama daha önemlisi sırf kırgınlıklar ve yenilgilerin sancısı üzerine kurulmuş "yeni bir hayat kurma" fikrini çok yanıltıcı buluyorum.
iyileşmenin usul usul kendini tanıyarak ve kaldığın yerden devam ederek gerçekleştiğine inanıyorum

***

bir "guru" ya da şimdilerde çok moda olan deyimle bir "yaşam koçu" belki sizi birdenbire yepyeni bir hayata başlayabileceğinize inandırabilir!
korkarım ki, bu yoldaki çabanız büyük ihtimalle "kendini aldatma sanatı"nın iyi bir örneği olacaktır.
bir hayatı bitirip yenisine başlayabilir misiniz gerçekten?
ya da şimdi pek moda olan "kişisel gelişim"cilerin hafif diliyle sorayım: insan kendine yeni bir hayat ısmarlayabilir mi? (gerçekten böyle diyorlar ama nedir bu yahu? hayatın da bir ikea’sı mı çıktı? telefonla sipariş kabul ediliyor mu? yoksa sizin kapınıza yeni hayatların katalogu bırakılıyor da oradan mı seçiyorsunuz?)


***

bir kere şunu bilelim ki..
hayatımız kişiliğimize göbekten bağlıdır.
ve kişilik dediğimiz, küçücük bir çocukken (hatta bazı psikanalistlere göre bir bebek iken) başlayan müthiş bir inşa sürecidir.
bitmez bu inşaat!
sakın kişiliği "kimlik"le karıştırmayın.
öyle estetik yaptırıp yüzünüzü değiştirir, sabıka kayıtlarından adınızı sildirir gibi kişiliğinizi silemezsiniz.
nereye giderseniz gidin, kişiliğiniz, karakteriniz, ruhunuzdaki bütün o girinti ve çıkıntılar;yani hayatınıza içerik kazandıran şeyler peşinizden gelir.
o yüzden...
iş, güç, aşk, yer, yurt gibi alanlarda yapılan köklü değişikliklerin müthiş sonuçlar doğuracağına çok bel bağlamamalıdır.
yeni bir yüz, yeni bir sevgili, yeni bir iş, hatta yeni bir kimlik bizim "eski sıkıntılarımızı" yaşamayacağımızı asla garanti etmez.

***

esas olan "yeni bir hayat" değil...
kendin ve hayatın hakkında yeni bir bilinç oluşturmaktır.
çağımız insanın bu hesaplaşmayı yapmak yerine seküler hayallere kapılmasına yol açıyor.
söyleyin...
kendini ve hayatını derinlemesine tanımayan, hayat tasavvurunu kökten değiştirmeyen; din diliyle söylersek; "pişman olup tövbe etmeyen" biri nasıl eskiyi bitirip yeniyi başlatabilir?

haşmet babaoğlu

umutsuz bir edebiyat ne demek olabilir? umutsuzluk susar. kaldı ki susmak bile, eğer gözler konuşuyorsa bir anlam taşır. gerçek umutsuzluk can çekişme, mezar ya da uçurumdur. umutsuzluk konuştu mu, hele yazdı mı, hemen bir kardeş eli uzanır sana, ağaç anlam kazanır, sevgi doğar. umutsuz edebiyat sözü birbirini tutmayan iki sözdür. çünkü edebiyat olan her yerde umut vardır.

avrupa birliği’nde (ab) indirimli oran uygulamasına dayanak oluşturması amacıyla rakıya coğrafi işaret alınması için özel bir çalışma grubu oluşturuldu.

ilk aşamada türkiye’de coğrafi işaret için türk patent enstitüsüne (tpe) başvuruldu. ab ile müzakerelerde vergilendirme faslının açılış kriterleri arasında yer alan "yüksek alkollü içkilerin aynı seviyede vergilendirilmesi" koşulunun yerine getirilmesinde sorun oluşturan türk rakısı’na düşük vergi için bir dizi çalışma gerçekleştirildi. rakıya daha düşük vergi uygulamasını savunabilmek ve bu konuda ayrımcılık uygulaması elde etmeye dayanak olacak ilk toplantı 12 şubat 2009’da ab genel sekreterliğinde yapıldı. toplantıya türk patent enstitüsü, tütün ve alkol piyasası düzenleme kurumu, tarım ve köyişleri bakanlığı, dış ticaret müsteşarlığı, maliye bakanlığı gelir politikaları genel müdürlüğü ve gelir idaresi başkanlığı temsilcileri katıldı. toplantıda öncelikle türk rakısının milli içki olarak tescil edilmesi görüşü benimsendi ve çalışmaların dış ticaret müsteşarlığı’nca yürütülmesi kararlaştırıldı.

özel komisyon kuruldu

dış ticaret müsteşarlığı’ndaki toplantılarda, coğrafi işaret başvurusunun hızlandırılması amacıyla da, söz konusu müsteşarlığın yanı sıra, tarım ve köyişleri bakanlığı, türk patent enstitüsü ve tütün ve alkol piyasası düzenleme kurumu temsilcilerinden oluşan özel bir çalışma grubu oluşturuldu. bu grubun yaptığı toplantılarda da, türk patent enstitüsüne yapılacak coğrafi işaret tescili başvurusunun alt yapısı hazırladı. çalışmaların ardından türk patent enstitüsü’ne coğrafi işaret tescili başvurusunun üreticilerce yapılması görüşü benimsendi. geleneksel alkollü içki üreticileri derneği (gisder) de türk rakısına coğrafi işaret için enstitüye başvurudu. enstitünün bu başvuruyu mayıs ayı içinde sonuçlandırması beklenirken, ikinci aşamada coğrafi işaret tescili için ab komisyonuna başvuracak. ab üyesi ülkeler, tescil için ab adalet divanına giderken, ab üyesi olmayanlar, ab komisyonuna müracaatta bulunuyor. türkiye de, türk rakısı için ab komisyonu’na coğrafi tescil başvurusu yapacak.



http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/11554148.asp

(bkz: geri zekalı sevgilim benim )

bilerek mi yanına almadın giderken
başının yastıkta
bıraktiği çukuru

güveniyordum
... oysa ben sevgimize
vapur iskelesi
ya da tren istasyonundaki
saatin dogrulugu kadar

beni senin gibi
bir de annem terketmisti
ki göbegimde durur
onun yoklugundan
bana kalan
çukuru...

bodrum’da ki balıkçıların oltalarına takılması sonucunda panik yaratmıştır.

kendileri şöyle demişler efendim,

gerçek şu ki; herkes seni incitecek. yapman gereken tek şey; acı çekmeye değer birini bulmak...

haydi bakalım şerefe!

bugün doğmuş olandır.

mutlu yıllar freddie!

(bkz: osman abim evde mi )

bugün 19:30 itibari ile evin reisi aynı zamanda direği olacaktır. çok heycanlandım !

sinema, televizyon ve tiyatro alanlarında çalışmış türk oyuncu. istanbul üniversitesi edebiyat fakültesi antik yunanca ve antik latince bölümü’nü yarıda bırakan barış çakmak; can gürzap ın dialog anlatım iletişim kursu’na katıldıktan sonra eğitimini istanbul üniversitesi devlet konservatuarı tiyatro bölümünde tamamladı. 2002 yılında başladığı televizyon kariyeri birçok dizi ve televizyon filmini içermektedir. bunlardan bazıları kırık ayna, zerda, hanımın çiftliği ve fikrimin ince gülü adlı yapımlardır. 2008 yılında ingiliz yayın kurumu bbc tarafından çekilen, orhan pamuk’un benim adım kırmızı adlı romanının drama adaptasyonunda rol aldı.



2011-12 sezonunda korku imparatorluğu ile sahnede izleyebilirsiniz.

gökhan erarslan liderliğinde kurulmuş tiyatro grubudur. bilinenin aksine farklı bir beyinle çalışan ekiptir,çokta eğlencelidirler. oyunlarını takip edilmesi şiddetle tavsiye edilir. kendilerini şöyle anlatmaktadırlar;

myth “yerin dibine batması” gereken konuları anlatmak için oluşturulmuş bir topluluk.kendi kendimizle ve dünyanın geri kalanıyla sorunlar yaşadığımız bir çağda, myth modern insanın ne hissetmek zorunda olduğundan çok, gerçekte ne hissettiğiyle ilgileniyor.

“anlatacaklarımız sizi rahatsız edecek. amacımız zaten bu. bundan daha fazlası da değil. dünyayı değiştirmek değil, kültürel devrim hiç değil!” diyen myth sizi eğlendirerek sarsmayı amaçlıyor.


oyunlar:

(bkz: porno club) - 2010
(bkz: korku imparatorluğu ) - 2011-12

myth tiyatrosu’nun yeni oyunu ’korku imparatorluğu’, 11 eylül"ün 10. yılında kumbaracı 50 sahnesinde prömiyerini yapıyor. irak savaşı"na odaklanan oyun, abd’de yaşanan 11 eylül’ün bildiğimiz veya bildiğimizi sandığımız örgüsüne de ışık tutuyor.

yazan: gökhan erarslan, neslihan ipek
yöneten: gökhan erarslan
dramaturg: zeynep kaçar
oynayanlar: coşku cem akkaya, barış çakmak, özlem menligil, ufuk erden, can kurşunlu, serkan kavurt, berk çalık, ersin uzun, kadir ilter, kamer karabektaş
seslendiren: hüseyin avni danyal
işık/efekt: teoman kumbaracıbaşı, alp avcı
montaj/kurgu: gökhan baş
kostüm/dekor: derya altun, nilhan değirmenci
proje asistanı: can kurşunlu
afiş tasarım: orhan kaya sayılı
genel proje koordinatörü: neslihan ipek
proje sahibi: gökhan erarslan, neslihan ipek

yapılsın ilk giden ben olurum anasını satayım. bilgi sözlük bayrağını da cırt diye yapıştırırım.

öğrenci evimin buzdolabında yer alan bir adam vardı. ben öyle bir fizk , öyle bir ten görmedim lan! aslında sadece dergiden kopan bir sayfaydı ama ömre bedeldi bilader.

melankolinin dibine vurmuş söz.

ne ulan o öyle!

kalbin tatmin etmedi yavrum benim dön kıçını onunla konuşayım biraz da.. demezler mi adama?

değişmeyen tek şey değişimdir! hayatın en büyük gerçeği olsa gerek.

değişiyoruz belki de gelişiyoruz.. bazen de kaybediyoruz. öyle saçma bir şey işte...

kabullenmek lazım!

ehe gerizekalı

online uyeler
independence (jedi) [msg] [kim]
huni delisi (2. nesil bilgic) [msg] [kim]
alorarola (5. nesil bilgic) [msg] [kim]
rumuz pilis tiray egen (5. nesil bilgic) [msg] [kim]
nys (5. nesil bilgic) [msg] [kim]
goshenit (5. nesil bilgic) [msg] [kim]
gicikcik (5. nesil bilgic) [msg] [kim]
burasi istanbul haci (5. nesil bilgic) [msg] [kim]
milky (5. nesil bilgic) [msg] [kim]


$u anda yonetimden

1 jedi,
0 moderator,
1 bot(genelde gorunmez bu),

uyelerden ise

0 gammaz,
8 bilgic,
0 comez,

uyelerden toplam 9 ki$i sozlukte at ko$turuyorlar.

ayrica

$u anda bilgi sozluk’u 8 ki$i okuyor.

(bkz: pala remzi)