1871de izmirin ödemiş ilçesine bağlı türkönü köyünde doğmuş ege efelik kültürünün en ünlü simalarından biridir.
ege bölgesinde efe kültürü (efelenmeler) 17. yüzyıla dayanır. osmanlı imparatorluğunun yapısında meydana gelen askeri ve sosyal değişikliklerin süvari ve kervancı olarak geçimini sağlayan eski akıncıları işsiz bırakması, hükümetler tarafından vergi tahsilatında kullanılan ayanların derebeyi eğilimleri, bitmeyen savaşlar, sonu gelmeyen asker istekleri ve giyim kuşam yasağı zeybek lerin birer ikişer dağa çıkmasına sebep olmuştur. anadoluyu türkleşmesinde temel rol oynayan akıncı torunu zeybekleri zaman böylece kanunun dışına itmiştir.
ayrıca, büyük menderes nehri, küçük menderes nehri ve gediz nehrinin uygarlıklar beşiği vadilerinde savunması kolay, kaçış yolları açık dağ köylerinin bulunması, bunları yörenin efeleri ve onların zeybekleri için barınma yerleri haline getirmiştir. vadilerin verimli ovalarını çeviren engebeli dağlar takip kuvvetlerine yakalanmadan yaşamayı kolaylaştırmıştır. bazı zeybekler zamanla sivrilerek, devletin otorite boşluğunda kendi otoritesini kurarak, yöre halkının çare aradığı bir merci haline gelmiştir. efelerin yerini öğrenerek kapılarını aşındıran halkın başlıca şikayetleri ayanların baskısı olmuştur. bunun dışında cami, yol, çeşme ve düğün yardımı gibi istekler efelere iletilmektedir. çözümüne katkıda bulunulan her sorun efenin ününe ün katmış, otoritesini sağlamlaştırmiştir. bunlar bir süre sonra öykülere, türkülere konu olmuşlardır.
egede efeler başlangıçta genellikle namus ve gururun yol açtığı olaylar nedeniyle dağa çıkmışlardır. haksızlık, kişisel gurur ve hırslarından dolayı işledikleri bazı suçlar unutulmuş, geriye onları kahraman yapan olaylar kalmış, eklemelerle efsaneleşerek dilden dile dolaşan serüvenleri zamanın gençlerinde bir efeye kızan olarak üne ve saygınlığa kavuşma arzusu uyandırmıştır. çakırcalı mehmet efe de efelerin en önemlilerinden biridir. çakırcalı birçok kurallar getirerek efeliğe şan ve onur kazandırmıştır. kendisinden önce atçalı kel mehmet efe gibi gerçek bir siyasi düzen kurma yolunda ilerlememiş olsa da, belli bir adalet anlayışını herzaman temsil etmiştir. kendisinden sonra yörük ali efe, demirci mehmet efe ve diğerleri bu etik değerlere bağlı kalarak kurtuluş savaşında de efeliğe şan ve şeref getirmişlerdir.
bir zaptiye çavuşunca öldürülen (ve kendisi de efe olan) babası çakırcalı koca ahmet efenin öcünü almak amacıyla, 1893te dağa çıkmıştır. yanında, babasının da kızanlarından olan tecrübeli hacı eşkiya vardır. dağa çıktıktan bir süre sonra ilk olarak zalimliği ile tanınan mustafa ağanın evini basar. ağayı halka zulüm etmemesi için uyararak 200 altınına el koyar. ardından da kızoğlu mehmet ağayı dağa kaldırarak, yüklü oranda fidye alır. eylemlerinden elde ettiği parayı halka cömertçe dağıtır. özellikle ödemiş dolayında köylerde genç kızlara çeyiz parası verir, giysisi olmayanı giydirir, evi olmayana ev yaptırır. hatta köprüler, yollar inşa ettirilmesine önayak olur. halkın sempatisini kazanması sayesinde köyler ve yörük obaları ona yataklık ederler.
izmirden fidye için kaçırdığı bir ingiliz leydisinin de, fidye ödendikten sonra, bir süre daha kendi arzusuyla çakırcalının yanında dağda kaldığı rivayet edilir.
adını kullanarak eşkıyalık yapanlara veya efeliğin adını kirletenlere de acımasızca davranır. bu çerçevede, çakırcalı’nın adını kullanarak bir köyü basan ve köylünün kızını kaçıran arnavut çetesine verdiği ceza, halka zulmedenlere duyduğu öfkenin örneğidir. dokuz kişilik bu çeteyi saldırdıkları köye getirerek yaptıklarını halkın önünde söyletir, sonra ateşe atarak yakar. (bu arada, çakırcalı mehmet efenin babası çakırcalı koca ahmet efenin abdülaziz döneminde istanbula giderek padişahın sevgisini kazanan, onunla güreşe tutuşan, ondan payeler alan efelerden biri olduğunu belirtmek gerekir. abdülazize duydukları sempati ile devlete bir dönem boyunca ısınan efeler 93 harbinde müstakil taburlar oluşturarak savaşmışlardır. )
sonraları kayaköyde eşraf kızı fatma hanımla ikinci evliliğini yapan çakırcalı, bu beldede rum inşaat ustalarına bir konak inşa ettirmiştir.
10 aralık 1910 günü nazillide karıncalı dağlarında rüştü kobaş komutasındaki düzce ve adapazarı yöresinden toplanmış kafkas göçmenlerinden oluşan bir gönüllü zaptiye birliğiyle girdiği bir çatışmada öldürülmüştür.
çakırcalı, öldürüldüğü dönemde, aydın bölgesinin meşhur ağa ailesi arpazlılar dan arpazlı osman ağanın yıkılmış bulunan ve halkın kullandığı menderes köprüsünü tamir ettirmemesi üzerine nazilli yakınlarındaki arpaz köyünü basar, ağanın evini ateşe verip, ağayı kaçırmış bulunmaktaydı (çakırcalı köprüyü tamir ettirmesini evvelce ağaya tembih etmiş, hatta bir keresinde, rivayete göre, namaza durarak, kızanlarına ağayı sille tokat dövdürmüş, ağa tamir sözü vermedikçe de namazı kesmemiş, ağanın tamir için belirttiği süreyi -6 ay, 5 ay, 4 ay- beğenmedikçe de, iki rekat daha namaz kılmış, ağanın "çakırcalı, ne bitmez namazmış bu! tezi yok, hemen tamir ettireceğim!" sözünü aldıktan sonra da "es-selâmü aleykum ve rahmetüllah" diyerek namazı bitirerek, ağayı salıvermiştir.)
kılavuz olarak kullandığı bir çobanın takip edilmesi (kimi kaynaklara göre ihbarı) üzerine karıncalı dağı kuşatılır. çıkan çatışmada çakırcalı ölür. çakırcalının cesediyle birlikte, halka zulmeden osman ağanın cesedi de bulunur. çakırcalı ölüme giderken bile halka zulmedenleri cezasız bırakmamıştır. çakırcalının ölümüne ilişkin olarak ise, rüştü kobaş kardeşi osman kobaş tarafından öldürüldüğünü raporunda belirtmişse de, kızanı hacı mustafanın öldürdüğünü, veya çatışma esnasında bir serseri kurşuna kurban gittiğini öne sürenler de bulunmaktadır.
belirtildiğine göre, zaptiyelerle başlayan müsademede kendi kızanı (arkadaşı, adamı) tarafından yanlışlık sonucu öldürülmüştür. cesedi ilk karısı iraz (raziye) hanım tarafından tanınmıştır. cesedi günlerce ödemiş belediye meydanında asılı kalmış, daha sonra orada gömülmüştür. aradan 15 yıl geçtikten sonra karısı raziye hanım tarafında köyünde defnedilmiştir. mezarı ziyarete giden yöre halkı için, mezar mahalline girmeden önce çakırcalıdan "destur" istemek adet haline gelmiştir.
efelik kariyeri boyunca tam 159 kişiyi bizzat öldürdüğü öne sürülür. adına yakılmış meşhur ödemişin kavakları türküsünde ( sonradan izmirin kavakları olarak değiştirlen ve yöresinde hala ödemiş kavakları olarak bilinip söylenen ) çakıcı olarak anılan çakırcalı mehmet efe dir (türküde "kamalı zeybek" şeklinde anılan da bir başka efedir). türkünün sözleri şöyledir:
izmir’in kavakları
dökülür yaprakları
bize de derler çakıcı
yar fidan boylum
yakarız konakları
selvim senden uzun yok
yaprağında düzüm yok
kamalı da zeybek vuruldu
yar fidan boylum
çakıcı’ya sözüm yok
efeleri konu alan başka önemli türkü molla ahmet efe türküsüdür.
http://tr.wikipedia.org/wiki/%c3%87ak%c4%b1rcal%c4%b1_mehmet_efe
(1883, [nazilli]nin pirlibey köyü - ?), babasının mesleğinden dolayı demirci lakabını aldı.
askerlik görevini izmir 5. depo alayında demirci olarak yaparken ermeni bir yüzbaşıdan yediği dayak üzerine firar etti. köyüne dönen demirci, burada rahat durmayınca çakırcalı mehmet efe tarafından ödemişin fata köyüne imam olarak gönderildi. çakırcalının ölümünden sonra yanık ali efe çetesine katılan demirci cesareti gözüpekliği sayesinde çete içinde önemli bir konum aldı ve kısa zamanda aydın ve ödemiş havalisinde zorlu ve amansız bir efe oldu. izmirin işgalinden sonra 11 temmuzda resmen kuvâyi milliyeye katıldı.
http://tr.wikipedia.org/wiki/demirci_mehmet_efe
askerlik görevini izmir 5. depo alayında demirci olarak yaparken ermeni bir yüzbaşıdan yediği dayak üzerine firar etti. köyüne dönen demirci, burada rahat durmayınca çakırcalı mehmet efe tarafından ödemişin fata köyüne imam olarak gönderildi. çakırcalının ölümünden sonra yanık ali efe çetesine katılan demirci cesareti gözüpekliği sayesinde çete içinde önemli bir konum aldı ve kısa zamanda aydın ve ödemiş havalisinde zorlu ve amansız bir efe oldu. izmirin işgalinden sonra 11 temmuzda resmen kuvâyi milliyeye katıldı.
http://tr.wikipedia.org/wiki/demirci_mehmet_efe
(d. 1895-kavaklı, sultanhisar, aydın, ö. 23 eylül 1951-bursa), kurtuluş savaşı sırasında 16 haziran 1919da malgaç baskını ile düşmana ilk darbeyi vurmak suretiyle aydın yöresinde düşman kuvvetlerinin ilerlemesini durdurmuş olan türk kahramanı.
babası sarıtekeli aşiretinden ibrahim oğlu apti, annesi yine yörüklerin atmaca aşiretinden fatma’dır.
yörük ali 19 yaşına geldiğinde, aydın (il) dağlarında dolaşan alanyalı molla ahmet efe’nin gurubuna katılmak istedi. ağır bir sınavdan geçirilerek guruba alındı. kısa zamanda efe’nin ve tüm zeybeklerin güven ve sevgisini kazanarak gurupta ikinci adam konumuna yükseldi. alanyalı molla ahmet efe’nin bozdoğan kavaklıdere baskınında ölmesi üzerine yörük ali efe olarak gurubun başına geçti. dört yıldan fazla dağlarda dolaşan yörük ali efe, bu süre içinde daima ezilenin mağdur edilenin, güçsüzün yanında oldu. haklı olarak halk tarafından sevildi, itibar ve destek gördü.
istanbul, büyükçekmecede bulunan yörük ali efe heykelciğiyörük ali efe 1919 senesinde dağdan indi. o sıralar düşman izmir’i, ardından aydın ve nazilli’yi işgal etmişti. yörük ali efe, kıllıoğlu hüseyin efe ve bazı arkadaşları, aydın ili’nin çine ilçesi yağcılar köyünde toplanarak, yörük ali efe ve arkadaşlarının 16 haziran 1919 tarihinde sultanhisar ve atça arasındaki malgaç deresinin üstünden geçen malgaç demiryolu köprüsü yanındaki yunan karakoluna baskın yaptılar. baskın sonunda karakol tümüyle imha edildi, cephane ve erzaklar ele geçirildi. bu baskın batı ve güney anadolu’da düzenli, bilinçli, ve milli şuurla düşmana yapılan ilk baskın olarak kabul edilmektedir. bu önemli başarı halka ümit ve cesaret vermiş, düşmanın yurttan kovulabileceğine olan inancını arttırmış ve yörük ali efe’nin liderliğini perçinlemiştir. düşman beklemediği bu baskın karşısında paniğe kapılmış, nazilli’deki kuvvetlerini aydın istikametine çakmıştır. ne yazık ki çevreyi yakarak, yıkarak, masum insanları öldürerek...
daha sonra 7. tümen kumandanı şefik aker’in başkanlığında kurulan halk meclisinde oy birliğince alınan karar uyarınca aydın, yörük ali efe emrindeki kuvvetler tarafından kurtarılmıştır. ancak takviye kuvvetlerle güçlenen düşman ordusu aydın’ı ikinci kez işgal etmiştir. artık kanlı savaşlar başlamıştır. köşk, umurlu ve dörtyol cephesi kurularak olağanüstü cesaretle, donanımlı ve sayıca çok fazla olan düşman kuvvetleri büyük kayıplara uğratılmıştır. böylece düzenli ordu kurulana kadar yirmi aylık bir süre düşman kuvvetlerinin aydın kanadından anadolu içlerine ilerlemesi engellenmiştir.
yörük alinin yenipazardaki evinden hayat hikayesidüzenli ordunun kurulması üzerine yörük ali efe, emrindeki savaş deneyimi çok iyi olan büyük bir gurubu her ferdinin istek ve sevgisiyle orduyla bütünleştirmiştir. kendisi de milli aydın cephesi komutanı olarak savaş sona erene kadar vatani görevini sürdürmüştür.
yörük ali efe alçakgönüllü bir insandı. kurtuluş savaşındaki rolü ile ilgili olarak yapılan övgülere verdiği şu cevabı her zaman hatırlanacaktır:
"bazı kimseler savaş zamanında yapılan işlerin bir çoğunu bana ve başkalarına mal ederler. bu yanlıştır. bir kişinin, beş kişinin böyle büyük davalarda ne ehemmiyeti olur ki? gönlünde vatan muhabbeti taşıyan her vatansever o günlerde bizim gibi düşünmüş, bizim gibi duymuş, ondan sonra da bizimle beraber olmuştur. milli mukavemette aslan payını kendine ayırmakta hata vardır. bir elin şamatası olur mu ki?"
cumhuriyet döneminde yörük soyadını alan ali efe, kurtuluş savaşından sonra altı sene izmir’de yaşadı, 1928 senesinde, kurtuluş savaşında bir süre karargahı olan yenipazar’a taşındı. 1951 senesinde, izmirde geçirdiği tramvay kazasında bacaklarını kaybetmiş, 1953 yılında tedavi için gittiği bursa’da ölmüştür.
yörük ali efe vasiyetinde yenipazar’da toprağa verilmesini istedi. ayrıca "halkı iyidir, toprağı sever, toprağı seven insan sever. ben orada rahat ederim dedi."
kuvayı milliye’nin bu değerli komutanı tbmm tarafından istiklal madalyası ile ödüllendirilmiştir. ayrıca türk halkının onun adına yaktığı bir türkü de vardır.
yörük ali efe’nin aydın 1997’de aydın belediyesi’nce yaptırılan heykeli, efelerin bıyıksız olamayacağı gerekçesiyle kaldırıldı ve 1998’de bıyıklı olarak yeniden dikildi. ayrıca yenipazarda yörük ali efe müzeside yapılmıştır.
http://tr.wikipedia.org/wiki/y%c3%b6r%c3%bck_ali_efe
babası sarıtekeli aşiretinden ibrahim oğlu apti, annesi yine yörüklerin atmaca aşiretinden fatma’dır.
yörük ali 19 yaşına geldiğinde, aydın (il) dağlarında dolaşan alanyalı molla ahmet efe’nin gurubuna katılmak istedi. ağır bir sınavdan geçirilerek guruba alındı. kısa zamanda efe’nin ve tüm zeybeklerin güven ve sevgisini kazanarak gurupta ikinci adam konumuna yükseldi. alanyalı molla ahmet efe’nin bozdoğan kavaklıdere baskınında ölmesi üzerine yörük ali efe olarak gurubun başına geçti. dört yıldan fazla dağlarda dolaşan yörük ali efe, bu süre içinde daima ezilenin mağdur edilenin, güçsüzün yanında oldu. haklı olarak halk tarafından sevildi, itibar ve destek gördü.
istanbul, büyükçekmecede bulunan yörük ali efe heykelciğiyörük ali efe 1919 senesinde dağdan indi. o sıralar düşman izmir’i, ardından aydın ve nazilli’yi işgal etmişti. yörük ali efe, kıllıoğlu hüseyin efe ve bazı arkadaşları, aydın ili’nin çine ilçesi yağcılar köyünde toplanarak, yörük ali efe ve arkadaşlarının 16 haziran 1919 tarihinde sultanhisar ve atça arasındaki malgaç deresinin üstünden geçen malgaç demiryolu köprüsü yanındaki yunan karakoluna baskın yaptılar. baskın sonunda karakol tümüyle imha edildi, cephane ve erzaklar ele geçirildi. bu baskın batı ve güney anadolu’da düzenli, bilinçli, ve milli şuurla düşmana yapılan ilk baskın olarak kabul edilmektedir. bu önemli başarı halka ümit ve cesaret vermiş, düşmanın yurttan kovulabileceğine olan inancını arttırmış ve yörük ali efe’nin liderliğini perçinlemiştir. düşman beklemediği bu baskın karşısında paniğe kapılmış, nazilli’deki kuvvetlerini aydın istikametine çakmıştır. ne yazık ki çevreyi yakarak, yıkarak, masum insanları öldürerek...
daha sonra 7. tümen kumandanı şefik aker’in başkanlığında kurulan halk meclisinde oy birliğince alınan karar uyarınca aydın, yörük ali efe emrindeki kuvvetler tarafından kurtarılmıştır. ancak takviye kuvvetlerle güçlenen düşman ordusu aydın’ı ikinci kez işgal etmiştir. artık kanlı savaşlar başlamıştır. köşk, umurlu ve dörtyol cephesi kurularak olağanüstü cesaretle, donanımlı ve sayıca çok fazla olan düşman kuvvetleri büyük kayıplara uğratılmıştır. böylece düzenli ordu kurulana kadar yirmi aylık bir süre düşman kuvvetlerinin aydın kanadından anadolu içlerine ilerlemesi engellenmiştir.
yörük alinin yenipazardaki evinden hayat hikayesidüzenli ordunun kurulması üzerine yörük ali efe, emrindeki savaş deneyimi çok iyi olan büyük bir gurubu her ferdinin istek ve sevgisiyle orduyla bütünleştirmiştir. kendisi de milli aydın cephesi komutanı olarak savaş sona erene kadar vatani görevini sürdürmüştür.
yörük ali efe alçakgönüllü bir insandı. kurtuluş savaşındaki rolü ile ilgili olarak yapılan övgülere verdiği şu cevabı her zaman hatırlanacaktır:
"bazı kimseler savaş zamanında yapılan işlerin bir çoğunu bana ve başkalarına mal ederler. bu yanlıştır. bir kişinin, beş kişinin böyle büyük davalarda ne ehemmiyeti olur ki? gönlünde vatan muhabbeti taşıyan her vatansever o günlerde bizim gibi düşünmüş, bizim gibi duymuş, ondan sonra da bizimle beraber olmuştur. milli mukavemette aslan payını kendine ayırmakta hata vardır. bir elin şamatası olur mu ki?"
cumhuriyet döneminde yörük soyadını alan ali efe, kurtuluş savaşından sonra altı sene izmir’de yaşadı, 1928 senesinde, kurtuluş savaşında bir süre karargahı olan yenipazar’a taşındı. 1951 senesinde, izmirde geçirdiği tramvay kazasında bacaklarını kaybetmiş, 1953 yılında tedavi için gittiği bursa’da ölmüştür.
yörük ali efe vasiyetinde yenipazar’da toprağa verilmesini istedi. ayrıca "halkı iyidir, toprağı sever, toprağı seven insan sever. ben orada rahat ederim dedi."
kuvayı milliye’nin bu değerli komutanı tbmm tarafından istiklal madalyası ile ödüllendirilmiştir. ayrıca türk halkının onun adına yaktığı bir türkü de vardır.
yörük ali efe’nin aydın 1997’de aydın belediyesi’nce yaptırılan heykeli, efelerin bıyıksız olamayacağı gerekçesiyle kaldırıldı ve 1998’de bıyıklı olarak yeniden dikildi. ayrıca yenipazarda yörük ali efe müzeside yapılmıştır.
http://tr.wikipedia.org/wiki/y%c3%b6r%c3%bck_ali_efe
cok hos bir bayan ismi.
(d. 1915 - ö. 1996 istanbul) türk sanat müziğinin en önemli seslerinden. annesi kadriye hanım, babası marpuç tüccarı halil efendidir. küçük yaşlarda sesinin güzelliği ile dikkat çekti. hafız burhan hayranı idi. hasekideki hacı kadın ilkokulunda okudu. babasının işlerinin bozulmasi nedeniyle 11 yaşında sahnede şarkı söylemeye başladı. 4-5 yıl boyunca anadolunun birçok şehrinde çalıştıktan sonra antepte uzun bir süre kaldı. şöhreti istanbula kadar geldi. 1932 yılının başlarında beyoğlunda ünlü londra birahanesinde safiye aylanın kadrosunda gazino çalışmalarını başlattı. selahattin pınar, sadettin kaynak, yesari asım arsoy, mısırlı ibrahim ve bimen şenden özel dersler aldı. 1932 yılı temmuz ayında kadıköy mısırlıoğlu bahçesinde düzenlenen yarışmada türkiye ses kraliçesi seçildi. 1933 yılında eski istanbul radyosunda programlara çıktı. sahibinin sesi, columbia ve odeon firmalarına plaklar doldurdu. soyadı kanunu çıktığında sadettin kaynak ve selahattin pınarın ısrarı ile "yüceses" soyadını aldı. sadettin kaynak, hamiyetin sesine göre besteler yaptı: o dudaklar, yasemen, kirpiklerinin gölgesi gibi. bu plaklar, devrinde satış rekorları kırdı.
1940 yılında deniz astsubayı fethi yüceses ile evlendi. eşini 14 temmuz 1942de, denizcilik tarihinde atılay faciası olarak geçen, atılay adlı denizaltının batmasıyla kaybetti. bu acıyla söylediği "gitti de gelmeyiverdi" şarkısı çok meşhur oldu. şöhreti; güftesi abdülhak hamit tarhana, bestesi mehmet bahaya ait olan, seslendirmesi oldukça zor, "makber" adlı şarkıyla daha da arttı. 1944 yılında kemal mollaoğlu ile evlendi. aynı dönemde istanbul belediye konservatuarı türk müziği icra heyetinde görev aldı. 1946da hacı arif beyin bakmıyor çeşm-i siyah şarkısını, araya bir gazel ilave ederek okuması çok ilgi çekti. 1949 yılında bu şarkıyı odeon plaklarına okudu. rekoru bugün bile kırılamayan bır satış yaptı. 1949 yılında açılan yeni istanbul radyosunda 1953 yılı sonlarına kadar emisyon aldı. 1950 yılında radyodan aldığı ücreti üniversıte talebelerine bağışladı. üniversite talebe birliğide her yıl düzenledikleri edebiyat yarışmasında "hamiyet mükafatı" adı ile ödüller dağıttı.
efsuncu baba, affet beni allahım, kanun namına,soygun, incili çavuş, mahallenin namusu, saz ve caz filmlerinde şarkı söylerken göründü.
suriye, lübnan, kıbrıs, israil, almanya ve abdde konserler verdi. bbc radyosunda da program yaptı.
maksim gazinosu, küçük çiftlik parkı, kristal gazinosu gibi dönemin istanbulunun en ünlü gazinolarında assolist olarak sahneye çıktı.
1996 yılında vefat etmiştir.
http://tr.wikipedia.org/wiki/hamiyet_y%c3%bcceses
1940 yılında deniz astsubayı fethi yüceses ile evlendi. eşini 14 temmuz 1942de, denizcilik tarihinde atılay faciası olarak geçen, atılay adlı denizaltının batmasıyla kaybetti. bu acıyla söylediği "gitti de gelmeyiverdi" şarkısı çok meşhur oldu. şöhreti; güftesi abdülhak hamit tarhana, bestesi mehmet bahaya ait olan, seslendirmesi oldukça zor, "makber" adlı şarkıyla daha da arttı. 1944 yılında kemal mollaoğlu ile evlendi. aynı dönemde istanbul belediye konservatuarı türk müziği icra heyetinde görev aldı. 1946da hacı arif beyin bakmıyor çeşm-i siyah şarkısını, araya bir gazel ilave ederek okuması çok ilgi çekti. 1949 yılında bu şarkıyı odeon plaklarına okudu. rekoru bugün bile kırılamayan bır satış yaptı. 1949 yılında açılan yeni istanbul radyosunda 1953 yılı sonlarına kadar emisyon aldı. 1950 yılında radyodan aldığı ücreti üniversıte talebelerine bağışladı. üniversite talebe birliğide her yıl düzenledikleri edebiyat yarışmasında "hamiyet mükafatı" adı ile ödüller dağıttı.
efsuncu baba, affet beni allahım, kanun namına,soygun, incili çavuş, mahallenin namusu, saz ve caz filmlerinde şarkı söylerken göründü.
suriye, lübnan, kıbrıs, israil, almanya ve abdde konserler verdi. bbc radyosunda da program yaptı.
maksim gazinosu, küçük çiftlik parkı, kristal gazinosu gibi dönemin istanbulunun en ünlü gazinolarında assolist olarak sahneye çıktı.
1996 yılında vefat etmiştir.
http://tr.wikipedia.org/wiki/hamiyet_y%c3%bcceses
(bkz: hamiyet yuceses)
bir bayan ismi.
bir bayan ismi.
bir bayan ismi.
bir bayan ismi.
bir bayan ismi.
bir bayan ismi.
bir bayan ismi.
uzerinde cok mu dusunulmus acaba denilen bir bayan ismi.
uniseks bir isim.
bir bayan ismi.
bir bayan ismi.
bir bayan ismi.
bir bayan ismi.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?