antijenlere yanıt olarak üretilen ve onlara saldıran kan proteinleri. antikorlar hastalığa yanıt olarak üretilirler ve vücudun belirli hastalıklara karşı savaşımında yardım ederler. bu yolla antikorlar hastalığa vücut bağışık-lığının gelişmesine katkıda bulunurlar
(bkz: antibody">[gbkz]antibody)
uyutucu, uyuşturucu madde veya ilaç grubu
ameliyat yapmak için duyu, hareket ve bilincin damar yolu veya solunum yolu ile narkotik madde verilerek uyuşturulmasıdır
(bkz: anestezi">[gbkz]anestezi)
kakılmışın kocası.
ince ince yasemincede ilyas ilbeyin canlandırdığı ve gani müjdenin yarattığı karakter.ona kısaca it diyebilirsiniz.
(bkz: itilmiş">[gbkz]itilmiş)
osmanlı devleti askeri teşkilatında sınır bölgelerinde, düşman memleketlerine ani baskınlar tertipleyerek yıpratma harekatında bulunan hafif süvari gruplarına verilen isim. akıncılar, bazılarının zannettikleri gibi yağma gayesiyle düşman içine giren ve hayatlarını talanla kazanan askeri bir birlik değildi. akıncıların vazifeleri, akın yapmakla kalmayıp, aynı zamanda düşmanın durumunu, yolları ve kuvveti hakkında bilgi toplamak gibi istihbarat görevini de yerine getirirlerdi. bu görevlerini esasa bağlayan kanunları vardı. akıncılık, babadan oğula geçerdi ve yalnızca türklere has askeri bir sınıftı. bunlar, şimdiki askeri teşkilattaki komando birliklerine benzetilebilir.
akıncılar harp zamanında keşif kolu hizmetini görürlerdi. düşman arazisini dolaşıp, orduya yol açarlar ve kurulması muhtemel pusuları ani ve süratli hareketleri ile bozarlardı. bundan başka ordunun yolu üzerindeki hububatı muhafaza, yerli halktan aldıkları esirler vasıtasıyla düşman hakkında haber toplamak ve köprü, geçit gibi yerleri emniyet altında tutmak da esas vazifeleri arasındaydı. akıncılar genellikle asıl ordudan 4-5 günlük mesafede önden giderler ve yukarıda yazılan vazifeleri yerine getirirlerdi. bindikleri atlar da, akıncıların bu hızlı hayatlarına uygun, dayanıklı ve sür’atli olanlardan seçilirdi. sefere çıkarlarken yedekte 4-5 at götürürler ve yorulan atlarını konak yerlerinde bırakırlar, dönüşte bıraktıkları atlara ganimetlerini yüklerlerdi.
akıncı birlikleri şu şekilde tanzim edilmişlerdi: on akıncıya “onbaşı”, yüz akıncıya “subaşı”, bin akıncıya da “binbaşı” kumanda ederdi. bu kumanda zincirini, bütün kuvvetlerin başında olan “akıncı beyi” tamamlardı. rütbeleri sancak beyi derecesinde olan akıncı beyleri, fevkalade selahiyetlere sahip olup, doğrudan doğruya sultandan emir alırlardı.
bir harekatın akın ismini alabilmesi için o sefere akıncı beyinin katılması gerekirdi; aksi takdirde bu harekata akın denmezdi.
akıncılar, merkezi bir tarzda idare olunmayıp, serhat boylarında ocaklar halinde teşkilatlanırlardı. her mıntıkanın kumandanı ayrıydı ve akıncılar mensub oldukları kumandanların sülale isimleriyle anılırlardı. bunların en meşhurları malkoçoğlu akıncıları, turhanlı akıncıları, mihalli akıncılarıydı. bunların bulundukları mıntıkalar da şunlardı: malkoçoğlu silistre’de; turhanlı mora’da; mihalli ise sofya ve semendre bölgelerindeydi. osmanlı devletinde ilk akıncı beyi evranos beydir. saydığımız akıncı aileleri ise daha sonraki akınlarda meşhur olmuşlardır.
akıncıların devlet tarafından isimleri, eşkalleri ve içlerinde timara sahib olanların listelerini havi defterler tutulurdu. defterler iki nüsha olarak tanzim edilir; biri merkezdeki defterhane’de diğeri ise akıncıların bulundukları eyalet veya sancak kadılıklarında muhafaza edilir, bu yolla herhangi bir yolsuzluğa meydan verilmezdi. her akını müteakip, şehid ve malul olanların yerine çevik, iyi süvari ve kuvvetli gençler akıncı kaydedilirlerdi. akıncı kanunu üzere öncelikle babası akıncı olanlar tercih edilirdi. ayrıca akıncı kaydedilenlerin kefil göstermeleri mecburiydi.
akıncılara tahsis edilen belirli bir maaş yoktu; elde ettikleri ganimetin 1/5’ini (pençik resmi olarak) verdikten sonra, kalanla geçimlerini temin ederlerdi. bazılarının ise timarları vardı (bkz. timar). sefere çıkarlarken düşman hududuna kadar yetecek yiyecek verilir, daha sonrasını kılıçlarıyla temin ederlerdi. akıncılar arasında “timarlı” ve “tavcılar” grubu bulunurdu ki, bunlar kıdemli ve seferde yararlılık gösteren kimselerdi. tavcılar aynı zamanda kazalarda çerilerin başıydılar. sefer emri bunlara gelir; bu kişiler de emri altında olanları toplayıp akına katılırlardı.
osmanlı devletindeki akıncıların sayısı kat’i olarak ortaya konulmamakla beraber, 15. asır ortalarına kadar sayılarının 40.000 olduğunu tarih kitapları yazmaktadır. birinci kosova savaşında akıncı mevcudunun 20.000 olduğu kayıtlıdır. 1559’daki bir yoklamaya göre ise, turhanlı akıncılarının sayısı 7000 civarında görülüyor. kanuni sultan süleyman hanın budin ve avusturya seferlerinde mihalli akıncılarının sayısı devrin tarih kitaplarına 50.000 olarak geçmiştir.
osmanlı ordusunun öncü kuvveti olan akıncılar, 1595 senesindeki sadrazam sinan paşanın eflak seferindeki mağlubiyetine kadar güçlerini korumuşlardır. bu sefer dönüşünde akıncılar, tuna üzerindeki uzun bir köprüyü geçmekte iken, eflak voyvodasının yoğun top ateşi açtırması ile, tahta köprünün çökmesi üzerine tuna sularına gömüldüler. karşıya geçemeyen bir kaç bin akıncı ise düşman kılıçları altında şehid oldular. böylece türk akıncı ocağı, bir daha altından kalkamayacağı büyük bir darbe yedi. nitekim bu seferden sonraki kayıtlara göre akıncıların sayısı 3000’e inmiştir. vaziyet bu duruma gelince, hükümet yeni tedbirler almak mecburiyetinde kalmış ve kalelerdeki “serhat kulu” teşkilatı takviye edilerek hudutların korunması bu teşkilata verilmiş, diğer taraftan da kırım hanlarının atlılarından faydalanma yoluna gidilmiştir.
akıncı kanununa göre, eğer bir akıncı beyi bir şehir fethederse buradaki gayrimenkuller padişaha (devlete) ait olur; beylere de bu bölgenin köyleri timar olarak dağıtılırdı. umumiyetle akıncı beyleri de timarlardan elde ettikleri gelirleri hayır müesseseleri kurarak buralara vakfederlerdi.
akıncıların kullandıkları silahlar da, süratle hareket etmelerine mani olmayacak şekildeydi. en çok kullandıkları silahlar, kılıç, kalkan, pala, mızrak ve bozdoğan denilen başı yuvarlak kısa saplı bir cins topuzdu. akıncıların zırh kullananlarının sayısı oldukça azdı.
akıncılar harp zamanında keşif kolu hizmetini görürlerdi. düşman arazisini dolaşıp, orduya yol açarlar ve kurulması muhtemel pusuları ani ve süratli hareketleri ile bozarlardı. bundan başka ordunun yolu üzerindeki hububatı muhafaza, yerli halktan aldıkları esirler vasıtasıyla düşman hakkında haber toplamak ve köprü, geçit gibi yerleri emniyet altında tutmak da esas vazifeleri arasındaydı. akıncılar genellikle asıl ordudan 4-5 günlük mesafede önden giderler ve yukarıda yazılan vazifeleri yerine getirirlerdi. bindikleri atlar da, akıncıların bu hızlı hayatlarına uygun, dayanıklı ve sür’atli olanlardan seçilirdi. sefere çıkarlarken yedekte 4-5 at götürürler ve yorulan atlarını konak yerlerinde bırakırlar, dönüşte bıraktıkları atlara ganimetlerini yüklerlerdi.
akıncı birlikleri şu şekilde tanzim edilmişlerdi: on akıncıya “onbaşı”, yüz akıncıya “subaşı”, bin akıncıya da “binbaşı” kumanda ederdi. bu kumanda zincirini, bütün kuvvetlerin başında olan “akıncı beyi” tamamlardı. rütbeleri sancak beyi derecesinde olan akıncı beyleri, fevkalade selahiyetlere sahip olup, doğrudan doğruya sultandan emir alırlardı.
bir harekatın akın ismini alabilmesi için o sefere akıncı beyinin katılması gerekirdi; aksi takdirde bu harekata akın denmezdi.
akıncılar, merkezi bir tarzda idare olunmayıp, serhat boylarında ocaklar halinde teşkilatlanırlardı. her mıntıkanın kumandanı ayrıydı ve akıncılar mensub oldukları kumandanların sülale isimleriyle anılırlardı. bunların en meşhurları malkoçoğlu akıncıları, turhanlı akıncıları, mihalli akıncılarıydı. bunların bulundukları mıntıkalar da şunlardı: malkoçoğlu silistre’de; turhanlı mora’da; mihalli ise sofya ve semendre bölgelerindeydi. osmanlı devletinde ilk akıncı beyi evranos beydir. saydığımız akıncı aileleri ise daha sonraki akınlarda meşhur olmuşlardır.
akıncıların devlet tarafından isimleri, eşkalleri ve içlerinde timara sahib olanların listelerini havi defterler tutulurdu. defterler iki nüsha olarak tanzim edilir; biri merkezdeki defterhane’de diğeri ise akıncıların bulundukları eyalet veya sancak kadılıklarında muhafaza edilir, bu yolla herhangi bir yolsuzluğa meydan verilmezdi. her akını müteakip, şehid ve malul olanların yerine çevik, iyi süvari ve kuvvetli gençler akıncı kaydedilirlerdi. akıncı kanunu üzere öncelikle babası akıncı olanlar tercih edilirdi. ayrıca akıncı kaydedilenlerin kefil göstermeleri mecburiydi.
akıncılara tahsis edilen belirli bir maaş yoktu; elde ettikleri ganimetin 1/5’ini (pençik resmi olarak) verdikten sonra, kalanla geçimlerini temin ederlerdi. bazılarının ise timarları vardı (bkz. timar). sefere çıkarlarken düşman hududuna kadar yetecek yiyecek verilir, daha sonrasını kılıçlarıyla temin ederlerdi. akıncılar arasında “timarlı” ve “tavcılar” grubu bulunurdu ki, bunlar kıdemli ve seferde yararlılık gösteren kimselerdi. tavcılar aynı zamanda kazalarda çerilerin başıydılar. sefer emri bunlara gelir; bu kişiler de emri altında olanları toplayıp akına katılırlardı.
osmanlı devletindeki akıncıların sayısı kat’i olarak ortaya konulmamakla beraber, 15. asır ortalarına kadar sayılarının 40.000 olduğunu tarih kitapları yazmaktadır. birinci kosova savaşında akıncı mevcudunun 20.000 olduğu kayıtlıdır. 1559’daki bir yoklamaya göre ise, turhanlı akıncılarının sayısı 7000 civarında görülüyor. kanuni sultan süleyman hanın budin ve avusturya seferlerinde mihalli akıncılarının sayısı devrin tarih kitaplarına 50.000 olarak geçmiştir.
osmanlı ordusunun öncü kuvveti olan akıncılar, 1595 senesindeki sadrazam sinan paşanın eflak seferindeki mağlubiyetine kadar güçlerini korumuşlardır. bu sefer dönüşünde akıncılar, tuna üzerindeki uzun bir köprüyü geçmekte iken, eflak voyvodasının yoğun top ateşi açtırması ile, tahta köprünün çökmesi üzerine tuna sularına gömüldüler. karşıya geçemeyen bir kaç bin akıncı ise düşman kılıçları altında şehid oldular. böylece türk akıncı ocağı, bir daha altından kalkamayacağı büyük bir darbe yedi. nitekim bu seferden sonraki kayıtlara göre akıncıların sayısı 3000’e inmiştir. vaziyet bu duruma gelince, hükümet yeni tedbirler almak mecburiyetinde kalmış ve kalelerdeki “serhat kulu” teşkilatı takviye edilerek hudutların korunması bu teşkilata verilmiş, diğer taraftan da kırım hanlarının atlılarından faydalanma yoluna gidilmiştir.
akıncı kanununa göre, eğer bir akıncı beyi bir şehir fethederse buradaki gayrimenkuller padişaha (devlete) ait olur; beylere de bu bölgenin köyleri timar olarak dağıtılırdı. umumiyetle akıncı beyleri de timarlardan elde ettikleri gelirleri hayır müesseseleri kurarak buralara vakfederlerdi.
akıncıların kullandıkları silahlar da, süratle hareket etmelerine mani olmayacak şekildeydi. en çok kullandıkları silahlar, kılıç, kalkan, pala, mızrak ve bozdoğan denilen başı yuvarlak kısa saplı bir cins topuzdu. akıncıların zırh kullananlarının sayısı oldukça azdı.
sivasın bir ilçesi.
bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik
bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik
haykırdı ak tolgalı beylerbeyi "ilerle"
bir yaz günü geçtik tunadan kafilelerle
şimşek gibi atıldık bir semte yedi koldan
şimşek gibi türk atlarının geçtiği yoldan
bir gün yine doludizgin atlarımızla
yerden yedi kat arşa kanatlandık o hızla
cennette bu gün gülleri açmış görürüzde
hala o kızıl hatıra gitmez gözümüzde
bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik
bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik
bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik
haykırdı ak tolgalı beylerbeyi "ilerle"
bir yaz günü geçtik tunadan kafilelerle
şimşek gibi atıldık bir semte yedi koldan
şimşek gibi türk atlarının geçtiği yoldan
bir gün yine doludizgin atlarımızla
yerden yedi kat arşa kanatlandık o hızla
cennette bu gün gülleri açmış görürüzde
hala o kızıl hatıra gitmez gözümüzde
bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik
bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik
kozmetik bilimi
eczacının tüm eczacılık bilgilerini hasta yararına kullanması anlamına gelen bir halk sağlığı bilimidir. klinik eczacılık kavramı, içerdiği klinik kelimesinden dolayı çoğu zaman hastane eczacılığı olarak algılanmaktadır. oysa ki buradaki klinik kelimesi hasta odaklı eczacı anlamına gelmektedir. günümüzde klinik eczacılık hizmetleri sadece hastanelerde değil, eczanelerde ve eczacıların görev yaptıkları diğer alanlarda da verilmektedir.
bir eczacılık fakültesindeki akademik birimler şöyle sıralanabilir:
1-eczacılık temel bilimleri:
-analitik kimya anabilim dalı
-biyokimya anabilim dalı
-farmasötik mikrobiyoloji anabilim dalı
-farmasötik botanik anabilim dalı
2-eczacılık meslek bilimleri:
-eczacılık işletmeciliği anabilim dalı
-farmakoloji anabilim dalı
-farmakognozi anabilim dalı
-farmasötik kimya anabilim dalı
-farmasötik toksikoloji anabilim dalı
3-eczacılık teknolojisi bölümü:
-farmasötik biyoteknoloji anabilim dalı
-farmasötik teknoloji anabilim dalı
**biyofarmasötik ve farmakokinetik bilim dalı
**kozmetoloji bilim dalı
-radyofarmasi anabilim dalı
1-eczacılık temel bilimleri:
-analitik kimya anabilim dalı
-biyokimya anabilim dalı
-farmasötik mikrobiyoloji anabilim dalı
-farmasötik botanik anabilim dalı
2-eczacılık meslek bilimleri:
-eczacılık işletmeciliği anabilim dalı
-farmakoloji anabilim dalı
-farmakognozi anabilim dalı
-farmasötik kimya anabilim dalı
-farmasötik toksikoloji anabilim dalı
3-eczacılık teknolojisi bölümü:
-farmasötik biyoteknoloji anabilim dalı
-farmasötik teknoloji anabilim dalı
**biyofarmasötik ve farmakokinetik bilim dalı
**kozmetoloji bilim dalı
-radyofarmasi anabilim dalı
türkiyedeki eczacılık fakülteleri
1-ankara üniversitesi eczacılık fakültesi
2-anadolu üniversitesi eczacılık fakültesi
3-hacettepe üniversitesi eczacılık fakültesi
4-istanbul üniversitesi eczacılık fakültesi
5-gazi üniversitesi eczacılık fakültesi
6-marmara üniversitesi eczacılık fakültesi
7-ege üniversitesi eczacılık fakültesi
8-mersin üniversitesi eczacılık fakültesi
9-yeditepe üniversitesi eczacılık fakültesi
10-inönü üniversitesi eczacılık fakültesi
11-erciyes üniversitesi eczacılık fakültesi
12-atatürk üniversitesi eczacılık fakültesi
1-ankara üniversitesi eczacılık fakültesi
2-anadolu üniversitesi eczacılık fakültesi
3-hacettepe üniversitesi eczacılık fakültesi
4-istanbul üniversitesi eczacılık fakültesi
5-gazi üniversitesi eczacılık fakültesi
6-marmara üniversitesi eczacılık fakültesi
7-ege üniversitesi eczacılık fakültesi
8-mersin üniversitesi eczacılık fakültesi
9-yeditepe üniversitesi eczacılık fakültesi
10-inönü üniversitesi eczacılık fakültesi
11-erciyes üniversitesi eczacılık fakültesi
12-atatürk üniversitesi eczacılık fakültesi
türkan şoray kanunlarından bıktığını beyan eden oyuncu.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?